14 Nisan 2018 Cumartesi

İSTASYON (1977)


Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Bülent Oran
Kamera: Çetin Tunca
Yapım: Gülşah Film/Selim Soydan

Yardımcı Yönetmen: Turgut Çeviker, Yönetmen Yardımcısı: Erdoğan Kar,

Oyuncular: Cüneyt Arkın (Gırgır Ali), Hülya Koçyiğit (Yasemin), Erol Taş (Palandöken), İ. Hakkı Şen (Osman), Hüseyin Kutman (Komiser), Şeref Çokşeker, Leyla Somer, Raşit Güven, Leyla Yaşar, Sabahat İzgü, Aydın Haberdar, İhsan Gedik, Muzaffer Civan, Rukiye Göreç, Mustafa Yavuz, Leyla Başar, Reşit Güven, Hakkı Kıvanç

Konu: Gırgır Ali (Cüneyt Arkın) şamatasına yaşayan ve saçma sapan işler yaparak para kazanan bir adamdır. Günün birinde karanlık işler çevirdiği dönemlerdeki bir arkadaşı ondan ünlü şarkıcı Hülya’yı (Hülya Koçyiğit) kaçırmasını ister. Ali’de kaçıracağı kişinin boy ölçüsüne göre bir ücret talebinde bulunur ve anlaşarak kızı kaçırır. Ne var ki zaman içinde Hülya ile birbirlerine aşık olurlar ve işler değişir, bu durum Ali’nin kızı kaçırması için anlaşma yaptığı arkadaşının hiç de hoşuna gitmemiştir…

► "İstasyon", sürprizler içeren bir film... · İsminden ve yıllardır ilk kez bir araya ge-len iki ünlü oyuncusundan ötürü, iddialı, "büyük", dramatik olanakları geniş bir konu ve bir "tren filmi" bekliyorsunuz. Oysa film hiç de öyle gelişmiyor. Bir ka-badayı tarafından kaçırılan ünlü bir ses yıldızının öyküsü, kapalı bir dekor içinde gelişen ve sinemamızın pek sevdiği türden, "iki zıt kişiliğin çatışması ve sonunda birbirine aşık olması" teranesine dönüşüyor. Ana çizgileri itibariyle pek özgürlük içermeyen bir senaryo bu... Ne var ki, bu olumsuz sürprizlerin yanı sıra, "İstasyon"da olumlu bazı öğeler de var. Arkın ve Koçyiğit’in çok iyi "tiplenmiş" olmaları, oyun biçimleri artık iyice bilinen ve sürprizler taşımayan bu iki oyuncunun, kişiliklerine inandırıcılık getirme-lerine yetmiş. Oran - Gören ikilisinin çalışması, ayrıca bu "zoraki başa başlıktan, sinemamızda alışılagelenin aksine, abartıImamış, kalıpları yer yer kırabilen, güldürü ve duygu dozu iyi ayarlanmış bir film çıkarabiliyor. Ama, daha da önemlisi, filmin taşıdığı eleştirel boyut... Kısa dokunuşla da verilen, ses yıldızının çevresinin giderek aile ilişkilerinin bile yapaylığı ilginç... Ama asıl önemli olan, final sahnesi. Bu sahnede, "haydut, namus düşmanı" gibi sloganlarla kendisine karşı kışkırtılan bir topluluğun elinden kurtulmak için bir tek silah kullanıyor Ali; onlara tomar tomar para atıyor. Ve tüm kızgınlık, kışkırtılmışlık, para hırsına banknotları yakalama çabasına dönüşüyor. Sinemamızda, giderek dünya sinemasında insan doğası üstüne yapılmış en güçlü eleştirilerden birini içeren bir sahne bu.... Ve "İstasyon" bu nefis bölümle noktalanırken, günümüz-de artık eleştirel bir boyut taşımayan bir sanat yapıtının başarıya erişemiyeceğini bir kez daha düşünü-yorsunuz. . "İstasyon", tüm kusurlarına karşın görülmesi gereken bir yerli film. “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılla-rı” syf, 226

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder