12 Kasım 2015 Perşembe

AY YILDIZ FEDAİLERİ (1966)

Yönetmen: Semih Evin
Senaryo Kadri Ögelman,
Operatör Rafet Şiriner
Yapım:Roket Film / Semih Evin


Prodüksiyon Asistanı: Yaşar Şener, Reji Asistanı: Uğur Duru, Yılmaz Akın, Operatör Asistanı: Ferhat Bakır, Ses Kayıt: Marko Buduris, Prodüksiyon: Metin Ok, Sabahattin Koçak, Hüseyin Yenice, Sesleri Alan: Marko Buduris, Laboratuvar Şefi: Cemil Orhon, Laboratuvar: Erol Yıldırım, Bayram
 Güzel, Süleyman Koyuncu (Yıldız Film Stüdyosunda yapılmıştır.)
 
Oyuncular: İzzet Günay (Yüzbaşı Ahmet), Esen Püsküllü (Betarice), Nedret Güvenç (İsmail’in karısı), Erol Taş (İsmail Çavuş), Nusret Özkaya (Koço), Nuran Aksoy (Despina), Necati Er (Hafiye), Kadri Ögelman (yelkenkanat Kadir), Necdet Yakın (şekerci sipsi), Aytaç Yörükaslan (Hrisantos), Rıza Tüzün (emniyet Md.), Asuman Arsan (Kantocu Verjin), Muammer Gözalan (İşgal Komutanı), Özdemir Han (Remzi), Enver Dönmez (Yani), Hüseyin Kutman (Scott, Zeki Tüney (İşgal Subayı), Yaşar Şener, Abdullah Ferah, Erdoğan Seren, Nermin Özses, Erdo Vatan, Ahmet Koç,


Konu: İşgal altındaki şehirde kumandanın kızı Beatrice ve Kantocu Verjin..
Beatrice ; “Adınız Verjin değil mi? Hıristiyansınız. Peki nasıl oluyor da Milliciler arasında bulunuyorsunuz?”


Jenerikte ‘Sakarya Marşı’. İstanbul, 1921-1922.. Tenha sokaklarda yanık sesli şekerci Sipsi’nin söylediği mani ; "Nane verdim ben bir taze geline // Kına yakmış kara gözlüm eline // Kuşak sarmış güzel ince beline // Vay ne güzel naneşeker." Hangi evden geldiği belli olmayan ve insanın içine işleyen bir ut sesi.. Ama, bu güzel şehir yabancı askerlerin işgali altında.


'Esir Şehrin İnsanları'nın tepkileri farklı farklıdır. Yüzbaşı Ahmet Bey’in önderliğindeki bir avuç vatansever 'can pahasına elde ettikleri esliha ve malzemeyi Anadolu'ya sevk etmek' için çırpınırken, bu 'sevkıyata' aracılık etmek isteyen Remzi avans parasına el koymaktan başka bir şey düşünmez. İşgalcilerden yüz bulan Hrisantos da halka eziyet ediyor


Milli kuvvetler, işgalciler kadar bu kişilerle de uğraşmak zorunda. Neyse ki, İngilizlerin denetimine aldırmayan Emniyet Müdürü "Zelil bir hayat sürmektense, şerefle ölmeyi tercih ederim. Vatan çocukları ateşe göğüs gererken bu kadarcık bir tehlikeyi de biz göze alalım" diyerek vatanseverlere yardımcı oluyor. Ahmet, ayrıca, aşıkmış gibi davrandığı casus Despina aracılığı ile İngilizlere 'yanlış malumat' vermektedir.

Bu hareketli günlerin birinde işgal kuvvetleri kumandanının güzel kızı Beatrice, ziyaret için İstanbul'a gelir. Bir süre sonra "Şövalyeler devrinde yaşamak isterdim.. Küçüklüğümden beri buraları, buraların insanlarını merak ederdim. Şarkın sihirli havası cezbederdi beni" diyen genç kız ile Ahmet arasında bir aşk başlar. Filmin sonuna doğru babasına şunları söylüyor; “Romanlarda okuduğum şövalyeler pek zavallı imiş. Kahramanlık nedir, kahramanlar nasıl insanlardır (Milliciler arasındayken) öğrendim. Vatanları için, istiklalleri için çarpışanların asil heyecanını duydum.”


İstanbul'da bunlar yaşanırken, Ankara, düşmana vuracağı son darbe için hazırlanıyor. Daha fazla silaha gereksinim var. Bu amaçla, Karaağaç Cephaneliği basılır. Silahlar, Ararat Vapuru ile Anadolu'ya gönderilir.


Malzemenin kalan kısmı Halıcıoğlu'ndan motorla gidecektir. Ancak, İsmail Çavuş'un karısı, çaresiz bir anında kocasını korumak amacıyla işgalcilere bilgi verir. ‘Sevkıyat’ aksar. (Sonradan, hatasını anlayıp kendisini öldürecektir.) Ahmet yaralı olarak Hrisantos'un eline esir düşer. İşkence, aşağılama. Sipsi'nin uyanıklığı ve yurtseverlerin gayretiyle kurtulur. Cephanenin Anadolu'ya aktarımı, zorlukla da olsa başarılıyor. Bu arada, Ahmet'e Ankara'ya gitme emri gelir. Beatrice, yaşamının en önemli kararlarını verecektir..


Ben de beraber geleceğim.. Seni seviyorum.. Senin yanında olmak istiyorum."
( Murat Çelenligil – sinematürk Internet veri tabanı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder