27 Ağustos 2016 Cumartesi

ALEVLİ YILLAR (1968)

Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Bülent Oran
Görüntü Yönetmeni: Ali Yaver
Yapım: Metin Film / Işık Toraman


Oyuncular: Ekrem Bora (Metin), Sema Özcan (Leyla), Erol Taş (komiser), Ay-demir Akbaş, (Osman), Semra Yıldız (Dansöz Sema), Hüseyin Zan (fedai), Cahit Irgat (Altan), Behçet Nacar (fedai), Ali Demir (Polis), Küçük Yıldız: Tunç Aydınoğlu


Konu: Ev sahibi olmak isterken, tekrar kötü geçmişine dönmesine zorlanan bir genç adamın aşk ve macera öyküsü.

AĞLAYAN BİR ÖMÜR (1968)

Yönetmen: Nejat Saydam
Senaryo: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: Melih Sertesen
Yapım: Acar Film / Murat Köseoğlu


Yönetmen Yardımcısı: Rafet Gülerman, Namık karakılıç, Kamera Asistanı: Tosun Bayrı, Işık Şefi: Cengiz Arlı, Ahmet Ateş, Hikmet Tülek, Ses Kayıt: Tuncer Aydınoğlu, Set Amiri: Baykal Kent, Kurgu: Özdemir Arıtan, Yapım Sorumlusu¨Melih Üstüngör,


Oyuncular: Ekrem Bora (Vedat), Sema Özcan (Şermin), Esen Püsküllü (Hülya), Salih Güney (Metin), Sevgi Can, Muammer Gözalan (Dr. Semih), Renan Fosforoğlu (Metin babası), Ayla Çapın, Berna Işıl, Sevgi Can, Müşerref Çapın (Okul Müdürü), Güler Alış, Sedat Demir (Sedat), Zeki Dinçoy, Ufuk Enünlü (Oya), Necabettin Yal (Doktor), Leman Akçatepe (Hülya annesi), Sadi Şener (Hülya babası), Zeki Dinçsoy (Bale hocası), Berna Işıl


Konu: “Önce evlenelim, sonra düşünürüz.” Metin, ‘evliliği henüz düşünmeyen’ Hülya’ya bunları söylüyor. Benzer yaklaşımı ‘Zehirli Hayat’ (1967) ve ‘Korkunç Arzu’ (1966) filmlerinden anımsıyoruz. Delikanlının, tiyatro kursu için düşünceleri; “Burda öğrendiklerinin evlendikten sonra ne faydası olacak? Seni sahneye çıkaracağımı zannediyorsan aldanıyorsun.”… Vedat Termen, ‘Bay Granit’ genç edebiyatçılarımızdanmış. Neredeyse ‘Vivre Pour Vivre’deki (1967) Robert gibi iki aşk arasında kalıyordu. TBMY’de edebiyat öğretmeni hastalanınca orada çalışmaya başlıyor. ‘Özel ve sınıf geçme mecburiyeti olmayan bir okul’. Kendisini sınıfa tanıtan Müdire Hanım’ın göz selamını (zamanlamayı ayarlayamadığı için) karşılıksız bırakır. Anlattıklarından asıl biz yararlanıyoruz. İlk derste “İnsanlar, belki konuşmaya başladıkları gün müziğe de başlamışlardır” demişti. Bir başka gün, ‘i’ sesini çıkarırken ağız, dil, diş ve dudakların durumunu anlatır. Örnek olarak ‘için’ sözcüğünü verince Hülya fırsatı kaçırmaz; “İçin için yanıyor yanıyor bu gönlüm” (1965) (Şekip Ayhan Özışık). Öğrencilerin sorularına verdiği yanıtlar bazen samimi bazen ‘politik’. Çiçeklerden karanfili, mevsim-lerden ilkbaharı seviyor. ‘Milli takımı tutuyor ve öğrencilerin beğendikleri artistleri seviyor’. Söyledikleri bazen farklı yorum-lanabilir. Karısına okuldaki kız öğrencileri anlatırken “Hepsi de güzel şeyler” demişti. Benzer şekilde Hayat Çay Bahçesinde Hülya’ya “Gençsiniz, güzelsiniz. Ya ben de size tutulacak olursam” diyor. Gazinodaki konuşmanın başında ve sonunda duyguları bambaşka; “Keşke genç olsaydım. Bekâr olsaydım. Sana daha önce rastlamış olsaydım… Gene de mesut olamazdık.” Abdurrahman Palay’ın sesiyle Charles Baudelaire’in ‘Elem Çiçekleri’nden ‘Balkon’u okuyor. Hoş bir benzerlik; Baudelaire bu eseri yazdığında Vedat gibi 35 yaşında. Claude Debussy, ‘Le Balcon’u piyano ve solist için bestelemiş (1888); Bu şiir sayesinde seyircilerin bir kısmı ‘Les Fleurs du Mal’i anımsıyor bir kısmı da onunla tanışıyor. Bir başka derste Faruk Nafiz Çamlıbel’in ‘Firari’ şiiri vardı… Adı hiç söylenmiyor ama Cahit Sıtkı Tarancı iki yerde kendini anımsatır. ‘Balkon’un çevi-risiyle ve Vedat’ın yaşı ile… Hülya onu kendisine âşık edeceğini söylediğinde Sevgi Can “İsmin Hülya değil ‘Hayal’ olmalıymış senin” demişti. Gerçekten de Bay Granit, onun ders saatleri dışında sorduklarını “Sınıfta sorun. Arkadaşlarınız da faydalansınlar” diye karşılıksız bırakır. Sırf Vedat’ın ilgilenmesi için kopya bile çekiyor. Nedeni ‘öğretmenine mahcup olmamak(!) içinmiş’. Şoförleri Sedat’ın Karadeniz dansı çok güzeldi. Vedat’la buluştuğu çay bahçesindeki ağaçta bir kalp içinde N ve Ö harfleri var. Bu aşk, hiç olmazsa siyah beyaz bir filmde yaşamaya devam ediyor… Şermin 27 yaşında. Bir kez ‘o menhus’ hastalığın pençesinden ve 3 kez arabalardan canını kurtarır. İlk doktoru Necabettin Yal’ın ‘sükûtunda yaklaşan ölümün sesini duyuyor’. İkinci doktoru Semih Sezgin, sağaltımı için “..Haftada iki gün de elektriğe geleceksiniz” demişti,




 

AĞLA GÖZLERiM (1968)

Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Foto Direktörü: Memduh Yükman
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Melek Film/Şahan Haki


Reji Asistanı: Yücel Çakmaklı, Seslendiren: Yorgo İliadis, Laboratuar Şefi: Hilmi Başcan, Laboratuar: Gani Maraşlıoğlu, Hayati, Akbulut, Ziya ve Metin, Montaj-Senkron: Ali, Rıza Yılmaz, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Ar Direktör: Stavro Yuanidis, Kamera Asistanı: İzzet Akay, Set Ekibi: Kadir Çaklar, Cumali ve Yusuf, Işık Şefi: Kenan Eryılmaz, Prodüksiyon Amiri: Semih Sarıoğlu, Şarkılar: Suat Sayın, Belkıs Özener, (Erman Film Stüdyosunda Hazır-lanmıştır).


Oyuncular: Türkan Şoray (Leyla/Hicran), Murat Soydan (Murat), Tanju Gürsu (Necmi Tekin), Tunç Oral (Ferit Caner), Hüseyin Baradan (Yusuf Caner), Leman Akçatepe (Necmi’nin annesi), Osman Alyanak (Savcı), Sedat Demir (Uşak Kazım), Necip Tekçe (Nuri), Muammer Gözalan (Necmi’nin Babası), Asım Nipton (Salih Efendi), Mualla Sürer (Hacer), Selahattin İçsel (Hakim), Ali Demir (Hakim), Nermin Özses, Oktay Yavuz, Muzaffer Yenen (Hakim), Sohban Koloğlu (Doktor)


Konu: Üvey babası tarafından yankesici bir kız olarak büyüyen kızın genç bir avukatla olan bir aşk öyküsü.

 

AGORA MEYHANESİ (1968)

Senaryo ve Yönetmen: Mehmet Aslan
Görüntü Yönetmeni: Manasi Filmeridis
Yapım: Pesen Film / Nevzat Pesen


Oyuncular: Sadri Alışık, Zeynep Aksu, Ülkü Akbaba, Atilla Ergün 


Agora Meyhanesi: Türk müziği'nin en harika şarkılarından biri. Fecri Ebcioglu ve Nilufer'in söylediği versiyonları ünlüdür. Şair Onur Şenli’nin bu güzel şiirinin tam metni aşağıdadır.


Sana bu satırları /Bir sonbahar gecesinin /Felç olmuş köşesinden yazıyorum. Beşyüz mumluk ampullerin karanlığında /Saatlerdir, boşalan kadehlere Şarkılarını dolduruyorum, /Tabağımdaki her zeytin tanesine Simsiyah bakışlarını koyuyorum /Ve, kaldırıp kadehimi Bu rezilcesine yaşamların şerefine içiyorum: /Burası Agora Meyhanesi Burda yaşar aşkların en madarası /Ve en şahanesi Burda saçların her teline /Bir galon içilir Sen, bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir./Burası Agora Meyhanesi Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası. /Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı Boşalan ellerimde /Kahreden bir hafiflik. Bu akşam /Umutlarımı meze yapıp içiyorsam Elimde değil. /Bu da bir nevi namuslu serserilik. Dışarıda hafiften bir yağmur var /Bu gece benim gecem Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği, /Gönlümde bütün dertlerin Hora teptiği gece bu /Camlara vuran her damlada Seni hatırlıyorum /Ve sana susuzluğumu...


Birazdan plaklarda şarkılar susar, / Kadehler boşalır, /Umutlar tükenir Mezeler biter /Biraz sonra Bir mavi ay doğar tepelerden /Bu sarhoş şehrin üstüne, Birazdan bu yağmur da diner. /Sen bak-ma benim böyle delice efkarlandığıma, Mendilimdeki o kızıl lekeye de boşver /Yarın gelir çamaşırcı kadın Herşeyden habersiz onu da yıkar; /Sen mes'ut ol yeter ki Ben olmasam ne çıkar. /Dedim ya: Burası Agora Meyhanesi /Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere Meydan okuduğu yer /Burası Agora Meyhanesi, Burası kan tüküren /Mes'ut insanların dünyası…
(Kyn: www.antoloji.com/siir/siir/siir)


FİLMİ TAM İZLE


AGORA MEYHANESİ MÜZİK

AFFET BENİ ALLAHIM (1968)

Senaryo ve Yönetmen: Yavuz Figenli
Görüntü Yönetmeni: Mustafa Yılmaz
Yapım: Tunç Film / Sami Tunç


Oyuncular: Zeynep Aksu, Tanju Korel, Erol Taş, Sami Tunç, Aliye Rona, Hakkı Kıvanç, Adnan Mersinli, Süheyl Eğriboz, Yaşar Şener, Hakkı Haktan, Hale Kıvançer, Zuhal Yıldız, İhsan Bayraktar


Konu: Bir aşk öyküsü. Yaptıklarından pişmanlık duyan bir adamın aşkı.

AFFET ALLAHIM (1968)

Senaryo ve Yönetmen Ferdi Tayfur
Görüntü Yönetmeni, Serdar Servidal
Yapım Gülgen Film / Melih Gülgen


Jenerik: Oktay Şener, Set: Ahmet Bekir Aslan, Prodüksiyon: Sabri Aslankara, Hüseyin Zan, LaboratuVar: Selahattin Kaya, Hikmet Kuyucu, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Asistan: Gültekin Çavuş, Negatif Montaj: Mahmut Eskici, Senkron Revizyon: Süleyman Karakaya, Yardımcı Yönetmen: Arif Erkuş, Yardımcı Kameraman: Ahmet Servidal, Foto Direktörü: Mustafa Yılmaz,
Lale Film Stüdyosunda yıkanmış Yeni Stüdyoda seslendirilmiştir


Oyuncular: Ferdi Tayfur, Necla Nazır, Nebahat Sayın, İhsan Baysal, Cem Erman, Diler Saraç, İ. Hakkı Şen, Nevin Aypar, Yetim Ali, Yılmaz Kurt, İbrahim Kurt, Yaşar Kutbay, Aslı Arda, Filiz Ateş, Oya Işıl, Bekir Aslan, Mümtaz Alpaslan, Hakkı Kıvanç, Cemal Gonca, Küçük Oyuncular: Funda Tayfur, Erkan Sımsıkı,


Konu: Uyuşturucu batağına saplanan ve sevgilisini kurtarmak isteyen bir adamın hikayesi.


ACI YILLAR (1068)

Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın
Görüntü Yönetmeni: Orhan Kapkı
Yapım: Sarıkaya Film/Aziz Sarıkaya


Oyuncular: Uğur Güçlü, Zeynep Aksu, Sezer Güvenirgil, Aliye Rona, Ömercik (Ömer Dönmez), Süha Doğan, Faik Coşkun, Ergin Rona, Zühal Üstüntaş


Konu: Yaşamın birbirinden ayırdığı iki gençle, bu beraberlikten doğan küçük bir çocuğun öyküsü
.


ACI İNTİKAM (1968)

Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Senaryo: Çetin İnanç
Görüntü Yönetmeni: Ali Uğur
Yapım: Şahinler Film / Nami Dilbaz


Yönetmen Asistanı: Çetin İnanç,

Oyuncular: Cüneyt Arkın (Orhan Şahin), Birsen Menekşeli, Reha Yurdakul (Mafya Şefi), Sevinç Pekin (Lili), Enver Dönmez (Kılkuyruk), Asım Niptıon (Emniyet müdürü), Suzan Avcı, Muammer Gözalan (Muammer Selen), Hüseyin Zan (Ömer), Enver Dönmez, Ali Demir (Komiser) Ahmet Koç (Gemi mürettebatı), Mete Mert, Selahattin İçsel, Mehmet Büyükgüngör, Orhan Çoban, Çetin Başaran, Abdullah Ataç



ACI İNANÇ (1968)

Yönetmen: Ümit Utku
Senaryo: İlhan Aşkın
Görüntü Yönetmeni: Enver Burçkin, Ali Uğur
Yapım: Demir Film / Demir Öztürk


Oyuncular: Sema Özcan, Kuzey Vargın, Muzaffer Tema, Turgut Özatay, Feridun Çölgeçen, Necip Tekçe, Pamir Pınar, Sadettin Düzgün, Süheyl Eğriboz, Faik Coşkun, Deniz Targan

ABBASE SULTAN (1968)

Senaryo ve Yönetmen: Turgut N. Demirağ
Eser:Sevda Sezer (“Abbase” isimli romanından)
Kamera: Orhan Oğuz, Cahit Engin
Müzik: Metin Bükey
Yapım: And Film / Turgut N. Demirağ


Ar Direktör: Doğan Aksel, Kostüm: Doğan Aksel, Aydoğmuş Plativ, Muzaffer Doğan, Işık Şefi: Erol Batıbeki, Makyaj: Niyazi Er, Ayfoğmuş Platin, Muazzez Doğan, Set Amiri: Sezai Kırımanoğlu, Set İşçileri: Mustafa Korkunç, Eşref Yenipazar, Giray Kosova, Dublaj Rejisörü: Nejat Candaner, Ses Mühendisi: Rauf Tüzün, Renkli laboratuar İşleri: G.İ Dasson, (Süperfon Düblâj stüdyosunda seslendrirlmiştir.)


Oyuncular: Türkan Şoray (Abbase), Murat Soydan (Cafer Bermeki), Turgut Özatay (Harun Reşit), Ayfer Feray (Zübeyde), Serpil Gül (Cariye Atiye), Mahir Özerdem (Ebu Fadıl), Mümtaz Ener (Yahya Bermaki), Güzin Özipek (Falcı), Danyal Topatan (Mesrur), Haydar Karaer (Abdulmelik), Feridun Çölgeçen (Nevvas), Aynur Akarsu (Ümmü Gülsüm), Necip Tekçe (Hasama Bin Ayan), Mürvet Sim (Hayruzan Sultan), Faik Coşkun, Nermin Özses, Arap Celal, Doğan Dalay, Yavuz Karakaş, Gülten Ceylân, Necip Ertunç, Necip Tekçe, Selahi (Selahattin) İçsel, Celal Ersöz, Küçük Yıldız: Nilgün Koç


Konu: Abbasi İmparatorluğu döneminde hükümdar olan Harun Reşit’in kız kardeşi Abbase; Filmde ağabeyi Harun’un önerisi ile göstermelik bir evlilik yapar, işi ciddiye bindirince ağabeyi ile çatışır ve aralarında bir iktidar kavgası çıkar. Gizli olarak sürdürdüğü evliliğinin ortaya çıkması, kocası ve çocuğunun yaşamlarına mal olması bu çatışmanın başka boyutudur. (Orhan Ünser “Kelimelerden Görüntüye” )



 

26 Ağustos 2016 Cuma

ZİLLİ NAZİFE/ BALIKÇI GÜZELİ (1967)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Bülent Oran, Memduh Ün
Görüntü Yönetmeni: Cahit Engin
Müzik: Tuncer Aydınoğlu
Yapımcı: Uğur Film/Memduh Ün - Kadri Film/Kadri Yurdatap


Oyuncular: Fatma Girik, Kuzey Vargın, Ayla Algan, Semih Sezerli, Müjdat Gezen, Esmeray Saltık, Güzin Özipek, Eşref Vural, Diclehan Baban, Feridun Çölgeçen, Handan Adalı, Osman Türkoğlu, Taliha Saltı, Metin Pişkin, Enver Dönmez, Araksi Hebo, Nermin Özses, Enver Dönmez, Zeki Sezer, Toygan Sezerli

Konu: Anadoluhisarı semtinde Nazife adında erkek gibi yetişmiş bir kız yaşamaktadır. Erkek tavırları nedeniyle adı "zilli"ye çıkmıştır. Zengin evlerine temizliğe giden annesi Zehra (G. Özipek) ve çalış-mayan alkolik babası Hüseyin'e (E. Vural) muhtaç olmadan balıkçılık yaparak geçimini sağlayan Nazife en yakın arkadaşları Artist (A. Algan) ile Boncuk (E. Saltık) ve aşık olduğu genç Bahriyeli Ahmet (K. Vargın) ile mutludur. Fakat bir gün annesinin bacağını kırarak yatağa düşmesi Nazife'nin hayatını değiştirir. Zehra hanım artık çalışamadığı için milyoner Feridun beyin (F. Çölgeçen) köşküne kızını gönderir bir süre. Feridun beyin karısı Nazan hanım (D. Baban) kendini beğenmiş bir kadın olduğu için daha ilk günden Nazife'yi aşağılamaya başlar. Bu arada köşkte ailenin efemine oğlu Alpaslan da (M. Gezen) yaşamaktadır ve daha ilk görüşte Nazife'ye aşık olmuştur. Alpaslan onunla evlenmek istemek-tedir. Fakat buna karşılık göremeyince intihara kalkışacaktır. Bahriyeli Ahmet ise Nazife'nin kendisini aldattığını düşünerek onu terk eder. Nazife, bir inat uğruna Alpaslan'la evlenir. Nazife çok mutsuzdur. Çünkü asalet düşkünü Nazan hanım Nazife'yi kendi kalıplarına sokmaya çalışmaktadır. Oysa Nazife Ahmet'i unuta-mamıştır. Kısa zamanda resti çekip kendi dünyasına dönecektir. “Burçak Evren, “Fatma Girik, İki Ünlü Kadın”


Memduh Ün Anlatıyor:


Fatma Girik'le bir film yapmak istiyor, güzel bir hikaye arıyorduk. Bülent'le bir gün konuşurken aklımıza geldi. Orhan Kmal'in Devlet Kuşu romanını tersine çevirelim. kahramanı kız yapalım dedik. Pendik'te bir otele kapandık. 10-15 gün beraber çalıştık ve senaryoyu oluşurduk.


Çekimleri Anadoluhisarı ve çevresinde gerçekleştirdim. Filmin mekanları Anadolu Hisar vapur iskelesi, meşhur Göksu deresi, Anadoluhisarı Kalesi'ydi. Hisarın hemen altındaki evde hem harici, hem dahili çalıştık. Semtin kahvelerinden birinin sahibi, Fenerbahçe'de ellili yıllarda top oynamış olan Nedim arkadaşımdı. Çok sayılan ve sevilen biriydi. Anadoluhisan'nda top oynamaya devam ediyordu. Çekim sürecinde Nedim çok yardımcı oldu bize. Semtin yerlileri de seve seve rol aldı. Filmdeki sinema sahnesinde Metin Pişkin adlı delikanlı, Nazife'ye sarkıntılık edip, gözüne yumruk yerken rolünü iyi oynamıştı.


Zilli Nazife, çok sevdiğim yapıtlarıman, ama izlediğimde Fatma'nın final öncesi parti sahnesinde soyunup sütyen ve külotla kalmasından çok rahatsız oldum. Hiç estetik değildi En azından bir kombinezonla kalsaymış, daha uygun olacakmış. “Memduh Ün Filmlerini An-latıyor”,Kabalcı yayınları, Ağustos 2009-İstanbul ”


 

ZENGİN VE SERSERİ (1967)

Yönetmen: Süreyya Duru
Senaryo: Ahmet Üstel
Foto Direktörü: Cengiz Tacer
Yapım: Duru Film/Süreyya Duru


Reji Asistanı: Gültekin Karakaya, Nurettin İrişen, Kamera Asistanı: Sedat Ülker, Set Amiri: Erdoğan Sözer, Set Asistanları: Baki Soğukpınar, Günay Gün, Mustafa Erol, Işık Şefi: Yusuf Tümen, Asistanı: Kâmil Uysal, Dekor: Reşit Çıldam, Prodüksiyon Amiri: Çetin Dağdelen, Prod. Ast.: Mustafa Doğan, Montaj-Senkron: Adrine Muradyan, Laboratuvar: Semih Peköz, Sesleri Alan: Lâmi Kâmil, (Ses Film Stüdyosu’nda hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Cüneyt Arkın (Ekrem), Tülay Erdeniz (Necla), Kenan Pars (Melik Ateş), Bilal İnci, Selahattin İçsel, Süheyl Eğriboz (Amele), Talia Saltı (Dudu), Zeki Sezer, Leman Öztürk, Ayton Sert, Beh-çet Nacar (Fedai), Faruk Panter, Lütfü Engin, Oktay Yavuz, Adnan Mersinli, Meral Kurtuluş, Hikmet Olgun, Hikmet Gül, Nemin Özses, Kamer Baba, Günay Güner, Reşit Çıldam, Hüsamettin Sey-han, Selahattin İçsel, Tacettin Açıkyürek, Hikmet Olgun, Bahri Özkan, Zeki sezer, İhsan Genç, Nezihe Güler, Nusret Açıkyürek, Ahmet Sert


Konu: Yaşadığı tekdüze hayattan sıkılarak serseri olan ve güçsüzlere ve fakirlere yardım elini uzatan bir gencin öyküsü…



 

ZEHİRLİ HAYAT (1967)

Yönetmen: Türker İnanoğlu
Senaryo: Fuat Özlüer
Operatör Çetin Gürtop
Yapım: Erler Film/Türker İnanoğlu


Reji Asistanı Hüseyin Karaoğlu, Operatör Asistanı: Hüseyin Karındoyuran, Fotoğraf: Metin Över, Jenerik: Refik Onubil, Işık Şefi: Şevket Yılmaz, Ender Işık Servisi: Mehmet Çakar, Teknik Direktör: Mehmet Bozkuş, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Prodüksiyon Amiri: Memduh Karakaş, Prodüksiyon Asistanları: Selâhattin Bozkurt, Yılmaz Çiçek, Ahmet Güney yaylı, Yurdaer Büksel (Acar Film Stüdyosunda Hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Cüneyt Arkın (Doğan), Semiramis Pekkan (İnci), Önder Somer (Turan), Çolpan İlhan (Meral), Süleyman Turan (Nuri), Bedia Muvahhit (Saadet), Şaziye Moral, Mümtaz Ener (Hayri), Nevzat Okçugil (Fazilet), Ali Seyhan (Memo), Zeki Sezer (Şamsi) Ömercik (Ömer Dönmez), Arap Celal (kahvreci), Giray Alpan (Giray), Oktay Yavuz (mübaşir), Nermin Özses (davetli)


KONU: İşadamı Hayri Bey’in (Mümtaz Ener) kızı İnci (Semiramis Pekkan) şoförleri Doğan (Cüneyt Arkın) ile sevgilidir. Fabrikalarının müdürü Turan (Önder Somer) teyzesi Fazilet (Nevzat Okçugil) ile, uzun zamandır göz koyduğu İnci’yi ailesinden istemeye gider. İnci’nin annesi Saadet (Bedia Muvahhit) bu evliliği onaylar. İnci ise bu teklifi geri çevirir. Turan adamı Nuri’den (Süleyman Turan) İnci’yi izlemesini ister. Doğan ile İnci’nin birlikte gizli resimlerini annesine verir. Saadet Hanım Doğan’ı aşağılar ve işten kovar. Turan’ın asıl amacı İnci ile evlenip ailenin servetine konmaktır. Fatura yolsuzluğunu farkeden Hayri Bey üzerine gidince, Turan yaşlı adamı kiralık katil Memo’ya öldürtüp suçu Doğan’a yıkma planı yapar. Sevgilisi Meral (Çolpan İlhan), Doğan’ı arayıp İnci’nin yakın arkadaşı olduğunu, evlilik işini konuşmak üzere köşkte beklendiğini söyler. Doğan köşke gittiğinde Hayri Bey’i öldürülmüş bulur. Tam o anda polis gelir ve Doğan tutuklanır. İnci onu cezaevinde ziyaret eder, katil olduğuna inanmadığını, hamile olduğunu söyler. 


Doğan yirmidört yıla mahkum olur. İnci çocuğu babasız doğmasın diye Turan’la evlenir. Meral’se pişmandır, Doğan’ın annesine gerçeği anlatır. O da oğluna. İnci doğum yapar. Oğluna Ömercik adını verirler. Turan ise işlerin başına geçmiş, Nuri’yi de müdür yapmıştır. Meral kendini içkiye verir. Doğan bileğini kestiği için götürüldüğü hastaneden kaçar. Turan Ömercik’e de, İnci’ye de kötü davranmaktadır. Doğan Nuri’yi sıkıştırıp gerçek katilin Turan’ın kiraladığı Memo olduğunu öğrenir. Meral de bunu doğrular. Doğan Ömercik’le dost olup, Turan’ın sandığı çocuğu yanında alıkoyar. Suçsuz olduğu kanıtlanana dek Ömercik’i iade etmeyeceğini söyler. İnci ile buluştuğunda katilin Memo olduğunu anlatır. İnci Ömercik’in kendi oğlu olduğunu itiraf eder. Öldürmek için Doğan’ın peşinde olan Memo Ömercik’i kaçırır. Turan Doğan’a, teslim olursa çocuğu bırakacağı tehditinde bulunur. Ve delil kalmaması için Memo’yu vurur. Memo ölmeden önce İnci’nin haber verdiği polise herşeyi Turan’ın yaptırdığını itiraf eder. Turan ve Nuri tutuklanır. Suçsuzluğu ortaya çıkan Doğan, İnci ve oğulları Ömercik’le mutlu bir yaşama başlar…

 

ZEHİRLİ DUDAKLAR (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Çetin Karamanbey
Kamera: Mike Rafelyan
Yapım: Uzun Film / Abduklkadir Uzun


Oyuncular: Tamer Yiğit, Zennube, Esen Püsküllü, Tunç Oral, Reha Yurdakul

ZEHİRLİ ÇİÇEK (1967)

Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Osman F. Seden
Kamera: Nedim Akanlar
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden


Müzik Direktörü: Yıldız Tezcan,


Oyuncular: Yıldız Tezcan, Efgan Efekan, Reha Yurdakul, Sevinç Pekin, Senih Orkan, Ayfer Feray, Nubar Terziyan, Feridun Çölgeçen, Erol Günaydın, Ferah Nur, Atıf Kaptan, Küçük Yıldız: Ömercik


Konu: Babası tarafından evden kovulup sonra da şarkıcı olan bir kızın dramı.


FİLMİ TAM İZLE

ZALİMLER DE SEVER (1967)

Senaryo ve Yönetmen: İlhan Engin
Foto Direktörü: Memduh Yükman
Yapım: Melek Film / Şahan Haki,


Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Deniz), İzzet Günay (Murat), Salih Güney (Ali), Sevinç Pekin (Aysel), Önder Somer (Tilki), Reha Yurdakul, Figen Han, Zafer Önen, Hayri Karakaş, Necip Telçe, Vahit Volkan, Haydar Karaer, Ercan İnangiray, Mustafa Yavuz, Mustafa Ayvaz


Konu: Pavyoncu kabadayı Topal Murat'la, bir gece klübünde şarkıcılık yapan Deniz'in aşk öyküsü


“Acımasızlığın geçerli yöntem olduğu Beyoğlu. Topal Murat her yeri haraca bağlamış. Bir yerden para mı alınacak, önce adamları Tilki Önder Somer, Zafer Önen, Hayri Necip Tekçe, Vahit Volkan, Mustafa Yavuz geliyor. Murat’ın ortaya çıkışı saniyeler sonra ve yürek hoplatan “Calvera’s Return” (1960) (Elmer Bernstein) melodisi ile. Tilki’nin Sami’ye söylediklerinden bir takıntısı olduğu anlaşılıyor; “Otur yerine. Patron kendisinden uzun adamlardan hoşlanmaz. Otur da kısa görün. Yoksa bizim çocuklar budayıverir seni ha.”


Gazinosunda, o dönem için çok yeni bir görüntüleme sistemi var. Odasından çıkmadan gazinoda olanları gözleyebiliyor.
Filmin başında Mustafa Yavuz, RasimHaydar Karaer’e ait gazinoda işlerin tıkırında olduğu bilgisini getirmiş. ‘Mekânına’ çağırdığı gazino sahibi istediği kadar ‘bu parayı’ verecek durumda olmadığını anlatmaya çalışsın ilk uyarı; ‘Bir ters bir düz tokat’. “İnanmazsanız bu gece teşrif edin, görün.” Rasim’in gazinosuna yine o bildik tantanalı gidiş. Fakat orada beklemediği bir şeyle karşılaşıyor.


Şarkısı yarıda kesilen Deniz işi bırakır. Bu kez Mustafa Yavuz’a ‘bir ters bir düz tokat’; “Bu bana verdiğin yanlış haber için değil, kızı işsiz bıraktığın için.”
Genç kız belli ki gazino dünyasında yeni. Herkesi tir tir titreten Murat’ı tanımadığı gibi 5 dakika içinde 4 kez ‘züppe’; 2 kez ‘münasebetsiz’; bir kez de ‘pis’ diye hitap ediyor.


‘Uzat Elini Artık’ı Birsen Armağan’ın sesiyle iki kez söylemiş. Filmde başka şarkısı yok. Bu eseri 1969’da Süheyl Denizci Orkestrası eşliğinde Gönül Turgut da yorumlayacaktır. Sami’nin tek amacı ‘son bir iş’ çevirip çocuklarına 3-5 kuruş bırakmak. Artık esrar mı silah mı ne kaçakçılığı yapacaksa.


Arkadaşı da çok güvenilirmiş hani. Mustafa’ya bundan kimseye söz etmemesini söylemişti. O da yememiş içmemiş daha o gece Murat’a durumu anlatmış. Sonrasında kaçakçılık sırasında yine beraberler. Yaşar Şener de onlarla.
Ali ‘kız istemeye’ gelmiş. Füsun’un babası Vedat Bey “Delikanlı seni tahkik ettirdim. Çalıştığın yeri, işini, aile hayatını, her şeyi öğrendim” diyor. Sonraki cümlesi; “Otur. Sigara içiyor musun?” Ali “Doğrusu içiyorum. Çok nadir de içki içerim” yanıtını verir. Aslında İlhan Engin-’in Ali’ye “Her şeyi öğrendiğinizi söylemiştiniz.


Deniz köşke gitmeye pek istekli değil. Murat’ın sözleri kişiliği gibi sert; “Birçok meselelerde ben kimsenin fikrini almam. Kafama koyduğumu yaparım.

Bugün de sizi dinleyecek durumda değilim. Ama babanızın acısı beni nazik olmaya zorluyor… Hatırınız için hayatımda ilk defa reye koyacağım bu meseleyi.” Orada papağandan başka hayvanların da olacağını öğrenen Metin’in oyu ile gidilmesi kararı çıkar. Köşke girişleri ‘Lawrence of Arabia’daki (1962) ‘Overture’ (Maurice Jarre) ile. Beş çalışan sıraya dizilir; Uşak, Aşçı Ali Demir, Bahçıvan Ahmet, Ayşe ve Vesile.

Ayrıca özel şoförü ve 5 adamı. Sorumluluklarını yüklendiği iki kardeş. Sonuç olarak Murat’ın hatırı sayılır bir geliri var. Ancak bu servet ‘haraç’tan geldiği için seyirciyi mutlu etmiyor.


Not: Filmin yapım yılı tüm kaynaklarda 1967. Ancak Deniz’in (yağmur altında uzun süre kaldığı için) zatürree olduğu sahnede duvardaki takvimde 1 Ekim Salı yazılıydı. 1967’de 1 Ekim Pazar gününe denk geliyor. 68’de ise Salı’ya. Ayrıca Murat’ın siyahî garson ile dertleştiği sahnedeki ‘Capsule in Space’in (John Barry) yer aldığı ‘You Only Live Twice’ (1-2 ülke dışında) 67’nin sonba-harında gösterime girmiş. Bunlar filmin 68’de çevrilmiş olabileceğini düşündürdü. ( Murat Çelenligil – Sinematürk veri tabanı)


 

YOLSUZ MEMET (1967)

Yönetmen: Asaf Tengiz
Senaryo: Vecdi Uygun
Kamera: Hayrettin Işık
Yapım: Tengiz Film / Asaf Tengiz


Oyuncular: Fikret Hakan, Safiye Filiz, Suzan Avcı, Senih Orkan, Ali Şen, Hüseyin Baradan, Şaziye Moral, Ersun kazançel, Faik Coşkun

YILMAYAN ADAM (1967)

Senaryo ve Yönetmen: İlhan Engin
Kamera: Mustafa Yılmaz
Yapım: And Film / Turgut Demirağ


Oyuncular: Ayhan Işık, Sibel Göksel, Erol Taş, Turgut Özatay, Senih Orkan, Ayfer Feray, Sami Hazinses, Ahmet Turgutlu, Mümtaz Ener


Konu: Yıllar önce hapse attırdığı beş kanun kaçağıyla, jandarma komutanının nikah günündeki hesaplaşması
.

YIKILAN YUVA (1967)

Yönetmen: Orhan Aksoy
Senaryo: Bülent Oran
Operatör: Kenan Kurt
Yapım: Akün Film/ İrfan Ünal, Recai Akçaoğlu


Müzik: Haramiler Orkestrası, Set Amiri: Basri Büyükcan, Set Elemanları: Sonay Kanat, Halis Özer, Cemil Demirkol, Ömer Demir, Işıklar: Fehmi Eryılmaz, Kamera Asistanı: Salih Dikişçi, Işık Asistanı: Yusuf Küçüköner, Prodüksiyon Direktörü: Semih Sezerli, Reji Asistanları: Tolgay Ziyal, Erdal Aksü, Laboratuvar: Recai Karataş, Sedat Tuncel, Montaj: Özdemir Arıtan, Negatif Montaj: Ali Berkan, Senkron: Arif Özalp, Seslendiren: Tuncer Aydınoğlu, Kamera: Kenan Kurt, Acar Film stüdyosunda hazırlanmıştır.


Oyuncular: Cüneyt Arkın, Filiz Akın, Peri Han, Süleyman Turan, Semih Sezerli, Natuk Baytan, Şenay Ülkü, Hulusi Kentmen, Muammer Gözalan, Ahmet Kostarika, Zeki Sezer, Hüseyin Kutman, Hakkı Kıvanç, Lütfi Engin, Çocuk Yıldız: Ömercik (Ömer Dönmez “D. 1959”)

Konu: Doktor Ekrem (Cüneyt Arkın) evli bir çocuğu olan ünlü bir kalp uzmanıdır. Mesleğinden başka hiçbir şey düşünmez. Eşi Jale ise (Peri Han) ailesinden çok kendini düşünen, eşinin kendisine sağladığı olanakları cömertçe harcayan bir kişidir. Ekrem eşinin bu tür sorumsuz davranışlarından rahatsız olmasına karşılık evliliğini sürdürmeyi dener. Eşi ise onun kendisinden çok işine zaman harcamasını bir türlü kabullenemez. Ama kendisiyle ilgilendiği zaman da eşini hep düş kırıklığına uğratır. Ekrem'i ailesine tek bağlayan ise küçük oğlu Murat'tır. Bir gün Ekrem, bir kaza sonucu bacağından yaranmış şarkıcı Ayla Sirmen'le (Filiz Akın) tanışır. Filiz tam anlamıyla bir yaşam kadınıdır. Kısa sürede Ekrem'in dünyasını değiştirmenin üstesinden gelir. Ekrem, ailesinde bulamadığını Filiz'in kendine özgü tavırlarında ve onun çevresinde bulmaya başlar. Ama her adımı Ekrem'i bir felakete doğru sürükler. Artık Ekrem, eski Ekrem değildir. Buna kendisi de inanır ve bir başka kişiliği oynamaya yaşamaya başlar





 

YIKILAN GURUR (1967)

Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Sadık Şendil
Kamera: Mustafa Yılmaz
Yapım: Hisar Film / Özdemir Birsel

Eser: Özdemir Birsel, Prodüksiyon Amiri: Arif Eriş, Müzik Direktörü: Metin Bükey, Set Amiri: Stavros Yuanidis, Işık Şefi: Mazhar Eröz, Kamera Asistanı: Muzaffer Turan, Laboratuvar Şefi: Semih Pekgöz, Asistanı: İbrahim Güzel, Seslendiren: Lâmi Kâmil,


Ses Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir


Oyuncular: Ayhan Işık, Belgin Doruk, Vahi Öz, Mualla Sürer, Çolpan İlhan, Hüseyin Baradan, Suna Pekuysal, Me-riç Başaran, Hüseyin Zan, Ali Seyhan, Faik Coşkun, Ahmet Turgutlu, Nubar Kamçılı,


Konu: Annesinin zorlamasıyla evlendiği Belgin’in prenses olduğunu öğrenmesiyle hayatı yıkılan bir elektrik tamircisinin öyküsü... Prenses Belgin’de Ayhan’ın sevgisini kazanmak için yaşadığı görkemli yaşantısını terkederek, yurt dışında yaşayan baldız kılığına bürünüp, Ayhan’ın yanına gelecektir...bir yanda buz gibi soğuk prenses diğer yanda içten sımsıcak bir baldız.. artık aşk kaçınılmazdır


YARIN ÇOK GEÇ OLACAK (1967)

Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Osman F. Seden
Kamera: Necati İltaç
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden


Oyuncular: Ediz Hun, Selda Alkor, Tanju Gürsu, Sezer Güvenirgil, Yıldırım Gencer, Tugay Toksöz, Tunç Oral, Sevinç Pekin, Devlet Devrim, Süleyman Turan, Sevda Nur, Mümtaz Ener, Erol Günaydın, Engin İnal, Füsun Erbulak, Buket Sokullu, Engin İnal


Konu: Yaşadıkları normal hayatı beğenmeyip, kötü yollara düşen kızların dramı

YAPRAK DÖKÜMÜ (1967)

Yönetmen:Memduh Ün
Senaryo:Halit Refiğ, Memduh Ün(Reşat Nuri Gültekin’in bir Eserinden)
Diyalog: Orhan Kemal
Kamera:Yücel Uçanoğlu, Mine Cezzar
Filmi Çeken Mustafa Yılmaz
Müzik: Metin Bükey ve Arkadaşları
Yapım: Uğur Film/Memduh Ün,


Sesleri Alan: Tuncer Necmnioğlu, Prodüksiyon Amiri: Adnan Uygur, Prodüksiyon Yrd: Orhan Çoban, Ar Direktör: Stavro Yuanidis, Reji Asistanları: Yücel Uçanoğlu, Mine Cezzar, (Acar Film Stüdyolarında Hazırlanmıştır.


Oyuncular: Cüneyt Gökçer Ali Rıza), Ediz Hun (Şevket), Fatma Girik (Leula), Semiramis Pekkan (Necla), Gürel Ünlüsoy (Kenan), Nurhan Nur (Fikret), Esin Gülsoy (Ferhunde), Güzin Özipek (Hayriye), Funda Postacı (Ayşe), Suha Doğan (Muzaffer), Orhan Elmas (Doğan), Meriç Başaran (Leman), Faik Coşkun, Selahattin içsel (Cevdet), Eşref Vural (Tahsin), Recep Yurdeşen, Mem-duh Alpar (Saffet), Taliha Saltı (Naciye), Hakkı Haktan (Kahveci Hüseyin), Nezihe Güler, Semiha Kocamemi, Müşerref Çapın (Müşerref), Mesut Sürmeli (Av. Hulusi), Zeki Alpan, Niyazi Er, Sevinç Pekin, Nermin Özses, Meral Kurtuluş, Niyazi Başak, Adnan Uygur, Sıdıka Duruer, Ço-cuk Oyuncu: Reyhan Tuğsavul, Funda Postacı,


KONU: Yaprak Dökümü; toplumun değişen koşullarına ayak uyduramayıp, fazilet, dürüstlük gibi kavramlara sıkı sıkıya sarılan, muhafazakar Ali Rıza Bey'in dramını, ekonomik etkenlerin, bu ailenin fertleri üzerine yarattığı çözülmeyi, dağılmayı ve parçalanmayı anlatır. Yokluğa düşen, köklü bir ailenin, hiçbir direnç göstermeden bu koşullara yenik düşme-lerinin acılarla kuşatılmış bir serüvenidir film.

Kalabalık ailesinin yükünü çekemeyen ve başka bir dünyada yaşayan eşinin kışkırtmasıyla zimmetine para geçirmek zorunda kalıp hapse düşen iyi ama pısırık bir oğul. Lüks yaşama özenip, farklı bir yaşama uymaya çalışırken, ailenin düzenini yıkarak, bir başka yaşamın içinde; randevu evinde kendini bulan kızlar. Çocuklarıyla babaları arasında köprü kuramayan varlığı ile yokluğu belli olmayan iyi niyetli ama çaresiz bir anne. Ailesinin dağılıp param parça olmasını yalnızca izlemekle yetinen inmeli bir baba. Hepsi yaşama direnemeyip, silik kalmış, beceriksizlikleri ve zayıf kişilikleri nedeniyle cezalandırılıp, yaprak dökümüne uğ-ramış gibidirler ... “Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”


ÖDÜLLER:
 4. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (25 Mayıs – 5 Haziran 1967)
► Fatma Girik “ en başarılı oyuncu”


Jüri Üyeleri: N. Nazif Tepedelenlioğlu, Claude Mathiss, Faruk Timurtaş, Aclan Sayılgan, Orhan Çağman, Ayfer Feray, Temiz Gürses, Hikmet Türkmen, Charles Courtnay, Muharrem Ergin, Orhon M. Arıburnu, Aram Gülyüz, Emine Işınsu, Orhon Batı, Tarık Buğra.


Memduh Ün Anlatıyor:
Yaprak Dökümü’nü okuduğumda da etkilenmiştim. Batılaşmanın getirdiği yanlış anlamaların, yaşanan değe kargaşa-sının aileleri nasıl yozlaştırdığını şahane sergiliyordu. Yaprak Dökümü daha önce çekilmiş ve çok iyi iş yapmıştı.
Tretmanı Halit Refiğ hazırladı. Ama farklı bir final düşünmüştük. Kitapta baba kızıını randevuevinde görmüyordu. Halit'in eklediği bir sahneydi bu. Filmin ticari başarısı ilki kadar büyük olmadı ama 8 numaralık iş yaptı yine de. Oysa ilk film çok ilkel bir filmdi.


Basında çıkan eleştirilerde filmin tiyatro koktuğu söylendi. Film Antalya Festivali'ne katıldı, ama berbat bir seçici kurul vardı orada. Yılmaz Duru'nun imamlı bir filmine verdiler büyük ödülü. Antalya Belediye Başkanı Avnı Tolunay koyu sağcıydı jüriyi o oluşturuyordu. Yılmaz Güney'In başrolünü oynadığı, Lütfi Akad'ın Hudutların Kanunu adlı ünlü filmi de dereceye girememişti Cüneyt Gökçer'in oyunu tiyatro kokuyordu. Ama Cüneyt Gökçer'i seçtiğimde bunu göze almıştım. Cüneyt Gökçer filmde canlandırdığı karakterin tam aksi, batılılaşmanın en ucunda bulunan bir adamdı. Takke giydiremedim kendisine, paltosunu zımparalıyorduk eskisin diye. Niyazi Er yapıyordu zımparalama işlemini. Devlet Tiyatroları genel müdürüydü, bu nedenle bitpazarından bir şey alıp giydiremedik kendisine yenisini yaptırdık, ama eskitiyorduk.


Randevuevine girerken kafasında gördüğümüz fötr şapkayı özellikle çok eski seçmiştik Yamru yumru bir şeydi. Planın çekim öncesi , ben kameramana bir şeyler anlatırken ·geriye dönüp bir baktım Cüneyt Gökçer parmaklarını tükürüklemiş, şapkayı düzeltiyor. Sözün kısası Cüneyt bey rolü giymedi, yalnızca oyunculuk sezgileriyle ve yeteneğiyle oynamaya çalıştı. Yani hissetmedi taaa içinde.


Tam tersi bir adam çünkü. Filmde aslında pek sorun yaşamamıştım onunla çalışırken. Ama küçük bir numara çekmiştim çekimlerin başında. Gökçer tiyatroda bir yetke olduğu için dahaen başta üzerinde baskı kurarsam daha rahat çalışırım diye düşünmüştüm. Settekilere tembih ettim, filme başlarken, çocuklar ben aranızdan birkaç kişiye kötü bağıracağım, ama alınmayın sakın, bunu Cüneyt Gökçer'e gözdağı vermek için yapıyorum dedim. Sert biriydim zaten, aksi ve naletliğimle tanınmıştım Yeşilçam'da. Ve gözünün üstünde kaşın var diye verdim veriştirdim özellikle Fatma'ya. Gökçer dehşete düştü bunu görünce. Pek sesi çıkmadı çekimlerde. paltonun zımparalanması, bere, takke giymeyi reddetmesi ve şapkayı tükürükle düzeltmesi dışında. “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor”, Kabalcı yayınları Ağustos 2009-İstanbul ”


YARALI KUŞ (1967)


Yönetmen: Mehmet Aslan
Senaryo: Vecdi Uygun
Kamera: Cengiz Batuhan
Yapım: Cen-Av Film / Hüseyin Cender, Suzan Avcı

Yönetmen yard: Birsen Kaya, Kamera Asistanı: Salih Dikişçi, Negatif Kurgu: Oral Özütürk, Laboratuvar Şefi: Cemil Orhon, Laboratuvar: Muharrem Gündüz, Erol Yıldırım, Bayram Güzel, Işık Şefi: Aslan Yıldız, Işık: Sami Boztunç, Senkron: Cevat Sezer, Şarkılar: Gülderen Gül, Nesrin Fırat,

Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Zeynep), Kuzey vargın (Dr. Metin), Turgut Özatay, Suzan Avcı (Sevim), Tugay Toksöz (Ömer), Selahi İçsel, Ali Demir, (gazinocu), Derya Tanyeli, Hakkı Kıvanç (tecavüzcü), Nezihe Gülerr (Metin’in annesi, Sema Yaprak, Küçük Yıldızlar: Hikmet Olgun, Ufuk Enünlü,

25 Ağustos 2016 Perşembe

YANIK KALPLER (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Duygu Sağıroğlu,
Kamera:Orhan Kapkı,
Yapım:Efes Film/Mualla Özbek


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Kuzey Vargın, Tanju Korel, Suzan Avcı, Feridun Çölgeçen, Danyal Topatan, Ersun Kazançel,

YAĞMUR ÇİSELERKEN (1967)

Yönetmen: O. Nuri Ergün,
Senaryo: Safa Önal,
Kamera: Necat Okçugil,
Müzik: Rauf Tözüm,
Teknik Direktör: Samim Utku,
Yapım: Er Film/Berker İnanoğlu


Işık Şefi: Aydan Yurteri, Senkron ve Montaj: Ajako Aleksandru, Laboratuvar: Cavit Korkmaz, Abdullah Akdeniz, Yaşar Gök, Sesleri Alan: Rauf Tözüm, Kamera Asistanı: Şener Işık, Prodüktör Amiri: Sadri Karan, Ar Direktör: İsmail Konca, Teknik Direktör: Samim Utku,
Saner Film stüdyosunda hazırlanmış, Süperfon da seslendirilmiştir


Oyuncular: Hülya Koçyiiğit, Ekrem Bora, Turgut Özatay, Müjgan Ağralı, Sunay Sun, Gülgün Erdem, Nevzat Okçugil, Necdet Tosun, Asım Nipton, Kayhan Yıldızoğlu, Muammer Gözalan, Sadri karan, İsmet Erten, Çetin Başaran, İhsan Bayraktar, Refik Onubi,l, Ahmet Atmaca, Küçük Yıldız: Ufuk Enünlü,


Konu: Ekrem Ünver. Ecza fabrikası ve ‘Son Gece’de (1967) Doamnela Mihailescu’nun olarak göreceğimiz bir köşkü var. Herhalde filmin sonu ile olan 15 yıllık fark anlaşılsın diye arabası biraz eski; 50 model Citroen 15 Six. ‘34’le başlayan plaka (34 EL 670) ve 60’lar için bile çok yeni olan alttan çevirmeli telefon bu ortamı bozuyor ama olsun. Onu çok seven Hülya ile evli. Çapkınlıkta dur durak nedir bilmiyor. Evliyken böyleyse bekârken nasıldı acaba?


Hülya.. Belli ki yoksul bir aileden. Babası, Başaran Oto Tamirhanesinin sahibi. Filmde adı yok ama tabeladaki isimlerden biri ‘M. Özkan’. Ekrem’den ayrılmak isteyen kızına şunları söyler ;


“..Seni aç mı bırakıyor çıplak mı. Dövüyor mu küfür mü ediyor. Ee, bunun için boşanılır mı? Kadın ol da elinde tut. Tanışmalarının 3. yıldönümünde, genç kadın çok güzel bir sofra hazırlamış, kocasını bekliyor. [Üzerindeki giysiyi ‘Ölmek mi Yaşamak mı’ (1966) filminden anımsıyoruz. Yusuf, “Main Title/Lara’s Theme” (1965) (Jarre) (Doctor Zhivago) eşliğinde onu ‘Çemberlitaş Kız Talebe Yurdu’na getirdiğinde giyiyordu.] Mari ile beraberliği uzadığından , Ekrem saat 19’da değil ancak 23.35’de gelir.


Durumu, ‘bütün gayretine rağmen işten kurtulamadığını’ söyleyerek ‘idare etmeye’ çalışır. Masada, Hülya’nın aldığı kol düğmeleri. O geceki özür dileme ve a arama..Kadının hüneri, evi erkeğe sevdirmektir..Bir tek evladımsın. Bıçağın kemiğe dayandığını görürsemben bırakmam ayırırım. Ama, yazık, yık-ma yuvanı..” Daha sonra, gelişen olaylarla kızı intihar girişiminde bulununca bu kez Ekrem’e ‘hayat dersi verecektir’ ; “Biz de genç olduk. Biz de çapkınlık yaptık. Ama rahmetli karımın bir gün ruhu duymadı. Bir gün bile üzülmedi.” affetmenin ardından ertesi gün en olmayacak şey olur. Hülya onun ceketinde, kuşkularını haklı çıkartan bir not buluyor; “Siparişiniz mucibince hazırladığımız salon ve yatak takımı bitirilerek dün taşındı. İçki dolabı ise ancak haftaya hazır olacak. Faturayı ayrıca takdim..” Mobilya mağazasından ‘teslimatın yapıldığı’ adresi alır; Maçka, Valide Çeşmesi, Kuyubaşı Sokak, 3 numarada ise Turgut var. Genç kadını, Ekrem’in ‘eve attığı yavrulardan biri’ sanır. Hülya, ne kadar kocasını yakalamaya geldiğini anlatamaya çalışsa da Turgut’un saldırısından kurtulamaz;


“..Ayağıyla gelmiş kısmeti kaçırır mıyım hiç. Kıymetini bilmemiş, harcamış seni. Meheldir o herife” Sonrası karabasan gibi. İlaçla kendini öldürmek ister. Kızılay Ana Çocuk Sağlığı’nda ve ‘son anda’ kurtarılır. Ama, doktorun söyledikleriyle bir yıkım daha; “..Hamilesin.” Tekrar babasına sığınmak istediğinde Ekrem’in kaza geçirdiğini ve İlk Yardım’da yattığını (ama çekimler yine Ana Çocuk Sağlığı’nda yapılmış) öğrenir. İyileşene kadar yardımcı olup onu terk ediyor. Babası üzüntüden ölür. (İsmi, mezarında bile yok. 9 yıl sonraki mezarlık sahnesinde başucundaki tahta-da ‘ada parsel alınmıştır’ yazıyordu.)


Yıllar sonra.. Besler Bisküvi Fabrikasında (hem de çift vardiya çalışan) yoksul (varsılı, üstelik 80’den sonra olur mu hiç) bir işçi; Hülya. Kızı Kader’le ‘Ekmek Kavgası’nda. Ekrem (işinde ilerleyip 2. fabrikasını da açmış) ve Turgut’un onu görmeleri aynı günlerde olur. Ekrem evini onlara verir. Turgut’sa, birini öldürdüğü için verilen 10 yıllık cezasını yeni bitirmiş. Ama bu kez de öldürdüğü adamın kardeşlerinden kaçmak zorunda. Anlaşılacağı gibi Hülya’dan para sızdırıyor. Nedenini öğrenmek isteyen Kader’e söyledikleri; “..Senin için veriyor o paraları. Senin sayende kazanıyorum. Keşke senin gibi birkaç tane çocuğum olsaydı. Ömrümün sonuna kadar bey gibi yaşardım.”Ekrem’in, Turgut‘..evden taşındığı için’ yapamadığını 15 yıl sonra Hülya yapıyor.


Hülya; “Suçlu değilim ama günahım var. Kirliyim artık. Yaşayamam bu lekeyle, yaşayamam. Dünü unutamam. Kendi yüzüme bile bakamam. (İlaç şişesine bakarak) Kurtulmalıyım. Asıl sen ölmelisin Ekrem. Katilim sensin. Ama erkeksin. Erkek olunca günah değil bu, leke değil. Ama kadın için…”(Murat Çelenligil – Sinematürk Internet veritabanı)


 

YA SEV YE ÖLDÜR (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Duygu Sağıroğlu,
Kamera: Cengiz Tacer,
Yapım : Efes Film Mualla Özbek 


Oyuncular: Fatma Girik, Kuzey Vargın, Peri Han, Demir Karahan, Yüksel Alkaya


Konu: Aldatıldığını sanıp intihar eden bir adamla, kendisine evlenme teklifi yapan genci öldürüp kocasının öcünü alan Feride'nin öyküsü

VAHŞİ ÖLÜM (1967)

Yönetmen: Veli Akbaşlı,
Senaryo:Bülent Oran,
Eser:Aka Gündüz,
Kameraman:Orhan Kapkı


Oyuncular: Sibel Göksel, Tugay Toksöz, Esen Püsküllü


Konu: Babaları öldürülen iki genç kızın dramatik öyküsü.

YANIK KALPLER (1967)

Senaryo ve Yönetmen:Duygu Sağıroğlu,
Kamera:Orhan Kapkı,
Yapım:Efes Film/Mualla Özbek


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Kuzey Vargın, Tanju Korel, Suzan Avcı, Feridun Çölgeçen, Danyal Topatan, Ersun Kazançel,

ÜVEY ANA (1967)

Yönetmen: Ülkü Erakalın,
Senaryo: Hamdi Değirmencioğlu, Bülent Oran, (Aka Gündüz’ün bir eserinden)
Foto Direktörü: Orhan Kapkı,
Yapım : Duygu Film/Ülkü Erakalın


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Ekrem Bora, Nilüfer Koçyiğit, Tamer Yiğit, Turgut Özatay, Ayfer Feray, Nevin Nuray, Aliye Rona, Bedia Muvvahit

Konu: Kızına mürebbiye olarak gelen Hülya’ya aşık olan Ekrem, çevresinin baskısına rağmen Hülya ile mutlu bir evlilik yapar. Nilüferin hasta olduğunu, babasından saklayarak, sık sık doktor tamerle birlikte olmaya başlarlar, artık Ekrem şüpheler içindedir...



ÜÇ SEVDALI KIZ (1967)

Yönetmen:Sırrı Gültekin,
Senaryo:Sadık Şendil,
Kamera:Ali Uğur,
Yapım:Barlık Film/Necdet Barlık


Oyuncular: Ekrem Bora, Sevda Ferdağ, Sevda Nur, Turgut Özatay, Meriç Başaran, Kenan Pars, Hüseyin Baradan, Süleyman Turan, Süleyman Turan, Suna Pekuysal, Necdet Tosun, Mürüvvet Sim, Vahi Öz, Meral Sayın


Konu: Küçük bir kasaba da saygınlığı olan Vahi Öz, üç kızı ve onların bakıcısıyla bir türlü baş edemez. Kızları mevlide gidiyoruz diyip lüks otellerin havuzuna gidip babalarını kandırır-lar. Sonunda kızlarının tüm yaramazlıklarını öğrenen tutucu baba çareyi onları küçük bir köyolan Kuşkonmaz'daki halalarının yanına gönderir. Kızlar küçük bir köyde ne yapacaklarını bilemezler. Bu arada köydeki iki ailenin fertleri arasında geçmişe dayalı bir kavga vardır. Üç genç kızın köye gelmesiyle bu kavga daha da hızlanır. Her iki ailenin üç çocuğu da kızların peşine düşer. Sonunda kızlar yakın oldukları ailenin üç genciyle bir gönül ilişkisine girerek beklentileri olan mutluluğa erişirler .

UTANÇ KAPILARI

Yönetmen: T. Fikret Uçak,
Senaryo: Yahya Benekay,
Kamera: Özdemir Öğüt,
Yapım: Dede Film / Mahmut Dedehayır


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Salih Güney, Suphi Tekniker, Ali Şen, Nisa Serezli, Nedret Güvenç, Hamit Türker, Faruk Panter, Mürüvvet Sim, Çocuk Oyuncu: Ufuk Enünlü (d:1957)


Konu: Randevuevine düşürülen bir kızla, onu kurtarmaya çalışan bir babanın öyküsü

TÜRK KOMANDOLARI (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Hasan Kazankaya (*)
Operatör: Feridun Kete, Cahit Engin,
Yapım: Kazankaya Film / Hasan Kazankaya


Oyuncular: Ekrem Bora, Sevinç Pekin, Hayati Hamzaoğlu, Leyla Altın,


Konu: Türkiye’ye eroin sokmak isteyen kaçakçılarla mücadelen eden komutanların macerası.

_________________________________

 (*) Ben Barzman (1911-1989) ve Ivan Moffat’ın (1918-2002) senaryosundan Antony Mann’in (1906-1967) 1965 yılında çektiği “The Heroes of Telemark” isimli filmden uyarlama. Bu filmin önemli baş-rol oyuncuları şunlardır: Kırk Douglas (1916), Richard Harris (1930-2002), Ulla Jacobsson (1929-1982)

TURİST ZEHRA/(MERT ARKADAŞIM) (1967)

Senaryo ve Yönetmen:Kayahan Arıkan
Kamera:Fevzi Eryılmaz,
Yapım:Hakan Film Kayahan Arıkan


Oyuncular: Sezer Sezin, Eyüp Uyanıkoğlu, Gülbin Eray, Mehmet Bahadır, Serap

 Olguner, Abdullah Ferah, Niyazi Vanlı, Türkân Şan, Arap Celâl,

TRAFİK BELMA (1967)

Yönetmen Sırrı Gültekin,
Senaryo Sadık Şendil
Kamera Sertaç karan,
Müzik Rauf Tözüm
Yapım Gültekin Film/Sırrı Gültekin


Yönetmen Yardımcısı: Tandoğan Çağlar, Kamera Asistanı: Şener Işık, LaboratuVar Şefi: Semih Peköz, Laboratuvar: İbrahim Güzel, Işık Şefi: Mazhar Eröz, Set: Samsunlu Şeref Güner Işık, Himmet Arı, İsmer Özçınar,

Oyuncular : Gönül Yazar (tarik Belma), Berkant (Berkant), Öztürk Serengil Berkant’ın eniştesi), Kenan Pars (Patron), Vahi Öz (Belma’nın babası), Suna Pekuysal (Berkant’ın ablası), Vasfi Uçaroğlu (Mıstık), Hüseyin Zan (Damat adayı), Jale Öz (Belma’nın annesi), Berç Kayahan, Jan Sırapyan (Ses Film Stüdyosunda hazırlanmış, Süperfon Stüdyosunda seslendirilmiştir.)


Konu: Zengin bir kızla, bir minibüs şoförünün öyküsü

TAPILACAK KADIN (1967)

Senaryo ve Yönetmen:Nejat Saydam,
Kamera:Melih Sertesen,
Müzik:Tuncer Aydınoğlu,
Yapım:Acar Film/Murat Köseoğlu


Oyuncular: Türkan Şoray, Murat Soydan, Muzaffer Tema, Ali Şen, Ergun Köknar, Sunay Sun, Nihalcık

Konu: Kendisini meşhur eden gazino patronuyla, genç bir talebinin aşkı arasında karar veremeyen genç, güzel bir şarkıcı kadının aşk öyküsü…


ŞEYTANIN OĞLU/GADDAR (1967)

Yönetmen: Mehmet Aslan,
Senaryo: Yılmaz Güney,
Kamera:Rafet Şiriner,
Yapım: Şahinler Film/Nami Dilbaz


Reji Asistanı: Birsel Kaya, Kamera Asistanı: Ferhan Bakır, Prodüksiyon Amiri: Recep Kayseri, Ses Mühendisi: Necip Sarıcıoğlu, Dublaj: Sacide Keskin, Laboratuvar Şefi: İbrahim Üstün, Laboratuvar: Hüseyin İnci, Şaban Aldemir, Negatif Montaj: Ender Teker, Matipo: Şeref Mehtap, (Lâle Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Yılmaz Güney, Birsen Menekşeli, Peri Han, Hayati Hamzaoğlu, Cenk Er, Süha Doğan, Atilla Ergün, Asuman Arsan, Haydar Karaer, Ahmet Koç, Hüseyin Zan, Enver Dönmez, Hüseyin Güler, Yaşar Şener, Osman Türkoğlu, Ayton Sert, Zeki Sezer


Konu: Tüm polis örgütünde ve çevresinde Baba Kazım (Yılmaz Güney) diye anılan ünlü soyguncu nihayet yakalanır. Kazım garip bir adamdır. Polis, sorgulama sırasında tek laf alamaz Kasım'ın. Oysa, gizli kalmış bazı olayların aydınlanması için Kazım’ın konuşması gerekmektedir. Çünkü, düğümü o çizecektir, Uzun bir bekleyişten sonra polis, Kazım'ın konuşması için bir çare bulur, Bu çare, cinayet masasının genç polislerinden Kemal'dir. Kemal (Cenk Er), çalışkan ve karate ustası bir emniyet görevlisidir. Kemal, hüküm giymiş bir mahkum kimliğiyle hapishaneye sokulacak ve Kazımla sıkı bir dostluk kurmaya çalışacaktır. Kemal böyle bir göreve hazırlandığı sırada, usun süredir ihmal ettiği nişanlısı Birsen'le (Birsen Menekşeli) tartışır. Birsen nişan yüzüğünü atarak Kemal'den ayrılır.


Genç polis, hücre cezasını tamamlayan Kazımla tanışır. Ona dostluk ilişkileri içinde yaklaşır. Aslında Kazım, herkesledost olmayan mesafeli, zor bir adamdır. Kazım'ın hapishanedeki tek dostu, koğuş arkadaşı İdamlık Ali'dir (Atilla Ergün). Gizlice izlendiğinden habersiz olan Kazım, giderek Kemale ısınmaya başlar. Onu sevdiğinden adını da 'Evlatlık' koyar. Bir gün, hapishane avlusunda volta attıkları sırada Kemal, Kazım'a kaçma teklifine bulunur. Kazım bu teklife sıcak bakmaz. O daha çok gençtir. Böyle bir kaçma planını idamlık Ali'yle birlikte gerçekleştirecektir.


Bir gece Kazım’la Ali, yemekhanede mahsustan kavga çıkarırlar. Mahkumlar birbirine girer. Ortalık karışmıştır. Bıçakların ve şişlerin zuladan çıkarılıp kullanıldığı kavgada Kazım, İdamlık Ali ve Kemal yaralanır. Yaralılar hastanededir. Kazım'ın önemli adamı Tank (Hayati Hamzaoğlu), kaçış planının dışarıdaki destekçisidir. Hastanenin tuvaletine bir silahla bir demir kesici koydurur. Kazım, gece çişe kalktığında gizli emanetleri alıp idamlık Ali'yle birlikte demir parmak-lıkları keserler. Dışarıda bekleyen arabaya binip kaçarlarken, jandarmaların ateşiyle Ali vurulur. Kazım, peşine düşen Kemal'i bırakmaz. Bir depoda gizlenirler. Polis bir ihbar üzerine depoyu basar. İhbarların giderek sıklaşması Tarık ve Kazım’da kuşkuya neden olur.
Aralarındaki kalleş kimdir? Kemal, topun ağzındadır. Neden sonra aralarına aldıkları Kemal'in polis olduğu ortaya çıkar. Kazım, aralarına alıp bağrına bastığı Kemal'i asla affetmez. Onu öldürecektir. Kemal, son arzusu olarak annesini görmek istediğini söyler. Tarık annesini getirmek üzere verilen adrese gider. Karşısındaki kadın, Kâzım'ın eski sevgilisi Nevin’dir (Asuman Arsan). bıraktığı iki aylık çocuğundan haberi yoktur. Kazım, hapse girerken Nevin bir başkasıyla evlenir ve kocası Kemal'i üzerine alır.


Tank, Nevin'i depoya getirdiğinde Kazım, Kemal'in oğlu olduğunu anlamıştır. Kazım'ın isteği üzerine Kemal'e bir şey söylemezler. Kazım, oğlunu annesiyle baş başa bırakıp, Tarık ve sevgilisi Peri Han’la birlikte depoyu terk eder. Polis peşlerindedir. Kaçakların arabası bir hendeğe yuvarlanır. Kazım, çevresini saran polisleri öldürür. Karşısında yalnızca Kemal vardır. Kader, onları yıllar sonra baba ve oğul olarak karşı karşıya getirmiştir. Kazım ateş etmez. Çünkü silahında kurşun yoktur. Kemal'in kurşunuyla yere yığılır. Ve son bir kez oğluna acıyla gülerek bakar. “Agah Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”



 

ŞEYTANIN OĞLU/GADDAR (1967)

Yönetmen: Mehmet Aslan,
Senaryo: Yılmaz Güney,
Kamera:Rafet Şiriner,
Yapım: Şahinler Film/Nami Dilbaz


Reji Asistanı: Birsel Kaya, Kamera Asistanı: Ferhan Bakır, Prodüksiyon Amiri: Recep Kayseri, Ses Mühendisi: Necip Sarıcıoğlu, Dublaj: Sacide Keskin, Laboratuvar Şefi: İbrahim Üstün, Laboratuvar: Hüseyin İnci, Şaban Aldemir, Negatif Montaj: Ender Teker, Matipo: Şeref Mehtap, (Lâle Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Yılmaz Güney, Birsen Menekşeli, Peri Han, Hayati Hamzaoğlu, Cenk Er, Süha Doğan, Atilla Ergün, Asuman Arsan, Haydar Karaer, Ahmet Koç, Hüseyin Zan, Enver Dönmez, Hüseyin Güler, Yaşar Şener, Osman Türkoğlu, Ayton Sert, Zeki Sezer


Konu: Tüm polis örgütünde ve çevresinde Baba Kazım (Yılmaz Güney) diye anılan ünlü soyguncu nihayet yakalanır. Kazım garip bir adamdır. Polis, sorgulama sırasında tek laf alamaz Kasım'ın. Oysa, gizli kalmış bazı olayların aydınlanması için Kazım’ın konuşması gerekmektedir. Çünkü, düğümü o çizecektir, Uzun bir bekleyişten sonra polis, Kazım'ın konuşması için bir çare bulur, Bu çare, cinayet masasının genç polislerinden Kemal'dir. Kemal (Cenk Er), çalışkan ve karate ustası bir emniyet görevlisidir. Kemal, hüküm giymiş bir mahkum kimliğiyle hapishaneye sokulacak ve Kazımla sıkı bir dostluk kurmaya çalışacaktır. Kemal böyle bir göreve hazırlandığı sırada, usun süredir ihmal ettiği nişanlısı Birsen'le (Birsen Menekşeli) tartışır. Birsen nişan yüzüğünü atarak Kemal'den ayrılır.


Genç polis, hücre cezasını tamamlayan Kazımla tanışır. Ona dostluk ilişkileri içinde yaklaşır. Aslında Kazım, herkesledost olmayan mesafeli, zor bir adamdır. Kazım'ın hapishanedeki tek dostu, koğuş arkadaşı İdamlık Ali'dir (Atilla Ergün). Gizlice izlendiğinden habersiz olan Kazım, giderek Kemale ısınmaya başlar. Onu sevdiğinden adını da 'Evlatlık' koyar. Bir gün, hapishane avlusunda volta attıkları sırada Kemal, Kazım'a kaçma teklifine bulunur. Kazım bu teklife sıcak bakmaz. O daha çok gençtir. Böyle bir kaçma planını idamlık Ali'yle birlikte gerçekleştirecektir.


Bir gece Kazım’la Ali, yemekhanede mahsustan kavga çıkarırlar. Mahkumlar birbirine girer. Ortalık karışmıştır. Bıçakların ve şişlerin zuladan çıkarılıp kullanıldığı kavgada Kazım, İdamlık Ali ve Kemal yaralanır. Yaralılar hastanededir. Kazım'ın önemli adamı Tank (Hayati Hamzaoğlu), kaçış planının dışarıdaki destekçisidir. Hastanenin tuvaletine bir silahla bir demir kesici koydurur. Kazım, gece çişe kalktığında gizli emanetleri alıp idamlık Ali'yle birlikte demir parmak-lıkları keserler. Dışarıda bekleyen arabaya binip kaçarlarken, jandarmaların ateşiyle Ali vurulur. Kazım, peşine düşen Kemal'i bırakmaz. Bir depoda gizlenirler. Polis bir ihbar üzerine depoyu basar. İhbarların giderek sıklaşması Tarık ve Kazım’da kuşkuya neden olur.
Aralarındaki kalleş kimdir? Kemal, topun ağzındadır. Neden sonra aralarına aldıkları Kemal'in polis olduğu ortaya çıkar. Kazım, aralarına alıp bağrına bastığı Kemal'i asla affetmez. Onu öldürecektir. Kemal, son arzusu olarak annesini görmek istediğini söyler. Tarık annesini getirmek üzere verilen adrese gider. Karşısındaki kadın, Kâzım'ın eski sevgilisi Nevin’dir (Asuman Arsan). bıraktığı iki aylık çocuğundan haberi yoktur. Kazım, hapse girerken Nevin bir başkasıyla evlenir ve kocası Kemal'i üzerine alır.


Tank, Nevin'i depoya getirdiğinde Kazım, Kemal'in oğlu olduğunu anlamıştır. Kazım'ın isteği üzerine Kemal'e bir şey söylemezler. Kazım, oğlunu annesiyle baş başa bırakıp, Tarık ve sevgilisi Peri Han’la birlikte depoyu terk eder. Polis peşlerindedir. Kaçakların arabası bir hendeğe yuvarlanır. Kazım, çevresini saran polisleri öldürür. Karşısında yalnızca Kemal vardır. Kader, onları yıllar sonra baba ve oğul olarak karşı karşıya getirmiştir. Kazım ateş etmez. Çünkü silahında kurşun yoktur. Kemal'in kurşunuyla yere yığılır. Ve son bir kez oğluna acıyla gülerek bakar. “Agah Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”



 

ŞEYH ŞAMİL (1967)

Senaryo ve Yönetmen : Natuk Baytan
Kamera:Mengü Yeğin
Yapım :Saner Film / Hulki Saner


Oyuncular: Murat Soydan, Sevinç Pekin, Erol Taş, Yılmaz Köksal, Güzin Özipek

► İmam Şeyh Şamil 1797 yılında Dağıstan’ın Gimri köyünde dünyaya geldi. Babası Dengau Muhammed’dir. Şamil Kumuk kökenli bir Türk'tür. 15 yaşında iken at binerek kılıç kuşandı. 20 yaşına geldiğinde iki metreyi aşan boyu ile atlama, ateş etme, güreş, koşu, kılıç gibi spor dallarında üstün yetenek sahibi olmuştu. Öğrenimine bilgin Said Harekani’nin yanında başladı. Daha sonra kayınpederi olan Nakşibendi Şeyhi Cemaleddin Gazi Kumuki’nin öğrencisi oldu. Kendinden önce İmamet makamında bulunan Gazi Muhammed ve Hamzat Beg’in müşavirliğini yaptı. Son derece sade ve kanaatkar bir hayatı vardı. İmam Şamil, muhtelif zamanlarda beş defa evlenmiş ve bu izdivaçların bazıları dini ve siyasi sebeplerle olmuştu. Şamil’in Fatimat, Cevheret, Zahidet, Emine ve Şovanat ismindeki zevcelerinden Ahmed Cemaleddin, Muhammed Gazi, Muhammed Said, Muhammed

ŞAŞKIN HAFİYE KİLİNGE KARŞI (1967)

Yönetmen : Natuk Baytan
Senaryo
Hulki Saner  (*)
Foto Direktörü: Manasi Fimeridis
Yapım: Saner Film / Hulki Saner


Oyuncular: Sadri Alışık, Murat Soydan, Nurlan San, Cevat Kurtuluş, Ekrem Gökkaya


Konu: Çok değerli bir elması ele geçirmeye çalışan iskelet adamla, peşine düşen iki gazetecinin macera öyküsü.

_________________________________________

(*) Pierre Souvestre (1874-1914) ve Marcel Allain’in (1885-1969) yazdıkları hikayeden, André Hunebelle’nin (1896-1985) 1974 yılında filme çektiği “Fantomas” isimli filminden ve Killing fo-toromanından uyarlama. Filmde başlıca rolleri, Fransız sinemasının dünyaca bilinen şu isimler oynamışlardır: Jean Marais (1913-1998), Lois de Funes (1914-1983), Mylene Demonget (1935), Jacques Dynam (1912-2004) kyn: www.imdb.com

ŞARK YILDIZI (1967)

Yönetmen: Asaf Tengiz
Senaryo: Vecdi Uygun
Kamera: Feridun Kete
Yapım: Tengiz Film/Asaf Tengiz


Oyuncular: Yıldız Tezcan, İrfan Atasoy, Yıldırım Gencer, Feridun Karakaya, Hüseyin Baradan, Hulusi Kentmen, Danyal Topatan


Konu: Küçükken geçirdikleri yangın sonucu ailesinden ayrı kalmış, onlardan hiç haber alamayan, Türkiye Hindistan büyükelçisinin evlatlığı olarak büyüyen bir genç kızın sonradan babasından kalan miras sonucu peşine düşen mafyanın, paraya ulaşmak için işledikleri cinayetler, olayı çözmek için görevli gizli polis ile bu genç kız arasında oluşan yakınlaşma ve miras avcılarının yakalanması, bu genç kızın yıllar sonra hiç haber alamadığı ağabeyine ve annesine kavuşmasının sonu mutlulukla biten hikayesi.

ŞOFÖR PARÇASI (1967)

Yönetmen:Mehmet Aslan,
Senaryo:Vecdi Uygun,
kamera:Rafet Şiriner,
Yapım:Şafak Film/Alaattin Perveroğlu


Oyuncular: Fikret Hakan, Pervin Par, Yılmaz Köksal, Ali Şen, Baki Tamer, Buket Sokullu, Sami Tunç

SÜRTÜĞÜN KIZI (1967)

Yönetmen: Ertem Eğilmez,
Senaryo
Sadık Şendil, (*)
Operatör:Kriton İlyadis,


Yapım:Arzu Film / Ertem Eğilmez, Nahit Ataman


Oyuncular: Fatma Girik, Önder Somer, Tugay Toksöz, İhsan Yüce, Zeki Alpan, Münir Özkul, Suna Selen, Zuhal Üstüntaş, Danyal Topatan, Mürüvvet Sim, Güzin Özipek, Nezihe Güler, Hakkı Haktan,Yıldızoğlu, Ahmet Kostarika, Natuk Baytan, Nermin Özses, Aynur Aydan, Hikmet Gül, Zeki Sezer, Giray Alpan, Nuri Tuğ, Hakkı Haktan, Sadettin Düzgün, Mahmure Handan, Mehmet Büyükgüngör, Sıdıka Duruer , Araksi Heba, Faik Coşkun, Kayhan


Konu: Çarliston Ziya'nın (M.Özkul) çadır tiyatrosunda çalışan Tango Suzan (F.Girik), tiyatroda geçirdiği bir kaza sonucu tedavi için çağrılan Dr. Kenan'a (Ö.Somer) aşık olmuştur. Dr. Kenan da onu sevmiştir. Asil bir aileden Akif Paşa’nın (R.K.Arduman) oğlu olan Kenan hiç evlenmemiş olan ablaları Huriye (Z.Üstüntaş) ve Nuriye'nin (G.Özipek) tüm ısarlarına rağmen Suzan ile evlenir. Ziya'da Suzan'ı sevmiştir ama karşılık alamamıştır. Suzan bu asil ailenin içinde sıkılmaya başlayınca gizli gizli tiyatroya gitmeye başlar. Bu Kenan'ı üzmekte ailesini ise kızdırmaktadır. Sonunda ayrı yaşamaya başlarlar. Suzan'ın Oya (S. Nur) adlı bir kızı vardır. Onu tiyatro ve terzilikten kazandığı paralarla okutmaktadır. Oya babasına kızgındır ama Suzan onu babası ile de görüştürmektedir. Aradan yıllar geçer. Oya büyümüş ve Erol (T.Toksöz) adlı bir genç ile evlenmeye karar vermiştir. Fakat Suzan'ın o çaçaron hali Erol'un zengin ailesi üzerinde kötü etki yaratmıştır. Suzan kızını zorla babası Kenan'ın yanına gönderir. Ama halaları yüzünden sürekli tartışırlar. Bu arada Kenan da Suna (S.Selen) adlı bir kadın ile evlenmek ister. Ama yapamaz. Çünkü Suzan'ı unutamamıştır. (Burçak Evren, “İki Ün’lü Kdın Fatma Girik”

___________________________________________



(*) Olive Higgins Proutly’nin (1882-1974) romanından Harry Wagstaff Gribble’nin (1896-1981), uyarlamasıyla King Vidor (1894-1982) tarafından film aktarılan ve 6 Ağustos 1937 yılında Amerika’da (USA) gösterime giren “Stella Dalla” isimli film-den uyarlama. Bu filmde başlıca oyuncular şunlardır: Barbra Stanwyck (1907-1990), John Boles (1895-1969) ve Anne Shirley (1918-1993)




SÖZDE KIZLAR (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Nejat Saydam
Eser: Peyami Safa
Kamera: Melih Sertesen
Yapım:  Acar Film / Murat Köseoğlu


Sesleri alan ve Müzikleri hazırlayan: Tuncer Aydınoğlu, Prodüktör Amiri: Melih Üstüngör, Reji Asistanı: Ergun Köknar, Operatör: Tosun Bayrı, Prodüksiyon: Abdullah Pak, Skrip: Şener Şen, Montaj, Özdemir Arıkan, Ali Berkan, Senkron: Arif Ünal, Laboratuvar: Recai Karakaş, Tanaş Petridis, Sedat Tuncel, Teknik Ekip, Yılmaz Angün, İsmail Küçük, Hasan Ceylan, Dekorlar: Bilal Uysal, Erdil Bemirbağ, Işıklar: Cengiz Arlı, Ahmed Ateş, Hikmet Tülek, Set Amiri, Fethi İnan,


Oyuncular: Ediz Hun (Bahri), Filiz Akın (Mebrure), Suzan Avcı, Devlet Devrim (Ayla), Önder Somer (Behiç), Funda Postacı (Hatice), Tülay Erdeniz (Zehra), Meriç Başaran, Reha Yurdakul (Salih), Ergun Köknar, Ferah Nur, Baki Tamer (Ahlak masası Şefi), Nahire Kosay, Sevim Sevil, Mümtaz Alpaslan, Gonca Şenay, İsmail Varol, Handan Adalı, Şener Şen, Abdullah Pak, Taliha Saltı, Tevfik Soyurgal, Nezihe Güler, Baykal Arda, Necabeddin Yal, Muzaffer Yenen
 

[Sözde Kızlar, İstanbul’un çeşitli köşelerinde ve kenar mahallelerinde yaşayıp da, özledikleri yüksek hayatın sihrine kapılıp, yoldan çıkan, genç kızların, gerçek hayattan alınmış hikayeleridir.

Bu filmi, şerefli genç Türk kızlarımıza ve iyi evlat yetiştirme savaşının büyük öncüleri olan ana ve babalara, bu yolda büyük fedakârlıklarla çalışan ahlâk zabıtası mensuplarına ithaf ederiz. “ACAR FİLM”]

Film jeneriği yukarıdaki açıklama ile başlar.


Konu: Mebrure’nin yaşadığı kasabada kimsesi kalmamış ve İstanbul’da yaşayan zengin bir aile olan halasının yanına gitmek zorunda kalır. Ancak gemiden indiğinde (ki bu gemi denizaşırı ülkelere arasında çalışan bir yolcu gemisidir). Bir kapkaçcı tarafından çantası çalınır, çantasıyla beraber gideceği köşkün adresi de kaybolur. Sadece köşkün iki sene ölen sahibi olan beyin ismi aklında kalmıştır. Olaya el koyan polisin sıkı bir çalışması sonunda köşkün adresi bulunur ve bir polis eşliğinde Mebrure (F. Akın) köşke teslim edilir.
Sabahın erken saatlerinde köşkte Mebrure’yi karşılayanların içinde Suzan Avcı ve hizmetçi de Vardır üstelik ikisi de bir kilot ve sütyenle gezinmektedirler. Belli ki köşk bir amaçla kullanılmaktadır. Bunu filmin ilerleyen dakikalarında daha belirgin görmek mümkün olacaktır. Mebrure köşk için yeni bir sermaye, düzenlenen seks partilerinde ise taze bir avdır müşteriler için.


Köşkün zampara kadın avcısı Behiç (Onder Somer)hemen kancayı Mebrure’ye takarsa da kesinlikle yüz bulamaz. Çünkü bu çirkef yaşantıyı görmüş, kızların uçurumun eşiğine gel-diklerini anlamıştır.
Köşkte verilen partilere gelen kızların hepsinin de hayali zengin bir koca bulup sefil yaşantılarından kurtulmaktır. Aslında filmde anlatılmak istenen ana tema dışına biraz çıkılarak, yarı çıplak onlarca kızın erotik görüntüleri sanırım biraz daha seyirci toplamıştır salonlaraVerilen bir partide Lord lakaplı dostları partiye arkadaşı Bahri’yi (Ediz Hun) de getirir ve bahri ile mebrure’nin ilk karşılaş-tıkları bu sefil ortamdır.
Köşkte Yapılan bu toplantılardan ahlak masası polisleri de farkındadır ve yapılan bir baskınla hepsi zührevi hastalıklara ve emniyete götürülür. İçine düştüğü bu durum karşısında kızlardan biri merdiven boşluğundan atlayarak intihar eder. Bu olay diğer kızlara da bir ders olmuştur. İçine düştükleri bataktan kurtulmak isterlerse de Behiç, her türlü ahlaksızlıklarla gene karşılarına dikilir. Yüksek bir fiyatla kızlar bu sefer bir arap şeyhinin vereceği seks partisine katılacaklardır. Kandırılan kızlar bir otobüse doldurularak yola çıkarılırsa da, polis işin aslını öğrenmiş ve çetenin peşine düşmüştür. Behiç ve arkadaşları tutuklanmış ve kızlar temiz aile yuvalarına dönerek kendi mahallelerinde bulunan kişilerlerle dengi dengine bir yaşam kurmuşlardır. Mebrure’nin de bu çirkefin içinde olduğunu zanneden Bahri, işin aslının böyle olmadığını anlamış ve af dileyerek, birbirlerine kavuşmuşlardır.


► ‘Shazam’ (1960) (Lee Hazlewood / Duane Eddy). The Shadows’dan dinle-diğimiz (1963) melodiyle eğlenen gençler. Fahri de ‘Gençlik Nereye Gidiyor’ isimli doktora tezi için aralarına katılmış, verip veriştiriyor; “..Yeter artık. Biraz da kendinizden utanın.. İsteseniz, şuurlu olsanız bir koca dünya yaratabi-lirsiniz. Şu anda binlerce genç üniversitelerde, fizik laboratuvarlarında, tıp araştırmalarında müthiş bir çalışma yarışı içindeler. Sizlerse uçurumun eşiğindesiniz..”

Bir ilk romanın (Peyami Safa) (gazetede yayınlanışı 1922 / kitap olarak 1925) ikinci çevrimi. 1960’lar. (Romanda 1910’ların sonu). İstanbul. ‘Portrait of my Mother’ (1965) (Hadjidakis) ve Samsun gemisi. Güzel bir genç kız, Mebrure, babası, Tuhafiyeci İhsan Efendi ölüp kimsesiz kalınca İskenderun’dan buralara gelmiş ve gelir gelmez de çantasını yankesicilere kaptırmış. (Yönetmen Nejat Saydam’ı polis çağıran kişiler arasında görmek çok güzel.) Akrabası, ‘eski fabrikatörlerden’ Raif Dinçer’i (romanda ‘sefaret müsteşarı’ Nafi Bey) arıyor. O da iki sene önce ölmüş, karısı Nazmiye, kızı Nevin ve oğlu Behiç, villalarında vur patlasın çal oynasın çılgın bir yaşam sürüyorlar. [Romandaki genç kız ise Manisa’dan geliyor.Babasını Yunanlılar tutuklanmış. Öldü mü kaldı mı belli değil. Önce, akrabalarını (romanda Eski Bağdat Caddesi’nde, filmde Şişli’de) bulacak. Sonra da ‘Muhacirin İdaresi’nden babası hakkında bilgi edinecek.]
‘Son Hatıra’ (1968) filminde Kemal Bey’in olan bu köşkte ‘Mütareke Yılları’ yozlaşmasını görüyoruz. ‘Ahlâk çöküntüsü’; ‘Medeniyetin neden olduğu bocalama’; ‘Nesiller ve sosyal çevreler arasındaki çatışma’.


Genç kız (bundan sonra adı Mebo/Mebruş olacak), evdeki ilk sabah bahçeye bakarken Behiç de gece boyunca beraber olduğu Belma’yı pencereden ‘yolcu ediyordu’. [Filiz Akın’ı, bu sırada giydiği hırka ile ‘Sabah Yıldızı’ (1968) filmindeki Şefika Hanım’ın evinde göreceğiz.] Evde yok yok. Kumar, morfin, seks partileri. Dikkat çekici bir şey, özellikle filmin sonlarında, erkekler çoğunlukla yaşlı ve varsıl, kızlar ise gencecik ve yoksul. ‘Sözde Kızlar’ hep çift isimli. Kenar mahallede Hatice, Zehra, Nuriye, Ayşe, Saliha; Sosyete semtlerinde Belma, Güzin, Aynur, Ayla, Nur. Zamanımızda ise, artık, vücutlarından ‘özveride bulunarak’ bile buralara yaklaşamazlar. Mebrure.. Yıllarca önce ‘lastik çizmeleri sarı sarı çamurlu üç kişinin saldırısına uğramış’. Bu nedenle ‘erkeklerden korkuyor’. Durumu anlayan Siret (kitapta Siyret) ‘uyku ilacı veriyorum’ diye onu morfine alıştırır. Nede olsa Tıbbiyenin son sınıfından kovulmuş, bu işlerden az çok anlıyor. Elinde hep bir pipo. (Romanda ise ‘tecavüz ve morfine alıştırma’ yok ve Siyret, ‘Kommersiyale Bankası’nda çalışı-yor. Tütün seçimi puro) 


Behiç..Yakışıklı bir genç. [Romandaki bıyıksız, yüzünü pudralıyor ve frengili. Belma’dan olan çocuğunu (o da frengili) öldürüp Vaniköy’de bir yere gömmüş.] Her numarayı denemesine karşın Mebrure’yi elde edemez. ‘Mütareke’ dönemindeki İstanbul Hükü-metini (Mebrure ise Anadolu’yu) yansıtıyor (Cevdet Kudret).