12 Şubat 2018 Pazartesi

DAMDAKİ KEMANCI (1972)

Yönetmen: Hulki Saner
Senaryo: Merter Fosforoğlu
(Aynı isimli tiyatro oyunundan) 
Görüntü Yönetmeni: Özdemir Öğüt
Yapım: Saner Film / Hulki Saner

Oyuncular: Cüneyt Gökçer (Asım), Ayten Gökçer (Reyhan), Cihan Ünal (Muttalip), Engin Çağlar (Boris), Esen Püsküllü (Seyhan), Alev Sezer (Selçuk), Ayşin Atav (Beyhan), Macide Tanır, Renan Fosforoğlu, Sabahat İzgü

Konu: Kafkaslarda 5 kız çocuğu ve karısı ile yaşayan Asım fakirdir, Sürekli Allah’a şikayette bulunur, onunla konuşur. At arabasıyla sütçülük yapmaktadır, halinden memnun değildir. Köy meydanında konuşmaktadırlar. Türklere sürgünden bahsederler. Kırımlı Selçuk gelir, o aslında bir kaçaktır. Öğretmen olduğunu söyler Asım da benim kızlara ders verirsin der ve evine götürür. Asım’ın büyük kızı Reyhan’a talip çıkmıştır kasan istemektedir. Kasap yaşlı ve zengindir Asım başta kasap’a evet der. Selçuk Asım’ın ikinci kızı Seyhan’a aşık olmuştur. Reyhan babasına Kasap ile evlenmek istemediğini söyler, Terzi Müttalip gelir Reyhan’ı istediğini söyler. Asım tamam der. Asım karısına yalan söyleyerek düş gördüğünü kasabın karısının kendisini öldürmek istediğini söyleyerek onu vazgeçirmeye çalışır. Asım’ın kızı Beyhan’a yabancılar saldırmak ister yine yabancı olan Boris onlara engel olur, tanışırlar. Beyhan gider. Müttalip ve Reyhan evlenirler. Düğünde haremlik selamlık uygulanır, Selçuk buna karşı çıkarak aradaki çiti kaldırır ve Seyhan ile dansa başlar. Düğünü askerler basar evleri yakıp yıkarlar. Aradan zaman geçer Selçuk Seyhan’a evlenme teklifi eder, evleneceklerini babasına söyler. Babası izin verir. Selçuk cepheye gider. Selçuk esir düşer, Sibirya da tutulmaktadır. Seyhan yanına giderek orada evlenmek ister, babası onu gönderir. Diğer taraftan Beyhan Boris ile konuşurken babası yakalar. Asım kızını alıp evlerine doğru giderler. Kızına nasihatte bulunur. Beyhan babasına karşı çıkar ve evlenmeye karar verdiklerini söyler. Beyhan babasının üstelemesine peki der ama gizlice kaçarak Boris ile nikah kıyarlar. Asım""ın karısı durumu fark eder kocasına söyler. Köylüler toplanmıştır. Askerler gelir, köylülere evlerini satıp 3 gün içerisinde boşaltmalarını söylerler. Asım ve ailesi toplanırlar. Boris ile Beyhan gelirler, Reyhan ve Muttalip’in de çocukları olmuştur. Beyhan yalvarmalarına rağmen Asım affetmez, Asım düşünceye dalar. Kızının doğumunu ve küçüklüğünü hayal eder, burada kalırsa kızının başına neler gelebileceğini düşünerek kızını affeder ve giderler."

NOT: Türk seyircisi, bu ünlü yapıtı önce Devlet Tiyatroları sahnelerinde izlemiş ve daha sonra da sinemaya yukarıdaki ana tema üzerine kurulu olarak ve yöremize uygulayarak filme almıştır. (y.ö)



 Hollywood tarihinin en görkemli müzikallerinden “Fiddler on the Roof / Damdaki Kemancı”da sütçü Tevye herkesin ezberindeki şarkılarıyla karşımızda. Kaçımız “Bir Zengin Olsam Ben...” şarkısını en az bir kere içten duygularla, kendimizi kaptırarak söylememişizdir ki? Sütçü Tevye’nin meşhur ettiği şarkı Hollywood tarihinin en görkemli, en popüler müzikallerinden birinin, Fiddler on the Roof, yani Damdaki Kemancı’nın şarkısıdır elbette. Ve elbette, sonuçta en büyük zenginliğin insanın cebinde değil yüreğinde yattığını anlatır bize. 1900’lerin başında Ukrayna’da geçen Damdaki Kemancı, Sholem Aleichem’ın öykülerinden hareketle sahnelenen ve uzun bir süre kapalı gişe oynayarak büyük bir başarı elde eden Broadway müzikalinden sinemaya uyarlandı. Sütçü Tevye, karısı Golde ve üç kızları (Hodel, Tzeitel, Chava) etrafında dönen film, Ukrayna’daki Anatevka köyünde geleneklerine sıkı sıkıya bağlı küçük bir Yahudi topluluğunun içinde yaşananları anlatıyor. Tevye her ne kadar geleneklerin öneminden dem vursa da, çağdaş hayatın gereklerine uyan üç kızı ona sormadan birer sevgili edinmişlerdir. Ne var ki Tevye hiçbirini beğenmeyecek ve eşinin tüm uyarılarına rağmen kızlarıyla çekişmeye başlayacaktır. Damdaki Kemancı başta Tevye rolündeki Topol’un olağanüstü yorumu, dillerden yıllardır düşmeyen şarkıları, kimi sahnelerde izleyiciyi coşturacak denli etkileyici koreografisi ve yüreklere seslenen konusuyla kaçırılmayacak bir film. Topol’un yanı sıra Golde’de Norma Crane, çöpçatan Yente’de Eskenazi tiyatro efsanesi Molly Picon ve fakir terzi Motel’de Leonard Frey de dikkati çekiyor. Norman Jewison’ın yönettiği film 1971 yılında sekiz dalda Oscar’a aday olmuş ve bunların üçünde (En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Müzik, En İyi Ses) heykelciği kapmıştı. (www.ekolay.net)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder