19 Aralık 2022 Pazartesi

  

BALANS VE MANEVRA (2004) 

Senaryo ve Yönetmen: Teoman Yakupoğlu, Kamera: Gökhan Atılmış, Müzik: Teoman Yakupoğlu, Yapım: Procekts Müzik Film Prodüksiyon Yayım ve Pazarlama Reklam Hizmetleri Teoman Yakupoğlu, Şenol Zencir, Cengiz Çağatay Şarkılar: Şebnem Ferah, Bülent Ortaçgil, Supervisor: Ebru Oğuz, Sanat Yönetmeni: Yasemin Kalaba, Eralp Akyol, Kurgu: Mevlüt Koçak, Yürütücü Yapımcı: Abdullah Baykal, Funda Sanlıman,

Oyuncular: Teoman Yakupoğlu, (Timur), Erol Demiröz (Nihat), Bülent Polat (Zagor), Didem Erol (Helen), Bülent Kayabaş (Ümit Kaptan), Seda Akman (Zeynep), Burak Sergen (Kamyoncu Ali), Berna Öztürk (Barmeid), Yusuf Akgün (Ruhi), Müslüm Gürses (Müslim Gürses), Emre Altuğ (Yakışıklı Çocuk), Ayşe Tunaboylu (Zuhal), Saydam Yeniay (Fehmi), Selma Merter (Tanja), Ufuk Akkuzu, Cenan Çamyurdu , Orbay Sayü (Remzi)

Konu: İki yıl önce eşini kaybetmiş ve hayattan elini eteğini çekmiş olan Nihat'ın Bodrum'a gelme nedeni kardeşi Ümit'le buluşmaktır. Otobüste tanıştığı Ruhi ile birlikte Ümit'i
aramaya başlarlar.Nihat teknecilere kardeşini sormaktan vazgeçtiği anda, Kamyoncu Ali onlara Ümit'in nerede olduğunu bilmediğini ama oğlu Timur'un da burada, Zagor'un pansiyonda kaldığını söyler.

Kamyoncu Ali, etrafındaki insanların yalanlarını ciddiye alan ve sürekli hayal dünyasında yaşayan bir yarı delidir. Nihat ve Ruhi Zagor'un pansiyonuna yerleşirler.Ümit Kaptan'ın küçük bir çocukken terk ettiği oğlu ve sevgilisi Zeynep, sorunlu bir ilişki yaşamaktadır. Timur kişilik problemlerini babasının onu terk etmesine bağlar ve bu problemlerinin acısını, kendisini çok seven Zeynep'ten çıkarır. Sürekli başka ve bilinmez bir hayat yaşayan Timur'un yalnız bıraktığı Zeynep,Ruhi ile arkadaşça bir ilişkiye girer.Ruhi'nin daha sonraları platonik bir aşk yaşayacağı Zeynep, ona Timur'la ilgili problemlerini anlatır.Kaptan Ümit ise sahneye çıktığında insanların,onun yaşama zevki karşısında etkilenecekleri biridir.

Kaptan Ümit,sorumsuz,bağlantısız ve hafif bir kişiliktir.Hayatın en çok haz alınacak şekilde yaşanmasıyla ilgili bir felsefesi vardır:" Balans ve Manevra" Bu prensipler bütünü içinde yaşandığı taktirde mutluluğun maksimum olacağını savlayan Ümit'in küçük detayları sayesinde herkesin hayatı algılayışı pozitif yönde değişmeye başlar.

İnsanlar tarafından önce Zeynep'in onu sevdiğine, sonra da boynuzladığına inandırılan Kamyoncu Ali,kendi trajedisini hazırlar. Bu arada Kaptan Ümit'in de bir sırrı vardır.

 

Eleştiriler:

4Balans ve Manevra, sıkılan ve hayata toz pembe bakamayan herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bir film. Farklı hikayeleri, geçmişleri olan bir grup insan Bodrum'da buluşuyorlar. Kimler mi var? Kamyoncu Ali, etrafındaki insanların yalanlarını ciddiye alan bir yarı deli. Eşini kaybetmiş ve hayattan elini eteğini çekmiş olan Nihat, kardeşi Ümit'le buluşmak için Bodrum'a geliyor. Yanında da otobüste tanıştığı Ruhi var. Filmin en bunalım karakteri Ümit Kaptan'ın küçük bir çocukken terk ettiği oğlu Timur, kişilik problemlerini babasının onu terk etmesine bağlayan Timur, sevgilisi Zeynep'e de, kendine de hayatı dar ediyor. Kaptan Ümit ise hayatını anlık zevkler üzerine kurmuş, oğlunun kaç yaşında olduğunu bile hatırlayamayan sorumsuz ve hafif bir kişilik. Hepsi tek derdi kız peşinde koşmak olan Zagor'un pansiyonunda buluşuyorlar.

Gelelim herkesin dilindeki soruya. Teoman, kendiyle benzerlikler taşıyan Timur karakterini kendisi oynamakla iyi mi etmiş? Bence evet. Tabii ki Türkiye'de o 'rolün altından çok daha iyi kalkabilecek pek çok oyuncu var. Ama Teoman hayranları, onun ilk filminde Teoman'dan başkasını görmek istemezdi.

Seda Akman ve Toprak Sergen gerçekten iyi oynamışlar. Ama ben asıl kamyoncu Deli Ali'yi daha da delirten, her "oğlum Aliii" deyişinde bizi bile sinirlendiren kötü adam rolündeki Orbay Sayü'ye (hayatının en güzel dokuz yılını Güney Kampüs'te geçirmiş bir Boğaziçili'dir kendisi) dikkatinizi çekmek istiyorum. İlk sinema filmi olmasına rağmen çok başarılı. Orbay'ı bundan sonra da filmlerde göreceğiz herhalde. Teoman'ın müziğinde, şarkı sözlerindeki farklı doku Balans ve Manevra'da da var. Bu nedenle de ilk filminde etkileyici bir farklılık yaratmayı başarmış olan bir yönetmen olarak övgüyü hak ediyor. (Ömür Gedik  Hürriyet Gazetesi  13 Mart 2005)

 

Teoman’dan şarkıları gibi bir film....

Teoman'ı severim. Ama doğrusu "Mumya Firarda"daki oyunculuğunu, çok kimse gibi ben de hiç sevmemiştim. Ve işte onun ikinci oyunculuğu ve daha önemlisi, ilk yönetmenliği. Ve işte onun ikinci oyunculuğu ve daha önemlisi, ilk yönetmenliği.

Oyunculuğunda büyük bir gelişme yok!.. Yönetmenliği de kusursuz olmaktan uzak. Ama en azından kişisel, özgün, hissederek yazılıp çekilmiş bir film var karşımızda. Üstelik onun şarkılarının dünyasına da oldukça yakın... Filmin konusunu özetlemeye bile kalkmayacağım çünkü oldukça karışık... Ayrıca hikayenin büyük önem taşıdığı filmlerden değil bu. Kabaca, hepsi de yaşam yorgunu, hepsi de sorunlu, hepsi de "eksantrik" bir avuç İnsanın İstanbul' da başlayıp Bodrum kıyılarında devam eden ve orada noktalanan ilişkileri söz konusu. Ve merkezde küskün bir babaoğul ilişkisi, yarı deli bir şoförün hayal dünyası, kayalara çarpmaya mahkum bir aşk, deniz, plaj ve güneş fonu önünde tuhaf bir "turist kız abaza Türk delikanlısı" oyunu vb. şeyler var.

Dijitalle çekilip 35 mm'ye şişirilmiş film, teknik açıdan pek aksamıyor. Teoman'ın yer yer sakin olan üslubu, hareketli sahnelerde (döğüş, seks, vs.) birden coşuyor ve tam bir video klip havasına bürünüyor. Belli bir amatörlük taşıyor filmden. Ama sempatik ve yaratıcı bir amatörlük bu... En önemlisi şu: "Balans ve Manevra" belki sinemamızda yapılmış ilk "egzistansiyalist", yani varoluşçu film. Hikayeden çok yaşanan anların saptanması, kahramanların yaşam üzerine düşünmeleri... Bu açıdan, filmin felsefesini dile getiren kaptan Ümit'in "Hayat herkesin anladığı kadar" sözü önemli. Herkes hayattan kendine göre farklı bir şeyler anlıyor. Ve hayatını ona göre yaşıyor. Ve aynı şey bu film için de geçerli. Bu film de herkesin anladığı kadar. Belki az kişi anlayacak ama anlayanlar gerçekten sevecek...(Atilla Dorsay Sabah Gazetesi, 12 Mart 2005 )

 

Teoman'ın Kendini Takdimidir.

Kapağı Anlat İstanbul'a atamamış mühim Batı masallarından biri Hansel ve Gretel. Masalların gerçek hayatta tekerrürü çerçevesinde, bu masalın izlerini de Balans ve Manevra'da bulmak olası Kahramanı Teoman. Kapağı Anlat İstanbul'a atamamış mühim Batı masallarından biri Hansel ve Gretel. Masalların gerçek hayatta tekerrürü çerçevesinde, bu masalın izlerini de Balans ve Manevra'da bulmak olası. Kahramanı  Teoman.  

Film, kalabalık sayılabilecek karakterler galerisini sunarak başlıyor işe. Ümit (Bülent Kayabaş), teknesiyle turist gezdiren, içkisinde muhabbetinde bir kaptan. Oğlu Timur (Teoman) ise, ne iş yaptığını bilmiyoruz, kendisini ve yakın çevresini yıkıma sürüklemeye baş koymuş, içki şişesi ve kadınların bacakları arasında boğulmaya kararlı, depresif biri. Babasına duyduğu öfkeye sığınıyor ama depresyonunun 'aralıksız alem yapma' kaynaklı olması da pekala mümkün. Timur'un sevgilisi Zeynep (Seda Akman), gördüğü berbat muamelenin altında sevgi kırıntıları ve adamının görünmeyen sıcak kalbini arayan, mazoşist kadınlardan. Ya da kısaca aşık diyelim. Sonra hayalperest bir deli (Burak Sergen), şen bir abaza (Bülent Polat), Ümit'in dul ve kederli kardeşi Nihat (Erol Demiröz) ve ayrıca yeniyetme Ruhi (Yusuf Akgün) var. Hepsi, Bodrum'da bir pansiyonun etrafında konuşlanmış durumdalar. Teoman bu karakterlere dair az sayıdaki ipucunu ortaya serpiyor, fakat sonra en az Hansel ve Gretel kadar kaybolmak suretiyle yolunu bulamıyor; parçalar bir türlü bir araya gelmiyor. Öyle ki mesela ana karakterlerden Ruhi'nin neden Nihat'ın peşine takıldığı, filmin başında annesi on gün boyunca kardeşine bakacağını söylediği halde Bodrum'da ne işinin olduğu (evden mi kaçtı?) konusunda en ufak bir fikir edinemiyoruz.

Basına filmin senaryosunu dağıttılar, fakat o da bu muammanın ilacı değil. Peki tek manasız karakter Ruhi mi? Bunu söylemek haksızlık olur. Balans ve Manevra'daki herkes, bu hususta yarışa katılabilir. Varlık ya da yokluk sebebi ve bir araya geliş bahanesi seyirci tarafından açıklığa kavuşturulamayacak çok şey var filmde. Sahnelerin birbirini takip edişindeki dramatik boşluklar, neredeyse filmin kendisinden büyük. Zira hem kahramanlara yapıştırılan özellikler emanet gibi duruyor hem de filmin kurgusu çok dağınık.

Teoman'ın son albümünün kapağı (önde düşünceli bir Teoman, arkadaki yatakta umursanmayan güzel bir kadın), bu filmde yansıtmaya çalıştığı ruh halinin de özeti sayılır. Timur, onur konuğu olduğu maskeli baloda aslında çok sıkılmakta, kimseye güvenmemekte, onca eğlenceye karşın derinlerde bir yerde saf bir keder yaşamaktadır. .

Balans ve Manevra, bir müzik yıldızının kendi kimliğini sinemada da teşhir girişimi ya da halihazırda medyada yeterince teşhir olmuş birinin, 'Beni bir de benden dinleyin,' çağrısı. Araya Timur’un kadınlar konusundaki doğuştan kısmetini vurgulamak üzere diğer erkek kahramanların abazalığına dair şakalar ve gereksiz başka unsurlar da katılarak biraz renklendirilmeye çalışılmış, kişisel bir deneme. Hatta son dönemdeki Türk sinemasının en kişisel, yalnız aynı esnada en pespaye filmlerinden biri. Balans ve Manevra’nın başlıca faydası, insana film çekmenin ne kadar zor bir iş olduğunu bir kez daha hatırlatması. Zor mor, yine de denemek lazım tabii... (Yeşim Tabak, Radikal Gazetesi )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder