9 Mart 2020 Pazartesi

FAİZE HÜCUM (1982)


Yönetmen: Zeki Ökten
Senaryo: Fehmi Yaşar
Görüntü Yönetmeni : Hüseyin Özşahin
Müzik : Cem İdiz
Yapım: Belge Film/İsmet Kazancıoğlu,
Zeki Ökten, Sabahattin Çetin
 Sanat Yönetmeni: Behiç Ak, Yönetmen Yardımcısı: Leyla Özalp, Işık Şefi: Oğuz Yaralı, Ses Kayıt: Erkan Aktaş

Oyuncular: Genco Erkal (Kamil), Ahmet Sezerel, Asuman Arsan, Suna Selen, Yaman Okay, Ayşe Selen, Ali Erdemci, Burçin Öztunç, Barış Atalay, Turgut Savaş, Bülent Kayabaş, Asuman Arsan

ÖDÜL:

20.Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (1 – 9 Ekim 1983)
► “En iyi film”;
► Zeki Ökten “En İyi Yönetmen”
► Fehmi Yaşar “En İyi Senaryo”
► Genco Erkal “En İyi Oyuncu”
►Asuman Arsan “En İyi Yardımcı Oyuncu

Jüri Üyeleri: Nazan Akgün, Cihat Çiftçili, Atilla Dorsay, Süreyya Duru, İzzet Günay, Prof. Dr. Özdemir Nutku, Ülkü Tamer, Rekin Teksoy, Hayati Tungar, Gani Turanlı, Ziya Uçkan, Süheyla Uysal, Hurşit Yenigün.

Konu: 1980'lere damgasını vuran yapımlar-dan biri olan Zeki Ökten imzalı "Faize Hücum"da gördüğümüz, Ülke ekonomisinin iniş çıkışları nedeniyle giderek daha da zor duruma düşen halkın, umudu haksız kazanç yollarında araması ve zaman içinde masumiyetini yitirmesi.

1980'li yılların başlarında fakirin, garibanın tek umudu bankerler olmuştu. Halk, farkında olmadan yarışıyordu bankerlere para kaptırmak için. Aynı "Faize Hücum"un ana karakteri Kamil Bey gibi. Meslek yıllarını takdirnamelerle süslemiş olan memur emeklisi Kamil Bey'in başına ne geldiyse özentiden ve azla yetinmeyi bilmemekten geliyor. Çevresindeki herkesin koşa koşa ban-kere para yatırdığını görünce, sürüye ayak uydurmakta bir sakınca görmüyor Kamil Bey. Önce ikramiyesini, üç aylık maaşını yatırıyor, daha sonra da baba yadigarı evini satıp tüm parasını bankere yatırıyor. Pazardan alışveriş yaparken sürekli para hesabı yapan, mandalinayı 2 değil, 1,5 kilo alan, eskiyen perdeleri değiştirmeye bir türlü yanaşmayan memur Kamil Bey kolay parayı görünce çiçek gibi açılıyor. Ama sonuç hüsran. 

Köşeyi çabuk dön-menin hırsı içinde, herkes gibi o da parasının faizlerini alamayan bir bankerzedeye dönüşüyor. "Faize Hücum" hem bir dönem portresi hem de bir insanlık dramı. Zeki Ökten'in Altın Por-takal'a kadar uzanan başarısının arkasında insan malzemesini çok iyi kullanmış olması yatıyor. Yönetmenin küçük ve sıradan insanların dramını anlatmadaki başarısı malumunuz zaten. Özellikle engelliler yarışı ve Çiçek Pasajı sahneleri inceliklerle dolu olan "Faize Hücum" yok oluş ve tükenişi senaryosundaki başarılı manevralarla sistemin bozukluğuna, insanın hırsına ve masumiyetin yitirilişine öyle güzel dayandırıyor ki, film aldığı tüm ödülleri hak ediyor. "Faize Hücum", sinema sanatı bir yana, her insanın içinde var olan zayıflıklarla, hırsla ve 80'li yılların gerçekleriyle asgari ilişkisi olan herkese tavsiye edilebilecek bir yapım. (Ömür Gedik SİYAD, “40 Yılın Serüveni”

*Faize Hücum"un yalnız çok önemli, toplumumuz için yaşamsal şeyler anlattığından dolayı büyük bir film olduğu kanısında değilim. Anlattığının önemini, son derece usta İşi bir sinemayla bütünlenen bir film bu. Anlatılanın içerdiği trajik boyut, abartmalı bir sinemayla değil, toplumsal yıkımın içerdiği hüznün derinden, ama sürekli bir mizahla beslendiği, umudun her zaman kaygının yanında yerini aldığı bir birleşimle veriliyor. Banker sekreterlerinin her sabah kasalardan alıp taktıkları 'ödünç' mücevherler, 'yağma' sahnesİ, eski komşuların yeni eve 'güle güle oturuna gelmeleri gibi bölümler, acı gerçeklerin bir tür kara mizahla verildiği unutulmaz bölümler.. 'Uçurtma' ve 'boncuk elişi sahnelerinde, hiçbir 'nutuk' ya 'slogan' atmadan geleceğe dönük bir umudun verilişi ise, olağanüstü incelikte... Pırıl pırıl yüzüyle filmde aklı, sağduyuyu ve umudu simgeleyen Nesrin (Ayşen Selen), finalde babasının iç burucu haline bakarken bile, ışıl ışıl yüzüyle umudunu korumaktadır. Çünkü 'bankerlik faciasına ve Kâmil Beylerin acıklı sonuna karşın, yaşam sürecektir...

Evet, yaşam sürecektir. Ama yaşamın daha iyi sürmesi, söz gelimi yeni bankerlik olaylarının meydana gelmemesi, 'yüksek faizi üstüne kurulmaya çalışılan bir ekonominin yeni toplumsal yıkımlar doğurmaması İçin ne yapmak gereklidir? "Faize Hücum", Kâmil Bey ve ailesinin 'harikulade sıradan 'serüvenini anlatırken, birçok soru arasında bunları da akla getirmekte ve düşündürmektedir. Toplumsal, siyasal, ekonomik sorunlar, sanatın kendine özgü diliyle, gücüyle' anlatıldıkları zaman, bambaşka bir boyut kazanırlar, seyirciyle (kitleyle) daha sağlam bir bağ kurarlar,..."Faize Hücum", günümüzle, toplumumuzla ilgili önemli siyasal/ekonomik konularda sorular sorarken özellikle görülmesi gerekli bir filmdir. Çünkü konusunu, özünü güncellikten alıp da sanat yapıtı düzeyine ulaştıran çabalar, bırakınız bizim güdük sinemamızı, dünya sinemasında bile parmakla sayılacak denli az...

Zeki Ökten, "Faize Hücum" da Fehmi Yaşar'ın çok başarılı senaryosunu kusursuz denecek biçimde sinemalaştırmış. Yukarıda örneklemeye çalıştığım anlatım inceliklerinin yanı sıra, Ökten'in kalabalık sahnelerde olsun (büro, kahvehane, sokak, vb.), bireysel planda olsun, oyuncu yönetimi olağanüstü... Genco Erkal'ın oyunu, evrensel düzeyde bir kompozisyon... Tümü başarılı oyuncuların arasında, Ayşe Selen'in sinemamız için yeni ve büyük bir kazanç olduğu kanısındayım. Hüseyin Özşahin'in kamera çalışması, Cem İdiz'in müziği, Antalya Şenliği'nde 5 ödül alan bu filmin ortak başarısını perçinliyorlar. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

* İnce bir mizah zevkin egemen olduğu “Faize Hücum” Türk ve dünya sinema tarihinin en önemli eserlerinden biri. Yönetmen, başlangıç ve finaldeki simgesel bölümü, ilginç insan yüzleriyle, çiçek pasajı ve buz pateni sahnelerini filmine ustaca yedirmiş. (Hakan Sonok, Yankı, 19-25 Mart 1984)

* Baştaki ve sondaki sakatlar yarışı çekimlerinin simgesel yoldan, ele alınan konuyu çağrıştırdığı “Faize Hücum” 80’li yılların başlarında tüm ülkeyi saran bankerlik olayı malzemesini duyarlı gözlemlerle etkiliyeciliğe ulaştıran kuşkusuz yarınlara kalacak nitelikte bir yapıta dönüşüyor sonuçta.(Sungu Çapan, Milliyet Sanat D., 1 Nisan 1984)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder