Powered By Blogger

8 Nisan 2020 Çarşamba

İPEKÇE (1987)


Senaryo ve Yönetmen : Bilge Olgaç (Osman Şahin'in eserinden)
Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı
Özgün Müzik: Serdar Yalçın
Yapım: Varlık Film/Lokman Kondakçı

Oyuncular: Perihan Savaş (Aylin), Berhan Şimşek (Seyit), Gülsen Tuncer, Oktar Durukan, Kemal İnci, Şener Gezgen

Konu: Bir Tır'la şirin bir köye getirilip bırakılan, beline kadar uzanan ipeksi saçlarıyla çevrenin dikkatini çeken gizemli bir kadın. Köylülerin sevecenlikle kulübeye yerleştirmeleri, kadının kulübesini süsleyen nakışçıya aşık olması. Bir fahişenin değişmeyen yazgısını, çevresindeki insanların çelişkilerle dolu iki yüzlü yaklaşımlarını konu alan bir film.

v    Bilge Olgaç, talihsiz bir yönetmen... Filmleri bir türlü doğru dürüst gösterime çıkamıyor. "Gülüşan", sinemalarda oynamadan TV'de (kesilmiş olarak) gösterildi. "Kaşık Düşmanı", Fransa'da ticari sinemalarda oynadığı halde Türkiye'de oynamadı. "3 Halka Yirmi beş" de öyle... Son filmi "İpekçe" Antalya'da (bizce haksız biçimde) elendi, şimdiyse İstanbul'da tek bir sinemada oynuyor. Dilerim ilginizi çeker, çünkü "İpekçe" bunu hak ediyor...

v     
“İpekçe" sanki çağdaş bir masal, BiIge Olgaç'ın Osman Şahin'in çok güzel hikayesinden yaptığı senaryo/film çalışmasının temel başarısı, bizce bu "masal" yanını koruyabilmesi oluyor. Daha ilk andan beri İpekçe'nin İpekçe olmadığını, onun başka, bambaşka, olasılıkla "kötü yazgılı" bir kadın olduğunu, o "ipekçe" saçların da "takma" olduğunu duyumsuyorsunuz. Ama film boyunca İpekçe'yi Adatepe köylüsünün gözüyle görmekten, sanki bir mucize beklemekten, sanki bir masal yaşamaktan da kendinizi alıkoyamıyorsunuz, seyirci olarak... Olgaç, kimi zaman sakın, durağan, kimi zaman ise elde gezen, kıpır kıpır bir kamerayla, özel merceklerle sağlanmış dışa vurumcu etkileri de savsaklamaksızın bir "İlliusion", bir yanılsama olayını sinemalaştırmayı başarıyor. Bu alanda çok önemli bir desteği de, Serdar Yalçın'ın değişik müziğinden alıyor. 

Bilmiyorum, Yalçın'ın ilk film müziği çalışması mı bu? Ama bir film bestecisi kazandığımızı söyleyebili-rim,,. "İpekçe"nin kuşkusuz kimi kusurları da var. Filmi izlerken, keşke senaryo biraz daha çalışılsaydı da başta İpekçe'yi getiren ve son kerte yumuşak davranan, adamla, sonra almaya gelen ve alabildiğine şirretlik eden adam ayrı kişiler olsaydı, keşke o ırmakta yıkama/yıkanma sahnesi 2 kez yenilenmeseydi. keşke o "duvarları yıkma" düş sahnesi daha tutarlı olsaydı, keşke nakışçının duvar resimleri daha zengin olsaydı diyorsunuz. Ancak bu eksikliklere karşın, "İpekçe" ilginç, özgün bir film, sinemamızda yeni bir tat.,. Filmin başarısında Aytekin Çakmakçı1nın görüntülerinin ve Perihan Savaş'ın filmin havasına iyi uyan stilize oyunuyla, yeni bir oyuncunun, Berhan Şimşek'in yalın kompozisyonunun da katkısı var. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

v    Filmin Teknik olarak başarılı olduğunu hemen zikredelim. Berhan Şimşek!in candırdığı köy nakışçısı tipi ve köylülerin dere kenarında çamaşır yıkama sahneleri son derece başarılı otantik sahneler. Olgaç’da bunun farkına varmış ve bu sahneyi oldukça uzun tutmuş. Görüntüleri temiz ve standart üstü oluşu da dikkate değer. Sonuç olarak şunu söyleyelim ki, İpekçe geç kalmış masum köylüler ve toplumun kötülüğü üstüne sade fakat yanlış yaklaşımla bir film olmuş. (Coşkun Çokyiğit, Toplum kulbanı İpekçe, Tercüman 8 Ocak 1988)“Agah Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder