15 Aralık 2022 Perşembe

 

ÇAMUR (2002) 


Senaryo ve Yönetmen: Derviş Zaim, Görüntü Yönetmeni: Feza Çaldıran, Müzik: Michael Galasso, Koulis Theodorou Yapım: Marathon Filmcilik Derviş Zaim ve Artimage Yapımı Marco Müller/Rai Cinema Dschoint Ventschr Filmproduktion TSI—Televisione svizzera Fabrica Cinema (Türk  Yunan ortak yapımı)  Sanat Yönetmeni: Adnan Öngün, Montaj: Francesca Calvelli, Işık Şefi: Giray Gergin, Ali Sami Yaşar, Özgün Müzik: Meichael Galasso, Koilis Theodorou, Ses Kaydı: Nuh Mete, Ses Montajı: Emanuela Di Giunta, Uygulayıcı Yapımcı: Sadık Deveci, Lucy Wood,

Oyuncular: Mustafa Uğurlu (Ali), Yelda Reynaud (Ayşe), Taner Birsel (Temel), Bülent Emin Yarar (Halil), Tomris İnceer (Oya), Arslan Kacar (Zeki), Ümit Çırak (Mahir), Yüksel Arıcı (mafya), Muhammed Cangören (mafya ), Atilla Ulaş (mafya), Cengiz Deveci, Mete Şen, Ercüment Balakoğlu, Nadi Güler (çavuş), Şerafettin Kaya (çavuş), Veli Doğan (çavuş), Serhan Emek (1. nöbetçi), Fuat Sözen (2. nöbetçi), Emir Ali, Derviş Zaim, Özden Özdemir, Roger Taylor (BM görevlisi), Mete Şen (1. doktor), Ercüment Palekoğlu (2. doktor), Murat Demirel, Alp Eren, Korhan Tümer, Ali Dervişoğlu, Feramuz Tuna, Ceyhun Parlak, Kenan Sunar, Hasan Gürsoy, Emir Özer, Lütfi Metin, Emir Ali Timurlenk (1. çamur alan sivil), Ramazan Alkış (2. Çamur alan sivil), Abdulkadir Ongün (3. çamuar alan sivil), Salih Ökmen (4. çamur alan sivil), Abduırrahman Aksüt (5. çamur alan sivil), Tayyip Öklü (6. çamur alan sivil), Konuk Oyuncular: Ali Düşenkalkar Ahmet), Murat Garipağaoğlu (Hasan), Engin Alkan (2. doktor), , Erdinç Olgaçlı (komutan)

Konu: Film, Kıbrıs harekatının 30 yıl önce niçin yapıldığını, harekat sonrasında iki toplumun kendi taraflarında huzurla yaşadığını taburuna anlatan çavuşun görüntüleri ile başlamaktadır. Askerleri "Rumlar tekrar silahlanmaya başladıkları için hazırlıklı olmalıyız" diye bağırtır. Askerlerden biri (Ali) bağırırken düşer ve bayılır. Arkadaşları onu revire götürürler. O sırada ameliyatta olan kardeşi Ayşe'yi ararlar. Ayşe, ölen kızının yumurtaları ile hamile kalmaya çalışan bir kadının ameliyatını yapmaktadır. Kadın başarısız olunma ihtimaline karşı Ayşe'den kızının kalan yumurtalarını saklamalarını rica eder. Ayşe ve nişanlısı Halil, Ali'yi kışladan alırlar. Hastaneye götürüp, muayene ettirirler. Ali'nin güneşe çıkması ve bağırması yasaktır. Sesi kesilmiştir, konuşamamaktadır. Hastanede arkadaşları Temel ile karşılaşırlar. Temel, onları akşama restaurant'ına davet eder. Ali'nin heykeli bitmiştir. Onu göstermek istemektedir. Halil, tuzda ahtapot yaparsa geleceklerini söyler. Temel, tuz almak için yakındaki tuz gölüne gider. Orada gördüğü köpekler ona eskiden kalma ölmüş köpek görüntülerini hatırlatır. Fenalaşır. Deniz kenarındaki restaurant'ına geri döner. Suya dalar. Suyun içinde heykeller vardır. Bir ahtapot yakalar. Tuza gömüp, fırına atar. Ayşe ve Halil, Ali'nin heykelini görmek isterler. Bu Temel'in bir projesidir. Kıbrıs'ın Rum ve Türk tarafında evlerini terk etmek zorunda kalan insanlar yaşamaktadır. İki taraftan eski evlerine kendi heykellerini ve kaydedilmiş görüntülerini para karşılığı yerleştirecek insanlar bulunmuştur. Birbirlerinden nefret edenler birbirlerine heykellerini yollayacaklardır. Ali'nin heykeli de eski evine konacaktır. Rumlar Ali'ye bakarken onu düşüneceklerdir. Bu da barışı getirecektir. Halil bunu olmayacak bir şey olarak düşünmektedir. Ali'nin heykeli mikrofon başındadır. Heykeline bakar. Temel, heykel ile Ali'yi birlikte kaydetmektedir. Sosyal ve politik nedenlerle gidemediği evine heykeli gidecektir. Temel'in bu projesi yürümeyecek bir proje gibi görünmektedir. Yine de yaptığı heykel Rum tarafına gider. Bu arada Temel saklandığı bir odada kendisini kaydetmektedir. 18 Ağustos 1974'te intikam için birçok Rum öldürdüğünü söyler. Mezarları da çamurların oradadır. Bunu yapanlar dışında kimse bilmemektedir: kendisi, Hüsnü ve Halil. Ancak bu kaseti parçalar. Geçmiş yıllarda yaptığı bu katliam onda büyük bir suçluluk duygusu yaratmıştır. Ali ise sürekli bayılmaktadır. Hastalığının ne olduğu belli değildir. Kışlada yine bayılınca doktor kullandığı tüm ilaçların yanlış olduğunu söyler. Yine güneşe çıkması yasaktır. Bu yüzden gece nöbet yazılsın der. Komutanı askerliğinin bitmesine üç hafta kala çürük raporu almasına karşıdır. Askerler çamur bölgesinde nöbet tutmaktadır. Bu bölgeye insanların girmesi yasaktır. Sakatlar ve hastalar şifalı olduğuna inandıkları bu çamuru hasta olan bölgelerine sürmektedirler. Ali'nin nöbeti sırasında Ayşe'nin hastası olan kadın Ali'den çamur ister. Büyümekte olan karnına sürecektir. Ali çamuru verir. Bunu gören başkaları da Ali' den çamur isterler. Ali matarasına su doldurmak için nöbet tuttuğu yerde bulunan bir kuyunun yanına gider. Matarasını aşağı sarkıtarak su doldurur ve içer. Ali her nöbetinde kuyunun suyundan içmeye çalışır. Ancak kuyuda su olmasına rağmen doldurmakta zorlanmaktadır. Kuyuya iner. Su içer. Bu arada boynuna çamur bulaşır. Nöbet değişimini yaptıran çavuş, dönüş yolunda Ali'ye çamurun cezalı olduğunu söyler. Burada Türk askerleri öldürüldükleri için ordu tarafından cezalandırılmıştır.

Ali kuyunun içinde çalışmaya başlar. Ayşe'nin hastası olan kadın ona bir muska vererek çamura gömmesini söyler. Ali muskayı gömer. Çamurdan bir poşete doldurur. Kışlada gizlice tuvalette boynuna sürer. Bu arada çalışmaları sırasında Ali kuyudan bir Kibele heykeli gövdesi de çıkarır. Dışarı çıkınca otların içine saklar. Halil'in onu ziyaret ettiği sırada ona gizlice çamura gelmesini söyler. Heykeli nöbet yerinden Halil'e vererek Ayşe'ye gönderir. Bu sırada Ayşe'nin evine Temel gelir. Rum tarafında yaşayan evin eski sahibinin heykelini ve video kaydını getirmiştir. Ali'nin gönderdiği Kibele heykelini Temel görmesin diye saklarlar. Temel bu projeden bir kitap çıkarmayı planladığını anlatır. Ayşe'ye bir defter bırakır ve duygularını yazmasını ister. Rumlar' ın Ali'nin de kasedini istediklerini söyler. Ancak Ali konuşamadığı için başka birini bulmak zorundadır. Ayşe katliam sırasında onunla birlikte olan Ahmet ile görüşmesini söyler. Temel gittikten sonra Halil, eve bir sürü insanın geleceğini söyler. Kibele heykelini kendi evine götürmeyi teklif eder. Ayşe kabul etmez. Halil'in asıl amacı heykeli satmaktır. Bir kaçakçı ile konuşur ve 510 milyon dolar değerinde olduğunu öğrenir. Ali heykelin kalan kısımlarını da bulur. Halil çamur bölgesi ile ilgili bir araştırma yapmıştır. Bu bölgede antik dönemden kalma bir sağlık merkezi tapınağının olduğunu öğrenmiştir. Ali'ye hastaların hasta yerlerinin kalıplarını tapınağa sunduklarını söyler. Halil, Ali'nin bir sürü eski eser buulabileceğini düşünmektedir. Ali'ye bir dedektör verir. Ali, Halil'den kendi kalıbını da ister. Temel savaşta Rumlar tarafından yaralanıp, bacağını kaybeden bir arkadaşının kalıbını çıkarıp, kaydını yaparken Halil gelir. Temel, iki toplumun dışkılarının ortak olarak arıtıldığı bir tesiste bulunduklarını söyleyerek ne düşündüğünü sorar adama. Ancak yanıt alamaz. Halil, Ali'nin başının ve boğazının kalıbını istediğini söyler. Kalıbı alır. Ali'ye götürür. Ali, heykelini çamura gömer. Ne yapacağını merak eden Halil, onu gizlice izler. Ali gittikten sonra ne gömdüğüne bakar. Çavuşu Ali'ye yakında çürüğe çıkarılacağını söyler.

Bu arada Temel projesi konusunda sıkıntı yaşamaktadır. İnsanlar Rumlardan barış isteyen haindir diyenlerin evlerini taşladığını söyleyerek projeden vazgeçmektedirler. Temel, geri verilen heykeli alıp, suya atar. Ali'nin nöbet tuttuğu yere gelen kadın boğazının durumunu sorar. Halil geldiğinde Ali ona bir not uzatır. Notta "çitleri iki metre geriye çakmak istiyorum." yazmaktadır. Birlikte çitlerin yerini değiştirirler. Halil, Ayşe'nin evine gizlice girip Kibele heykelini alır. Ayşe eve geldiğinde heykeli göremeyince Halil'e telefon edip, mesaj bırakır. Temel Ayşe'ye gelerek heykeli geri alacağını söyler. Projeyi değiştirecektir. İsviçre' deki sponsor ailelerini kaybetmiş Rum ve Türk erkeklerin spermlerini almalarını teklif etmiştir. Ayşe, spermlerin tanklarda dondurulması gerektiğini ve Temel'e sıv nitrojen verebileceğini söyler.

Ali, çitlerin yerini değiştirdiği için hapse atılmıştır. Temel ve Ayşe onu ziyarete giderler. Ayşe, Halil'in ortadan kaybolduğunu söyler. Temel yeni projesini Ayşe'ye gösterir. Sperm dolu tankı yerleştirdikleri salonun duvarlarına da vericilerin hikayelerini asacaklarını söyler. Temel, Ali'nin de spermini istemektedir. Ayşe, Ali'nin çamur istediğini söyler. Tek başına gitmeye korktuğu için Temel' den onunla gelmesini söyler. Temel oraya gitmeye korktuğu için işi olduğunu söyler. Ayşe, nöbetteki askerin itirazına rağmen tek başına çamur alır. Ali' ye niye onu yasak bölgeye yolladığını merak ettiğini söyler. Bir daha gitmeyeceğim der.

Hapis sonrası Lefkoşa'da TürkYunan sınırında nöbet tutan Ali, matarasını yağmur suyu ile doldurmaya çalışırken bacağından vurulur. Hastane sonrası eve döner. Aradan kısa bir süre geçmiştir. Ahmet sürekli sakat kalan bacağına ve boğazına çamur sürmektedir. Ayşe ise hamiledir. Temel' de Ahmet'in bacağının kalıbını getirir. Ali'nin sesi yavaşta olsa çıkmaktadır. Ali'ye bir tüp vererek spermlerini buna koymasını söyler. Ali'nin spermlerini alır. Ayşe, Temel'in getirdiği bacağı çamura gömmeye gider. Derin bir çukur açar. İçine girdiği çukurdan çıkamaz. Nöbetteki asker yardımına koşar. Ali, Temel'e telefon ederek çamura gitmesini söyler. Temel istemese de gider. Ayşe'yi arabasına alarak hastaneye götürür. Ayşe bebeğin i kaybeder. Temel suya attığı heykelleri çıkarır. İçki içerken Ali gelir. Ali'ye onu ölü sandıkları için Rumları öldürdüklerini söyler. Öldürdüğü adamın saatini almıştır. Ara sıra bunları kasetlere söyleyip, sonra kasetleri parçaladığını söyler. Ali'ye bir kaset verir. "Bunu kırmamam için alyarın insanlara gösterirsin" der. Ali, ertesi günkü toplantıya gider. Katliamdan sonra herkesin perişan olduğunu öğreniriz. Rum arayıp, bulduklarını söyler. Onları çamurda vurmuşlar ve bazılarını da kafaları dışarıda gömmüşlerdir. Toplantıdakilerden biri aynı şeyin Ali'de de olduğunu söyler. Aynı acıyı Ali' de yaşamıştır. Kendini başka birinin yerine koymaya isyan etmektedir . Temel konuşmaya başlar. İntikam için iki Rum'u vurduğunu itiraf eder. Ali, Temel'e Ayşe'nin evde olduğunu söyler. Aldığı saati ve kasedi ona geri verir. çamura gidip, gömdüğü uzuvlarını çıkarır. Temel ise Ayşe'nin evine gider. Sarılırlar. Ayşe'nin telefonu çalar. Halil geri dönmüştür. Buluştuklarında Ayşe'ye bir çanta dolusu para getirdiğini görürüz. Ayşe parayı kabul etmez. Halil, Ali ile de konuşur. Kibele'nin başını bulurlarsa daha çok para alacaklarını söyler. Halil, daha önce heykel için pazarlık yaptığı adamlardan saklanmaktadır. Kibele'nin kafasının peşindedirler. Ali, Ayşe, Temel ve Halil'i yakalarlar. Heykelin başının yerini sorarlar. Temel, çamurun orada olduğunu ve yerini bildiğini söyler. Çamurda gösterdiği yeri Temel'e kazdırırlar. Temel, yıllar önce öldürdüğü adamlardan birinin kemiklerini çıkarır. Ağlamaya başlar. Koşmaya başlayınca öldürülür. Ayşe mezarlıkta Temel ve Ali'nin mezarını ziyaret eder. Filmin başında Ayşe'nin yapay döllenme yaptığı kadın çocuğunu doğurmuştur. Ayşe'nin ise hiç bebeği olmayacaktır. Kadının kızının yumurtalarını ve Ali'nin spermlerini kullanarak; eskiden hemşire olan kadının yardımıyla yapay döllenme yolu ile hamile kalır. Ayşe, Temel'in heykellerinden birinin yanında su kenarında otururken iki tane küçük çocuk yanına gelerek oturur. “Nigar Pösteki, Yönetmen Sineması, syf 45”

ÖDÜL

15. Ankara Film Festivali

►Tomris İncer “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu”

14. Orhan Murat Arıburnu

►“En İyi 2. Film”

25. SİYAD (Sinema Yazarları Derneği)Sinema Ödülleri

► Yelda Reynaud “En iyi kadın oyuncu”

60. Venedik Film Festivali (2003)

►Unesco Ödülü

& Derviş Zaim, Çamur filmi ile Türk Sineması'nda pek yapılmayan birşeyi gerçekleştirmiştir. Kendi kişisel tarihine fillminin bakış açısından bir yorum getirmiştir. Yönetmen Limasol'ü 1974 yılında yani barış harekatının yapıldığı yıl terk etmiştir. Bilindiği gibi Kıbrıs'ta darbe olunca Türkiye 20 Temmuz 1974'te müdahalede bulunmuştur. Sembollerle yüklü bir film gerçekleştiren yönetmen, metaforlar ile bitirilemeyen bir soruna; Kıbrıs meselesine kendi yorumunu getirmiştir. Hastalık, çamur, ölüm, doğum ve doğurma gibi semboller yardımıyla derdini anlatmaya çalışmıştır.

AB üyeliği sürecinde müzakerelerin başlayabilmesi için önemli meselelerden birisi haline gelen Kıbrıs, Türk Sineması içerisinde kendisine ciddi anlamda yer bulabilen bir konu değildir. Hamasi bir biçimde savaş kahramanlığı gösteren karakterlerin hikayeleri çerçevesinde fon olarak kullanılmış ve meselenin analizine giden bir film ortaya çıkarılmamıştır. Türk Sineması Kıbrıs'ı, "Kıbrıs Çıkarması" yönünden ele almıştır. Ada'nın sorununu tartışan, fikir üreten, tarih ile günümüzü karşılaştırıp, analizler yapan bir fikir sineması oluşturulamamıştır. Bu anlamda daha çok kahramanlık yapan karakterlerin öykülerinin mekanı olmuştur.

Film, Kıbrıs'ın çalkantılı tarihinin Kıbrıslılar üzerindeki psikolojik etkisinin çok olduğunu anlatmaktadır. Karakterlerin hepsi bir biçimde geçmişlerinde yaşadıkları travmayı bugün de yaşamaktadırlar. Ancak geçmiş yeterince açıklayıcı bir biçimde anlatılmamıştır. Hollywood'un bazı Vietnam filmlerinde olduğu gibi karşı tarafa verilen zarar nedeniyle vicdan azabı çekildiği hissi doğmaktadır. Temel'in lise çağındayken intikam amacıyla öldürdüğü iki kişinin yasını hala tuttuğu görülmektedir. Vicdan muhasebesinde iki tarafla ilgili bazı projeler üreterek kendisini rahatlatmaya çalışmaktadır. Geçmişi ile yüzleşip, bunu itiraf ettiği gün başka bir arkadaşının RumIarın da aynı şeyi Türk tarafına yaptığı konusundaki feryadı ise katliam zamanını yine de fazla açıklayamamıştır. Sembollü anlatım kullanılması filmin amacının anlaşılmasını da zorlaştırmıştır.

Çamur' daki hastalığı yaşayan aslında Kıbrıs'tır. Hastalık metaferdur. Ali'nin nedeni anlaşılamayan hastalığı Kıbrıs sorununun açmazını da içinde barındırmaktadır. Ali'nin aniden ortaya çıkan hastalığı doktorlar tarafından anlaşılamamıştır. Tıp çaresiz kalınca kendi çaresini kendisi aramaya başlar. Kıbrıslılar da çaresiz bir hastalığa yakalanmış gibi ortada kalmışlardır. Konuşamayan Ali, Kıbrıs insanını simgelemektedir. Halkı hariç Kıbrıs hakkında herkes konuşmaktadır. Bir adada sıkışmış, yok sayılan bir halkın kaotik durumudur aslında bu. Zıt öğe olarak da doğum kullanılmıştır: yeni bir başlangıç.

Filmin içerisinde önemli bir yeri olan çamur, hem şifadır hem de Rumların ve Türklerin birlikte öldürüldükleri, bu nedenle de cezalandırılan bir mekandır. Çamur olarak adlandırılan bölge, iyilik ve kötülüğün kaynağıdır. Ali, hastalığına şifayı çamurdan beklemektedir. Temel ise katliam sırasında buraya Rum kurbanlarını gömdüğü için vicdan azabı çekmektedir. Kendini tatmin edebilmek için Rum ve Türk halkları arasında ortaklıklar yaratacak projeler üretmektedir. Halil için ise çamur, değerli antik heykellerin bulunduğu, para ve zenginlik kaynağı bir yerdir. Burası herkesin bir biçimde bağlı ve mecbur olduğu bir mekandır. Film içerisinde heykelin de ayrı bir yeri vardır. Temel, Rum ve Türk tarafında ortak yürütülen bir proje üzerinde çalışmaktadır. Evlerini terk eden Türkler ve Rumlar'ın heykelleri yapılıp, eskiden yaşadıkları evlere konulacaktır. Bu sayede evi ziyaret edenler ve de şimdiki sahipleri geçmişi hatırlayacaklardır. Ancak bu proje insanların tepkisi nedeniyle sona erer. Geçmişi unutmak kolay değildir. Yaralar henüz çok yenidir. Ali'nin Halil sayesinde öğrendiği bir eski inanışa göre çamurun şimdiki yerinde bulunan bir sağlık tapınağına hasta insanlar rahatsız oldukları bölgelerinin kalıplarını gömmektedirler. Ali' de çamurun şifasına inanıp, hastalığı için onu kullanmaya başladığında başının ve boğazının da heykelini çamura gömer. Halil'in açgözlülüğü yüzünden başlarını belaya sokacak olan Kibele heykelini de bu şifa arayışı içerisinde bulacaktır.

Kıbrıs, metafor olarak kullanılan hastalık ve çamur ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Fizyolojik ve psikolojik hastalıktan kurtulmak için önce gerçeklerle yüzleşmek gerekmektedir. Kişisel düzeylerde Ali'nin, Temel'in ya da arkadaşlarının içinde bulundukları sıkıntıların kaynağı tüm yönleri ile Kıbrıs gerçeğinin üzerine oturtulamamıştır. Karakterlerin iyileşmek ile ilgili bir takıntıları vardır. Ali, eskisi gibi konuşmak istemektedir. Temel, içindeki suçluluk duygusunu dışarı vurmak istemektedir. Ayşe ise Halil'den yediği darbe sonucunda, çocuğunu da kaybedince anne olabilmek için yapay döllenme yolunu seçmiştir. Kesintili sahneler, öyküde atlamalar, kahramanların detaylara boğulmuş hayatları asıl meseleyi de bulanıklaştırmıştır: Karakterler geçmişte kendilerini savunmak zorunda kalmışlar ve insanları öldürmüşlerdir. Geçmişlerindeki bu acı bugünlerini de etkilemektedir. Ancak onlar dışında bu travmayı yaşayan insan olup olmadığı konusunda film fazla açıklayıcı değildir. Temel'in heykel projesi için insanları parayla ikna etmesi, Halil'in heykellerle barış olamayacağına dair sözleri, toprağına sahip çıkmak yerine kısa yoldan zengin olma çabası, sadece katliam yapanlarda "Vietnam Sendromu" olduğu duygusunu uyandırmaktadır.

Bu sembollerle yüklü, ele aldığı konu itibariyle gerçekçi ancak yorumu ile sorundan uzaklaştırıcı film, hastalık ile Kıbrıs'ın her yanını sarmış, yıllara yayılan bir sessizliği anlatmaktadır. Bağırmak isteyen ancak sesini çıkaramayan, çaresizlikle kendini anlatmaya çalışan, geçmişin cenderesinde sıkılmış, itiraf etmek isteyip, edemeyen, yine de kendi yolunu çizmek zorunda olan, yine kendi toprakları aracılığıyla iyileşecek bir toplum. Ayşe'nin başka bir kadının yumurtalarını ve kardeşinin spermlerini kullanarak ikiz bebek sahibi olması, toplumun yine kendisinin bir çözüm yolu bulacağının işaretidir: Rum ve Türk taraflarını bir araya getirerek, iki toplumlu bir Ada'da umutla yaşamak mümkündür. Bu anlamda filmin sonundaki Ayşe'nin iki çocuğu umudun, geleceğin tekrar doğumudur. Ada halkı bir biçimde yaşamanın yolunu tekrar bulmuştur. Ali, çamurdan bacağı gömdüğü yerden çıkararak kendi kaderini boş umutlara bağlamaktan vazgeçmiştir. Temel, suçunu itiraf ederek vicdanını rahatlatmıştır. Ancak açgözlü Halil'in para tutkusu ölümlerine neden olmuştur. Kendi kaderlerini kendilerinin belirlemeleri gerektiği fikrini gerçekleştiren ise bir kadın olacaktır: Ayşe. Bereketin ve doğurganlığın sembolü kadın, Kibele.

Türk Sineması'nın Kıbrıs Sorununa değişik bir yorumu olarak niteleyebileceğimiz film, çamur, Kibele, hastalık, heykel gibi metaforlar aracılığı ile derdini anlatmaya çalıştığı için karmaşıklaşmıştır. “Nigar Pösteki, “Yönetmen Sineması” syf 50”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder