29 Ocak 2018 Pazartesi

AĞIT (1971)

Senaryo ve Yönetmen:Yılmaz Güney
Foto Direktörü Gani Turanlı
Müzik: Arif Erkin
Yapım: Güney Film/Yılmaz Güney

Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Reji Asistanı: Ahmet Soner, Kamera Asistanı: Raif Aydın, Set Amiri: Nizam Ergüden, Set: Hikmet Tülek, Ercan, Resimler: Ali Atmaca, Editör: Şerif Gören, Ören Film stüdyosunda renklendirilmiş ve Lâle Film stüdyosunda seslendirilmiştir

Oyuncular: Yılmaz Güney, Selmin Hürmeriç, Hayati Hamzaoğlu, Bilal İnci, Atilla Olgaç, Yusuf Koç, Şahin Dilbaz, Nizam Ergüden, Tülay Arkun, Oktay Yavuz, Osman Han, Dündar Aydınlı, Oktay Yavuz,

KONU: Çobanoğlu (Yılmaz Güney) saçları eşek tıraşlı, yanık yüzlü, korkusuz ve yörenin en belalı kaçakçısıdır. Çevrede 'Beyaz Donlular' adıyla anılan bir kaçakçı çetesinin de reisidir. Dört adamıyla on yıldan beri dağlarda, mağaralarda yaşar. Zaza'lardan oluşan bu 'Beyaz Donlular' jandarma takibi altındadırlar. Yörenin dayanılmaz sıcağı altında, beyaz şemsiyeleriyle, beyaz uzun donlarıyla ve mavzerlerini gizleyen ince beyaz pelerinleriyle dikkati çeken kaçakçılar, bıçak sırtında bir hayatı yarı aç yarı tok sürdürmeye çalışmaktadırlar.

Kaçak mal alış-verişlerinde aracılık ve komisyonculuk yapan Ramazan'la (Bilal İnci) Sarı Veli (Oktay Yavuz), hatırı sayılır tüccarlardan Nizamettin Efendi'nin (Nizam Ergüden) bir işi için, Beyaz Donlular'ı aramaktadırlar. Eşkıyaların barınak yerleri olan Viranköy'deki mağaralara geldiklerinde çevreleri Çobanoğlu'nun silahlı adamları tarafından sarılmıştır. Sonunda 'hayırlı bir iş için' geldiklerine inanılır ve durum anlaşılır. Nizamettin Efendi'nin göndereceği dört teneke afyon, İncesu köyündeki alıcılara zamanında teslim edilecektir. Çobanoğlu ile Nizamettin efendi pazarlığa otururlar ve sonunda anlaşırlar. Çobanoğlu ayrıca bir külot pantolon, en iyisinden bir mintan, iki kilo sabun, elli mermi ve on paket de tütün ister. Nizamettin Efendi'yle el sıkışırlar.

Ancak komisyoncu Ramazan'ın niyeti kötüdür. Sarı Veli'nin de aklını çelip başka bir eşkıya çetesinin reisi olan Osman'la konuşmaya giderler. Osman ve adamları Beyaz Donlular'a pusu kurup saldıracaklar, ilk kurşunda Çobanoğlu'nu öldürdükten sonra da dört teneke afyonu aralarında paylaşacaklardır.

Çobanoğlu ve adamları eşeklere yükledikleri mallarla kayalıkların arasından geçerlerken, bir taşın yuvarlanışıyla durumu sezerler. Çobanoğlu adamlarına, "Yayılın..." diye bağırır. Tam bu anda da kayalıkların arasından yaylım ateşi başlamıştır. Osman eşekleri bırakırlarsa onları öldürmeyeceklerini söyler ama, Osman kurşunlarla delik deşik olmaktan kurtulamaz.
Eski bir binanın önünde arabasıyla bekleyen yabancı kaçakçılara mallar teslim edilir. Çobanoğlu kendisine kurulan tuzağın ve bu kalleşliğin kimin fikri olduğunu anlamak için Ramazan'ı bulur. Paniğe kapılan Ramazan kendini aradan sıyırıp tüm suçu Sarı Veli'nin üstüne atar. Çobanoğlu adamlarıyla Veli'nin evini basar. Veli kaçmaya çalışırken Sivaslı'nın (Yusuf Koç) kurşunuyla ölür.

San Veli'nin öldürülmesinden sonra jandarma başçavuşu, Ramazan'ı sorguya çeker ve kaçakçıların yerlerini öğrenmeye çalışırken, Çobanoğlu ve adamları bir dere kenarındadırlar. Çobanoğlu, Nizam Efendi'den aldığı sabunla çamaşırlarını yıkar. Mehmet Emin (Hayati Hamzaoğlu) suya girip yıkanır, kimi dikiş diker, kimi aynayla yüzüne, dişlerine bakar.

Takibe çıkan jandarmalar, bir tepenin yamacında kaçakçıları sıkıştırırlar. Kaçarlarken Çobanoğlu sol böğründen vurulur. Ağır yaralıdır. Arkadaşları onu bir sırığa bağlayıp, omuzlarında mağara yakınına taşırlar. Mehmet Emin, gece köye inip doktor hanımı (Selmin Hürmeriç) bulur ve durumu anlatır. Doktor hanım kuşkuludur, yaralının kim olduğunu sorar. Mehmet Emin, "Gelmezsen Çobanoğlu ölür," diyerek durumun önemini belli eder. Doktor hanım bu ismi duymuştur. Çobanoğlu'nun bulunduğu mağaraya giderler. Gerçekten de Çobanoğlu kan kaybetmekte ve durumu giderek kötüleşmektedir. Doktor hanım hemen işe girişir; kurşunun çıkartılması gerekmektedir öncelikle. Gerekli hazırlık yapılır. Kurşun çıkarılırken acıyla kıvranan Çobanoğlu'nun sesi civardan duyulmasın diye eşkıya arkadaşları hep bir ağızdan türkü söylemeye başlarlar.

Bu ilginç dayanışma örneği Doktor hanımın ilgisini çekmiş ve etkilenmiştir. Türkü ve operasyon sürerken Çobanoğlu bayılır. Mehmet Emin, Doktor hanımı eşeğe bindirip Bekir'le köydeki evinin yakınlarına bırakır. Genç kadın arkalarından bakarken elinde kırlardan toplanmış bir demet çiçek vardır.

Okulda hastalara, çocuklara sağlık muayenesi yapan Doktor hanım, Çobanoğlu'nun durumunu merak edip yola çıkar. Çobanoğlu iyileşmiştir. Birlikte Viranköy'ü gezerler. Doğduğu evi gösterirken birden bir uğultu başlar. Dağlardan kayalar yuvarlanır, her taraf toz duman içindedir. Bir süre sonra uğultu kesilir. Sık sık dağlardan kopup gelen kayalar köyü viraneye çevirmiştir. Anası kayalardan, babası kan davasından yitip gitmiştir Ramazan'ın. On dört yaşındayken sevdiği Hatice de...

Ramazan, jandarmaya Çobanoğlu'nu bulabilecekleri ve gizlendiği yerleri tek tek gösterir. Ramazan'ın verdiği bilgilerle iz süren jandarma, Çobanoğlu ve adamlarını kuşatır.
Çatışma sırasında Mehmet Emin ve diğerleri vurulur. Bu sırada oralarda olan Ramazan kaçıp bir mağaraya gizlenmiştir. Onu takip eden Çobanoğlu, Ramazan'ın bulunduğu mağaraya girer ve tavandan sızan küçük bir ışığa ayna tutarak ecel terleri döken Ramazan'ı bulur. Silahını ateşler ve Ramazan'ı öldürür. Öcünü almıştır.


Tüm adamlarını yitiren Çobanoğlu tek başına kalmıştır artık. Dağlar haramdır ona. Birden Doktor hanımı hatırlayan Çobanoğlu köye iner, ona bir can borcu vardır. "Veda etmeye geldim, bizi yanlış anlama, sana düşkünlüğümüz kara kaşın, kara gözün için değildir. Biz ilk defa insan kıymeti bilen birini görmüşüz. Hakkını helal et, eyvallah..." deyip vedalaşır ve gider. Doktor hanım üzgündür. Göz alabildiğine uzanan boş düzlükte Çobanoğlu yürümektedir ve bir silah sesiyle irkilip yere düşer. Bir kurşun daha... Çobanoğlu'nun sonudur bu. “71”

Ödüller:

Adana Altın Koza Film Festivali'nde (1971)
► En İyi Film,
► En İyi Yönetmen,
► En İyi Senarist
► En İyi Erkek Oyuncu “Yılmaz Güney”
► En İyi Görüntü Yönetmeni “Gani Turanlı”

Jüri Üyeleri: Çetin A.Özkırım, Yarık Dursun K., Tanju Akerson, Aliye Rona, Sabahat Filmer, Önder Küçükerman, Mahmut T. Öngören, Nevzat Güyer, Altan Gürman, Sacide Ener, Mücahit Beşer
* Türk Sinema Derneği'nin sinema yazarları arasında düzenledigi 1971-1972 mevsimimin en iyi 10 filmi' soruşturmasında ► En Iyi Film seçildi.

* Milliyet Sanat dergisinin açık oturumunda Ağıt'ın Venedik Film Festivali'nde elemeyi geçip ‘İlk 10 Film' arasına girmesi nedeniyle

► Yılmaz Güney 'Yılın Sanatçısı' seçildi.

* Yedinci Sanat dergisinin düzenledigi, 'konusuyla, anlatımıyla, oyun düzeniyle ulusal nitelikler taşıyan tüm zamanların (1914-1972) en iyi 10 Türk filmi' soruşturmasında

► 7. oldu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder