24 Aralık 2022 Cumartesi

 

BEYAZ MELEK  (2007) 

Senaryo ve Yönetmen: Mahsun Kırmızıgül, Görüntü Yönetmeni: Eyüp Boz, Müzik: Yıldıray Gürgen, Mahsun Kırmızıgül Yapım: Boyut Film/Murat Tokat, A. Levent Üngör Sanat Yönetmeni: Zeynep Turan, Ses: Okan Selçuk, Kostüm: Ayten Şentürk, Kurgu: Engin Öztürk, Uygulayıcı Yapımcı: Servet Aksoy, Oyuncu Yönetmeni: Eyüp Boz, 1. Kamera Asistanı: Serdar Güz, 2. Kamera Asistanı: Barboros Engin, 3. Kamera Asistanı: Ethem Dağ, 4. Kamera Asistanı: Mustafa Doğan, Işık Şefi: İbrahim Özkarpat, Işık Asistanları: Murat Ayyıldız, Orçun Özlü, Hüseyin Koç, Set Amiri: İlhan İnci, Set Asistanları: Ülgen Bağlar, Yusuf Harun Eren, Tunç Anlı, Kenan Kalkan, Ses Operatörü: Okan Selçuk, Ses Ast.: İlker Akarsu, Kuaför, Makyaj Şefi: Eyüp Kızılderre, Kuaför Ast.: Server Eskin, Makyaj Asist.: Nazan Uğurlar, Set Fotoğrafı: Erhan Kozan, Yapım Koordinatörü: Fatih Teksal, Yap. Koord. Ast.: Can Üngör, Yönetmen yardımcısı: Erhan Tursun, Reji Sorumlsu: Mehmet Tepe, Asistanları: Ahmet Saldırıcı, Hande Yöğen, Şölen İnce, Onur Ümit, Sanat Yüön Asist.: Ayşe Uysal, Sanat Asistanları: Hande Bayır, Tevfik Hacıbeyoğlu, İdil Erkut Malhan, Murat Keleş, Okay Dayan, Kostüm: Aylen Şentürk, Kostüm Asist:: Eda Bayraktar, Ardemis Şahman, Hafize Köklü,

Oyuncular: Ali Sürmeli (Zeki), Arif Erkin Güzelbeyoğlu (Mala Ahmet), Bilge Zobu (Yaşar Hoca), Cansu Aktay (Buse), Cihat Tamer (Tayyar Müdür), Cezmi Baskın, Cezmi Baskın, Deniz Oral, (Palyaço Ziya) Emel Sayın (Emel Sayın), Erol Demiröz (Laz İlhan), Gazanfer Özcan ( 2. Palyaço), Erol Günaydın (Komtan Vahit), Fadik Sevin Atasoy (Hatice), Fırat Danış (Musa), Gülhan Tekin (Zeynep), Hüseyin Avni Danyal (Selim), İlkay Saran (Ayşe), Nemci Yapıcı (Ömer), Gazanfer Özcan, Lale Belkıs (Nebahat), Mahsun Kırımızıgül (Ali), Nejat Uygur (Gazi Cemal), Nurşin Demir (Kader), Salih Kalyon (Hacı Murat), Sarp Apak (Reşat), Suna Selen (Mizgin), Tanju Tuncel (Perihan), Toron Karacaoğlu (Yorgo), Tomris Oğuzalp (Suzan), Yavuz Bingöl, (Hıdır) Yıldız Kenter (Melek), Zeynep Tokuş (Nazlı),

: Ali ve Reşat, beyin kanseri olan babaları Ahmet'i kemoterapi görmesi için İstanbul'a getirmiştir. Ahmet ağır tedaviye daha fazla katlanmak istemediğinden hastaneden kaçar. Oğulları peşine düşer ancak Ahmet onlardan kaçmayı başarır. Kaçarken kendini bir huzurevinde bulur.

Huzurevi sakinleri, Ahmet'in çocukları tarafından terk edildiğini sandıkları için orada kalması konusunda ısrar ederler. Zorlukla konuşabilen Ahmet durumu kabullenir. Ali ve Reşat Ahmet'i huzurevinde bulurlar. Ama mutlu göründüğü için bir süre orada kalmasına ses çıkarmazlar. Babalarının son günlerini mutlu geçirmesi, belki hiç işe yaramayacak ama çok acı verebilecek bir tedaviden daha önemlidir. Huzurevi sakinlerinin her birinin kendi hikayeleri ve dramları vardır. Ahmet bunları öğrendikçe onlara daha yakınlaşıp her birini tek tek çok sever.

Ahmet'in misafir olduğu günün hemen ertesinde huzurevi sakinlerinden Yaşar Hoca ve Nebahat evleneceklerdir. Bu insanları çabucak benimseyen Ahmet düğün masraflarını karşılamak ister. Elbirliğiyle güzel bir düğün yaparlar. Bununla yetinmeyen Ahmet, çiçeği burnunda çifti balayı için Diyarbakır'daki köyüne davet eder. Üstelik diğer huzurevi sakinleri de bu geziye davetlidir. Belki geriye kalan yıllarında böyle bir fırsatı bir daha yakalayamayacak olan bu yaşlı insanlar, teklifi coşkuyla kabul ederler. Hep beraber kiraladıkları bir minibüsle yola çıkarlar. Ancak yolculukları hiç sakin geçmez. Onlar için asıl macera bu yolculukla birlikte başlayacaktır.

ÖDÜL:

41. Uluslararası Houston (ABD) Film Festivali 
►En iyi uluslar arası yabancı Film Ödül
► En iyi Yönetmen Jüri Özek ödülü

Mahsun Kırmızıgül) Festival başkanı Hunter Todd yaptığı konuşmada şöyle dedi. "Festivalimizde bu akşam 41 senedir aramızda olmayan bir bayrak “Beyaz Melek”’in başarısı ile dalgalanacak. Beyaz Melek olağanüstü ve muhteşem bir yapım. Son dönemlerde izlediğim en vurucu film"

· Vefalı Doğu, kahpe Batı

Mahsun Kırmızıgül sinemaya senarist yönetmen oyuncu besteci olarak son derece iddialı bir başlangıç yaptı. “Beyaz Melek”teki oyunculuğu başarılı sayılabilir ama senarist ve yönetmen olarak henüz çok eksiği var.

“Beyaz Melek” bazı sinemasal ve duygusal planlar yakalamış olsa da dramatik açıdan bütünlük içermeyen bir film. İstanbul huzurevi, Doğu’ya yolculuk ve Tuz Gölü’nde mola, Doğu’da geleneksel misafirperverlik diye üç bölüme ayırabiliriz. Çok sayıda karakter ve yan öykü, tanınmış isimleri bir araya toplama amacına hizmet ediyor ama filmi karmaşıklaştırdığı gibi yüzeysel de kılıyor.

Beyaz Melek” yaşlı bir adamın hastanenin radyoterapi odasından kaçması ve iki genç adamın onu kovalamasıyla açılıyor. Yaşlı adam rastlantı sonucu bir huzurevinde buluyor kendini... Kapıya bırakıldığını sanıp içeri buyur ediyorlar. Doğu’dan gelen ve huzurevinin ne olduğunu bile bilmeyen oğulları bahçede sabahlarken kaderlerine terk edilmiş yaşlıları tanıyoruz. Her birinin farklı bir kesimi temsil etmesine özen gösterilmiş, bu da filme zoraki bir mozaik havası vermiş.

Aralarından biri de emekli hemşire, beyaz rengi çok seven, herkese kol kanat geren, sürekli bir melek görüp onunla konuşan Melek... Yaşlılar ölüme yaklaştığı için olsa gerek film adını bu karakterden alıyor.

Tipik bir mendil ıslatan “Beyaz Melek” tipik bir mendil ıslatan film. Ailelerinin sahip çıkmadığı ya da kimsesiz kalmış Batılı yaşlılarla koca bir aşiretin başı olan Doğulu ata erk arasındaki çelişkiye vurgu yapıyor. İstanbul ile simgelenen Batı’da aile büyüklerinin yeterince sayılıp sevilmediğini, Doğu’da ise el üstünde tutulduğunu söylüyor. Batı’ya dair eleştirisinde haklı olsa da feodalitenin ortadan kalktığını iddia eden, çok eşli, çok çocuklu olmanın sevimli göründüğü, zengin bir masal Doğusu yaratması fazla iyimser bir yaklaşım.

Yaşlılara ne kadar şefkatle yaklaşsa da filmin şiddete bakışında da bir çelişki var. Hem silahın sadece varlığının bile bela getireceğinin altını çiziyor hem de dayak atanı dayakla cezalandırmayı haklı görüyor.

Mahsun Kırmızıgül’ün canlandırdığı, belinde silah taşıyan karakter huzurevinde yaşlılara eziyet eden hastabakıcının yaptıklarına bakınca şok geçiriyor. Onun aklının almadığı bu şiddet türü yüzünden hastabakıcının boğazına sarılması filmin hassasiyetlerine uymuyor. (Alin Taşçıyan, Milliyet G.)

FİLMİ İZLE  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder