14 Nisan 2018 Cumartesi

FIRAT'IN CİNLERİ (1977)

Yönetmen: Korhan Yurtsever
Senaryo: İhsan Yüce (Osman Şahin'in Kırmızı Yel isimli öyküsünden uyarlama)
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Müzik: Cahit Berkay
Yapım : Korhan Film/Korhan Yurtaever

Oyuncular: Aytaç Arman, Betül Aşçıoğlu, Tugay Toksöz, Nurhan Nur, Menderes Samancı, İhsan Yüce, Mete Sezer

Konu: Güney Doğu Anadolu da toprak ağaları ile doğanın mücadele öyküsü.. Üst üste yaptığı güç doğumlar nedeni ile son doğumunda kanaması durmayan Yağda adında bir Doğu Anadolu kadının çok acılı çilesi, ağanın getirttiği cindarın öğütleri ile ağrıları dinmez; kanı durması için hayvan dışkısına oturtulan Yağda, mikrop kaparak kuduz olur. Fırat'tan geçen cinlerden köyü kurtarmak için, bir çula sarılan Yağda, Fırat'a atılır. Kocası tüm bunlara neden olan ağayı vurur. Ve karısının peşinden Fırat'a atlar.

Köyde uzun zamandır kuraklık vardır, ayrıca fareler ekine zarar vermekte . tarlaları delik deşik etmektedir. Maho Ağa farelerin dürülmesini ister, Feyzo ise bunun günah olduğunu söyler çünkü fareler ürün tanelerini yuvalarına saklayarak depo etmektedirler. Feyzo bunları (yuvaların yerlerini) işaretleyerek daha sonra ürünleri toplayarak kendine kışlık yapmayı düşünmektedir. Bir süre sonra ağa köye bir tarım memuru getirip. fare yuvalarını ilaçlandırır, fareler ilaçların etkisi ile ölürler. Feyzo tüfeğini ile tarım memurunun peşine düşer, niyeti korkutmaktır, ateş edilince memur Siverek'e döner . Köylüler gece fare yuvalarına koydukları işaretlerden kışlıklarını toplarken, Feyzo'nun yanına gelen Bilo onun işaretlerine de kendi sahip olmak ister, Feyzo kabul etmeyince yarısına razı olur. yine kabul etmez Bilo'yu kovalar, Bilo gidip tarım memurunun gidişinin nedenini ağaya anlatır. Meho Ağa tüfekle Feyzo'nun üzerine giderek iki kez eder ve yaralar, ateş eden Feyzo ise ağayı vurur, öldürür. “Orhan Ünser, Kelimelerden Görünteye”

15. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (1– 8 Temmuz 1978)
► En iyi 3.film
► Cahit Berkay “En iyi zgün Müzik”

Jüri Üyeleri: Prof. Dr. Alim Şerif Onaran, Genco Erkal, Ahmet Gönen, Kami Suveren, Mevlüt Ekinci, Onat Kutlar, Osman Aydın, Ömer Kavur, Şanar Yurdatapan, Tan Oral, Vecdi Sayar.

* Genco’nun dramı karısı Yağda'ya Vakkos Ağa'nın da tutkun olmasında yatar. (Şaşırtıcı bir şeydir bu aslında: Yağda'nın bayağı büyümüş bir bebesi vardır. Ağa niye hala bu sevdadan vazgeçmemiştir ki?) Genco anası ve karısıy-la el kadar bir araziyi ekip-biçerek ekmeğini çıkarmağa çalışır. Ama ağa kararlıdır: Yağda onun olmalıdır. Onun için Genco’nun tarlasına el koymaya kalkar, karşı çıkan Genco'yu dövdürür, ekin deposunu ateşe verdirir. Diğer yandan ise Yağda'nın gebeliği, köy kadınlarının korkunç bilgisizliğiyle bir drama dönüşür: Akıl almaz yöntemlerle doğumu sözüm ona kolaylaştırmaya kalkarlar. Bebek doğar gerçi (Genco'yu mutlu kılan bir oğlandır bu) ama Yağda iyileşmez. Bilgi-sizlik . sürdürülür: Yağda kanayan yarasıyla köpek salyalarına bulanmış tezek ustüne oturtulur. ... Genç kadın kuduz mikrobu kaparak acı biçimde ölecek, bu ölüm, Genco'yu da köylüyü de silkeleyecek, bilinçlendirecek, Vakkas Ağa'nın ege-menliğinin sonunu getirecektir

Fırat'ın Cinleri", Türk köylüsünün; Doğu köylüsünün süre giden acısından, sefilli-ğinden, sömürülmüşlüğünden gelir, bir tokat gibi seyircinin yüzüne çarpar. Ezeli nehir Fırat'ın yoğun bıkkın, ilgisiz bakışları önünde yaşanan, inanılmaz denli korkunç bir tragedyadır. Genco, Yağda, Vakkas Ağa, başkişileri oluştururlar. Tragedyada tanrıların değiştirilemez istenci, filmde sosyo-ekonomik koşulların getirdiği bağlardır, ilişkilerdir, zincirlerdir. Tanrıların istenci denli zordur bazen; bu koşullara karşı çıkmak, bu zincirleri kırmak ... Ama olanaksız değildir'. Bilgisizlik, sömürü böylesine sürüp gidemez. Değişir, değişecektir, değişmelidir.
"Fırat'ın Cinleri" bazı sorulan, eleştirileri de getirebilir: Kişiler, gerçek birer boyuta kavuşamaz, şematik kalır filmde. Ekonomik planda belli bir bilinç taşıyan, ağanın haksızlıklarından; zulmünden, sömürüsünden ikide birde söz eden bir toplulukta, töresel planda ve insan sağlığı planın-da böylesine koyu bir bilgisizliğin sürüp gitmesi şaşırtıcıdır. İnanılır gözükmez. Ağa tipi ise cansız, yaşamsız kalmıştır: Özellikle sonda, zaten kendi içinde şematik kalan bir başkaldırıya karşı ağanın, Koskoca ağanın, düzenini kurmuş ve ustalıkla yürütmüş olan ağanın hiçbir tepki göstermesi ne kişisel, ne de örgütsel hiçbir karşı koyuşta bulunmayışı inandırıcı değildir.

Bu eksiklikler, filmi bir ölçüde zedeler, doğrudur. Ancak baştaki tanımlama-mızı yineleyelim: "Fırat'ın Cinleri" bir tokat filmdir, bir mesaj-filmdir. Zaten tam bir uzun-film değildir. bu, bir orta-metraj filmidir nerdeyse Ayrıca bir Osman Şahin öyküsünden alınmadır. Bekir Yıldız Osman Şahin gibi öykücülerin Özelliklerini taşıması doğaldır: Geniş bir panorama, bütüncül bir insan ve toplum panoraması çizmek, tüm ayrıntılarıyla bireyler canlandırmak yerine, belli bir sosyo-ekonomik koşullara sahip olan bir yöreyi ve onun insanları en etkileyici en vurucu birkaç olay ve davranış çerçevesi içinde vermeye yönelik bir anlayış. Bu açıdan, "Fırat'ın Cinleri" kuşkusuz bu anlayışa ve Osman Şahin'e olağanüstü bağlılık gösteren bir çalışmadır.

"Fırat'ın Cinleri", aslında bildiğimiz, yaşanmışlıkla, yazınla, sinemayla bildiğimiz bir dünyayı bir kez daha getiriyor bize. Ama bunu . çarpıcı, vurucu bir filmle yapıyor. Korhan Yurtsever'in şaşırtıcı bir sinema duygusu var, bu ilk filmde açıklık biçimde beliren ... Salih Dikişçi'nin yörenin etkileyici görünümüne boyut kazandıran, mekanın uçsuz-bucaksızlığını önümüze getiren çok başarılı kamera çalışmasını, Cahil Berkay'ın son zamanlarda birçok filmde bizi rahatsız edici denli gösterişçiliğe kayan, oysa bu filmde anlatımla yüzde yüz kaynaşan çok etkili müziğini de söz konusu etmeli-yim. Aytaç Arman'ın ve çok zor bir rol-de Betül Aşçıoğlu'nun çabasını da…”Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf: 243” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder