25 Nisan 2020 Cumartesi

MELODRAM (1988)


Yönetmen: İrfan Tözüm
Senaryo: Macit Koper
Görüntü Yönetmeni: Cem Molvan
Müzik: Önder Foca
Yapım: Muhteşem Film/İrfan Tözüm 
Sanat Yönetmeni: M. Ziya Ülkenciler, Aydınlatma Yönetmeni: Süleyman Çekiç, Kurgu: Mevlut Koçak,

Oyuncular: Hülya Avşar, Macit Koper, Yalçın Dümer, Mehmet Akan, Bülent Oran,

Konu: Esra (Hülya Avşar) roman yazma hevesinde olan uçuk bir kadındır. Ressam kocası Koray (Yalçın Dümer) ise bir uyuşturucu tutkunudur. Esra, onu hastalığından vazgeçiremez. Ve son çareyi, onu tedavi için hastaneye yatırmakta bulur. Ne var ki, durum değişmez. Koray'ın bir başka tutkusu da varlıklı bir aileden gelme, içine kapanık bir kişiliğe sahip antikacı Behzat'tır (Macit Koper). Behzat'la Koray arasındaki garip ilişkiler sürüp giderken, Esra'da aralarına girer. Esra'nın amacı babası hapiste olduğu yıllarda çocukluktan beri tanıdığı Behzat'ın gerçek kimliğini çözebilmektir. Ve yazacağı roman nedeniyle onu sorgular. Bir kadınla iki erkeğin ilişkileri, çatışmaları, garip ve karmaşık bir biçimde sürüp gider.

Ø    Melodram'da ustalıklı fırça vuruşlarıyla Türkiye'nin geçtiği baskıcı ara dönemlerin karabasanı da çiziliyor. Öykünün romantik dokulu perdesinin arkasında puslar içinde, bu dönemlerden ürpertici kesitleri görebiliyorsunuz. Mekan seçimi ve kullanımı, Melodram'da son derece başarılı. Cem Molvan'ın ustalıklı, özenli görüntüleri çok iyi seçilmiş, öyküsünün yapısıyla fevkalade bütünleşmiş iç ve dış mekanları oya gibi işliyor. (Erdal Çetin, Milliyet g., 23 Mart 1989) “Agah Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü”

Ø    Tözüm öncelikle gereğinden fazla konuşkan ve edebi senaryonun kurbanı olmuş. Ayakları yerden kesik üç kişinin adeta bir köşe kapmaca oynarcasına birbirleriyle kelime oyunlarına girişip, birtakım meçhul şeyleri sorgulamaya kalkmaları Melodram'ı bütünüyle bir bilmece film haline getirmeye yetmiş. (Burçak Evren, Melodram: Entel olma hevesi, Güneş g., 24 Mart 1989) “Agah Özgüç, a.g.e.”
Ø     
" Melodram" ne anlatıyor? Doğrusu bu soruya yanıt vermek pek kolay değil. Görebildiğimiz kadarıyla, bir ilişkiyi sürdüren iki erkeğin arasına gelip karışmak isteyen bîr kadının serüveni bu... Boğaz tepelerinde gerçekten de pek şirin bir evde oturan varlıklı antikacı Behzat'İa, genç, yetenekli ve morfinman ressam Koray’ın aralarına gelip karışan, genç bir Pınar Kür havalarındaki Esra, önce Koray'la yatıyor. Ama onun morfin ve Behzat tutkunluğunu engelleyemiyor. Esra, bunun üzerine çocukluğundan beri tanıdığı, babası içerdeyken onunla ilgilenmiş olan Behzat'ın gerçek kimliğini, "kadın düşmanlığı" etiketi ardındaki gizlerini öğrenmeyi deniyor. Ama Behzat, "ser veriyor, sır vermiyor," Sahi, iki erkeğin aralarındaki ilişkinin niteliği nedir? Eşcinsel bir bağ mı? Bİr manevi babaoğulluk mu, yoksa bir Pygmalion öyküsü mü? Seyircinin yorumu Özgürdür...

Kuşkusuz seyirci, bu filme herhangi bir biçimde katılıp katılmamakta da özgür... Ben, tüm çabama karşın katılamadım. Üçü de söylenmesi olanaksız diyaloglarla konuşan, cümlelerini (özellikle Macit Koper) gereksiz biçimde vurgulayan, sanki bir Yeni Dalga veya Antonioni vari bunalım filminden fırlamışa benzeyen kahramanlarımız, sorunlarına ve dünyalarına başkasını almakta, doğrusu ya, pek cimri davranıyorlar. "Melodram", Batılıların küçümseyici anlamda adlandırdıkları gibi, tam bir "entelektüel film" deneyi... Bir tür "entelektüel mastürbasyon" filmi bu... Bu tür bir sinemayı yapan Batılı ustalar yok değil. Ama onlar, Antonioni'ler, Bergman'lar, Tarkovski'ler, sinemalarının yüksek düzeyiyle, filmlerini sinema zevkinin topluca paylaşılabildiği orjilere dönüştürebiliyorlar. "Melodram"ın senaryo yazarı ve yönetmeni ise, ne yazık ki, mastürbasyonlarında tek başlarına kalmaya mahkûm gibiler. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız” Aynı eleştiri, Cumhuriyet Gazetesi’nin 24.3.1989 tarihli nüshasında “”Entelektüel Film Deneyi” başlığı altında yer almıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder