24 Aralık 2022 Cumartesi

 

TAKVA (2006)  

Yönetmen  Özer Kızıltan   Senaryo  Önder Çakar Görüntü Yönetmeni  Soykut Turan   Yapım  Yeni Sinemacılık /Sevil Demirci  Önde Çakar, Fatih Akın  Klaus Maeck, Andreas Thıel   Yönetmen Yardımcıları: Seren Yüce, Ayhan Hacıhafızoğlu, Ses: Onur Yavuz, Sanat Yönetmeni: Erol Taştan, Müzik: Gökçe Akçelik, Kurgu Andrew Bird, Yürütücü Yapımcı: Feridunj Koç, Falk H. Nagel, Yardımcı Yapımcı: Alberto Fanni, Flaminio Zadra, Baran Seyhyan, Ses : Onur Yavuz, Kamera Operatörü: Ersan Çapan, Işık Şefi: Kadir Yazıcı, Yönetmen Yardımcısı: Seren Yüce, Yapım Koordinatörü: Mehmet Davran, Asistanı: Gökçe Işıl Tuna, Kostüm: Ayten Şenyurt, Makyöz: Nimet İnkaya, Set Amiri: Melih Sezgin, Yönetmen Yardımcıları: Ayhan Hacıfazlıoğlu, Tolga Karayılan, Prodüksiyon Amiri: Nihat Emültay, Yapım Grubu: Benan Baf, Serkan Topal, Deniz Tunacan, Suat Sağlam, Şener Topal, Hakan Orman, Sanat Grubu: Yunus Emre Yurtseven, Meral Efe, Serhat Altınten, Ömer Elaçmaz, Kamera Asistanları: Kadir Yalvaç, Hande Cicibaşoğlu, Sena Onar, Emrah Yıldırım, Işık Grubu: Ahmet Akça, Bülent Sancaklı, Serhat Özcan, Emre Çakır, Yavuz Ustabaş, Set Ekibi.: Müslüm Bayar, Akın Akgüneş, Yasin Şahin, Laboratuar Kontrol: Yusuf Özbek, Kopya Baskı: Mustafa Koç, Ersan Gümüş, Ayhan Kısa, Film Yıkama: Orhan Turgut, İlhan Özkan, Bora Büyükdikbaş, Aydın Yeniçeri, Sinan Kılıç, Süleyman Göktaş, Cengiz Koç, Negatif Montaj: Selahattin Turguıt,

 Oyuncular: Erkan Can (Muharrem), Meray Ülgen (Şeyh), Güven Kıraç (Rauf), Settar Tanrıöven (Ali Bey), Engin Günaydın (Erol), Öznur Kula (Hacer), Erman Saban (Muhittin), Murat Cemcir (Mahmut), Feridun Koç (Muzaffer), Müfit Aytekin (Ünal), Hakan Gürsoytrak (Meczup), Selahattin Bilal (Şükrü), Önder Çakar, Tülay Bekret, Suphi Sökücü, Barış Doğrusöz, Aylin Çalap, Gökhan Kıraç, Volga Sorgu, Özgür Deyanç, Yaşar Akın, Taner Şen, Bülent Müftüoğlu, Erdal Parmaksızoğlu, Gürsel Erdoğan, AyhanFaz, Mustafa Pancar, Hüseyin Avni Dede, Gürkan Başbuğ, Gökçe Akçelik, Ararat Mor, Aktan Doğrar,  

& Sinemamızın genç yönetmenlerinden Özer Kızıltan, ilk uzun metrajlı filmi olan "Takva"da, insanın en azılı düşmanıyla yani kendi kendisiyle giriştiği mücadeleye odaklanıyor ve kendi halinde bir adam olan Muharrem'in hayatını alıyor mercek altına. Ailesinden kalma evinde tek başma yaşayan, dar gelirli, dindar ve dindar olduğu kadar da ahlaklı bir adam Muharrem. Dünya nimetlerine gözlerini kapayarak, aza kanaat ederek yaşadığı yıllar boyunca, vicdanıyla hesaplaşmasını gerektirecek pek fazla şeyle karşılaşmamış, dinin emrettiği gibi 'iyi bir insan' olmaya gayret etmiş, sıradan biri. Muharrem'in dingin hayatı, zikir gecelerine katıldığı dergahta önemli bir göreve getirilmesi ile değişiyor. Dergahın sahip olduğu mülklerin idaresini devralan Muharrem, bir yandan ilk kez bu kadar yakın olduğu dünya nimetlerinin başım döndürme ihtimalinden, öte yandan işi başaramayıp şeyhini hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyor. Üstelik 'iyi insan' olma kriterlerini egosuyla sınırlamak yerine, içgüdülerini de denetim altına  , almaya çalışması baskıyı iyice arttırıyor ve ruhsal bir çöküntünün içine atıyor Muharrem'i. Yıllardır kendi küçük dünyası içinde yaşamaya alışmış olan Muharrem için, dışarıdaki hayata uyum sağlamak, sorunların sadece itaat ile çözülmediğini görmek gerçekten zor. 

O güne dek hiç inisiyatif kullanmak zorunda kalmamış olan Muharrem, 'iyi' olmanın her zaman 'adil' olmak anlamına gelmediğini, tevekkülün reel sorunlarla boğuşurken gerçekleri görmeyi engelleyen pembe bir gözlüğe dönüşebileceğini, insanın içgüdüleriyle savaşmasının imkansızlığını anlıyor yavaş yavaş. Kirasını Faz, Mustafa Pancar, Hüseyin Avni Dede, Gürkan Başbuğ, Gökçe Akçelik, Ararat Mor, Aktan Doğrar,   

& Sinemamızın genç yönetmenlerinden Özer Kızıltan, ilk uzun metrajlı filmi olan "Takva"da, insanın en azılı düşmanıyla yani kendi kendisiyle giriştiği mücadeleye odaklanıyor ve kendi halinde bir adam olan Muharrem'in hayatını alıyor mercek altına. Ailesinden kalma evinde tek başma yaşayan, dar gelirli, dindar ve dindar olduğu kadar da ahlaklı bir adam Muharrem. Dünya nimetlerine gözlerini kapayarak, aza kanaat ederek yaşadığı yıllar boyunca, vicdanıyla hesaplaşmasını gerektirecek pek fazla şeyle karşılaşmamış, dinin emrettiği gibi 'iyi bir insan' olmaya gayret etmiş, sıradan biri. Muharrem'in dingin hayatı, zikir gecelerine katıldığı dergahta önemli bir göreve getirilmesi ile değişiyor. Dergahın sahip olduğu mülklerin idaresini devralan Muharrem, bir yandan ilk kez bu kadar yakın olduğu dünya nimetlerinin başım döndürme ihtimalinden, öte yandan işi başaramayıp şeyhini hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyor. Üstelik 'iyi insan' olma kriterlerini egosuyla sınırlamak yerine, içgüdülerini de denetim altına  , almaya çalışması baskıyı iyice arttırıyor ve ruhsal bir çöküntünün içine atıyor Muharrem'i. Yıllardır kendi küçük dünyası içinde yaşamaya alışmış olan Muharrem için, dışarıdaki hayata uyum sağlamak, sorunların sadece itaat ile çözülmediğini görmek gerçekten zor. 

O güne dek hiç inisiyatif kullanmak zorunda kalmamış olan Muharrem, 'iyi' olmanın her zaman 'adil' olmak anlamına gelmediğini, tevekkülün reel sorunlarla boğuşurken gerçekleri görmeyi engelleyen pembe bir gözlüğe dönüşebileceğini, insanın içgüdüleriyle savaşmasının imkansızlığını anlıyorhaline getirmiştir. Annesi ve babası öldükten sonra küçük olan dünyası iyice küçülmüş, nerdeyse tek başına kalmıştır. Ailesinden kalan küçük eve bile bakamamakta, onlardan kalan ve artık iyice eskimiş eşyaları bile yeniliyemediğinden onları kullanmaya devam etmektedir. İşyerinde ise hiç zeka istemeyen çalışma koşullarını 34 yıldır değişmeden ve yeni bir gelecek kaygısı olmadan sürdürebilmesini yine babasından kalan bir hatıraya devam edercesine haftada bir gittiği islami bir tarikatın öğretisinde bulunan mütavazilik, haddini bilmek ve tevekküle uymak gibi mistik öğretiyle örtmüş ve böylece mutlu olmayı başarabilmiştir. Cinsel yaşamındaki başarısızlığını ise   “uçkuruna sahip olmak” olarak görmeyi tercih etmektedir. Annesine olan aşırı sevgisi, annesinin ölümüne rağmen değişmemiş, ev içi yaşamını hala annesinden gördüğü gibi sürdürmüştür. Yaşamındaki tüm sorunları nerdeyse kendisine unutturan İslamtarikat öğretisine sımsıkı sarılmış ve bu öğretiden uzaklaşmamak adına kendi zihninde olağanüstü bir Tanrı korkususevgisi oluşturmuş ve bu korkusevginin sınırını aşmamaya özen göstermiştir.  Kendine ördüğü bu örtü, gittiği İslami tarikatın da dikkatini çekmiş, Tanrı korkusu sevgisinden oluşan bu örtüden onlar da yararlanmak istemişlerdir. Büyük bir güven ve dünya malına özenmeme duygusuna ihtiyaç olan bir sorumluluğu yerine getirebileceği düşünülerek Muharrem’den tarikatın idari işlerinin bir bölümünü idare etmesi istenmiştir. Bu sayede Muharrem birden dışa kapalı bir yapıya sahip olan tarikatın dışarıdan görünen yüzü olmuş, tarikata duyulan mistik saygının ve bunun sonuncunda doğan maddi gücün görünürdeki temsilcisi haline dönüşmüştür. Artık Muharrem tarikata ait taşınmaz mülkün tamiri, bakımı, onarımı ve tabi ki gelirlerini takipeden biri olarak küçük çuvalcı dükkanından, o çok kaçındığı kocaman dünyanın günlük insan ilişkilerinin içine düşmüştür. Artık hayatında yanlızca yüzyıllık ahşap mahallesi yoktur; koca İstanbul şehrinin betonlaşmış yeni yüzü ve bu betonlaşan İstanbul’un beton gibi sert fakat yine beton gibi çabuk dağılan insan ilişkileri de vardır. Artık eskisi gibi değildir Muharrem’in hayatı. O sakin ve zaten her bir sonraki gün aynı geçecek hayatı şimdi koşturmacayla ve hiç alışık olmadığı yeni sürprizlerle doludur. Sürekli bastırmaya çalıştığı cinsel hayatı kendisine aşırı güven duyan şeyhinin evlenmesini önermesiyle tetiklenmiş, kendine söylenen her şeyi yerine getirme alışkanlığını ise artık yanında başka kişiler çalıştırıp onlara buyruk vermeye   dönüştürmüştür. Bu hızlı dönüşüm, Tanrı sevgisi ve korkusu arasındaki dengeyi Muharrem’in zihninde bozmuş, Tanrı sevgisi azalıp günahlar başlayınca Tanrı korkusu Muharrem’in zihnini kemirmeye ve sonunda da yok etmeye kadar varmıştır. …

  

ÖDÜLLER 

14. Adana Altın Koza Film Şenliği 
►En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Meray Ülgen 
43. Antalya Film Şenliği 
►En İyi Kostüm Ayten Şentürk 
►En İyi Müzik Gökçe Akçelik (Pozitif Edisyon)
 ►En İyi Görüntü Yönetmeni Soykut
►En İyi Sanat Yönetmeni Erol Taştan
Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü Özer Kızıltan
 ►En İyi Makyaj ve Saç Nimet İnkaya 
►En İyi Erkek Oyuncu Erkan Can 
►En İyi Senaryo Önder Çakar 
57. Berlin Film Festivali FIPRESCI Ödü lü Özer Kızıltan 
6. İstanbul Film Festivali  En İyi Erkek Oyuncu Erkan Can 
12. NürnbergTürkiye/Almanya Film Festivali  En İyi Erkek Oyuncu Erkan Can
 13. Saraybosna Film Festivali *
►En İyi Film Özer Kızıltan 
28. Siyad Türk Sineması Ödülleri  En İyi Erkek Oyuncu Erkan Can 
Uluslararası Toronto Film Festivali 
 ►Swarovsky Kültürel Yenilik Özel Jüri Ödülü Özer Kızıltan 


FİLMİ İZLE 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder