23 Şubat 2018 Cuma

BALIKÇI OSMAN (1973)


Yönetmen: Necat Okçugil
Senaryo: Safa Önal
Foto Direktörü: Nedim Akanlar
Yapım: İstanbul Ticaret /Nejat Okçugil Ender Işık Servisi, Şef: Aydın Yurderi, Jenerik Refik Onubil, Reji Asistranı: Nilgün Karagüler, Kamera Asistanı: Himmet Arı, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Montaj Şefi: Özdemir Arıtan, (Acar Film Renkli laboratuarında hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Sadri Alışık, Freri Cansel, Muzaffer Tema, Benan Öz, Kayhan Yıldızoğlu, Mualla Sürer, Ali Ekdal, Nubar Terziyan, Renan Fosforoğlu, Kudret Karadağ, Özden Sayın, Oktay Yavuz, Osman Han, Rıza Genç, Ekrem Dümer, Cemal Ertokuş , Ali Demir, Naci Fidan, Semih Gürbüz, Cevat Uz, Meziyet Nakkaş, Nermin Özses, Zeki Sezer,

►‘Ambarlı Köyünden Balıkçı Osman. Ayaklarında bazen lastik çizme bazen arkasına basılı pabuçlar. Üzerinde soba borusu gibi pantolon. Belde ucu sarkık kuşak. Yaka bağır açık gömlek (Sadri Alışık, keşke, sağ bileğindeki altın künyeyi çıkarsaydı). Bazen de çok ‘lüks’ gözüken yağmurluk. Ama içinde, o yıllar için ‘lüks’ olmayan ‘umut’. Sevgilisi ‘ve de aynı zamanda’ Zücaciyeci Sabri’nin kızı Mualla’yı tren raylarının oraya gezmeye götürdüğü bir gün şunları anlatmıştı; “..Bütün dava bir kayıkta. Bir kayık satın aldım mı tamamdır. Kira kayığıyla balıkçılık pek fazla kâr bırakmıyor son günlerde..Bin iki yüz lira istiyorlar. Benimse ancak 130 lira birikmişim var. Ama üzülme be Konca Mualla, bin iki yüz lira dediğin para sayılmaz bizler için. Biriktirmesi bir sene bile sürmez. Hem kendim balık tutacağım hem de saati 2 buçuk liradan kiraya vereceğim..Yevmiye kazancım 50 lirayı buldu mu dayanacağım babanın kapısına ‘pek muhterem Zücaciyeci (o, ‘züccaciyeci’ diyor) Sabri bey abimiz Allah’ın emri ve de peygamberin kavliyle kızınız Mualla’nın desti izdivacına talibim’ diyeceğim.” Tuttuğu balıkları mahalledeki Fethullah abisine satıyor. Arada bir de, arkadaşlarıyla deniz kenarındaki Akıncı Gazinosunda kafa çekiyorlar. Evlere şenlik, her an öfkeli (adını öğrenmediğimiz) bir anası ve bir de varsıl mı varsıl (Osman bilmiyor ama kaçakçı) üvey abisi var. Sustuğunu görmediğimiz anne, filmin sonlarına doğru Meral’e “Ben rahmetli iki kocamı da el pençe divan durdurmuş, ağızlarına gözlerine kilit vurdurmuş kadınım. Sen kim oluyorsun a çöplük civcivi” diyor. Kayık için gerekli parayı ‘borç olarak’ alacağı umuduyla gittiği Zekeriya’nın evinde pek hoş karşılanmaz.

Osman; “Çok iyiyim de abiciğim, benim ayrıca bir maruzatım var. Demek istiyorum ki yani her sabah vakti 20 lira kayık kirası dokunuyor biraz. Bizim Tacettin Abi ile konuştum, birkaç tane teknesi vardır, dedi ki ‘oğlum bin iki yüz elli lirayı peşin bastır hangi tekneyi istersen al git’ dedi yani bana. Bilmem..”

Abisinin “Bu aralar elim pek sıkışık. 5–6 işe yüz binlerce lira yatırdım… Kazık kadar adamsın. Borçla, harçla, ianeyle yaşama artık. Çalış para kazan” ve yengesinin “Evimize bir defa da para istemek için gelme” sözlerinden sonra süklüm püklüm oradan ayrılır.İ şler bir kez ters gitmeye görsün. “Sana meyveli bir gazoz, pudra şekerli bir muhallebi ikramı en birinci vazifemdir” dediği Muallasının başka biriyle evleneceğini de Fethullah’dan duyar. Oysa Sabri için ‘ilerde aileye girince daha da samimi olaraktan kendisiyle kadeh bile tokuşturacağını’ söylüyordu

Osman; “Evleniyor muymuş?”
Fethullah; “Duymadın mı?” Osman; “En geç benim gibiler duyarmış, öyle derler.”

Bir gün, evine değil de iş yerine gittiği abisinin, adamlarıyla konuşmasına biçim biri olduğunu anlar; “Rıdvan nalları dikeli bir ay oluyor. O kaçak mal işinden borçlanmıştı. Ödeyemeden vurdular salağı. Kız kardeşiyle kaçtır konuştum, 350 bin lira alacağımı istedim. ‘Abimin borcundan bana ne’ diyor. Adı Meral. Meral Nurdan. Beyaz Gül Gazinosunda şarkıcı. Asıl iş Rıdvan’ın (kardeşine) bıraktığı milyonluk pırlantalı zümrütte. Onu ele geçirdik mi tamamdır.” Neden sonra Osman’ın orada olduğunu anlayan Zekeriya onu kovar. Balıkçının intikamı yumuşak atın çiftesine benzeyecektir; “..Dur, şimdi seyret Osman’ı. Bak neymiş Osman. İbreti âlem için öğreteceğim ben sana.”Önce Meral’i bulur. Onu abisinin adamlarından kaçırıp köyüne getirir. Güzel Meral’i yalnız abisinden değil annesinden de(!) korumak zorunda kalır. Meral ve mücevher kurtulur ama genç kız mutluluğu Osman’da bulacaktır.”(Yazan: Murat Çelenligil, Sinematürk editörü)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder