7 Nisan 2018 Cumartesi

TUZAK (1976)


Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Umur Bugay
Görüntü Yönetmeni : Çetin Gürtop
Yapım : Erman Film/Hürrem Erman

Negatif Montaj: Mahmut Eskici, Kâzım Çakırmanoğlu, Montaj, Senkron: İsmail Kalkan, Mevlut Koçak, Stüdyo: Hasan Örnek, Selahattin kaya, Abdullah Akdenizi İsmet Tomaçgil, İsmet Karslı, Renk Uzmanı: Türker Vatan, Seslendiren: Necip Sarıcıoğlu, Set Yöneticisi: Erdil Demirbağ, Çevre Düzeni: Mustafa Buvan, Mustafa Kıtır, Turhan Alok Mansur Kırık, Işık Düzeni: İbrahim Sabuncu, Yardımcılar: Kâzım Pek-mez, Salih Balık, Yapım Yönetmeni: Avni Turan, Yardımcı: Bilâl Gülcan, Kameraman: Hüseyin Karındoyuran, Yardımcı: Mehmet Duman, Yardımcı Yönetmen: Yaşar Seriner, Yardımcı: Erdoğan Kar, (Yeni Stüdyoda hazırlanmış ve seslendirilmiştir )

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Selma Güneri, Ali Sururi, Hulusi Kentmen, Erol Keskin, Turgut Boralı, Hüseyin Zan, Neslihan Danışman, Hakan Tanfer, Aclan Altuğ, Hakkı Kıvanç, İ. Hakkı Şen, Aydın Haberdari Sabahat Işık, Ahmet Güzel,

Konu: Ayvalık, filmin mekanı olmuş. Kasabanın sevilen Başkanı Avni Baba, eski dostu, kasaba zenginlerinden Fazıl Bey'in kurmak istediği tarım ilaçları fabrikasına engel olmak istediği için öldürülüyor. Oğlu Doktor Ömer, Fazıl Bey'in kızıyla nişanlıdır.Ve Amerika'ya staja gitmek üzeredir. Ömer, babasının ölümünü aydınlatmaya çalışırken, kasabada fabrika artıklarının getirdiği deniz kirlenmesi, balıkların, giderek insanların ölmesine yol açmaya başlamıştır. Ömer fabrikayla savaşa girerek kasabayı kurtarma işini üstlenir.

► "Tuzak", ilginç yönelikler getirecekmiş gibi başlayan bir film. "Bodrum Hakimi"ne fon oluşturan. Bodrum'dan sonra, bu kez bir diğer şirin Ege kasabası, Ayvalık, filmin mekanı olmuş. Kasabanın sevilen Belediye Başkanı, "Avni baba", eski dostu, kasaba zenginlerinden Fazıl beyin kurmak istediği tarım ilaçları fabrikasına engel olmak istediği için öldürülüyor.

Oğlu doktor Ömer, Fazıl beyin kızıyla nişanlıdır ve Amerika'ya staja gitmek üzeredir. Ömer, babasının ölümünü aydınlatmaya çabalarken, kasabada fabrika artıklarının getirdiği deniz kirlenmesi, balıkların, giderek insanların ölmesi başlıyor. Ömer fabrikayla savaşıma girerek fabrikayı kurtarma işini yükleniyor, vs... Tuzak", bir yanıyla ciddiye alınması gerekil, ilginç bir film ... Türk sinemasında "çevre kirliliği" sorununa değinen ilk film olması bir yandan, sermayenin halkın gerçek çıkarları ve sağlığıyla ne denli ters düşebildiğini ve yerel Belediyelerin bu konuda ne tür baskılar altında kalabileceğini göstermesi diğer yandan, filmi ilginç kılıyor.

Ne var ki film, iki yönden zedeleniyor. Bir kez, tam anlamıyla bir melodram ve bu melodramın tüm yükünü taşıyor. Diğer yandan da, tipik bir "Cüneyt Arkın filmi" olma zorunda yapımcı gözüyle... Avrupa, sinemasında nasıl bir Alain Delon, Amerika sinemasında nasıl bir Charles Bronson, son filmleriyle adaleti kendileri dağıtan, her işi bilek güçleriyle kendileri çözümleyen kahramanlar olmaya koşullanmışlarsa, Arkın da böyle ... Bu yüzden, doktor Ömer, ameli-yattan çıkıp kavgaya koşan, hasta yanından çıkıp fabrika soymaya giden, arada da bir öğretmen hanıma kur yapma fırsatı bulan bir "harika doktor" olmuş çıkmış!

Aslında·şunu söylemeliyim: Bu tür bir sinemaya yüzde yüz karşı değilim. Bu tür bir sinema, yani güncel, çağdaş ve siyasal sorunları popüler anlatım biçimleri ve alışılmış kalıplar içinde vermeye çalışan bir sinema, örneğin İtalyan sinemasının son yılardaki "siyasal  toplumsal melodram" türündeki başarısına ulaşabilir, bilinen kalıplar ve klasik kahraman mitosu içinde önemli şeyler söyleyebilir. Ama bunun için gerekli dengeyi iyi kurmak, dozu iyi ayarlamak gerekiyor. Doktor Ömer'in "süpermen"liği ise, bu konuda en iyimser eleştirmene bile pek umut bırakmıyor. Hem de melodram kalıplarını kullanmaktan çekinmeksizin. “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 137”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder