3 Ekim 2015 Cumartesi

YALNIZLAR RIHTIMI (1959)

Yönetmen Lütfi Ö. Akad
Senaryo Atilla İlhan (Ali Kaptanoğlu takma adıyla)
Operatör Yoakim Filmeridis
Yapım İpek Film / İhsan İpekçi


Ar Direktör: Sohban Koloğlu, Dekor : Lütfi Ö. Akad, Kurgu: Hüsamettin, Yönetmen Yardımcıları: Türker İnanoğlu, Yavuz Yalınkılıç, Burhan Bolan, Müzik Düzenlemesi: Hulki Saner, Besteler: “Yalnızlar Rıhtımı”, “Dinle Sevgili Dinle” Necdet Koyutürk, Şarkıları Okuyan: Yasemin Esmergül


Oyuncular: Çolpan İlhan (Güner), Sadri Alışık (Rıdvan Kaptan), Turgut Özatay (Ali), Kemal Edige (Telsizci Hamdi), Melahat İçli (Melahat), Kamuran Yüce (Sarı), Yavuz Yalınkılıç (Sabri), Sadettin Erbil (Kıl Şükrü), Ahmet Tarık Tekçe (Rıfat), Osman Alyanak Feyzullah), Rıza Tüzün (Simon), Hakkı Haktan (Sandalcı Salim), Hamdi Şarlıgil (Polis), Ahmet Bilgin


KONU: İstanbul'dakİ Galata Rıhtımı'ndaki barlardan birini işleten Ali, bar işletmeciliğinin dışında başka kirli işlerle de uğraşır. Dolar kaçakcılığı bunlardan biridir. Ali'nin kaçakçılıkta işbirliği ettiği kimseler: Kıl Şükrü, Sarı, Rıfat, Feyzullah ve iki Musevi, Simon'la Bencuya'dır. Ali'nin barındaki konsümatrislerden "Kontes" diye ünlenen Güner, patronun metresi, barın da ses yıldı-zıdır. Güner'in arkadaşı Melahat ise Telsizci Hamdi'nin gözdesidir.


Çalıştığı geminin rıhtıma girdiği gün Hamdi, ikinci Kaptan Rıdvan'la birlikle bara gelir, Melahat'la Rıdvan'ı tanıştırır. Bir ara Rıdvan Güner'le de tanışır, kızdan çok hoşlanır Ama kız, her zaman sarhoştur. Güner'e akordeoncu Sabri de tutkundur. Ali yasa dışı eylemlerinde ortaya çıkan aksaklıkları, kendilerini "çivileyen" biri olmasına yorar. Adamlarına onu bulmalarını emreder. Kıl Şükrü kendilerini çivileyenin Sabri olduğun-dan kuşkulanır. Kuşkuları gerçekleşince onu, gecenin geç saatinde, barda öldürür.

Çete, 50,000 dolarlık bir döviz kaçakçılığı işi üzerindedir. Bu işten sonra dağılma kararı alırlar. Bunu söylemek üzere o gece Güner'i görmeğe gelen Ali'ye kız, kendisin-den nef-ret ettiğini açıklar. Oysa Ali, onu çamurdan çıkarmış bu duruma getirmiştir. Ama içkiyle boğmak istediği büyük bir yalnızlık içindedir Güner... Bunu, söylediği şarkılarda da dile getirir.


Ertesi gün Kaptan'la buluşan Güner, ilk kez mutluluğu tadar. Kendisini seven, ona bulunduğu çevreden, yalnızlıktan, içkiden kurtaracak Rıdvan'a bin canla sarılır. Rıdvan Birinci Kaptan'ın gönlünü ederek kızı gemide birlikte götürmeyi düşünmektedir.


Ali, Rıdvan'ın kızdan hoşlandığını anlar. Ona bu sevdadan vazgeçmesini, Güner'in kendisinden başkasına yar olamayacağını söyler. Kaptan direnince adamlarını üzerine saldırtır, Rıdvan da onları tek başına bir güzel döver. Öte yandan o gece Güner'in odasına çıkan Ali, kızdan hakaret görünce onu fena pataklar.


Bencuya'nın Polis tarafından yakalanması üzerine, çete döviz kaçakçılığından edindikleri paraları bölüşmek, sonra da izlerini kaybettirmek için, bir depoda top-lanır. Ali Güner'e de depoya gelmesini söyler oradan birlikte kaçmayı önerir.


Güner'in geciktiğini gören Ali, arkadaşlarını bırakarak kızın kaldığı otele gider. Bunu, onun bir daha dönmeyeceği şeklinde yorumlayan çete üyeleri, Ali'ye düşen parayı da bölüşmek için bahane sayarlar. O sırada çıkan kavgada Sarı, Rıfat'ı öldürür. Kıl Şükrü’yle Feyzullah, bir kayık içinde kaçarlarken, aralarında kavga çıkar, ikisi birden denize yuvarlanırlar. Güner, Rıdvan'la otelden çıkmış, bir sokağa girmekte iken Ali'yle karşılaşırlar. Çıkan kavgada iyice dayak yiyerek yere serilen Ali'yi orada bırakarak, iki sevgili gemiye binmek üzere sisli gecede uzaklaşırlar.

► Açıkça şunu söylemek istiyorum: Lütfi Akad “Yalnızlar Rıhtımı” nın rejisörü olarak mizansen bakımından son yıllar içinde gördüğümüz en güzel Türk filmini verdi. Ama filmin konusu filmin mizanseninin iyiliği ölçüsünde kötüydü… Avant-Garde değil, ama klasik sinemaya, onun kurallarına iyice gönül vermiş, ona uyabilmiş de Akad… Heyecanlanıyorum. Bin defa “Yaşa” , bin defa “Varol” diye bağırmak geliyor içimden… (Ali Gevgilili, “ Lütfi Akad Olgunluk çağında”, Vatan Gazetesi)


► Yalnızlar Rıhtımı gösterim günlerde çeşitli tartışmalara yol açtı. Sinema eleştirmenleri tarafından övüldüğü gibi, acımasızca da yeriIdi. Özellikle de senaryo, eleştirilere göre, Marcel Carne'nin "Quai des Bri'ımes - Sisler Rıhtımı" (1938) adlı filminin etkisiyle kaleme alınmıştı. "Yalnızlar Rıhtımı" söz konusu filmin oluşturduğu "ozansı gerçekçilik" akımından kaynaklanıyordu. Filmin senaryo yazarı şair Attila İlhan, bu eleştirilere çeşitli gazetelerde yanıtlar verip açıklamalarda bulundu. (Doç. Dr. Alim Şerif Onaran, Lütfi Ömer Akad'ın Sineması, E. Ü. Gü-zel Sanatlar Fakültesi yayınları, 1977, sh. 78 - 81) “Agâh Özgüç, Türk Filmleri Sözlüğü”, 1.cilt”


► Attila İlhan'ın, böyle bir senaryoyu yazmasına, ciddiye almasına hayret etmekten kendimi alamıyorum. Atilla İlhan başka senaryolar yazıyorsa benden ona dost sözü, Batı'nın eski ekol rejisörlerinin pek belirli etkilerinden tamamen kurtarmadan kaleme sarılmasın. Daha da önemlisi senaryo düzenlenirken diyalog yazarken şairliğini tamamen unutsun. 1959 sinemasında bu biçim kelime oyunlarına, böylesine köksüz, empresyonist davranışlara artık hiç mi hiç yer kalmadı. (Semih Tuğrul, Film Tenkitleri, Tercüman g.) “Agâh Özgüç, a.g.e.”


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder