22 Mart 2018 Perşembe

KANLI DENİZ (1974)


Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Sadık Şendil Yaman Koray'ın 'Deniz Ağacı' adlı eserinden,
Kamera: Erdoğan Engin
Yapım : Arzu Film / Ertem Eğilmez

Oyuncular : Tarık Akan, Hale Soygazi, Orçun Sonat, Halit Akçatepe, ihsan Yüce, Mümtaz Ener, Tekin Akmansoy, Necdet Yakın, Leman Çıdamlı, Leman Akçatepe, Ahmet Kostarika, Altan Bozkurt,

Konu: Geçimini kılıç balığı avı ile sağlayan bir genç ile aynı köyde yaşayan bir genç kızın aşk ve macera öyküsü. Film için verilen bu konu dışında, roman benzer ve gelişen olaylarla sürer: "Ahmet, bir bacağı kesik amca oğlu Hüseyin'in motoru ile ve Hüseyin'in kardeşi Osman ile kılıç avına çıkmaktadır Baba dostu Veysel Dayı'nın yeğeni Meryem ile birbirlerini sevmektedirler. Bir gün büyük bir 'kılıç' ile avdan döner. O gece Meryem köyde dedikodu çıkmasından çekindiği için bir süre görüşmemelerini söyler. Sabahleyin Ahmet benzin deposuna şeker döküldüğünü fark eder temizler. Köyün ileri gelenlerinden Yusuf Ağanın oğlu Aziz’in Meryem'de gözü vardır; Ahmet'in Meryem’le ilişkisi nedeni ile Ahmet'i dövdürmek isterken kavgada kendi dişleri kırılır. Veysel Dayıyı banka borcu nedeni ile tehdit edip Meryem'i almak istemektedir. Bu aralar Ahmet balıktan eli boş döner, köyde çadır kurup halka attıran panayırcıların yanındaki kız Yıldız (Ayşe) ile ilişkiye giren Ahmet bu ilişkiden çok sıkılmakta ise de vazgeçemez. Bir gün balık dönüşü bora patlar, " balıkçılar hasar gören teknelere yardım ederler. Aziz de Ahmet ile birlikte çalışır, ama iş bittikten sonra, Ahmet Meryem'den vazgeçmesini söyler. Bir gece Ahmet arkadaşının önerisi ile sinemaya giderler. Ahmet gelecek arkadaşına yer tutar, buraya Aziz'in adamı İrfan gelip oturur, önce münakaşa sonra kavga ederler, İrfan, Ahmet’ten şikayetçi olur, tutuklanır. Bir köylünün evinde ve bahçesinde yangın çıkınca jandarma onbaşısı Ahmet'i nezaretten çıkarır yangına gideler, söndürürler. Yangından sonra onbaşı Ahmet'i salar Veysel Dayı Yusuf Ağayı şikayetten vaz geçirmiştir. Bu arada İstanbul'da öğrencilerin polisle çatışma haberleri gelir (28/29 Nisan 1960). Ahmet büyük bir kılıç yakalar, kendisi ava devam ederken balığı bir başka tekne ile buzhaneye yollar, ertesi gün daha büyük bir kılıç’ı teknesine almaz peşinden çekerek getirir, balığı teslim ederken Meryem'i çiroz konserve fabrikasından çıkan kızların arasında görür. İstanbul'da ilan edilen sıkı yönetimi onbaşı köyde de sokağa çıkma yasağı olarak uygular. Ahmet, Meryem'in kendine işaret verdiğini sanarak gece yasağa rağmen kapılarının önüne gider, tam ümidini kesip ayrılacağı sırada kapı açılır, Meryem Ahmet'i içeri alır ve Aziz için kendisini istemeye geldiklerini söyler, Veysel Dayı banka borçları yüzünden çaresiz olduğu için kabul etmek durumunda ise de hemen evet cevabı vermemiştir. Birbirlerine sarılırlar bir süre sonrada sevişmeye başlarlar. Tam bu sırada kapı vurulmaya başlar Aziz ve avenesi kapıya dayanmıştır. Veysel Dayı havaya ateş açar, kaçarlar; bu arada Ahmet ele kaçar ve sabah denize açılan Ahmet'i Aziz denizde sıkıştırır avlanmasını önler, buna rağmen Ahmet bulduğu fırsatlarla yine balık avlar. Yine bir gün av dönüş sırasında Veysel Dayı zor durumda görür. Tuttuğu balığı ipi uskuruna sarılmış, motor kontrolden çıkmış, kayalara gitmektedir, Ahmet yardımcı olup kurtarır. Yine bir dönüş sırasında Ahmet Rıza Reisin kendisini aradığını öğrenir,

Rıza Reis İstanbul'da kılıçın iyi para ettiğini doğrudan oraya gitmeyi önerir, Ahmet Veysel Dayı'nın balıklarını da götürür… Balık mevsimi sona ermek üzeredir. Ahmet'in dört balık tutma hesabı vardır, Aziz’i atlatır açılır üç balık yakalar. dördüncüsünü tutmadan Aziz peşine düşer, aynı balığa doğru hamle yaparlar Ahmet balığı vurursa da Azizin hedefi Ahmet'tir. Ahmet yaralanır ama balığın ipi Aziz’in motoruna takılır. Aziz Ahmet’i vururken motorların çarpışması sonucu denize düşmüştür.İpi motora takılı kalan balıktan kaçmayınca balık can havli ile Aziz’e saldırır, Osman Ahmet'i kurtarır ve alıp götürür. “Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye” syf, 215 ”

► "Kanlı Deniz", edebiyatımızın Halikarnas Balıkçısı ile birlikte sürekli denize eğilen, deniz öyküleri anlatan iki romancısından biri olan Yaman Koray'ın "Deniz Ağacı" romanından alınmış. Olay, bir Batı Anadolu sahil kasabasında geçiyor. (Bu, romanda Erdek'tir, ancak filmin çekimi yanılmıyorsam Kuşadası'nda yapılmıştır). Klasik bir aşk üçgenidir işlenen... Genç ve öksüz balıkçı delikanlısı Ahmet'in sevdiği kıza, köyün balık ağasının oğlu Aziz de tutkundur. Bu yüzden Aziz, Ahmet’e denizde yaşama hakkı tanımamağa, ekmeğine mani olmağa vardırıyor işi. Kızın basanının kızını paralı olana değil, dengi olana vermek eğilimi, çatışmayı artırıyor. Sonunda Aziz, kötülüğün cezasını doğadan görüyor, yaralı bir kılıç balığının öfkesiyle... Sevgililer ise birbirlerine kavuşuyorlar ,

Kanlı Deniz", Yaman Koray'ın iyi bildiği bir çevreyi fon yapıyor, deniz adamlarını, yaşamlarını denize bağlamış insanları işliyor. Fonun sinemasal gerçekliğinin de bir hayli başarılı biçimde sağlanmış olması, hikayenin ana çizgilerinin alışılmışlığını seyirciye duyurmuyor bile ...

Böylece, fonun, çevrenin, sağlam biçimde işlenmesinin bir filme neler kazandırabileceğinin bir örneği daha oluyor. Deniz bölümleri, kılıç avı sahneleri, bu konuda karşılaşılan (ve bildiğimiz) güçlüklere karşın, bir hayli etkileyici, başarılı; sinemamız için de bir hayli özgün. Özellikle son bölümün (kılıç balığının intikamı) çekimi, dramatik gerilim açısından çok iyi... Orhan Elmas'ın özenli, titiz bir çalışma yaptığı filmin tümünden belli oluyor. Yer yer çok iyi çekimler var. örnek olarak, sinemada Ahmet'in başını yavaş yavaş çevirerek sevdiği kıza bakmasının duvardaki afişler aracılığıyla verilmesi (ve genellikle tüm o sinema bölümü) son derece ilginç... EImas'ın sinemasında belli bir aşama görülüyor... Erdoğan Engin'in kamera çalışmasını, yerinde ve ekonomik biçimde kullanmış bir fon müziğinin katkısını, oyuncuların hemen tümünün aksayan dengeli, ölçülü oyunlarını övmek gerekir. Kanlı Deniz, sırtını sağlam bir kaynağa dayayan ve belli bir özenle ve iyiniyetle ele alınan bir filmin, konunun' getirdiği çeşitli zorluklara karşın, pekala başarıya ulaşabileceğini gösteriyor. “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 87”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder