20 Ağustos 2016 Cumartesi

KOZANOĞLU (1967)

Yönetmen:Atıf Yılmaz
Senaryo:Ayşe Şasa
Kameraman:Gani Turanlı
Müzik:Abdullah Naili Bayşu ,Orhan Gencebay
Yapım:Dadaş Film / Kadir Kesemen


Ar Direktör: Doğan Aksel, Yardımcı Rejisör: Zeki Ökten, Seslendiren: Yorgo İliadis, Asistanı: İlya İliadis, Laboratuvar Şefi: Hilmi Başcan, Montaj ve senkron: Diamandi Filmeridis,


Oyuncular: Yılmaz Güney, Suna Keskin, Tuncer Necmioğlu, Hülya Duyar, Can-dan İsen, Cahit Irgat, İhsan Yüce, Danyal Topatan, Kani Kıpçak, Asım ipton, Hasan Ceylan, Hakkı Haktan, Osman Türkoğlu, Mümtaz Ener, Ayde-mir Akbaş, Haydar Karaer, Mehmet Büyükgüngör

Konu: Olaylar Osmanlı’nın gerileme döneminde geçer. Kozanlı Hüseyin (Yılmaz Güney) savaşta bir kolunu yitiren babası Çolak Osman'la (Hakkı Haktan) tarlalarını sürerlerken Karahasanoğlu Beşir Beyin adamları gelir. Başlarında Çomar Bölükbaşı (Haydar Karaer) vardır.


Karahasanoğlu'nun emriyle eşkıya takibine çıkılacağından at ve yem istenir. Köyleri haraca kesen Kara hasan oğlunun itlerine direnir. Evde arama yapan Çomar, Hüseyin'in bacısı Zehra'ya tecavüz etmek ister. Zehra'nın çığlıkları üzerine yetişen Hüseyin onu kurtarır. Çomar'ı yakalayıp döverken etrafı sarılır. Saldırganlar Hüseyin'i yaralar, babası Çolak Osman'ı da öldürürler.
Hüseyin, bacısı Zehra'yı köylülerden Süleyman Emmiye teslim edip dağa çıkar. Dağlarda ün yapmış eşkıya Kıllı Ebubekir'in (ihsan Yüce) çetesine katılır. Çomarı ilk karşılaştığı yerde öldürüp babasının intikamını alacaktır. Çolak Osman'ın oğlu Hüseyin, dağda eşkıya Kozanoğlu'dur artık. Namı tüm bölgeye yayılmıştır. Osmanlı'nın kellesini istediği bir şaki, köylünün gözündeyse bir kahramandır. Kanlısı Çomar'ı bir köye saldırırken yakalar. Onu öldürmez, köylülere bırakır. Köy halkı Çomar'ı paramparça eder. Karahasanoğlu (Kani Kıpçak), eşkıya Kıllı Ebubekir Ağa'ya haber salıp bir elçi gönderilmesini ister. Ebubekir, bu görevi can borcu olduğu Kozanoğlu'na verir. Kozanoğlu bir ça-tışma sırasında Ebubekir'i ölümden kurtarmıştır. Kozanoğlu, şafakla Karahasanoğlu'nun konağına doğru yola çıkar. Konakta büyük bir şenlik vardır. Karahasanoğlu, güzel kızı Esma'yı (Suna Keskin) bazı çıkar ilişkileri olduğu vezir Ragıp Paşa'ya verecektir. Esma bu evliliğe şiddetle karşıdır. Ağabeyi Ataullah Ağa'ya (Tuncer Necmioğlu), "Ragıp Paşa'nın karısı olmaktansa o eşkıyanın koynuna girmeyi tercih ederim diyen Esma, kesin tavrını ortaya koysa da çaresizdir.


Kozanoğlu, Ebubekir Ağa adına elçi olarak geldiği konakta Esma’yı görür görmez vurulmuştur. Ataullah'ın karşılayıp misafir ettiği Kozanoğlu, Karahasanoğlu'nun huzuruna çıkarılır. Ataullah da babasının yanındadır. Kozanoğlu'na ismi sorulduğunda, "Hüseyin," der. Karahasanoğlu, Ebubekir'e götürülmek üzere hediyeler verirken, bir de haber gönderir. Kozanoğlu denilen eşkıyanın kellesini istemektedir.


Ataullah da babasının yanındadır. Kozanoğlu'na ismi sorulduğunda, "Hüseyin," der. Karahasanoğlu, Ebubekir'e götürülmek üzere hediyeler verirken, bir de haber gönderir. Kozanoğlu denilen eşkıyanın kellesini istemektedir.
Kozanoğlu'nun bu olaydan sonra, Karahasanoğlu'nun iti olan Ebubekir'le uzlaşması artık mümkün değildir.Yolları ayrılmıştır. Ebubekir’i terk edip kendi çetesini kurar. Artık azılı iki düşmandırlar. Ebubekir adamlarıyla Nasuh Paşa'nın (Cahit Irgat) kervanına bir suikast düzenler ve kızı Binnaz'ı (Candan İsen) kaçırır. Ebubekir paşaya ve devlet sancağına karşı çıkanın Kozanoğlu olduğunu etrafa yayar. Softaoğlu Halil (Danyal Topatan), Kozanoğlu'nu bulup onun zor durumda olduğunu bildirir. Birlikte, kaçırılan paşa kızını kurtaracaklardır. Dağda Binnaz'ı oynatan Ebubekir'den silah zoruyla kız teslim alınır. Kozanoğlu, Binnaz'ı kasabanın konağının yakınlarında bırakır.


Nasuh Paşa, dağdaki silahlı kişilerin yakalanması için emir verir. Yakalanıp zindana atılanlar arasında Kozanoğlu da vardır. Softa Halil, tüfekçi Hasan Usta, hepsi teslim olmuştur. Kızını şakilerin elinden kurtaran Kozanoğlu'nu Nasuh Paşa görmek ister. Huzuruna çıkarıldığında onu bağışlar ve kapısında asker yapmak ister. Fakat Kozanoglu, Hasan Usta'nın yanında nakkaşlık mesleğini öğrenecektir.


Nasuh Paşa, Karahasanoğlu Beşir'i idam ettirir. Kendisim öldürmek isteyen düşmanının Karahasanoğlu olduğunu öğrenmiştir, Nasuh Paşa'nın vergi toplayacak, asayişi sağlayacak bir adama ihtiyacı vardır. Tekrar Kozanoğlu'nu huzuruna çağırır ve görevi ona verir. Paşa'nın emriyle, bundan böyle yeni mütesellim Kozanoğlu'dur. Davullarla halka duyurulur bu. Görevine başlayan Kozanoğlu, savaş hazırlığı içinde olan devletin sefer akçesini almak için konağa gittiğinde Ataullah yoktur. Orada, ilk görüşünde vurulduğu Esma'yla karşılaşır yine. Kozanoğlu, onu haremdeki kızlardan biri sanmaktadır, ona sarılarak aşkını itiraf eder. Ama bunun mümkünü yoktur. Ben Karahasanoğlu'nun kızı. Ataullah'ın bacısı Esma'yım, ben sana yoldaş olamam, kaç buralardan," deyip çaresizlik içinde Kozanoğlu'nun kollarından sıyrılır.


Ebubekir. Ataullah'ın emriyle cami şadırvanında Kozanoğlu'na pusu kurar. Ebubekir, bir kılıç darbesiyle ölür, Kozanoğlu ise ağır yaralıdır. Nasuh Paşa'nın konağında iyileşir. Bir atlı, saraydan ferman getirmiştir. Padişah'ın emriyle Kozanoğlu tevkif edilip yargıla-nacaktır. Nasuh Paşa, oğlu gibi sevdiği Kozanoğlu’na kaçmayı teklif ederse de bunu ona kabul ettiremez. Kadı, asker-leriyle gelir, Kozanoğlu'nu teslim alıp zindana attırır. Ataullah, zindana konuşmaya geldiği Kozanoğlu'na kaçıp buralardan gitmesi için para teklif eder. Fakat Kozanoğlu şerefiyle ölecektir, satılık değildir. Demir parmaklık-lar arasından Ataullah'ın yüzüne tükürür.

Ataullah’ı bir telaş alır. Doğru Kadı Efendi'ye gider. Kozanoğlu’nun yargı-lanması sırasında halkın mahkemeyi basmasından korkmaktadır. Kadı Efendi'ye baskı yapar. Kozanoğlu zindanda boğdurulacaktır. Bir zamanlar Kozanoğlu'nun can yoldaşı olan Sofla Halil de Ataullah'tan yanadır. Kozanoğlu'nun boğdurulacağı gece Hasan Usta, adamlarıyla zindanı basar. Hasan Usta askerlerin saldırısıyla yaralanırken, Kozanoğlu onu bırakmaz, birlikle kaçarlar.


Olayların ardından Kozanoğlu azledilir, yerini yeni mütesellim Ataullah alır. Ve Ataullah emir buyurur. Zindanda isyan, çıkarıp kaçan Kozanoğlu'nun dirisini getirene altmış kese altın ihsan edecektir. Softa Halil, adamlarını toplar, Kozanoğlu'nu Hasan Usta'nın mezarı başında bulur, Softa Halil, "İşte, sana ordu topladım. Padişaha bile cenk açarız," derken bir işaretle çevresi sarılır. Onu kalleşçe, kıskıvrak yakalayıp götürürlerken Kozanoğlu sorar; "Kardeşliği kaça sattın, Softa ağam?"


Çarşı meydanında ulema, askerler ve halk toplanmıştır. Kozanoğlu asılacaktır. Kadı, hazırladığı fetvayı okuyup son sözünü sorar. Kozanoğlu, darağacından halka yaşlı gözlerle bakıp son sözünü söyler. ”


Ve ayağının altındaki iskemleye bir tekme atar. Ataullah infazdan sonra askerlerin arasında uzaklaşmaya çalışırken, Softa Halil de korku içinde kaçmaya çalışır. Halk askerlere saldırır. Meydanda kan gövdeyi götürmektedir, İsyan çıkmıştır...”Agâh Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney

 Kahramanın adı hariç, gerçekle hiçbir ilişki olmayan bu "Kozanoğlu", bir halk kahramanının filmde kazandığı kişilikle entrikalı serüveni arkasında halk ile devlet ilişkilerini açıklamak istiyor. Ve Yılmaz Güney'in çizdiği kusursuz kişilik bir yana - bu savını seyirciye kadar götüremiyor. Yer yer plastik nitelikleri olan bir "çağ" filmi oluyor yalııızca. (Giovanni Scognamillo, Türk Sinemasında Yönet-men, 1973, Sf. 83)


 1960'larda ortaya çıkan akım ve oluşumlar içinde, sol görüşün hakim olduğu oluşumlardan biri olan "Genç Sinema" dergisi de eleştiri yaazlarına yer verdi. Bunlar arasından önemli sayılabilecek olanı, 4 sayı boyunca incelenen Atıf Yılmaz'ın Kozanoğlu filmdir. 'Genç Sinema' dergisi ve akımının önemli isimlerinden biri olan Ahmet Soner, 6. sayıdan itibaren Kozanoğlu adlı filmi eleştirmeye başladı. Aynı zamanda filmin 3. reji asistanlığnı da yapmış olan Soner, yazısında eserin tarihsel konumu hakkında bilgi vermektedir. Konuyu oldukç;a uzun tutan yazar, dönemin en popüler gündem maddelerinden biri olan ATÜT (Asya Tipi Üretim Tarzı) ve Kemal Tahir'den de bahsetmektedir. Ahmet Soner, söz konusu yazısında sektör içi bir saptamada da bulunmaktadır:


"Bu inceleme-eleştiri, son zamanlarda sinema yazarlarımızın filmi görmeye gerek duymaksızın yazdıkları üç satırlık reçetelere karşı çıkmak için yapıldı. Yeşilçam’ı bütünüyle inkar etsek bile, onun ürünlerini nesnel ve dürüst olarak yargılamak zorundaytz." (Tanju Akerson, Sinema 65, sayı:1 Ocak 1965) “Okan Ormanlı, “Türk Sinemasında Eleştiriler” syf, 80”


 FİLMİ İZLE


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder