10 Mart 2018 Cumartesi

İKİBİN YILIN SEVGİLİSİ (1973)


Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Safa Önal (Refik Halit Karay’ın aynı isimli romanından)
Müzik: Selmi Andak
Kamera: Orhan Kapkı
Kurgu: Özdemir Arıtan
Yapım: Er Film/Berker İnanoğlu

Yönetmen Yardımcısı: Erol Avcı, Kamera Asistanı: Suat Kapkı, Işık Şefi: Aydın Yurteri, Kostüm: Niyazi Er, Makyaj: Zeki Alpan, Ses Kayıt: Tuncer Aydınoğlu, Dekor: Yüksel Tanık, Yapım Sorumlusu: Mustafa Oğuz,

Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Güldal, Sibel, Tamara, Amorfia, Zerrintaç), Serdar Gökhan (Dr. Fahir, Ali Pars), Atıf Kaptan (Beşir, Reşit, Ali Pars), Ekrem Gökkaya (Agama), Birtane Güngör (Gülnur), Nubar Terziyan (Sabri), Hüzeyin Zan (İzopar), Kemalettin Çelme, Mete Sezer, Oğuz Salman, Tarık Şimşek (Kaptan), Mümtaz Ener (Naci), Diler Saraç (İrena), Naci Girgin, Ekrem Dümer (Nedim), İhsan Baysal, Müşerref Çapın (Dadı), Uğur Salman, Yusuf Çağatay, Arap Celal, Ramazan Akboğa, Zeki Alpan,

Konu: 14 Mayıs 1950 seçimleri sonrası. “İstanbul’un en güzel, en zor kızlarından biri” olan Güldal bir aydır amcası Sabri Beyle kızı Gülnur’ın konuğu. Belli ki, burada da erkeklerin önlünde fırtınalar koparmış. Sahnede kendisini ‘ulaşılmaz yıldızlara’ benzeten Cemil Beye “Erişilmez değilim ben. Sadece hayatım boyunca içimde taşıyacağım aşkı arıyorum. Ve bana bu aşkı verebilecek olan erkeği. Hepsi bu” demişti. Hepsi bu’ dediği şeyle İstanbul’a (filmde vapur, romanda trenle) dönerken karşılaşacak. Yazar, seyahatlerdeki bazı ilişkileri yolculuk sonunda atılan biletlere benzetiyor. Bu kez öyle olmaz.

Güldal.. 22 yaşında. Babası Nuri Kaplangil, emekli maaşı ile kıt kanaat geçindikleri birkaç yılın sonrasında müteahhitliğe başlamış. Şimdi, yazları Tarabya’da kışları Ayazpaşa’da oturuyorlar. Filmde olmayan annesi Mediha Hanım ‘ispiritizma’ya meraklı Dönüş için Rıhtımdalar. Amcası genç kızı Dr. Fahir ile tanıştırır. O da İstanbul’a gidiyormuş. Delikanlı hekim ama ‘eski şehirlere ve harabelere’ meraklı. Yolculuk boyunca söyledikleriyle genç kızı allak bullak eder.
‘Akşam yemeğinde, başka yer olmadığı için aynı masadalar. Fahir bıkıp usanmadan 2 bin yıllık beraberliklerini anlatıyor.

İlk beraberlikleri milattan önce 63 yıllında Mezopotamya’da olur. O, Çöl Korsanı Reşit genç kız da esire Sibel Tamara. Bir sefer dönüşü esir tüccarı Agama’nın evinde görür ve almak ister bu güzel kızı. Ama ne yazık ki ‘az önce’ Melik Suud bin Zeyd satın almış. Genç kızın dilsiz olduğunu öğrenen arkadaşı Heykeltıraş Beşir bir fikir verir ; “Sağır ve dilsiz olanlar Tanrı’nın lanetine uğramış mahlûklardır. Böyle birine el deydiren beladan kurtulamaz. Buna inanlardan biri de Melik Hazretleridir.” Bu inanışı kullanarak genç kızı ‘azat ettirir’. Ama, Melik, her nasılsa, Tamara’nın dilsiz olmadığını anlar ve geri almak ister. Çatışmada aşıklar ve Beşir ölür Süleyman döneminde, Macaristan içlerindeki Kanos Eyaletinde olur. Güldal’ın adı Amorfia ve babası Derebeyi Koritas. Fahir ise Türklere karşı oluşturulacak Avrupa Ordularının Kumandanı Pontoslu Aleksi Paros. Sonradan delikanlının aslında Türk ve adının Ali Pars olduğunu anlayacağız. Birbirlerini çok severler. O kadar ki, delikanlının durumu anlaşılınca Müneccim Barsimon’un yardımıyla onu zindandan kurtarır. Zerrintaç adını, filmde sevdiği, romanda ise Sultan Keykubat verir. Yine romanda mutlu bir yaşantıları olurken, filmdeki Ali ‘Nemçe’ illerine yapılan bir sefer sırasında ölür. Amorfia Zerrintaç da kendisini uçurumdan aşağı atıyor. (Kyn: Murat Çelenligil)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder