8 Ekim 2022 Cumartesi

 

KÜÇÜK BALIKLAR ÜZERİNE BİR MASAL (1989) 


 
Senaryo ve Yönetmen: Barış Pirhasan Görüntü Yönetmeni: Anton Klima Müzik: Selim Atakan Kurgu: Mevlut Koçak Yapım: Kedi Film / Barış Pirhasan

Oyuncular: Hale Soygazi, Nihat İleri, Derya Köroğlu, Yasemin Alkaya, Hikmet Körmükçü, Ayça Tanrıverdi, Atacan Arsever, Saltuk Kaplangı, Füsun Erbulak, Mert Kutluğ

Konu: Filmde, birbirini seven fakat anlaşamayan bir çiftin hikâyesi anlatılır. Kocasının ihaneti yüzünden yaşadıkları yerden İstanbul’a göç eden Feryal ve ailesi Cihangir’de bir dükkân açar. İstanbul’da her şeyi yoluna koyan Sinan ve Feryal, tekrar problem yaşamaya başlar. Feryal, kocasının ihanetinden şüphelenerek onu sıkıştırmaya başlar. Bir süre sonra gerçek ortaya çıkar. Aldatıldığını öğrenen Feryal, Sinan’ın en yakın arkadaşı Mesut ile ilişkiye girer. Bu karşılıklı ihanet, Feryal ve Sinan’ı büyük bir çıkmaza sürükleyecektir. (Meltem İşler Sevindi).

& Pirhasan oldukça akıcı bir anlatım tutturmuş. Kuşkusuz senaryodaki ustalığı, en büyük kozu. Ama bunun yanı sıra mekan ve oyuncu kullanımı çok başarılı. Yakaladığı gündelik ayrıntılar ve diyaloglar öyle gerçek bir atmosfer yaratıyor ki, filmdeki karakterlere kızmaya başlıyorsunuz sonunda. (Ali Hakan, “Acımasız ama çok keyifli” Sabah G. 1990)

► İlk filmlerini yapan yönetmenler arasına Barış Pirhasan da katılıyor. Özellikle Atıf Yılmaz'ın son dönem filmlerinin başarılı senaryo yazarı ve şair Pirhasan, yazıp yönettiği ilk filmiyle, Yılmaz'a yazdığı senaryolardaki hafif fantastik, üstü örtülü gerçeküstücü öğelerden uzak, tümüyle gündelik yaşamdan alınmış, 'gerçekçi' bir öyküyü anlatıyor.

"Küçük Balıklar", herhalde şu tekdüze, günlük yaşamlarımızın bulanık denizi içinde çırpınıp duran insancıklar, küçük Türk burjuvaları, Barış Pirhasan'ın çevresinde gözlemlediği ve öyküsüne konu ettiği kişiler olsa gerek. Böylesine yansız, nesnel bir bakışın altında, gerçekten ne denli "küçük balık" görünümündeler! '" Aşkta ve evlilikte öncelikle güvenme ve dürüstlük arayan Feryal, hafif "feminist" tavırları ve kadınsı gururuyla, biraz da Hale Soygazi'nin kimliğinden yansımalar getiriyor. Kocasının kendisini yakın bir arkadaşıyla aldattığını öğrenmesi, Feryal'i "dişe diş" kuralınca bu kez çiftin bir erkek arkadaşının, Mesut'un kollarına itiyor. Feryal Sinan çiftinin dozu gitgide artan kavgaları, bir yandan küçük oğulları Nazım'ın dünyasını karartırken öte yandan çok eski arkadaş olan Sinan ile Mesut birbirlerine giriyorlar. Bu 'üçlü'yü haklı olarak bir 'dörtlü'ye çevirmek öyküsüne konu ettiği kişiler olsa gerek. Böylesine yansız, nesnel bir bakışın altında, gerçekten ne denli "küçük balık" görünümündeler! '" Aşkta ve evlilikte öncelikle güvenme ve dürüstlük arayan Feryal, hafif "feminist" tavırları ve kadınsı gururuyla, biraz da Hale Soygazi'nin kimliğinden yansımalar getiriyor. Kocasının kendisini yakın bir arkadaşıyla aldattığını öğrenmesi, Feryal'i "dişe diş" kuralınca bu kez çiftin bir erkek arkadaşının, Mesut'un kollarına itiyor. Feryal Sinan çiftinin dozu gitgide artan kavgaları, bir yandan küçük oğulları Nazım'ın dünyasını karartırken öte yandan çok eski arkadaş olan Sinan ile Mesut birbirlerine giriyorlar. Bu 'üçlü'yü haklı olarak bir 'dörtlü'ye çevirmek isteyen, bu karmaşık ilişkilerdeki kendi payını da sorumluluğuyla birlikte yüklenmek isteyen Sedef (Sinan'ın "metresi") de işin içine karışmak isteyince, durum büsbütün çetrefilleşiyor.

"Küçük Balıklar"ın "masalını" anlatırken, Pirhasan, sadece küçük, sıradan, gündelik olaylardan, bir sevgiyi, bir birlikteliği kanser gibi çürüten karşılıklı hatalardan, yanlış davranışlardan yola çıkmak, bir evliliğin çöküşünün anatomisini vermek istiyor. Yalın, net bir sinemayla... Yönetmen, bu amacına büyük ölçüde ulaşmış sayılabilir. Filmi, ilk filmini yapan bir yönetmen için (son zamanların kimi ilk filmlerinde bulamadığımız) bir anlatım rahatlığına, olgunluğuna sahip ...

Üslup cambazlıklarına, kamera hareketlerine, kurgu oyunlarına başvurmadan, bir tür gözlem filmi, bir tür gerçekçi ruhbilimsel irdeleme filmi yapıyor Pirhasan... Bu arada, öyküsünün filminin özüne yerleştirdiği temel öğe ise çağdaş ve egemen (ve de "küçük burjuva") ahlak anlayışımızı sorgulamak. ..

Bir yandan, bu ahlak anlayışının tipik Yeşilçam filmlerindeki temelde kökenli (demek ki feodal) ahlaktan ve onun kişilere empoze ettiği davranışlardan farklılığını gösteriyor Pirhasan... (Örneğin tipik bir Türk filmi, herhalde Sinan'ın "namusunu temizlemesiyle son bulurdu). Ama öte yandan, bu ahlak anlayışının daha "çağdaş", daha "modern" gözükmesine karşın yine de içerdiği kofluğu, yozluğu, yanlışlığı belirtiyor. Ve film, kendince olumlu bir "sevgi mesajı"yla, karıkocanın her şeye karşın birlikteliklerini sürdürme kararıyla sona eriyor.

Saya geldiğimiz tüm olumlu öğelerine karşın, Küçük Balıklar yine de çok başarılı bir film değil. Bu, en çok oyuncuların yetersizliğinden kaynaklanıyor sanırım. Böylesine bir film, özellikle kişiliklere, dolayısıyla oyunculara dayanıyor. Oysa oldukça amatör duran erkek oyuncular ve onların yanında bir türlü tüm yeteneğini ortaya koyamayan bir Hale Soygazi, filmi inandırıcı kılmakta yetersiz kalıyorlar. Ayrıca Pirhasan'ın bu "karı koca savaşları"nın en şiddetli, sert bölümlerinde, yeteri kadar gerilim ve öfke sağlamayı başaramadığını da eklemek gerekir. Küçük Balıklar, yine de son 'dönemdeki "ilk film"lerin en başarılısı. Bize yeni bir yönetmeni haberleyen ve ilgiyle izlenen bir film. Teknik düzeyi ise oldukça yükseklerde geziniyor. “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf, 110”


 

FİLMİ İZLE 



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder