2 Mayıs 2015 Cumartesi

TAHİR İLE ZÜHRE “*” (1952)


Senaryo ve Yönetmen Lütfi Ömer Akad - Mediha Akad (Aynı ismi taşıyan halk hikayesinden
Görüntü Yönetmeni Lazar Yazıcıoğlu
Yapım Erman Film (Hürrem Erman ve Bağdat 


Stüdyo Film ve Sinema Ltd. Ortak yapımı
Şarkılar: Müzeyyen Senar, Dr. Alaettin Yavaşca


Oyuncular: Sezer Sezin, Kenan Artun, Settar Körmükçü, Temel Karamahmut, Muazzez Arçay, Sohban Koloğlu, Hamid Mecid, Nedime İbrahim.


KONU: Bir hükümdarın ve sevdiği vezirinin çocukları olmamaktadır. Bir gün hükümdarın karşısına çıkan hızır ona bir elma verir. Hü-kümdar büyük bir dikkatle bu elmayı ikiye bölecek, sonra bu iki parçayı yeniden ikiye ayıracak ve dört parçayı kendisi, veziri ve eşleri yiyecektir. Birinin bir kızı, öbürünün de bir oğlu olacaktır. Fakat önemli olan elmayı dikkatli bölmektir. Çünkü birinin hakkı öbürüne geçtiği takdirde çocuklar büyük felaketlerle karşılaşacaktır. Ve öyle olur. Sonunda iki genç büyür ve birbirlerine aşık olurlar.


Hükümdar büyük bir dikkatle bu elmayı ikiye bölecek, sonra bu iki parçayı yeniden ikiye ayıracak ve dört parçayı kendisi, veziri ve eşleri yiyecektir. Birinin bir kızı, öbürünün de bir oğlu olacaktır. Fakat önemli olan elmayı dikkatli bölmektir. Çünkü birinin hakkı öbürüne geçtiği takdirde çocuklar büyük felaketlerle karşılaşacaktır. Ve öyle olur. Sonunda iki genç büyür ve birbirlerine aşık olurlar. Hükümdar onları evlendirmeye kalkıştığında felaketler birbirini izler.


_____________________________________


“*” TAHİR İLE ZÜHRE: Geçmiş zamanda ve eski günlerde Zengin ve şöhretli bir Padişah varmış, mali, mülkü, askeri, kısaca her şeyi varmış.. Ancak çocuğu olmuyormuş. Doktorlara gitmiş, derdine çare bulamamış. Bunlardan fayda göremeyince, kendisini eğlenceye verip, yaptırdığı Bahçeye gidip gelmeye baslar. Bir gün veziri ile çarşıda dolaşmaya çıkar, "her kim bana altın verirse, tanrı onun muradını versin" diyen bir dilenciye para verir. Oradan ayrılıp bahçeye doğru giderler, ve bir ağacın altına otururlar.
İleride bir Derviş görürler, onun yanına giderler, Derviş, "marifetlerim vardır" deyince, Padişah gönlünden geceni bilmesini ister. Dervişte Padişah ve Vezirin çocuğunun olma-dığını, evlat istediklerini bilir. Bunun üzerine dervişten yardım isterler, Derviş de cebinden bir elma çıkarır ve ikiye böler. Bu elmaları yerlerse çocukları olacağını, padişahin kızı ve vezirin oğlu olacağını, ama onları ayırmamalarını, evlendirmelerini söyler. Padişahta, vezirde çok sevinir. Akşam elmayı yerler, ve dokuz ay on gün sonra padişahın kızı vezirin de oğlu gelir dünyaya. Kızın adını Zühre, oğlanın adini Tahir koyarlar. Tahir ile Zühre birlikte büyürler. En tanınmış hocalardan ders alırlar, On yaşında Zühre´nin gönlü Tahir´e düşer ve uyurken Tahir’i öper. Tahir cok kızar, Çünki kardeş olduklarını sanır. Bir gün Zühre Tahir’i yine öper ve Tahir´de Zühre’yi döver. Zühre o kadar üzülür ki, Allah´a "Allahım, benim sevgimin yarısını Tahir’e ver" diye dua eder. Tahir de Zühre’ye aşık olur. Bu sefer Zühre kendini naz´a çeker. Ancak kardeş olmadıklarını öğrenen Tahir ile Zühre günden güne birbirine daha cok bağlanırlar. Sazlarını alıp bir birlerine Türkü söylerler. Bunları gören Arap Köle, padişahın karısına söyler, Padişah kızını Tahir´le evlendirmenin zamanı geldiğini söyler. Ancak karısı kızının padişah oğluyla evlenmesini istemektedir. Padişah kendi gözleri ile aşıkları görmek ister, ve görünce evlendirmeye karar verir. Bu arada Tahir rüyasında iki kara köpeğin kendisine saldırdığınıi görür ve rüyası çıkar Padişahın karısı, padişaha sihirbaz cadının yaptığı şerbeti içirince, padişah Tahir’den soğur ve onu saraydan kovar. Aşkı ile yanıp.tutuşan Tahir, Zühre’nin köşkünün önüne gelerek sitem dolu türküler söyler. Zühre’de olayları dadısından öğrenir ve her şeyi Tahir’e açıklar .

Arap köle bunları görünce yine padişaha haber verir. Bu sefer Padişah onu Mardin´e sürer. Mardin’de yedi yıl kalan Tahir Allaha dua eder, ve onu zindandan kurtarmasını ister. Duası kabul olur, Zindanın acılan kapı-sından siyah atıyla Hızır gelir, ve onu atına alıp, onu uyurken Zühre’nin köşkünün önüne bırakır. Zühre Tahir’i dadısına gönderir. O günden sonra, her gece gizli gizli buluşup zevk ve sefa eylerler.

Fakat bir gün rüyasında Tahir, kara köpeklerin yine etrafını sardığını görür, rüyası yine çıkar, çünki Arap köle onları yine görmüştür. Bunu Padişaha haber verir ve Tahir, üstü açık bir Sanikla Sat suyuna bırakılır. Sat suyunun kenarında da Göl padişahının Sarayı vardır Zühre bunu bildiği icin Göl padişahının kızına mektup yazar ve göl padişahının kızları Tahir’i bulurlar. Göl padişahının 3 kızı da Tahir’i sevmektedir ve bir gün onu paylaşamadıklarıiçin kavga ederken, Tahir bunları duyar ve kaçar. Bir çeşme başında dua eder ve uyur. At sesiyle uyanınca yanında bir Derviş görür. Yine ata biner ve gözlerini kapatır. Derviş "ac" dediği zaman Tahir kendisini Zühre’nin köşkü önünde bulur. Dadısına gider, dertleşirler Bir gün Davul Zurna sesleri duyar ve dadısından Zühre’nin evleneceğini öğrenir. Kadın esvabı giyer ve düğüne gider. Kendini Zühre’ye tanıtır. Ertesi gün Zühre ile anlaşırlar, Hamama gitmek için çıkıp kaçmaya karar verirler. Ancak Arap kölede kadın kılığına girmiş ve onları görmüştür. Arap köle durumu padişaha haber verir, Padişah Tahir’i yakalatır, Mecliste onu ve kızını anmadan üç hane türü söylerse affedeceğini söyler. Tahir iki haneyi söyler, fakat üçüncü hanede Zühre’nin içeri girdiğini görür ve onun ismini kullanır, padişahta onun boynunu vurdurmaya karar verir. Cellat Tahir’in boyunun vurmadan önce, Tahir namaz kılıp, Allah´a ruhunu alması için dua eder ve hemen ölür. Bunu gören Zühre aklını kaçırır. Hekimler çare bulamaz, hatta Tahir’in etini yedirmeye kalkarlar, ama dadısından bunu öğrenen Zühre cok kızar, Tahir’in mezarına gider. Allah´a ruhunu alması icin dua eder ve ölür. Mezara gelen Arap köle de Zühre’ye aşık olduğu için kendini hançerle öldürür, Padişah kızını Tahir’e vermediği için pişman olur, ama iş işten geçmiştir çoktan. Bir süre sonra aşıklara mezar yapılır,

Arap kölede baş uçlarına gömülür, oradan gecenler Zühre'nin mezarında beyaz bir gül fidanı, Tahir´in üzerinde ise bir kırmızı gül fidanı görürler, Arabın mezarında da kara bir çali bitmiştir Her sene aşıklar baltalarla o çalıyı keserler, ancak çalının yine bittiğini görürler. Ziyaretgah olan mezarı aşıklar ve bağrı yanıklar sürekli ziyaret ederler.. (kyn: ww.webhatti.com/hikayeler)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder