Yönetmen: Nevzat Pesen
Senaryo ve Eser Nihal Yeğinobalı “*”
Operatör: Gani Turanlı
Yapım: Pesen Film/Nevzat Pesen_ Vasili Anas
Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Prodüksiyon Amiri: Semih Sezerli,
Oyuncular: Türkan Şoray (Behlül/Eylül Servan, Ediz Hun (İskender İskit, , Hülya Koçyiğit (Oya Deren), Zuhal Tan (Pervin), Semih Sezerli, Tülin Özek, Uğur Kıvılcım (Naciye Baygınyıldız), Liza Sezar, Feridun Çölgeçen (Tiyatro hocası), Nedret Güvanç (Nuran), Tülin Özak, Semra Durmuş, Tansu Sayın (Öğrenci), Sevil Aksan, Emel Işık, Faik Coşkun (İsmail), Emel Işık (Öğrenci), Kadriye Tuna (Dadı), Muzaffer Yenen (Haluk), Gülten Ceylan (Sekreter) Eyüp Sabri (Cemal), Ayla Oranlı (Öğrenci), Bedia Muvahhit (Okul Müdiresi), ve rol alan 30 genç kız.(Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)
Konu: Bir tiyatro okulunda yatılı okuyan kızlarla, yakışıklı erkek öğretmenlerin öyküsü
.
Les Feuilles Mortes’ (1945) (Kosma/ Prèvert&Mercer). ‘Çılgın’ görünüşlü ama müdirenin “Şimdi artık git, beni hatıralarımla baş başa bırak” şeklindeki tiradını bu melodi ve gözyaşı ile alkışlayan ‘Genç Kızlar’… Kendileri kadar güzel bir öğretmenleri var; İskender İskit. “Halil İskit Paşanın oğlu. Paris’te tiyatro okumuş. Piyesler yazmış.” ‘Okulda genç erkek öğretmenolmaması’ prensibine biraz aykırı olarak 38 yaşında. Ediz Hun ise 22-23. Almanya, Würzburg’daki dişhekimliği eğitimi sırasında askere gitmiş ; (O yıllardaki bir uygulama) Ağrı’nın Bololuk Köyünde 2 yıl öğretmenlik. “..Sıfırın altında 40 derece soğuk oluyordu. Soba yandığı zaman oda içinde eksi 5 de-recede uyuyorduk.
Almanya’nın ileri medeniyetinden bir anda şarkın yokluk ve soğuğuna denize düşer gibi düştüm. Bu, iç alemimde büyük bir tepki uyandırdı.” Ardından, Ses Kapak Yıldızı Yarışması ve Eylül’ü tanıyacağı ‘Özel Tiyatro Okulu’nda öğretmenlik. Yıllar, yıllar sonra, yüreğimizi burkan ve moralimizi bozan politik seçimi. ‘İç alemindeki tepki’ ne oldu bilmiyoruz ancak biz, Bololuk’da ‘cilt cilt zooloji, hidrobiyoloji, sanat tarihi, musiki, tiyatro, felsefe kitapları okuyan’ Ediz Hun’u daha çok sevdik. Çekimler sırasında (filmde yok) “İnsan, bütün hayatınca kendi heykelini yontar” demiş…Filmin başlarında Peppino di Capri’nin sesinden dinlediğimiz ‘The Jet’ şarkısının oriji-nalini Chubby Checker söylemişti (1961)…
Bostancı’daki Köşk’te Liza Sezar, Tülin Özak, Semra ve Selma Durmuş, Tansu Sayın, Sevil Aksan, (İdil Akat rolündeki) (Panter) Emel Işık, [‘Aşk Dediğin Laf Değildir’ (1976) filminden anımsadığımız] Ayla Oranlı, Tülin Dilek, Şen Orcan, Mualla Omay, Saime Asma, Hatice Yavuzer, Ayşe Soley, Müşerref Birsan, Nadide Başoğlu, Meral Candanbağlı, Sula Çakıroğlu ve soyadlarını bulamadığımız Handan, İpek, Gülgûn, Müzeyyen, Aysel, Nüge. Kimse saçlarını yaptırmadan sınıfa girmediği için üç kuaför sette kalıyormuş. Sanat Yönetmeni Semih Sezerli, set araların-da piyano çalarak sanatçıların yorgunluğunu gideriyoR. Genelde, yazarın, ‘Vincent Ewing’ ile ilgili sırrı romanın yazılışından 40 yıl sonra açıkladığı söylenir. Oysa jenerikte “Eser ve Senaryo: Nihal Yeğinobalı” yazıyor. O dönemde, filmin ‘Dramatic School’dan (1938) esinlendiği düşünülmüş… Zuhal Tan, ilk derste Shakespeare’in ‘Onikinci Gece’ (1599) adlı eserinden “..Bu, aşk değil midir?” diye biten bir bölüm okuyor. Erkek kılığına girip Cesario adını alan Viola, ‘Vincent Ewing’ ve Nihal Yeğinobalı’yı çağrıştırdı… Filmde ve romanda tiyatroyla ilgili sözler var.
Feridun Çölgeçen “Hokkabazlık yapmadan komedi oynamak ne kadar zordur bilirsiniz” diyor. Miss Bee (sf. 177) ise; “İşittiğime göre son provaların kötü gitmesi hayra işaretmiş.” Filmlerin dublajla seslendirildiği o dönemde İskender’in sözleri; “.. Sesli sinema ortaya çıkınca pek çok yıldızın ses yetersizliği yüzünden sönüp gittikleri görüldü.”…
Dadı rolündeki Kadriye Tuna (romandaki adı sevinç ve mutluluk anlamındaki Felicity) neden içimizi, Türkan Şoray’dan daha çok titretiyor… Oya, Yunus Emre’den bir şiir okur; “Hak bir gönül verdi bana, ha demeden hayran olur.” ‘Ha demeden’ kısmını ‘hademeden’ diye söylemesi çok hoştu. Aynı şiir, romandaki Gabriel’e gönderme yapar gibi Cebrail’den söz ediyor. Filmin sonunda, gitar çalarak söylediği ‘İnan Bana’ şiirini biraz değiştirerek yapılmış şarkı var… İskender’i Abdurrahman Palay ; Eylül’ü Adalet Cimcoz; Oya’yı Jeyan Mahfi Ayral Dadı’yı Nezihe Becerikli; Pervin’i Suna Pekuysal; Nuran’ı Nedret Güvenç; Müdireyi Bedia Muvahhit seslendirmiş… ‘Figaro’dan (1786) (Mozart) bir arya söyleyen müzik öğretmeni Cemal Pars rolündeki Eyüp Sabri [‘Üç Kızın Hikâyesi’nde (1958) Otelci rolün-deydi]; Eylül, pencereden İskender’i hay-ranlıkla seyrederken duyduğumuz ‘Zigeunerweisen Op. 20’ (1889) (Sarasate) melodisi; Annesinin Terzi Şaziment’in yanında çalışmasını istediği Gültepeli Naciye Baygınyıldız (tüm engelleri aşıp sahneye çıkıyor); Nedret Güvenç (Nuran), Muzaffer Yenen (Haluk), Şule Erhal (Ayla), Faik Coşkun (İsmail), romandaki adı Miss Smith olan Gülten Ceylan çok güzeldi… Bahse girilmiş; Süreyya, İskender’i kendisine aşık edemezse Pervin’e elmas küpelerini verecek ama ya başarırsa ödül olarak ne alacak? Oya’nın yanıtı filmin en güzel sözlerinden biri; “İskender Bey’in aşkı yetmez mi?”… Kitaptan bir alıntı (sf. 70); “Bazen en önemsiz hadiseler insanın üzerinde ölünceye kadar silinmeyen intibalar bırakabilir.” (Yazan: Murat Çelenligil “editör” sinematürk Internet veri tabanı))
________________________________________
“*” Robert B. Sinclair’in yönetmenliğinde çekilen Hans Székely ile Zoltan Egyed’in senaryosunu yazdığı ve başlıca rollerini, Luise Rainer, Paulette Goddard, Lana Turner’in oynadığı 1938 yılı yapımı filmden uyarlama.
Senaryo ve Eser Nihal Yeğinobalı “*”
Operatör: Gani Turanlı
Yapım: Pesen Film/Nevzat Pesen_ Vasili Anas
Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Prodüksiyon Amiri: Semih Sezerli,
Oyuncular: Türkan Şoray (Behlül/Eylül Servan, Ediz Hun (İskender İskit, , Hülya Koçyiğit (Oya Deren), Zuhal Tan (Pervin), Semih Sezerli, Tülin Özek, Uğur Kıvılcım (Naciye Baygınyıldız), Liza Sezar, Feridun Çölgeçen (Tiyatro hocası), Nedret Güvanç (Nuran), Tülin Özak, Semra Durmuş, Tansu Sayın (Öğrenci), Sevil Aksan, Emel Işık, Faik Coşkun (İsmail), Emel Işık (Öğrenci), Kadriye Tuna (Dadı), Muzaffer Yenen (Haluk), Gülten Ceylan (Sekreter) Eyüp Sabri (Cemal), Ayla Oranlı (Öğrenci), Bedia Muvahhit (Okul Müdiresi), ve rol alan 30 genç kız.(Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)
Konu: Bir tiyatro okulunda yatılı okuyan kızlarla, yakışıklı erkek öğretmenlerin öyküsü
.
Les Feuilles Mortes’ (1945) (Kosma/ Prèvert&Mercer). ‘Çılgın’ görünüşlü ama müdirenin “Şimdi artık git, beni hatıralarımla baş başa bırak” şeklindeki tiradını bu melodi ve gözyaşı ile alkışlayan ‘Genç Kızlar’… Kendileri kadar güzel bir öğretmenleri var; İskender İskit. “Halil İskit Paşanın oğlu. Paris’te tiyatro okumuş. Piyesler yazmış.” ‘Okulda genç erkek öğretmenolmaması’ prensibine biraz aykırı olarak 38 yaşında. Ediz Hun ise 22-23. Almanya, Würzburg’daki dişhekimliği eğitimi sırasında askere gitmiş ; (O yıllardaki bir uygulama) Ağrı’nın Bololuk Köyünde 2 yıl öğretmenlik. “..Sıfırın altında 40 derece soğuk oluyordu. Soba yandığı zaman oda içinde eksi 5 de-recede uyuyorduk.
Almanya’nın ileri medeniyetinden bir anda şarkın yokluk ve soğuğuna denize düşer gibi düştüm. Bu, iç alemimde büyük bir tepki uyandırdı.” Ardından, Ses Kapak Yıldızı Yarışması ve Eylül’ü tanıyacağı ‘Özel Tiyatro Okulu’nda öğretmenlik. Yıllar, yıllar sonra, yüreğimizi burkan ve moralimizi bozan politik seçimi. ‘İç alemindeki tepki’ ne oldu bilmiyoruz ancak biz, Bololuk’da ‘cilt cilt zooloji, hidrobiyoloji, sanat tarihi, musiki, tiyatro, felsefe kitapları okuyan’ Ediz Hun’u daha çok sevdik. Çekimler sırasında (filmde yok) “İnsan, bütün hayatınca kendi heykelini yontar” demiş…Filmin başlarında Peppino di Capri’nin sesinden dinlediğimiz ‘The Jet’ şarkısının oriji-nalini Chubby Checker söylemişti (1961)…
Bostancı’daki Köşk’te Liza Sezar, Tülin Özak, Semra ve Selma Durmuş, Tansu Sayın, Sevil Aksan, (İdil Akat rolündeki) (Panter) Emel Işık, [‘Aşk Dediğin Laf Değildir’ (1976) filminden anımsadığımız] Ayla Oranlı, Tülin Dilek, Şen Orcan, Mualla Omay, Saime Asma, Hatice Yavuzer, Ayşe Soley, Müşerref Birsan, Nadide Başoğlu, Meral Candanbağlı, Sula Çakıroğlu ve soyadlarını bulamadığımız Handan, İpek, Gülgûn, Müzeyyen, Aysel, Nüge. Kimse saçlarını yaptırmadan sınıfa girmediği için üç kuaför sette kalıyormuş. Sanat Yönetmeni Semih Sezerli, set araların-da piyano çalarak sanatçıların yorgunluğunu gideriyoR. Genelde, yazarın, ‘Vincent Ewing’ ile ilgili sırrı romanın yazılışından 40 yıl sonra açıkladığı söylenir. Oysa jenerikte “Eser ve Senaryo: Nihal Yeğinobalı” yazıyor. O dönemde, filmin ‘Dramatic School’dan (1938) esinlendiği düşünülmüş… Zuhal Tan, ilk derste Shakespeare’in ‘Onikinci Gece’ (1599) adlı eserinden “..Bu, aşk değil midir?” diye biten bir bölüm okuyor. Erkek kılığına girip Cesario adını alan Viola, ‘Vincent Ewing’ ve Nihal Yeğinobalı’yı çağrıştırdı… Filmde ve romanda tiyatroyla ilgili sözler var.
Feridun Çölgeçen “Hokkabazlık yapmadan komedi oynamak ne kadar zordur bilirsiniz” diyor. Miss Bee (sf. 177) ise; “İşittiğime göre son provaların kötü gitmesi hayra işaretmiş.” Filmlerin dublajla seslendirildiği o dönemde İskender’in sözleri; “.. Sesli sinema ortaya çıkınca pek çok yıldızın ses yetersizliği yüzünden sönüp gittikleri görüldü.”…
Dadı rolündeki Kadriye Tuna (romandaki adı sevinç ve mutluluk anlamındaki Felicity) neden içimizi, Türkan Şoray’dan daha çok titretiyor… Oya, Yunus Emre’den bir şiir okur; “Hak bir gönül verdi bana, ha demeden hayran olur.” ‘Ha demeden’ kısmını ‘hademeden’ diye söylemesi çok hoştu. Aynı şiir, romandaki Gabriel’e gönderme yapar gibi Cebrail’den söz ediyor. Filmin sonunda, gitar çalarak söylediği ‘İnan Bana’ şiirini biraz değiştirerek yapılmış şarkı var… İskender’i Abdurrahman Palay ; Eylül’ü Adalet Cimcoz; Oya’yı Jeyan Mahfi Ayral Dadı’yı Nezihe Becerikli; Pervin’i Suna Pekuysal; Nuran’ı Nedret Güvenç; Müdireyi Bedia Muvahhit seslendirmiş… ‘Figaro’dan (1786) (Mozart) bir arya söyleyen müzik öğretmeni Cemal Pars rolündeki Eyüp Sabri [‘Üç Kızın Hikâyesi’nde (1958) Otelci rolün-deydi]; Eylül, pencereden İskender’i hay-ranlıkla seyrederken duyduğumuz ‘Zigeunerweisen Op. 20’ (1889) (Sarasate) melodisi; Annesinin Terzi Şaziment’in yanında çalışmasını istediği Gültepeli Naciye Baygınyıldız (tüm engelleri aşıp sahneye çıkıyor); Nedret Güvenç (Nuran), Muzaffer Yenen (Haluk), Şule Erhal (Ayla), Faik Coşkun (İsmail), romandaki adı Miss Smith olan Gülten Ceylan çok güzeldi… Bahse girilmiş; Süreyya, İskender’i kendisine aşık edemezse Pervin’e elmas küpelerini verecek ama ya başarırsa ödül olarak ne alacak? Oya’nın yanıtı filmin en güzel sözlerinden biri; “İskender Bey’in aşkı yetmez mi?”… Kitaptan bir alıntı (sf. 70); “Bazen en önemsiz hadiseler insanın üzerinde ölünceye kadar silinmeyen intibalar bırakabilir.” (Yazan: Murat Çelenligil “editör” sinematürk Internet veri tabanı))
________________________________________
“*” Robert B. Sinclair’in yönetmenliğinde çekilen Hans Székely ile Zoltan Egyed’in senaryosunu yazdığı ve başlıca rollerini, Luise Rainer, Paulette Goddard, Lana Turner’in oynadığı 1938 yılı yapımı filmden uyarlama.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder