24 Ekim 2015 Cumartesi

PRANGASIZ MAHKUMLAR (1964)

Yönetmen: Orhon M. Arıburnu
Senaryo: Orhon M. Arıburnu, Yılmaz Güney
Görüntü Yönetmeni: Ali Uğur
Yapım: Ömay Film / Ömer Aykut


Oyuncular: Yılmaz Güney, Filiz Akın, Erol Taş, Yusuf Sezgin, Selma Ertürk, Faruk Panter, Bülent Koral, Saim Ertürk, Behice İmer, Nezihe Güler, Hakkı Haktan, Ali Seyhan, Faik Coşkun, Hayri Caner, Şükrü Rodop, Türküler: Nuri Sesigüzel,


Konu: Rıfat (Yılmaz Güney), bir süreden beri yattığı Bursa Hapishanesi'nden çıkar. O da bazı mahkûmlar gibi Cumhuriyet'in 38. yılı nedeniyle çıkarılan af kanunundan yararlanmıştır. Mahpus damı altında alıştığı, dertlerini paylaştığı arkadaşlarından ayrılmak zor olmuştur. Mahkûm dostlarından birinin ricasını da kıramaz; oğluna, hapishanede tahtadan yaptığı oyuncak arabayı götürecektir.
Rıfat, özgürlüğüne kavuştuğu gün, bütün yurtta Cumhuriyet'i kutlama törenleri düzenlenmiştir. O da kalabalığa karışıp, bir süre askeri töreni izler. Birden kalabalık arasında sarışın bir kızla göz göze gelir. Kız, köyündeki ağanın kızı Şadıman'dır (Filiz Akın). Babası Kitapoğlu Ağa da yanındadır. Şadıman heyecanlı, baba kızgındır. İki gencin bakışmalarını fark etmiştir baba. Kitapoğlu Ağa (Erol Taş), kızını çekiştirerek kalabalıktan uzaklaştırır.
Rıfat önce annesini, kız kardeşini ziyaret eder. Küçük erkek kardeşi ona bir kuş kafesi armağan eder. Rıfat, kuşu kafesten çıkarıp uçurur, o da kendisi gibi özgürdür artık. Rıfat'ın hapisten çıkıp kasabaya gelişi ağanın ve adamlarının hoşuna gitmez. Kızı Şadıman'ın Rıfat'a âşık olduğunu bilir çünkü. Yıllar önce kızını istemeye geldiğinde, ağa bu evliliğe karşı çıkıp beraberliklerini engellemiştir. Şimdi de Rıfat korkusuyla kızının evden çıkmasını yasaklar. Onu bir odaya hapsetmiştir.


Rıfat, ağanın bu tavrı karşısında İstanbul'a gidip çalışmaya karar verir. Bavulunu hazırlayıp yola çıktığında, Kitapoğlu'nun üç adamı yolunu keser. Saldırıya uğrayan delikanlı, yoldan geçen bir avcı tarafından kurtarılır. Tekrar eve döner. Bir kahvede saldırganları yakalayıp döver. Hıncını almıştır. Trenle İstanbul'a giden Rıfat, hapishane arkadaşının (Hakkı Haktan) oğlu Hüdaverdi'yi bulup tahta oyuncağı teslim eder. Sözünü yerine getirmenin rahatlığı içindedir. İstanbul'da iş arayan Rıfat, sonunda şoförlük yapmaya karar verir. Oğlu gibi sevdiği Hüdaverdi'nin babası. ölünce ona sahipve onu yanına alır. Şoförlüğünü yaptığı kamyonun adını da Hüdaverdi koyar.


Kasabada ise Kitapoğlu işi azıtmıştır. Köylüleri borçlu çıkararak topraklarına, tarlalarına haciz koydurur. Ağa'nın amacı, hileyle, kaba güçle köylülerin geçim kaynağı olan tarlaları ele geçirmektir. Rıfat, köyünü ziyarete geldiğinde Ağa'nın, borçlu çıkardığı tarla sahipleriyle tartıştığını görür. Ağa haciz işlemleri için avukatını da yanında getirmiştir. Şadıman, Rıfat'ı görmek için evden çıkar. Rıfat, köylülerin önünde Ağa'nın tüm foyasını ortaya çıkarır.


Ağa aynı zamanda bir ırz düşmanıdır. Hasan'ın kız kardeşi Nesrin'i evlendirmek için, çiftliğinde çalışan delikanlıya kaçırtır. Sonra da kızı kendine metres yapmak için delikanlıyı (Yusuf Sezgin) hapse attırır. Bu tartışma sırasında köylüler küreklerle Ağa'nın üzerine yürürler. Ağa'nın bir adamı, traktörü köylülerin üzerine sürer. Ağa silahını çekip Rıfat'ı vurur. Ortalığın karıştığı sırada Kitapoğlu da traktörün altında kalıp ezilir. Olayı korkulu gözlerle izleyen Şadıman ağlar, kahkahalar atar. Rıfat, diye diye, çıldırmıştır. “Agah Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder