27 Mart 2020 Cuma

YILANLARIN ÖCÜ (1985)


Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Yavuzer Çetinkaya
Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı Kurgu: Şerif Gören
Yapım: Nazmi Özer/Emek Film
Yardımcı Yönetmen: Turgay Aksoy, Müzik: Arif Sağ, Eser: Fakir Baykurt, Set Ekibi: Erdal Sümer, Giray Alpan, Adnan Gürkonak, Sadık Türkan, Işık Ekibi: Recep Biçer, Necati Biçer, Şevki Gezer, Yapım Sorumlusu: Selahattin Koca, Yönetmen Yardımcısı: Sevda Aktolga, Film Banyo: Enver Keleş, Eyüp Asil, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Gültekin Çavuş,

Oyuncular: Kadir İnanır, Fatma Girik, Serpil Çakmaklı, Nur Sürer, Erdal Özyağcılar, İhsan Yüce, Savaş Yurttaş, Avni Yalçın, Ahmet Evintan, Mustafa Yavuz, Gönül Bayhan, Giray Alpan, Melahat Ünal, Giray Alpan, Mehmet Ünal,

Konu: Kara Bayram (Kadir İnanır), anası Irazca (Fatma Girik), karısı Haçça (Nur Sürer) ve çocuklarıyla 80 haneli köyde toprağı işleyerek yaşamını sürdürmektedir. Ne var ki günün birinde Köy Kurulu Üyelerinden (Erdal Özyağcılar), Kara Bayram'ın evin önü-ne düşen arsayı muhtardan satın alınca dirlik düzenlik bozulur. Çünkü Haceli, Kara Bayram 'ın evi önünde bir ev yaptırmak için temel atması, büyük bir çatışmaya neden olur. Irazca Ana, evinin önünün kapatılmasına karşıdır. Önce muh tara başvurur. Ama Muhtar, varlıklı Haceli'den yana olduğu için sorununa bir çözüm getirmez. Ve bir gece Irazca Ana, ailesini toplayıp temel çukurunu kapatır, kerpiçleri de birlikte kırarlar, Olaydan sonra Haceli ise Bayram'ın evine saldırır, ve onu dövdürür. Bu saldırı sırasında Kara Bayram'ın hamile karısı Haçça'nın bebeği düşer. Bu arada köyü ziyaret eden kaymakam olayı öğrenip Kara Bayram'a yardımcı olmaya çalışır. Derhal savcılığa başvurmasını önerir. Ve bir sabah vakti Irazca Ana tüm aileyi toplayarak, haklarını aramak için vilayetin yolunu tutarlar.

ÖDÜL:
23. Antalya Film Şenli'nde (1986)
► "en iyi 2. film"
► Kadir İnanır "en iyi erkek oyuncu".
► Aytekin Çakmakçı en iyi görüntü yönetmeni"
► Erdal Özyağcılar "en iyi yardımcı

Ø    Irazca Ana'nın Haceli'nin temeline sıçması Kara Bayram' m Haçça'ya ilk kez sahip olması, Kara Bayram'la Haçça'nın “doldurmak” fiili üzerine gelişen erotik söylemleri , kaymakamın karşılanması gibi sahneler küçük çapta birer mizah başyapıtı. Öte yandan Şerif Gören'in özellikle "Firar"dan beri gelişen bir özelliğini, düzeyli, etkili bir kırsal kesim erotizmini bu filmde de, hem de doruk noktalarına çıkarak gerçekleştirdiği gözleniyor. Gören, bu alan da Baykurt'u da aşarak köy erotizminin hiç de kent ero-tizminden aşağı kalmadığını işlemiş olan Kemal Tahir, Necati Cumalı gibi yazarlarımızın izinden gidiyor. "Yılanların Öcü"nün içerdiği erotizm, gerçekten de görülecek şey ... (Atilla Dorsay, Olumlu bir sezonun müjdecisi, Cumhuriyet, 17 Ekim 1986)

Ø    Erksan'la Gören'in filmleri arasında önemli fark anlatımlarda yatıyor. Erksan'ın filmi ölçülmüş bir ritme, bir gerilime, gece çekimlerinde olsun, gündüz çekimlerinde olsun özenli görüntülere, gelişkin bir üsluba  sahiptir. Gören'in ise, filmi için bir ön biçim, Lir anlatım yapısı belirlemediği belli oluyor. Öykünün vurguları da, durakları da, aynı anlatımla bol kaydırma ve zomla aynı ritmde, aynı havada geçiyor. çoğu kez anlaşıl-mayan, çınlayan bir ses. Aralar! giren, öyküyle ilgisiz bir müzik. Yer yer net olmayan görüntüler. Aynı sahnede değişik iki ışık. "Hayat Bilgisi" kitaplarındaki köylü resimlerine benzeyen bir jenerik... (İbrahim Altınsay, Mevsimin ilk önemli filmi, Hürriyet, 16 Ekim 1986

Ø    Genel olarak köyü ve köylüyü çok güzel fotoğraflarla yakalıyor. Cinsi kışkırtmaları yükseltip gerginleştirecek sahneleri büyük bir ustalıkla çekiyor ama, hala kuşluk vakti ezan okutmasının abesliğini göremiyor. Yine de seyirci romandan ve Erksan'ın filmden çok öte, matrak bir ''Yılanların Öcü" görmek istiyorsa bu filme gidebilir. (Mustafa Kutlu, Kuşluk vakti ezan okutmanın abesliği, Yeni Haber, 24 Ekim 1986)
Ø    Filmi zenginleştirici ögeler çok. Herkesin cinsel yaşamındaki "olabilir"leri tüm "içtenliğiyle" ortaya koyan sahneler; Haceli'nin acınası inadının sanki bir damgayla oyuncunun canlandırdığı kişiliğe vurulması; "başına vur ekmeğini elinden al" sözünün tam karşılığı, dünyayı algılamalı, tan uzak Haçça; köy yaşantısına ilişkin "zeka parıltıları" taşıyan çocuklar; Fatma'nın kaşları yukarı kalkık yüzündeki "isterik" ifade, sağlık memuru ve temiz yüzlü bir kızın bakışmalarla gelişen aşkı ve daha bir çok ayrıntı. Ancak, filmin içeriğini bütünüyle tehlikeye sokan, rahatsız edici "bir takım teknik yetersizIikler" var. öncelikle, planlar arası birbirini tutmayan renkler ... (Ali Ulvi Uyanık, Milliyet Sanat Dergisi, S.: 155, 1 Kasım 1986)

Ø    Kaba gerçekçiliğinin mizahla kaynaştığı yapıtta, kırsal kesimde yaşayan insanın olumlu olumsuz yanları adeta didik didik ediliyor. Ama ne var ki Şerif Gören, Metin Erksan denli bu özü gereği gibi yansıtamıyor. Irazca ile Haceli'nin çatışmasını oğlu Bayram'ın düşsel fantezileriyle bir erotizm gösterisine dönüştürdüğü gibi, bu filme nasıl girdiği pek belli olmayan -oldukça gereksiz- sağlık memuru ile köylü güzelinin bakışlara leimotiv olarak gelişigüzel gösterip duruyor. Bu tür sahneler de, yapıtı oldukça zedelemiş tabii... (Burçak Evren, Güneş, 14 Kasım 1986)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder