9 Kasım 2015 Pazartesi

ASLANLARIN DÖNÜŞÜ (1966)

Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Senaryo: Yılmaz Güney
Görüntü Yönetmeni: Ali Uğur
Yapım: Dadaş Film / Kadir Kesemen
Yönetmen Asistanı: Çetin İnanç,


Oyuncular: Yılmaz Güney (Gökçen), Nebahat Çehre (Alangu), Sevda Ferdağ (Aleksandra), Erol Taş (Boncuk), Kadir Savun (Yamtar), Cahit Irgat (Mihailo), Danyal Topatan (Danyal), Tuncer Necmioğlu (Zaroliç), Faruk Panter (Panter), Necati Er, Memduh Alpar (Vincezia), Ferhan Tanseli, Saadet Gürses, Ferhat Tanseli, Suat Geyik


Konu: İmparator II. Manuela döneminde Bizanslılar, Türk köylerine agır vergiler koymuşlardır. Köylüler zor durumdadırlar Bizans tekfuru Mihailo (Cahit Irgat), askerlerini Türklerin üzerin saldırtır. Vergi vermemek için direnen yoksul köylüleri zalimce öldürtür, köyleri yaktırır. Beş arkadaşıyla birlikte Bizans askerlerine karşı ölümcül bir savaş veren Türklerden Gökçen'in ana babası, bir köy baskını sırasında Mihailo tarafından öldürülmüştür.


Yine bir köy baskınında Türkleri esir alan Bizanslılar, karşılarına dikilen Gökçen'i (Yılmaz Güney) tuzağa düşürüp öldürmek isterler. Gökçen kahramanca dövüşür ve esirleri de kurtarır. Tekfur Mihailo kızgındır. Kumandan Zaroliç'i (Tuncer Necmioğlu) huzuruna çağırır. Bir avuç Türk’le baş edemeyen kumandanını sert bir dille sorgular. Tekfur'un karşısında zor durumda kalan Zaroliç, yenilgiyi kabul etmez. Tüm hıncını emir kulu olan askerlerinden çıkarır. Gökçen'in yakalanması için emirler verir. Saray içindeki iktidarını yitirmekten korkan Zaroliç, yeni tedbirler alır. Mihalio'nun kızı Prenses Aleksandra'ya da (Sevda Ferdağ) gönlünü kaptırmıştır. Ancak prenses ondan yılana dokunmuş gibi tiksinmektedir. Ama istemeyerek yakında Zaroliç'in karısı olacaktır. Bizans Tekfuru Mihalio, sarayda bir tören düzenler. Bizans'tan çok ünlü konukları gelecektir. Daveti haber alan Gökçen, saraya girebilmek için bir plan hazırlar. Arkadaşları Yamtar (Kadir Savun), Alangu (Nebahat Çehre), Boncuk (Erol Taş), Panter (Faruk Panter) ve Danyal'la (Danyal Topatan) birlikte pusuya yatar. Saraydaki davete katılmak için yola çıkan şeref konuk larından Duka hazretleri Vincezia (Memduh Alpar) ile eşi Düşeş Lukresya'nın önlerini ağaçlıklı bir alanda keserler. Ünlü konuklar esir alınır. Alangu ve takma bıyık sakalıyla Gökçen, onların yerine geçip saraya girerler. Kimse şüphelenmez. Mihalio'nun karşıladığı sahte konuklar, kuş sütünün eksik olmadığı masada yerlerini alırlar. Mihalio, Zaroliç ve Aleksandra yan yanadırlar. Hep birlikte yiyip içerlerken, birden Duka Vincezia ve eşi Düşeş Lukresya ortaya çıkar.


Durum anlaşılır. Askerler Gökçen ile Alangu'nun üzerine saldırırlar. Kılıçlar çekilir. Alangu erkek gibi dövüşmektedir. Kale burçlarından ve damlardan süzülerek sarayın avlusuna giren Yamtar ve arkadaşları da kavgaya katılırlar. Ve sonunda kaçmayı başarırlar. Aleksandra, o günden beri Gökçen'i unutamaz. Haber gönderip onunla gizlice buluşur. Bir sır verecektir. Zaroliç'in askerleri bir Türk köyüne baskın düzenleyecek, Gökçen ve arkadaşları onları kurtarmak için gittiklerinde tuzağa düşürüleceklerdir. Aynı zamanda zindandaki esir Türk beyleri de öldürülecektir.


Mihalio, kızının kaçırılacağı korkusuyla Aleksandra'yı Domaniç'teki saraya gönderme kararı alır. Gökçen, kervanın yolunu kesip prensesi kaçırır ve Mürsel Gazi'nin çiftliğine götürür. Çiftlikteki Türk köylü kadınlarına benzemeye çalışan Aleksandra, Gökçen'e aşık olmuştur. Alangu ise prensesi kıskanmaktadır. Yamtar'a dert yanar. Çocukluk arkadaşı olan Gökçen'i sevmektedir. Ne var ki Gökçen, onu bir sevgiliden çok bir kardeş, bir bacı olarak görmektedir. Alangu üzgündür, ağlar durur.


Gökçen ve beş arkadaşı, doğu köylerinde Türkleri teşkilatlandıran Mürsel Gazi'yi ordusuyla birlikte beklemektedirler. Tekfur'un sarayına saldıracaklardır. Kanlı bir savaş olacaktır. Gökçen fazla bekleyemez. "Bileğine güvenen benimle gelsin," der. Yamtar onu engellemeye çalışır. Beş kişinin kaleyi basması çılgınlıktır. Ama Gökçen dinlemez, kaleye hep birlikte gitmek zorunda kalırlar. Aleksandra, ata atlayıp Mürsel Gazi'yi bulup haber vermeye giderken,Gökçen, Yamtar ve Alangu kale burçlarında düşmanlarıyla çarpışır. Gökçen, Zaroliç'i bir kılıç darbesiyle öldürür. Alangu, Gökçen'i korumak isterken, Mihalio'nun okuyla sırtından vurulur. Gökçen de Tekfur'u öldürür. Anasının, babasının ve Alangu'nun intikamını almıştır. Mürsel Gazi, ordusuyla kaleyi kuşatır. Sağ kalan üç arkadaş, Gökçen, Yamtar ve Boncuk, Alangu'yu toprağa verdikten sonra, Aleksandra'yı da yanlarına alarak Toroslar'a doğru yola çıkarlar. “Agah Özgüç, “Bütün Filmleriye Yılmaz Güney” syf, 142 ”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder