1 Ekim 2015 Perşembe

FOSFORLU CEVRİYE (1959)

Senaryo ve Yönetmen Aydın Arakon
Filmi Çeken Fethi Mürenler
Operatör Lazar Yazıcıoğlu
Yapım Acar Film / Murat Köseoğlu,


Reji Asistanları:
Melih Sertesen, Mesude Özkılıç, Dekorları Çizen: Aydın Arakon, Ar Direktör: Bahattin Acınur, Ahmet Ateş, Senkron: Zafer Davutoğlu, Kenan Davutoğlu, Laboratuvar: Mihal İskarpites, Recai Karataş, Dublajı İdare eden: Tarık Gürcan, Sesleri Çeken: Lami Kamil, Negatif Montaj: Ali Berkan. Elektrikçiler: Bahattin Acıner, Ahmet Ateş, Dekorları Yapan: Basri Büyükcan, Sahne İşleri: Adil Yazıcıoğlu, Nazım Akbulut, Dublajı İdare Eden: Tarık Gürcan, (Acar Film Stüdyosunda çevrilmiş ve seslendirilmiştir)


Oyuncular: Orhan Günşıray, Neriman Kök-sal, Şükran Sabuncu, Muammer Gözalan, Leman Altıntaş, Cemil Nur, Adnan Gülba-har, Selâhattin Yazgan, Nuri Genç, İclâl Genç, Ferruh Öber, Nusret Özkaya, Dans-lar: Semra Yıldız, Şarkılar: Ekrem Kongar,


Konu: Erkek tipli kabadayı bir kadının öyküsü.


Not: Bol argolu filmlerle külhanbey tipli kadın kahramanlar döneminin başlayışı


► Fosforlu Cevriye, çoğu anlatım öğesi belli ki aceleye getirilmiş, olay örgüsünü kurarken yabancı polisiyelere özenen, ama öte yandan sokak argosunu diyalogların büyük kısmında benzerine az rastlanır biçimde kullanması açısından da yerli mi yerli bir film. Filmi alıp götüren unsurun hikayeden ziyade iki başrol oyuncusu olması da filmin bu farklı yönleriyle uyum gösteriyor. Neriman Köksal ve Orhan Günşiray, kolayca bir kalıba oturtabildiğimiz sonraki neslin kadın ve erkek starlarından farklılar; sarışın ve yapılı, hem tanıdık hem yabancı halleriyle genel beğeniyi belirleyen güzellik tanımlarına tam uymadıkları, başka bir zamana ait oldukları söylenebilir. Nitekim ikisi de, filmin akışı içinde alışık olduğumuz kampların (iyi-kötü kadın, kahraman-kötü adam) tek birine yazılamayacak türden bir karaktere sahipler. Neriman Köksal, hem Necla hem Fosforlu . Cevriye; Orhan Günşiray ise hem Kıtipiyoz hem çetinFilmin oyun içinde oyun içeren hikayesi, her iki oyuncuya da farklı dünyaları temsil etme ve o dünyalar arasındaki geçişi sağlama işlevi yüklerken, aynı zamanda filmin merkezine yerleşmelerine neden olan iki katmanlı bir performansın da temel motivasyonu haline geliyor. Aslında zengin bir mühendisin kızı olan Necla, belli ki genç üvey annesi Nüveyre'nin baskısından soluklanmak için çiftlik çalışanları arasında çağrıldığı adıyla Fosforlu Cevriye olarak bir dünya kurmuş; altı kurşunla yedi konserve kutusunu hakladığı (yedincisini bıçakla), at üstünde yaptığı numaralarla hayranlık uyandırdığı, etrafta oduncu gömleğiyle dolaştığı sözde bitirim bir dünya. Üvey anne, basiretsiz baba ve alkolik kız kardeş resmi tanıtıldıktan sonra, babanın belirsiz bir cinayete kurban gittiği ve kız kardeşini korumak için suçu Necla'nın üstlendiği (gayet kötü sahnelenmiş) ilk yirmi dakikayı atlatabilirseniz, sonrasında sizi eğlenceli bir seyir bekliyor. Zira Necla, cinayeti üstlenmesine aklı yatmayan polislerin göz yumması üzerine kayıktan atlayıp kaçmayı başarıyor ve kıyıya yüzüp sığındığı bir harabede karşısı-na Çetin çıkıyor. Bu noktadan itibaren Necla ve Çetin yavaş yavaş cinayeti çözmek için harekete geçen bir ikiliye dönüşüyorlar,


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder