30 Ekim 2015 Cuma

FAKİR GENCİN ROMANI (1965)

Yönetmen: O. Nuri Ergün,
Senaryo Fikret Arıt
Operatör Orhan Kapkı
Müzik Metin Bükey,
Yapım Ak-Ün Film/ İrfan Ünal, Recai Akçaoğlu


Işıklar: Ekrem Köksaşlan, Reji Asistanları: Namık Karakılıç, Erdal Aksu, Kamera Asistanı: Tangör Toydemir, Seslendiren: Yorgo İlyadis, Operatör Asistanı: Tangör Taydemir, Prodüksiyon Asistanı: İbrahim İnan, Set Amiri: Basri Büyükcan, Prodüksiyon Amiri: Melih Üstüngör, Laboratuar Şefi: Hilmi Başcan, Montaj-Senkron: Turgut İnangiray, Sezai Elmaskaya, Şarkılar: Sevim Şengül, (Erman Film Strüdyosunda Hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Cüneyt Arkın (Turgut), Filiz Akın (Filiz), Neriman Köksal (Nermin), Muzaffer Tema (Orhan), Gürel Ünlüsoy (Fikret), Kadir Savun, Osman Türkoğlu (Recep), Zeki Alpan (Doktor), Ali Şen, Nedret Güvenç (Leman), Necdet Tosun (Nuri), Ömetrcik (Küçük Turgut), Kenan Pars, Öztürk Serengil (Patron), Nubar Terziyan (Faik), Faik Coş-kun, Ömer Yiğit, Muammer Gözalan (Rıdvan), Mustafa Yavuz (Şoför), Ümit Uyguner, Naciye Nazlı, Bedros Çiçekyan, Naciye Nazlı, Öztürk Serengil,


Konu: Aşık olduğu Filiz`in teyzesinin kızı olduğunu öğrenecek olan Turgut geçmişte ailesine yaşattığı acılardan dolayı Teyzesi Nermin`e kin duymaktadır.
60’lı yılların İstanbul’u bekçi düdüklerinin duyulacağı bir sokak. Liseyi bitirip ‘Üniversite Giriş İmtihanları’na hazırlanan Turgut yorgun argın ‘bir arkadaşından ders çalışmaktan’ dönüyor. (Sonraki birkaç sahnede, onu okutabilmek için başkalarının evlerine çamaşıra giden annesi Leman Hanım’ı, Manav Faik Amca’yı, ‘Yeşil Eğin Kasabı’ Nuri’yi, Bakkal Recep’i, Kahveci Salim’i ve komşularını tanıyıp en az onun kadar mutlu olacağız.


Evlerin birinde, yirminci evlilik yıldönümlerini, ‘verdikleri bir parti’ ile kutlayan Orhan Bey ve Nermin Hanım’ın kızları Filiz (Sevim Şengül’ün sesi ile) şarkı söylüyor; ‘Yıldızların Altında’. Turgut’un bahçe duvarındaki par-maklıklardan hayranlıkla dinlediği genç kızı, iki sahne sonra üniversite sınavında delikanlının hemen yanı başında ve soruların çözümünde ondan yardım alırken göreceğiz. “Eğer siz olmasaydınız.. imkânı yok bir tekini bile cevaplandıramazdım. Hızır gibi yetiştiniz.”


Filiz’in Mimarlık Bölümü’nü, Turgut’un İnşaat Mühendisliği’ni kazandığı bu sınavla başlayan arkadaşlıkları, kapısında Plaj Gazinosu yazılı sevimli çayevinde devam eder. Bir gece annesine şöyle diyecektir “Onunla evlenmeyi düşündüm fakat hemen aklımdan çıkardım. Bu bir kurdun başını gece aya kaldırıp uluması gibi bir şey…Böyle bir hakkı nasıl görürüm kendimde anne? Biz ayrı dünyaların insanlarıyız…O çok zengin bense henüz bir meslek sahibi bile değilim. Her şeyden önce istikbalimi düşünmek zorundayım.”Okulu çok başarılı bir şekilde bitirip yurt dışından burs kazandığında mahallelinin sevinci görülmeye değer. Ana ile oğlunu kutlamak için Nuri et, Faik Amca sebze-meyve, Recep ise ‘zeytinyağı veriyor. Faik Amca’nın sözleri “Mahallemiz iyi bir manav kaybetti. Ama ne yapalım, mühendis de lazım. ”Leman Hanım, ‘elinde koca bir diploma olan’ oğlu için ‘çok varlıklı da olsa’ Filiz’i istemeye gider. “Göğsümü gere gere isterim. Hem de başımı eğmeden isterim.” Ama orada karşılaştığı kişi ve yaşadığıüzüntü yaşamını yitirmesine neden olacaktır. Filiz’in annesi, Leman Hanım’ın kardeşidir.


Yıllarca önce, Turgut’un babasının (Kenan Pars’ın filmdeki adı hiç söylenmiyor) durumu iyiyken, Nermin’in sevdiği ama ‘işsiz güçsüz’ bir genç olan Orhan’la evlenmesine ve iş kurmasına yardım etmişlerdi. Eli biraz para görünce ‘bar kadınları ve kumar’dan vazgeçemeyen Orhan, kendisini uyarmak isteyen velinimetini kovar ve bir araba kazasında ölümüne neden olur. Leman Hanım oğlu ile bir süre kardeşinin evinde kalır.


Hizmetçi gibi kullanılmasına ses çıkarmaz ama bir gün Orhan, Turgut’u dövünce oradan ayrılır. Rastlantılar, yıllar sonra, iki kız kardeşi bir araya getirmiştir ne var ki Nermin onu aşağılayıp kovar. Bunca üzüntüye dayanamayan Leman Hanım da olanları oğluna anlatacak kadar yaşayabilir.
‘Anacığını toprağa sevdiği kızı da kalbine gömen’ Turgut yurtdışında çalışmaya gider ve çok başarılı bir iş yaşamı olur. Bu yıllarda Filiz, Fikret’le evlenmiş, bir oğlu olmuştur. Adı da Turgut. Ama Fikret’in kumar tutkusu aileyi batırmıştır. Orhan Bey bu duruma daha fazla dayanamaz ve onu öldürür.


Kasap Nuri’nin okuduğu bir gazeteden ‘Uzun müddetten beri İsveç’te olan Yüksek Mimar  Turgut Subaşı’nı yakın doğu’daki inşaat firmalarının paylaşamadıklarını ama onun memleketinde çalışmayı tercih ettiğini ve kısa zamanda ülkesine geleceğini’ öğreniyoruz. Nermin Hanım onu havaalanında karşılar ve çok büyük bir ilgi gösterir. Filiz’le beraber, bir zamanlar Zeki Müren’den ‘Yıldızların Altında’ şarkısını dinledikleri o sevimli çay bahçesine giderler. Aynı masaya otururlar ama…biz de onlar gibi filmin başındaki heyecanı yaşayamıyoruz. Bir zamanlar bir kız vardı. Beraber buraya geldiğimiz, sevinçlerimi paylaştığımüzüntülerimi anlattığım bir genç kız. Onu çok, pek çok sevmiştim…Küçükken zengin çocuklarının eskileri ile giyinirdim. Onların attıkları oyuncaklarla oynardım. Tahsilimi elden düşme kitaplarla yaptım. Ama artık..istemiyorum. Seni sevmiyorum.. sevmiyorum seni.”


Canına kıyan Filiz’in Turgut’a bıraktığı ‘veda’ mektubu “Oğlum Turgut’u sana emanet ediyorum. Onu da kendin gibi yetiştir. Ama ona affetmesini öğret…” (Murat Çelenligil)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder