13 Mart 2018 Salı

SULTAN GELİN (1973)


Yönetmen: Halit Refiğ
Senaryo: Cahit Atay
Görüntü Yönetmeni: Cahit Engin
Müzik: Abdullah N. Baysu
Yapım: Saner Film/Hulki Saner

Oyuncular: Türkan Şoray (Sultan), Ali Özoğuz (Kazım Ağa), Müşerref Çapın, (Hacer) Handan Adalı (Sultan’ın kaynanası), Renan Fosforoğlu (Sultan’ın babası), Cemil Paskap (Osman), Selim Kaya (Küçük Veli), Yüksel Gözen, Şener Gezgen (Veli), Hasan Ceylan (Rıfat Ağa), Nermin Özses (Köylü), Sabahat İzgü

Konu: "Samanlı Köyü"nde, örf ve adetlere göre ailesi Sultan Bacı’yı başlık parası karşılığında evlendirmeye karar vermişlerdir. Bir tür açık artırma şeklinde geçen bu pazarlık sırasında Ağalarla Zilha Bacı fiyat artışında yarış halindedir. Aileye gelin gelince, bütün ev tarla işlerine yardımcı olacaktır. Kazım Ağa kızı alır. Oğlu Osman’a Sultan’ın iyi bir döl vereceğine ve bütün işleri çekip çevireceğine inanmaktadır. Evde düğün hazırlıkları başlar. Sultan Bacı ile yenge düğün yatağını yapmaktadırlar. Düğün töreni biter. Osman yüz görümlülüğünü takar ve kalbine bir sancı girer. Sultan Gelin Onu yatırır, dinlendirir, teselli ederken; Osman: Seni de yaktık, ben yüreğimden hastayım der. Sabah olur, dışarıda bekleşenler merak içindedir. Gelin kolunu keserek, çarşafa kan damlatır ve dışarı verir. Bir genç kızın şerefi olan bu olay gerçekleşmiştir. Dışarıda kutlama başlar. Silahlar patlar. Herkes mutludur. Fakat ikinci gece Osman yatakta ölür. Annesi deliye döner. Sultan gelini evden kovar. Babası bırakmaz istemez. "Onun dölü var o bizim gelinimizdir." Diye Sultan Gelin de, "O gece kolunu kesip kanatmıştım, dölüm yok." Diye itiraf eder. Babası, Ben Ona o kadar başlık parası verdim

Evdeki işleri görür. Deyince Sultan Gelin evde kalır. Kayınpeder 4-5 yaşlarındaki küçük oğlu Veli’yi Sultan Gelin’e verir. "Onu istediğin gibi büyüt, büyüyünce nikahınızı kıyarız". Deyince Sultan Gelin şaşırır. Veli büyümüş ve çok yakışıklı bir delikanlı olmuştur. Sultan’a hala abla demektedir. Kayın validesi hamiledir. Bir oğlan daha doğar. Kayınpeder Sultan’a hazır olmasını küçük oğlanın kırkında Veli ile düğünlerinin yapılacağını hatırlatır. Düğün gelip çatmıştır. Çitin arkasında yavuklusunu gören Veli sabah erkenden onu kaçıracağını, Sultan’ı hakiki bir abla gibi sevdiğini anlatır. Sultan Gelin zifaf odasında gelinliği ile Veli’yi beklemektedir. Veli gelir babasının onlara neler yaptığını, bunun bir kötülük olduğunu söyler. Veli Hayriye’yi sevdiğinden, Ona söz verdiğinden bahseder. Sultan ona acımıştır. "Gel bari bu işin sonunu getirelim, seni ellerimle kaçırayım," deyip onu uyutur. İlk horoz öttüğünde Veli’yi uyandırır. Onu pencereden çıkartır. Beline de tabanca takar, gelinliği üstünde Veli’nin elinden tutup tarlalardan koşup sevgilisi Hayriye’nin yanına gelirler. Duvağını çıkarıp Hayriye’nin başına koyar. Onlara yok açıklığı diler. Kayınpeder Sultan Gelin’in babasına yeniden başlık parası verir. Kundaktaki yeni doğan oğlunu Sultan Gelin’in kucağına verip "Al bunu, büyüt ama bu sefer ona iyi sahip çık" der. Töreler devam etmekte, Sultan Gelin yavaş, yavaş beyazlamaya başlayan saçlarıyla, türküler eşliğinde yeni bebeğini, ileride kocası olması gereken bebeğin beşiğini sallamaktadır.

► Senaryo ve hikaye sıkıntısı çeken sinemamızın, edebiyatımızın olduğu kadar, tiyatromuzun da seviyeli ürünlerine el atması sevinilecek bir olay, Cahit Atay'ın ünlü piyesi Sultan Gelin, bir köy filmi için gerekli ve yeterli dramatik çıkış noktalarını getiriyor. Hasta bir adamla başlık parası için evlendirilip kalan Sultan Gelin, yine aile (ve çıkar) zoruyla, bu kez ölen kocasının, daha küçük bir çocuk olan kardeşiyle nikahlandırılıyor. Tam 10 yıl bakıyor Veli'ye, hem bir eş hem bir ana gibi... Veli büyüdüğü, sahici bir koca olacak yaşa gelip de, gönlünü başkasına kaptırdığında ise, Sultan'a yeni bir özveride bulunmak ve sevgilileri birleştirmekten başka bir şey kalmıyor. Kucağına verilen ve bakacağı, büyümesini bekleyeceği bir bebekle birlikte... Yanlış, haksız, kıyıcı gelenek ve göreneklerin Anadolu’da da özellikle kadını mahkum ettiği, edebileceği acılı kaderlerden bir örnek... Piyes olarak bir hayli başarılı olduğunu sandığım Sultan Gelin, film olarak o denli etkileyici değil... Gerçi çok iyi oynanmış, Refiğ'in çalışması da bir hayli özenli... Ama filmde eksik olan bir şeyler var, bir filmi unutulmaz yapan o anlatılmaz şey eksik... Belki de bir heyecan... Yine de yılın olgun, belli bii düzeye erişmiş yerli filmlerinden biri olarak görülebilir. “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 67”





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder