18 Ağustos 2016 Perşembe

KIRBAÇ ALTINDA (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Nejat Saydam
Kamera:Melih Seretesen
Yapım:Acar Film / Murat Köseoğlu


Sesleri alan ve Müzikleri hazırlayan: Tuncer Aydınoğlu,


Oyuncular: Cüneyt Arkın, Selda Alkor, Esen Püsküllü, Turgut Özatay, Tunç Oral, Baki Tamer, Ali Şen, Osman Alyanak, İsmail Varol, Asım Nipton, Osman Türkoğlu, Renan Fosforoğlu, Necabettin Yal, Adil Güldürücü, Tevfik Soyurgal, Çocuk Oyuncular: Hülya Gür, Taner Erhal


Konu: Igor Stravinsky’nin “L’Oiseau De Feu” (1919) (The Firebird) süitinin ‘Infernal Dance of King Koshchei’ bölümü ve gecenin çok geç bir saati bardaktan boşanırcasına yağan yağmurda nefes nefese bir çocuk, Selim. "Dükkân kapalı" diyen Akbulut'a neredeyse yalvarıyor "Ne olur bakkal amca, Hasan Dayı rakı istiyor. Alamazsam beni döver." Bakkalın "Zıkkım içsin" diye söylenerek verdiği şişeyi alır ve geç kaldığı için (bir başka dayak nedeni) kestirmeden, Eski Kuyular yoluna sapar. Yaşamını değiştirecek olan bir kanun kaçağına rastlayacaktır. Karşısına çıkan bu perişan durumdaki adam güçlükle konuşuyor "Korkma yavrum, benden sana zarar gelmez.. Üstelik yaralıyım da.. Çok kan kaybettim." Selim, önce biraz korksa da, onu yakındaki Yıkık Türbe'ye götürüp rakı ile yaralarını temizler (sonradan yemek de getirecektir). Geç kaldığı, üstelik rakısız gittiği için dayısından (her zamanki gibi kamçıyla) yediği dayağı kamera bile çekememiş. Yine böyle bir dayaktan sonra, Hülya şunları söylemişti; "Üzülme artık Selim, üzülme. Geçecek bunlar. Eğer Hasan amcanın da bir çocuğu olsaydı, çocuklara acımasını bilirdi." Köşkte, Hanife Bacı’nın söyledik-lerine kulak kabartınca yardım ettiği kişinin kim olduğunu öğrenir "Duydun mu Şaban Efendi, Yıkık Türbe'de bir katil yakalanmış.. Çakırbeyli Çiftliği'nin sahibi Osman Bey’miş.. Karısını bir seyisle yakalamış. İkisini de öldürmüş.” Osman Bey, kendisini götüren jandarmalardan Se-lim'in durumunu öğrenir. "Zavallı yavrum benim. Ben de senin gibi talihsiz bir insanım bu dünyada. İstemeyerek cinayet işledim. Halbuki Allah'ın adaletin inanmalı. Hayatım boyunca param, malım, mülküm oldu ama saadetim olmadı. Dua et cezamı bir an evvel çekip kurtulayım. O zaman seni bırakmam yavrum."
Yıllar sonra. Hülya'nın 18. yaş günündeki bir olay Selim'in, hem de hırsızlıkla suçlanarak köşkten kovulmasına neden olur. Neşeli bir şekilde başlayan eğlencede ‘Monday Monday’ (1966) (J. Phillips / M. Phillips) melodisi çalınırken Hülya'yı dansa zorlayan Semih’le kavga eder. Sonrasında, dayısı tarafından kırbaçla 'terbiye' edilir. Artık dayanamaz ve oradan ayrılmaya karar verir. 


Ancak, Semih, Hasan Bey’in çekmecesinden aldığı parayı onun bavuluna koymuş. Jan yaptığı aramada ne olduğunu şaşıran Selim oradan kaçar.
Açılan ateşle ayağından yaralanır ama Köşk’ün yakınındaki bir ırmakta izini kaybettiriyor. Yörük kızı, güzel Ferayi ve Gussa Nine yardım ediyorlar. Yaranın dağlanması sırasında, Ferayi’nin Selim'i öperek sakinleştirdiğini gören ninenin şaşkınlığı "Uy anam uy, adamın bağrından bir ateş çıktı, Ferayi'nin bağrına bin ateş düştü."


Bir rastlantı sonucu Yörük Obası’nın konakladığı çiftliğin sahibi Osman Bey. Hapisten çıkmış ama şimdi de delikanlı içerde; "Dayısı Hasan Erdinç'in evindeki dolabından 3550 lirayı çaldığı sabitleştiğinden Selim Çelik.. 2 sene hapis cezasına.."


O hapisteyken, Ferayi, Hasan Bey tarafından kirletilir. Utancından ailesinin yanına dönemez ve barlarda şarkıcı olarak çalışmaya başlar. (Murat Çelenligil – sinematurk veri tabanını)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder