Yönetmen Faruk Aksoy Senaryo Atilla Engin Görüntü Yönetmeni Mirsat Herovic, Hasan Gergin Müzik Benjamin Wallfiisch Yapım Aksoy Film/Servet Aksoy , Faruk Aksoy, Ayşe German Kurgu: Erkan Özekan, Sanat Yönetmeni: Servet Aksoy, Dekor: Oğuz Kocaoğlu, Kostüm Tasarım: Canan Göknil, Kostüm Tasarım Asistanı: Gülden Sezer, Ahmet Selecik, Ortak Yapımcı: Hamit Keleş, Yapım Koordinatörü: Özlem Tunç, Yapım Yönetmeni: Faruk Metin, Mekan Sorumlusu: Osman Kazancıgil, Yapım Asistanı: Ozan Demirtaş, Gökhan Taş, Erdal Yavan, Egemen Gönül, Levent Aras, Eren Şahinduran, Ekrem Arpak, Arif Şahin, Yardımcı Yönetmen: Gülçin Önel, Yönetmen Yardımcısı: Selin Delioğlu, Burcu Dabak, Ömer Sinir, Ercan Cof, 1. Yönetmen Yardımcısı: Silva Delioğlu, Serdar Aşkın, Senaryo Ekibi: İrfan Saruhan, Kamera Asistanı: Mustafa Rüstem, 2. Kamera Asistanı: Alex Hergeleci, 3. Kamera Asistanı: Sercan Sert, Kameraman: Aydoğan Yıldız, Ercan Özkan, Ahmet Bayer, Focus Puller: Yalçın Avcı, Olcay Oğuz, Erdem Yılmaz, Cenk Tatarer, Ali Cihan Yılmaz, Selami Şimşek, Eren Yıldız, Deniz Eyüboğlu, Andaç Şahan, Steadicam Operatörü: Tuncay Başpınar, İsmail Kara, PostProdüksiyon Asistanı: Eren Şahinduran, Velittin Öztürk, Işık Şefi; Hakkı Yazıcı, Ahmet Akça, Kostüm Sorumlusu: Sonay Ortuğ, Sanat Asistanı: Halil İbrahim Ünal, Behsat Veyseloğlu, Sezen Kayhan, Çağdaş Yüksel, Kostüm Asistanı: Tuğçe Gümrükçü, Nalan Pişirici, Fırat Çete, Ahmet Selecik, Sevil Uyar, Gülden Sezer, Canel Güney, Makyaj: Ahsen Gülkaya, Kuaför: Ethem Özcan, Ses Kayıt: Recep Demir, Hasan Baran, Okan Selçuk, Boom Operatörü: Furkan Atlı, Erkan Ateş, Cast Direktörü: Besim Kaan Aldinç, Selçuk Gün, Hakan Güdücü, Prodüksiyon Amiri: Hidayet Çakır, Hakan Danış, Basın Danışmanı: Filiz Öcal, Set Amiri: Nail Aydın, Sadun Demirkapı, Sponsor Sorumlusu; Özgür Tepetaş, Seslendirme Yönetmeni: Diğba Ener,
Oyuncular:
Devrim Evin (Sultan Mehmet Han),İbrahim Çelikkol (Ulubatlı Hasan), Ozan
Çobanoğlu (Taci), Halis Bayraktaroğlu (Kurtçu Doğan), İlker Kurt (2.Murat),
Sedat Mert (Zağanos Paşa), Volkan Keskin (Balaban), Dilek Serbest (Era), Zafer
İşlek (Lala), Mehmet Yüksel (Sahabe), Neslihan Maltepe (Bizanslı Cariye), Özkan
Güngör (Solak), Ali Rıza Soydan (Papa),Aron Buniel (Kaptan), Emre Gönüllü
(Şovalye), Ela Rümeysa Cebeci (Ceneviz Dükünün Eşi), Recep Aktuğ (İmparator
Konstantin), Cengiz Coşkun (Şövalye Guistiniani), Erden Alkan (Çandarlı Halil
Paşa), Erdoğan Aydemir (Urban Usta), Şahika Koldemir (Gülbahar Hatun), İzzet
Çivril (Kardinal İsodor), Adnan Kürkçü (Papaz Genadius), Raif Hikmet Çam
(Akşamseddin), Atilla Kunt (Şahabettin Paşa), Özcan Alişer (Sarucu Paşa), Murat
Sezal (İsa Paşa), Hüseyin Santur (Baltaoğlu Süleyman Paşa), Namık Kemal
Yiğittürk (Molla Hüsrev), Öner As (Molla Gürani), Songül Kaya (Emine Hatun),
Tuncay Gençkalan (Hz. Eyüp), Oğuz Oktay (Osman Bey), Hüseyin Özay (Demirci
Ali), Adnan Zaman (Menteşoğlu İlyas Bey), Emrah Özdemir (Lağımcı Kalfası
Selim), Ömer Gecü (Yeniçeri Salih), Ege Uslu (Çocuk Sultan Mehmet), Toygun Ateş
(Soylu), Faruk Metin (Soylu), Alp Derilgen (Soylu), Cenap Küçüksu (Soylu), Ali
Ersin Yenar (Ceneviz Dükü), Emrah Bozkurt (Notras Subayı), Fatih Zenginoğlu
(Rum Haberci), İbrahim Ergül (İbrahim Paşa), Ayaz Ayazoğlu (Ayas Paşa), Ahmet
Sığırcı (Solak askeri), Yiğit Yarar (Hüseyin),
Konu: Sultan Mehmet,
Babası 2. Murat’ın ölüm haberini Saruhan Sancağı’ndayken aldı. Bu durum O’nu
hem büyük bir keder içerisinde bırakmış, hem de tahtına tekrar oturmasının
yolunu açmış olacaktı. Sultan Mehmet ilk tahtta çıktığında henüz 12 yaşındaydı.
Uçbeyleri ile vezirleri arasındaki siyasi husumetten bunalan 2. Murat, çok
sevdiği oğlu Alaaddin’in ölmesinin kendisinde yarattığı derin üzüntü sebebiyle
tahttan feragat ederek Mehmet’i devletin başına geçirdi.Yeniçeri ve devlet
üzerinde çok etkili biri olan Başvezir Halil Paşa, bu durumdan hiç memnun
değildi. Özellikle, Sultan Mehmet’in İstanbul’un mutlak suretle alınması
gerektiğini söylemesinden büyük rahatsızlık duyuyordu. Mehmet’in toyluğunu
fırsat bilen Haçlıların Osmanlı topraklarını işgale başlaması ihtimali üzerine
Sultan Murat’ın tahta dönmesini sağladı. Mehmet de tahttan uzaklaştırılarak
Saruhan Sancağına gönderildi. Şimdi yeniden ve daha güçlü bir şekilde tahtına
dönmüştü. Yine öncelikli hedefi İstanbul’un fethedilmesiydi. O peygamber
Efendimiz’in ( s.a.v) sözünden ilham alıyordu;
“Konstantiniyye elbet bir gün feth
olunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, O’nun askeri ne güzel
askerdir!”
Bu hedefe onu götürecek her şeyi bir bir
hesaplamıştı. Öncelikle gerekli hazırlıkları yapana kadar, tüm komşu ülkelerle
barış içerisinde yaşamalıydı. Papalık dahil, Macarlara, Sırplara, Lehlere,
Ceneviz ve Venediklilere elçiler göndererek barış içerisinde yaşama isteği
içerisinde bulunduğunu bildirdi. Gelibolu tersanesini restore ettirerek, senede
100 kadırga yapılabilir hale getirdi.
Bu sırada D. Roma İmparatoru Konstantin,
genç yaşından dolayı toy ve basiretsiz olduğunu düşündüğü Sultan Mehmet’e
karşı, elinde tutsak olan Şehzade Orhan’ı kullanmaya çalışarak, ağır
tahsisatlar talebinde bulunmaktaydı. Bütün amacı, Sultan Mehmet’in tavizler
vererek iyice itibarsızlaşmasını sağlamaktı.Üstelik Sultan Mehmet bu tavizleri
de veriyor, Konstantin’in bütün isteklerini kabul ediyordu. Ancak bu durum
bile, sadece Sultan Mehmet’in stratejisinden ibaretti.
Karamanoğulları’nın bir isyan çıkarmaya
başladığının haberi alınır alınmaz, Osmanlı Ordusu, Akşehir’e doğru yola
koyuldu. Karamanoğlu İbrahim hiç beklemediği kadar kalabalık bir ordu gördü
karşısında. Barış talebinde bulunmak zorunda kaldı. Ordusunun yara almaması
için Sultan Mehmet barış talebini kabul etti. Sefer dönüşünde, savaşmadıkları
halde bahşiş isteyen bir kısım yeniçeri Sultan’ın otağının önünü kesince;
Sultan Mehmet hem cülusları dağıttı, hem de firar eden askerleri bahane ederek,
Başvezir Halil Paşa’nın adamı olan Yeniçeri Ağası Kurtçu Doğan’ı dayak cezasına
çarptırarak sürgüne yolladı. Bu hadiseyle ordusunun üzerindeki hakimiyetini
tamamen sağlamış oldu.
Edirne’ye döndükten sonra İmparator
Konstantin’e bir elçi göndererek, Orhan için ödediği tahsisatı artık
yollamayacağını bildirdi. Ardından, Anadolu Hisarının karşısında Boğazkesen (
Rumeli ) Hisarının yapımına başladı. Bu fiili olarak D. Roma İmparatorluğuna
savaş açmak demekti. Bu durum Avrupa devletlerince de fark edilmişti. Ancak
Fransız ve İngilizlerin birbiriyle savaşıyor olması, Alman Kralının da taht
kavgalarıyla uğraşması gibi gerekçeler yüzünden D.Roma İmparatorluğu’na yardım
etmek neredeyse imkansızdı. Papanın bir takım girişimleri de sonuçsuz kalmıştı.
Tarih 2 Nisan 1453’ü gösterdiğinde,
surlarının üzerindeki Rum askerleri, karşılarında, Sultan Mehmet ve binlerce
Türk askerini buldular...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder