19 Ekim 2024 Cumartesi

KARAOĞLAN (2013)

 Yönetmen Kudret Sabancı Senaryo Kudret Sabancı, Suat Yalaz, Melek Öztürk Görüntü Yönetmeni Gökhan Atılmış Yapım TMC Film/Erol Avcı Kurgu: Oğuz Çelik, Yapım Tasarım: Burhan Türk, Kostüm Tasarım: Funda Büyüktunalıoğlu, Genel Koordinatör: Engin Sarıal, Yapım Sorumlusu: Adil Şanal, Yardımcı Yönetmen: Yıldız Aşanboğa, Reji Koordinasyon: Semra Toramanoğlu, Yönetmen Yardımcısı: Mertcan Demir, 1. Yönetmen Yardımcısı: Felat Atan, Reji Ekibi: Mehmet İlker Zaimoğlu, Yardımcı Görüntü Yönetmeni: Türksoy Gölebeyi, Kamera Asistanı: Selim Akgül, Levent Durur, Kameraman: Yağız Yavru, Focus Puller: Ziya Kasapoğlu, Gürol Beşer, Yakup Algül Steadicam Operatörü: Akın Çakır, Kamera Teknisyeni: Şefik Ağırtmış, Işık Şefi: Engin Altıntaş, Dekor Şefi: Uğur Oktan, Cast Direktörü: Gözde Ceyhan

Oyuncular: Volkan Keskin (Karaoğlan), Müge Boz (Bayırgülü), Özlem Yılmaz (Çise Hatun), Hasan Yalnızoğlu (Camako), Hakan Karahan, Gafur Uzuner, Tuncay Gençkalan, Janbi Ceylan, Zekeriya Karakaş, Cihan Çulfa, Bekir Çiçekdemir, Turgay Tanülkü, Deniz Oral, Serhan Ernak, Suavi Eren


 Konu: Moğollar, Türklerin huzur dolu yurdu Anadolu kapılarına dayanmışlardır. TürkMoğol savaşı çıkmak üzeredir. Bütün dünyayı ateşe veren Moğol istilasından korunmanın tek yolu Türk devletleri arasında birlik oluşturmaktır. Altın Orda Devleti de bu birliğe katılmak istemektedir.


Bu birliği gerçekleştirmenin tek yolu, Çise Hatun’un Altın Orda’ya gelin gitmesidir. Ancak başlarında Camoka’nın olduğu Moğollar, bu birliği engellemek için Çise Hatun’u yok etmeye kararlıdırlar.

Ancak Camoka’nın işi o kadar da kolay değildir. Karşısında efsane kahraman Karaoğlan vardır. Anadolu’dan başlayıp Kafkas dağlarında uzanacak heyecan ve tehlike dolu yolculuk, on binlerce kişilik üç dev ordunun kıran kırana savaşına yol açar. Anadolu’nun kaderi Karaoğlan’ın elindedir. Ele avuca sığmayan güzeller güzeli Bayırgülü, Asya’nın en iyi kılıç kullanan adamı Baybora, büyük savaşçı Balaban ve Karaoğlan’ın akıl hocası Çalık, bu büyük destanın kader ortaklarıdır

 Epik Bir Hata (Kaan Karsan 11 Ocak 2013)

Çizgi romanların büyük bir kısmı doğaları gereği ırkçıdır. Zira çizgiroman kahramanları, anarşiye karşı düzeni korumaya çalışan safta, sistemin ‘doğru’ kıldığı tarafta yer alırlar. İşin bu kısmının doğruluğu ve yanlışlığı biraz seyircinin bakış açısına kalmıştır. Bazı çizgiromanlar öykülerini çok ciddiye alarak politik açıdan falsolu taraflarını daha çok açığa çıkarırlar; bazıları ise her şeyi bir eğlence deryası içerisinde takdim edip fazla derinlere dalmaktan imtina ederler. Kudret Sabancı’nın Karaoğlan uyarlaması da kesinlikle ciddi ya da ciddiye alınması gereken bir film değil.

Hollywood’un epik filmlerine her daim özendiğimiz aşikâr. Kendi ‘tarihi başarılarını’, ‘kahramanlıklarını’ perdede görmek isteyen ve kalbi milli duygularıyla beraber akan büyük bir seyirci kitlemiz var. Karaoğlan, Fetih 1453’ün geçen sene oldurduğu rüzgâra kapılmak isteyen filmlerden bir tanesi… Diğer yandan da bir nesli fazlasıyla etkileyen bir çizgiromanın nostaljik damarından faydalanmak istiyor ve bir taşla iki kuş vurmak istiyor.

Karaoğlan da –doğası gereği birçok epik ‘öykü’ gibi davranıyor ve bir iyi bir de kötü saf yaratıyor. Tamamen ‘dermeçatma’ tanımı altında yapılandırılan bir hikâyenin üzerinden her çizgiromanın istisnasız uyguladığı metodu kullanıyor. Dolayısıyla bir tarafta özlerinde dürüstlük, kahramanlık ve doğruluk olan Türkler; diğer tarafta ise işi gücü kötülük olan Moğollar var. İşin bu kısmı filmin söylemindeki karakter noksanlığı sebebiyle göz ardı edilebiliyor. Zaten Karaoğlan filminin öyle büyük sıkıntıları var ki, işin bu yanı hiç mi hiç aklınıza gelmiyor.

Öncelikle filmi ilk saniyesinden itibaren ucuzlaştırmaya ve tüketmeye başlayan seslendirme çalışması filme pek izlenmeyen bir televizyon kanalı için çekilen ‘çöp’ hüviyetini kazandırıyor. Her kötü adamın kalın, iyi adamın ise ipek sesli olması artık hiç kullanılmayan bir karakter tahayyülü çizgisinden ilerliyor. Bu esnada zaten filmin bir senaryosunun olmaması sebebiyle hiçbir şekilde boyut kazanamayan karakterler eriyerek kayboluyorlar. Filmin ilk on dakikasından sonra ise ‘öykü noksanlığı’ nedeniyle öykü takibini zorlaştıran bir hengâme başlıyor.

Genel izleyiciye hitap etmek amacıyla gerçek hayattan olabildiğince uzaklarda seyreden görsellik teknik beceriksizlikler nedeniyle bir dil oluşturamıyor. Özellikle savaş koreografileri ve ses miksajları düpedüz gülünç bir atmosfer yaratıyorlar. Yönetmenin yarattığı karton doku, çizgiroman estetiğine hizmet etmek yerine icadından itibaren demode olan bir anlatı yaratıyor. Bunun neticesinde de Karaoğlan, ciddi olduğu anlarda güldürüyor; eğlenceli olduğu anlarda ise fazlasıyla hüzünlendiriyor.

Artık Türkiye Sineması’nın bir tür aşağılık kompleksi haline gelen ‘özel efektler’ mevzusu ise beklentisi olan seyircinin gözlerinden birkaç damla yaş getirebilir. Zira Karaoğlan filminin var olduğundan söz edilen bütçesinin tam olarak ne için harcandığı tamamen meçhul. İşin tuhaf ve daha kötü yanı ise filmi üreten ekibin bu türde herhangi bir film izleyip izlemediğinden şüphe duyuyor olmamız. Zira hem metinsel hem de teknik anlamda taş üstünde taş bırakmayan bir film yazımızın konusu.

Filmin akıl almaz oyuncu performansları içinse ayrı bir parantez açmak ve oyunculara geçmiş olsun dileklerimizi iletmek istiyoruz. Senaryosu olduğundan şüphe duyduğumuz bir filmde asla unutamayacakları bir tecrübe yaşadıklarını gözlemlemek pek de zor değil. Bu alanda özellikle öne çıkan Müge Boz’un ise kendi kariyeri için acilen doğru bir iş seçmesi gerekiyor.Kudret Sabancı’nın Türk zfilmlerine sayesinde yeni bir taş eklediği filmi sinemamızın ilk Karaoğlanlarının yanına dahi koyulamayacak kadar kötü. Daha kötü olan ise bu filmin preprodüksiyondan perdeye kadar olan macerasında kimsenin çıkıp da buna engel olmaması. (www.eksisinema.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder