25 Aralık 2022 Pazar

 

SONBAHAR (2007) 

Senaryo ve Yönetmen: Özcan Alper, Görüntü Yönetmeni: Feza Çaldıran Yapım: Kuzey Film/Serkan Acar Kurgu: Adnan Elial, Sanat Yönetmeni: Canan Çayır, Yardımcı Yönetmen: Demet Yeşilbaş, 1. Yönetmen Yardımcısı: Özgür Pak, Sanat Yönetmeni Yrd: Yasemin Taşkı, Efraim Vayiç, Yapım Sorumlusu: Gökhan Evecan, Yapım Asistanları: Cemil Aksu, Soner Alper, Cenk Ağacabey, Yardımcı Yapımcı: Kadir Sözen, Ersin Çelik, 2. Kamera Asistanı: Meryem Yavuz, Kameraman: Yankı Topçu, Focus Puller: Burak Şenbak, Diyalog Kurgu: Fatih Rağbet, Renk Düzenleme: Cem Taşkara, Işık Şefi: Engin Altıntaş, Işık Asistanı: Ümit Özcan, Şerif Atar, Makyaj: Sophie Macverie, Daduna Ghanti, Ses Tasarım: Orçun Kozluca, Dolby Miksaj: Rasim Kurtulan, Foley Artist: Fuat Güney, Ses Teknisyeni: Muhammed Mokhtary, Boom Operatörü: Ebrahim Mokhtary, DS Nitris: Burak Sürücü, Set Amiri: Rasim Kurtulan, Set Asistanı: Tolga Ayhan, Mutlu Avar,

 Oyuncular: Onur Saylak (Yusuf), Raife Yenigül (Gülefer), Megi Kobaladze (Eka), Serkan Keskin (Mikail), Nino Lejava (Maria), Sibel Öz (Asiye), Cihan Çamkerten (Onur), Serhan Pirpir (Cihan), Yaşar Güven (Koğuş Yaşar)

 Konu: Yusuf, 1992’de 22 yaşında girdiği cezaevinden 12 yıl sonra çıkıp köyüne gelir. Aslında iki yıl daha yatması gerekirken geçirdiği ağır hastalık yüzünden çok az ömrünün kaldığının anlaşılması üzerine serbest bırakılır. Yakalandığı verem hastalığı akciğerlerini iyice zayıflatmıştır. Bir de F Tipi hapishane sistemine karşı yapılan ölüm orucu eylemlerine katılması sağlığını iyice kötüleştirmiştir. Doktor durumunu kendisine açıklayıp yazdığı raporla bırakılmasını sağladığı Yusuf’u, cezaevinden çıkıp geldiği köyünde (ÇamlıhemşinFırtına vadisi) bir tek yaşlı hasta annesi beklemektedir. Babası kendisi cezaevindeyken ölmüştür...

 Ablası Meliha ise evlenmiştir. Annesi Rukiye Hanım (75) ağır hastadır ama tüm duaları oğlunu tekrar yanında görebilmek içindir, duaları sonunda kabul olmuştur. Artık tek düşüncesi huzur içinde ölmeden önce Yusuf’u Evlendirmektir Bu mesele için köyün önde gelen ihtiyarlarından Mustafa Amca (72) ile konuşur... Ama bilmemektedir ki zamanın akışı Yusuf için artık onunkiyle bir değildir.

 Ekonomik nedenlerle sadece yaşlıların kaldığı köyde Yusuf’un arkadaşı Mikhail kışları köyün kahvesini işletmektedir. Yazları ise orman işletmelerinde sahip olduğu çekici aracı ile kesim işlerinde çalışmaktadır. Yusuf ve Mikhail’in konuşmaları hep yaşanmamış gençlikleri ve zamanla ilişkileri üzerinedir. Mikhail’in söylediğine göre bir iki yıl kaldıktan sonra gitmeyi düşündüğü buralardan bir türlü gidememiştir. Zamanın nasıl akıp gittiğini anlamamıştır. Severek evlendiği ve hatta ölümü göze alıp kaçırdığı karısı Nefise’ye karşı bile duyguları değişmiştir. Tek tesellisi oğlu Onur (10) ve artık farkında olmadan bağımlısı olduğu alkoldür. Müdavimlerinin her daim köyün ihtiyarlarının oluşturduğu bu kahvede o da onlarla ruhunu yitirmiştir.

 Yusuf birkaç ay sonra öleceğini kimseye söyleyemezken, içindeki hesaplaşmayı da tek başına yaşamaktadır. Yıllarca hapishanede kalmanın verdiği alışkanlıkla fazla dışarı çıkmaz ve insanlarla kolay ilişki kuramaz. Geceleri kâbuslarla uyanır, sabahın erken saatlerinde kendini dışarı atar ve uyanmakta olan vadinin sesini dinler. Bu seslere gençken çok iyi çaldığı müzik aleti tulumun bozuk akort sesi karışır. Tulumu tavan arasından çıkarır ve her gün birkaç saatini tamir etmeye ayırır. Bir gece karşısına Mikahil’in ısrarı ile gittiği ilçedeki meyhanede konsomatris olarak çalışan Gürcü kızı Elka çıkar. Olduğundan farklı ve rahat görünmeye çalışan Elka istemeden girdiğ iilişkiler ağına rağmen hala ruhunu koruyabilmiştir. Elka (24) Moskova’da matematik eğitimi görmüş ve kısa süreliğine girip çıkmayı düşündüğü bu ilişki ağının artık yaşam biçimi olduğunu fark etmeye başlamıştır. Bulunduğu mekânlarda sanki ruhu yoktur. Sanki sadece bedeniyle ve başka bir kişilikle oralarda dolaşmaktadır. Bir yabancıdır…

 O gece davet edildikleri içki masasında kendisi gibi aynı yabancılığı paylaşan Yusuf’la karşılaşır Elka. İkisi de gece boyunca göz ucuyla birbirlerini incelerler. Kısa bir süre sonra da birbirlerine aşık olurlar. Son birkaç ayını yaşamakta olan Yusuf için bu aşk melankolisini arttıran umutsuz bir durumdur. Elka ise bavulunu toplamış oralardan kaçıp gitme düşüncesiyle hesaplaşmaktadır.

 Sonbaharın kendini yavaş yavaş kışa teslim ettiği bir gecede, Yusuf annesinin kendisi için çalma teklifini geri çeviremez ve yıllar sonra bir enstrüman yeniden hayat bulurken, o bütün vadinin bembeyaz bir kefene büründüğü gün toprağa verilir. Tulumun sesi bir annenin oğluna yaktığı ağıta eşlik eder...

 ÖDÜLLER

15. Adana Altın Koza Film Şenliği En İyi Film
       20. Ankara Film Festivali
Sinema Yazarları Ödülü (Özcan Alper)
En İyi Kurgu (Thomas Balkenol)
En İyi Görüntü Yönetmeni (Feza Çaldıran)
En İyi Yönetmen (Özcan Alper)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Megi Kobaladze)
En İyi Film (Özcan Alper)

14. Med film Festivali
Özel Mansiyon (Özcan Alper)

41. Siyad Türk Sineması Ödülleri

En İyi Film

En İyi Senaryo(Özcan Alper)

En İyi Erkek Oyuncu (Onur Saylak)

En İyi Görüntü Yönetmeni (Feza Çaldıran)

13. Sofya Film Festivali

En İyi Yönetmen (ÖzcanAlper)

3. Uluslararası Altın Kaz Film Yarışması

Sinema Yazarları Ödülü (Özcan Alper)

En İyi 2. Film (Özcan Alper)

4. Uluslararası Avrasya Film Festivali

NETPAC Jürisi Ödülü (Özcan Alper)

9. Uluslararası Tiflis Film Festivali

Gümüş Ödül “Özcan Alper”

2. Yeşilçam Ödülleri

En İyi Erkek Oyuncu “Onur Saylak”


FİLMİ İZLE 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder