22 Ocak 2016 Cuma

ÖLMEYEN AŞK (1966)

Yönetmen: Metin Erksan
Senaryo Sadık Şendil Emily Bronte’nin “Uğultulu Tepeler” isimli romanından uyarlama.
Foto Direktörü: Kriton İlyadis
Yapım: Arzu Film / Ertem Eğilmez


Laboratuvar: Hilmi Başcan, Laborantlar: Hayati Akbulut, Gani Maraşlıoğlu, Erdoğan Dolapçı, Kamera Asistanları: Abdullah Güren, Şükrü Rona, Tosun Bayrı, Şükrü Rona, Abdullah Gürek, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Işıklar: Hüseyin Özşahin, Himmet Tokgöz, Seslendiren: Yorgo İlyadis, Asistanı: İlia İliadis, Set Amiri: Yılmaz Kanat, Set Elemanları: Halis Özer, Gürcan Ateş, Gültekin Ateş, Prodüksiyon Amiri:: Vecdi Benderli, Reji Asistanı: Funda Öktem, Montaj ve Senkron: Turgut İnangiray, (Erman Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Kartal Tibet (Ali), Nilüfer Koçyiğit (Yıldız), Tanju Gürsu (Ethem), Pervin Par (Mine), Önder Somer (Lütfü), Suzan Avcı, Nevin Nuray (Ethem’in karısı), Danyal Topa-tan (Yusuf Dayı), Güzin Özipek (Yadigar Kalfa), Hakkı Kıvanç (Kumarbaz), Talia Saltı, Nermin Özses, Mehmet Büyükgüngör


Konu: Milyoner olup döndükten sonra, yıllar önceki ezilmişliğinin kompleksiyle, çevresine korku ve ölüm saçan, sevdiği kadından acımasızca intikam alan hastalıklı bir kişiliğin öyküsü

 "Film, beyazlar giyinmiş bir kadının deniz kenarına bir erkek tarafından sürüklenerek getirilip zorla ayağa kaldırılmak istenmesini gösteren fotoğraf kareleriyle başlar. Ardından bir genç kız ve iki adam lüks bir arabayla büyük bir evin önüne gelirler ve evin önündeki yaşlı kadına sarılırlar. Bu sahneden evin reisinin öldüğünü anlarız. Evin oğlu Ethem her zaman kendisi kadar sevilen ve evin bir ferdi olarak kabul edilen yanaşma Ali'yi evden kovar. Evin kızı Yıldız ile Ali birbirlerine aşıktır. Ali, babasının kulübesinde yaşamaya başlar, Yıldız'a "Eğer beni seviyorsan bu kulübede benimle birlikte yaşarsın" der. Yıldız, Ali'nin delilik derecesine varan aşkından şüphe duymasına kırılmıştır, bu yüzden "Ne diye burada yaşayayım?" diyerek teklifi reddeder. Ali, Yıldız'ın gelip onunla bu fakir kulübede yaşamamasından ıstırap duyar ve birbirlerini hırpalayacak sözler sarf ederler. Yıldız, aile dostları olan Lütfü'nün evlenme teklifini, bir hırs, bir gurur uğruna kabul eder ama, nikahın kıyılacağı ana kadar Ali'nin gelip onu alacağından da emindir. Ali de aynı duygular içindedir, Yıldız'ın bu evliliğe asla 'Evet' demeyeceğini, koşarak bu fakir kulübeye geleceğine inanmaktadır. Her ikisi de inadından vazgeçmediği için bu istenmeyen evliliğe engel olamazlar. Ali yıkılmıştır. Çiftliği bırakır ve "Tekrar geleceğim" diyerek kaçarcasına oradan uzaklaşır. Yıllar sonra Ali, bıyıkIı, fötr şapkalı, ağzında sigarasıyla lüks Plymouth'unun önünde yürüyerek fakir kulübesine döner.


Milyoner olarak geri döndükten sonra sevdiği kadından acımasızca intikam alır. Yıldız'ı hasta yatağından son nefesini vermek üzereyken, "Ölmeyeceksin, yürü" diyerek sürükleyerek birbirlerine aşık oldukları günlerde dolaştıkları tepeye götürür. Yıldız, "Ne olur beni sevdiğini söyle" dedikçe Ali, "Hayır senden nefret ediyorum" der. Yıldız sonnefesini, filmin jeneriğinde görülen fotoğraflardaki gibi verir. Ali ölmüş kadını ayağa kaldırmaya çalışırken, bir yandan da "Senden nefret ediyorum" diyerek ağlar. “Metin Erksan Sineması, “Birsen Altıner, syf, 77”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder