13 Ağustos 2016 Cumartesi

BÜYÜK CELLATLAR/Belalılar (1967)

Yönetmen: Yılmaz Duru
Senaryo:Türkan Duru
Kameraman Rafet Şiriner
Müzik Direktörü: Yılmaz Duru
Yapım:Şafak Film / Alaettin Perveroğlu


Negatif Montaj: Oral Öztürk, Senkron: Cevat Sezer, Süleyman Karakaya, Mahmut Erkici, Laboratuar: Cemil Orhon, Erol Yıldırım, Ertunç Şenkay, Süleyman Koyuncu, Bedirhan Koç, Sesleri Alan: Marko Buduris, Prodüksiyon Amiri: Erkan Abacı, Işık: Mehmet Çakar,
Yıldız Film Stüdyosunda hazırlanmıştır


Oyuncular: Yılmaz Güney, Nilüfer Koçyiğit, Tunç Oral, Naci Erhun, Feridun Çölgeçen, İlhan Hemşeri, İsmet Ertem, Hakkı Kıvanç, Yaşar Şener, Erdoğan Seren, Vasfi Uçaroğlu,

Konu: Şamil (Yılmaz Güney), hayatı boyunca insanlardan kötülük görmüş bir delikanlıdır. Genç yaşında, düşman işgali altında bulunan bir Türk kasaba-sından kaçan Şamil, gördügü işkenceleri, çektiği eziyetleri unutamaz. Genç adam, insanlara kötülük yapanlar ortadan kaldırmak üzere bir cinayet şebekesi kurar. Hedefi yalnızca kötülerdir. Masumlara kesinlikle dokunmaz.


Şamil, elli bin lira karşılığında kötü ve topluma zararlı insanları temizlemeye başlar. Eğer öldürülmesi istenen adam, yaptığı soruşturma sonucunda temiz ve iyi yürekli çıkarsa, bu iş için aldığı parayı iade eder. Öldürmekten de vazgeçer.
Günün birinde, Şamil'in örgütlediği cinayet şebekesine Cengiz (Tunç Oral) adlı yeni bir genç katılır. Yakışıklı bir genç olan Cengiz, Şamil'in kızı Lale’yle (Nilüfer Koçyigit) ilişki kurar. Ama Cengiz, Şamil'i Lale'nin amcası olarak tanımaktadır. Bir gün Cengiz'le Şamil tartışır. Cengiz, Şamil’i kötü bir adam olmakla suçlar. Aslında o da öldürülmesi gereken ve topluma zararlı adamlardan biridir. Şamil, Cengiz'in korkusuzca dile getirdiği bu düşüncesine katılır.


Şamil, bir süre sonra adamlarına kendisinin öldürülmesi için emir verir. Ancak genç adam, kendi kendine verdiği bu ölüm cezasından kurtulmak için, sürekli kılık ve tip değiştirir. Saçlarını sarıya boyar... Ölmemek için öldürmeye devam eder. Cinayetlerine ortak ettiği şirketin adamları peşindedir. Şamil, kısa bir süre içinde hepsini tek tek temizler.


Kızı Lale, babasının kirli işler çevirdiğini çok geç öğrenir. Önce babasını suçlar, sonra da polise ihbar eder.Şamil, bir baskın sonucu, saklandığı deniz fenerinde kıstırılır. Polislerin 'teslim ol çağrısına silahla karşılık verir. Hayatta tek sevdiği varlık olan kızını fenerln altında polislerle görünce, ilk kez tüm yaptıklarına pişman olur.


Yine de teslim olmayı kendine yediremez. Gizlendiği fenerin tepesinden kızına haykırarak şöyle der:


"Seninle ideallerimiz ayrnı, fakat yollarımız ayrı. Aslında ikisi de insanlık içindi. Sen haklı çıktın sonunda. Benimki belki çılgınlıktı.Bütün iyileri seven babanı unutma." Bu arada Şamil, fenerin penceresinden dışarı çıkarken bir polis kurşunuyla vurulur. Genç adam, boşlukta döne döne aşağı düşer ve ölür. (Agah Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney” syf, 181)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder