15 Ekim 2024 Salı

İKİ DİL BİR BAVUL (2009)

 

Yönetmen: Özgür Doğan, Orhan Eskiköy, Senaryo Yazarı: Orhan Eskiköy Kamera Orhan Eskiköy Müzik: Serkan Gülgül, Yapım BULUT Fim/Özgür Doğan PERİSAN Film/Orhan Eskiköy Ortak Yapımcı: Pieter Van Huystee, Yönetmen Yardımcısı: Aslı Soyumert, Yapım Asistanı: Rosan Boserma, Kurgu; Orhan Eskiköy, Thomas Balkenhol, Ses: Özgür Doğan, Zeynel Doğan, Sanat Yönetmeni: Orhan Eskiköy, Ortak Yapımcı: Yamaç Okur, Nadir Öperli, Renk Düzenleme: Esra Çora Komisyon editörü: Margje de Koning, Renk Dizayn: Daan Sprujit, Ses Tasarım: Erik Griekspoor, Postprodüksiyon: Edipoint – Leon Paquay, İngilizce Altuazı: Lucy Wood, Çeviri: Gülizar Doğan, Önder Bayındır, Kalben Sağdıç,

Oyuncular: Emre Aydın( Öğretmen), Öğrenciler: Zülküf Yıldırım, Zülküf Huz , Vehip Huz, Rojda Huz, Devran Huz, Hasan Huz, Redife Huz, Birgül Huz, Oktay Huz, Fidan Huz, Suna Huz, Metin İçli, Sabri Koyuncu, Heca İnan, Canan İnan, Ersin Büyükgöl, 

Konu: İkibinli yıllarda atağa geçen, daha doğrusu 'görünürlüğü artan' belgesel sinemanın Türkiye'deki yıldızı da Özgür Doğan ve Orhan Eskiköy'ün ilk yönetmenliği "İki Dil Bir Bavul" olmuştu. Şanlıurfa'nın bir köyüne atanan Türk ilkokul öğretmeni ve köydeki Kürt öğrencilerin bir yılını konu almaktaydı film. Öğretmenin Kürtçe, öğrencilerin ise Türkçe bilmiyor olması filmdeki çatışmanın ana malzemesiydi. Çatışma diyoruz, çünkü "İki Dil Bir Bavul" belgesel ve kurmacanm iç içe geçtiği tarzıyla da ayrıca dikkat çekmişti. Doğan ve Eskiköy, filmlerinin çerçevesini net şekilde belirlemiş ama kameranın önündeki gerçek insanlara müdahale etmemiş, gündelik hayatlarını olduğu gibi filme almışlardı. Filmin biçimiyle ilgili, kurmaca mı yoksa belgesel mi tartışmaları bir yana, "İki Dil Bir Bavul"un esas ses getiren yönü, vizyona çıktığı tarihte ülkenin siyasi gündemiyle örtüşen konusuydu. Gösterime girmeden önce yurtiçi ve dışında çeşitli festivallerde gösterilen ve ödüller kazanan "İki Dil Bir Bavul", böylece sinemaseverlerde merak uyandırmıştı. Ancak filmin vizyon tarihinin Kürt açılımı sürecine denk gelmesi, "İki Dil Bir BavuP'a yönelik ilgiyi bir kat daha arttırdı. Anadilde eğitimin önemine vurgu yapan film, neredeyse bir sembole dönüştü. Doğan ve Eskiköy'ün önemli bir başarısı biçimsel olarak belgesel türüne getirdikleri yorumsa, bir diğeri ele aldıkları hassas konuya dengeli yaklaşımlarıydı. Film, Kürt sorununun temelinin de çözümünün de okulda olduğunu öne sürüyor ve devletin bu konudaki yanlış politikasını eleştiriyordu. Ancak Kürt öğrencilerin de Türk öğretmenin de çaresizliğine aynı yerden bakıyordu; bu hepimizin sorunuydu. Filmin muazzam adının da işaret ettiği gibi, bavul hepimizindi ve içine birçok dil, din, ırk, kültür, cinsiyet veya herhangi varoluş biçimi alabilirdi. "İki Dil Bir Bavul"un meseleyi asık suratlı veya aşırı dramatik bir boyutta ele almayışıysa ayrı bir artısı oldu. Film yersiz bir iyimserliğe kapılıp, 'Polyannacılık' oynamıyordu belki ama kesinlikle umutsuz da değildi. Birbirimizi anlamaya çalışarak, buradan başlayarak epey yol katedebileceğimizi söylüyordu.

Bu yaklaşım, hangi etnik kökenden olursa olsun, aynı ülkede yaşayan bir sürü insana o kadar doğru bir zamanda ve o kadar doğru şekilde ulaşmıştı ki, karşılığını da farklı şekillerde aldı. Eleştirmenlerin övgüleri ve çeşitli festivallerde kazandığı ödüller bir yana, film vizyonda 90 binin üzerinde seyirciye ulaştı. Bir belgesel için müthiş sayılabilecek bu başarı, "İki Dil Bir BavuF'un kısa zamanda Türk sinemasının unutulmazları arasına girmesini sağladı. (E.E.) Sinema En İyi 100 Film

ÖDÜL

46. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde (17 Ekim 2009)

► En İyi İlk Film Ödülü

Uluslararası Ortadoğu Filmleri Festivali'nde;

►En İyi Ortadoğu Belgeseli Ödülü

Adana 16. Altın Koza Film Festivali

► Büyük Jüri Yılmaz Güney Ödülü,

SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) En İyi Film Ödülü

NOT: Emre Öğretmen artık o köyde görev yapmıyordur diye düşünüyordum. Çünkü 2007’de çekilmiş film. Galadan sonra kendisiyle konuştuk. Hayır, hâlâ oradaymış. şimdi askerde olduğu için ara vermiş, ama ikinci dönem yine köye dönecekmiş. “Orada yapacaklarım henüz bitmedi” diyordu. Uzun süredir bu kadar içten bir idealistlik görmediğimi itiraf etmeliyim.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder