19 Ekim 2024 Cumartesi

MAHMUT İLE MERYEM (2013)

 

*Yönetmen Mehmet A. Öztekin Senaryo Yerkan Kahraman, Eşref Dinçer Eser Elçin Afandiyev Görüntü Yönetmeni Serkan Güler Yapım 24 Kare Prodüksiyon/ Sevda Kaygısız, Ali Kaygısız Uygulayıcı Yapımcı: Cihangir Alak, Yapım Sorumlusu: Erkan Gültekin, 2. Kamera Asistanı: Sercan Sert, Kameraman: Yalçın Avcı, Focus Puller: Fatih Yirmibeşoğlu Sanat Yönetmeni yrd: Çağdaş Yüksel, Sponsor Sorumlusu: Özgür Tepetaş: Dublör Süpervizorü: Serkan Döner

Oyuncular: Aras Bulut
İynemli (Mahmut), Eva Dedova (Meryem), Tomris İncer, Melahat Abbasova, Polat Bilgin, Açelya Özcan, Şamil Süleymanov, Farkhad Manafov, İlker Kızmaz, Ufuk Şen, Mert Öcal, Kristina Krepela, Kristina Krepela, Şafak Başkaya, Serkan Döner, Cemal Hünal, Ali İl, Hasan Kaçan, Salahsun Hekimoğlu,

 Konu: Azerbaycan tarihinin en parlak dönemi olan 16. yy.'da yaşanan bu hikaye, ilk görüşte birbirine aşık olan 2 gencin o dönemdeki zorluklara ragmen bir araya gelme kararını, azmini gözler önüne seriyor. Çaldıran Savaşı’nın yaşandığı o zorlu dönemlerde, Mahmut’un hükümdarlıktan uzak duruşu, babası Ziyad Han’ı zorlamaktadır. Keşiş kızı Meryem ise babasının ona kurduğu kabuğun dışına hiç çıkmamış, hiçbir şey görmemiş, doğanın parçası gibi yaşayan biridir. Kendi dünyasında mutlu, masum bir kızdır. Babası herşeyden koruduğu kızını Mahmut’tan kaçırmak için “Mukaddes Ev”e doğru bir yolculuğa çıkarır. Mahmut ise her şeyi geride bırakıp aşkının peşinden gidecektir. Ayrı ayrı çıktıkları bu yolculukta bir çok olayla karşılaşacak olan aşıklar, sizleri unutamayacağınız bir serüvene çıkarmaya hazırlanıyor.

Holywood’un İzinde Bir Aşk Masalı  (Güzin Tekeş 21 Mart 2013)

Yönetmen Mehmet Ada Öztekin “Mahmut ile Meryem” filmiyle izleyiciyi 16. Yüzyılda, Ziyad Han topraklarına götürüyor ve iki saat boyunca, büyü marifetiyle dünyaya gelmiş Müslüman bir han oğluyla, annesi doğumda ölmüş, Hristiyan bir keşiş kızının imkansız aşkının peşine düşürüyor. Dış ses anlatımıyla başlayan film, Mahmut’un doğumundan itibaren, babasının tüm arzusuna rağmen hükümdarlıkta gözü olmayan, sanata, şiire sevdalı, barışsever bir insan olarak yetişmesine karşılık, kalbinde Tanrı sevgisinden başka hiçbir şey olmayan dini bütün bir Hristiyan kızı olan Meryem’im bambaşka dünyalarını tanıtıyor önce uzun uzun. Ancak iş iki gencin karşılaşıp birbirine sevdalanmasına gelince imkansızlıklar da başlıyor.

Hem Mahmut’un hem de Meryem’in çevresi bu sevdaya karşı çıksa da asıl macera Meryem’in, devamlı surette ölmüş karısının hayaletiyle hasbihal eden babasının, kızını Mahmut’tan kaçırmak için Mukaddes Ev’e doğru yollara düşmesiyle başlıyor. Mahmut ve Han’ın sadık adamı Sofu’nun da Meryem’in peşine düşmesiyle film bir yol hikayesine dönüşüyor. Onlar yollara düşerken, Çaldıran Savaşı atmosferinde hem bağımsızlığını korumaya çalışan hem de savaşta doğru tarafta durmaya çalışan Han ve Han’ın üvey oğlu arasında yaşanan hakimiyet mücadelesi ise filmin yan hikayesini oluşturuyor. Ancak ne yazık ki ne ana hikaye ne de yan hikaye önüne çıkan tuzaklara düşmeden ilerleyebiliyor.

Sırtını “Leyla ile Mecnun” efsanesine dayarken fantastik ve masalsı öğelerden de beslenen film, teknik olarak benzerlerinin üstünde bir başarı yakalıyor. Yönetmenin Holywood’ı iyi gözlemlediği fark edilse de aynı şeyi hikaye kurgusu için söylemek yazık ki pek mümkün olmuyor. Filmin pek çok noktada temposu düşüp, hikayesi sarkarken, karikatürize edilmiş karakterler de masalsı anlatıma rağmen hikayeyi sekteye uğratıyor. Televizyon dizisi “Kuzey Güney”den tanıdığımız yönetmen Mehmet Ada Öztekin, senaryonun yetersizliğine rağmen pek fena bir iş çıkarmazken, yine bir tv dizisi olan “Öyle Bir Geçer Zaman Ki”nin Mete’si olarak tanıdığımız Aras Bulut İynemli ve filme tek katkısı güzelliği olan Eva Dedova’nın performansı televizyon standartlarında kalıyor. Yine de görsel efektlerinin başarısıyla göz dolduran film, özellikle hikayenin başlarında oldukça korkutucu olmayı başaran Müeccinler, Kısır Kadın ve Sofu karakterleriyle beklenenin üzerinde bir anlatım başarısı sergiliyor.

Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim ve Safavi Hanı Şah İsmail arasında yaşanan Çaldıran Savaşı’nı kendine fon alan film, Mahmut’un savaş meydanında gördüklerine karşı verdiği (belki biraz fazla) hassas tepki ile savaşın insafsızlığını da gözler önüne seriyor. Diğer yandan Ziyad Han’ın savaşta iki devletten hangisinin tarafında yer alacağına karar veremeyişi, üvey oğlunun değişken ruh hali, Sofu’nun bir nevi Yahuda gibi kıymetli taşların büyüsüne kapılması, şamanik karakterli Kısır Kadın’ın kuş olma isteğiyle iyi ve kötü arasında gidip gelmesi hikayenin belki de en çok aksayan yönleri. Finale doğru hikayenin iyice fantastik bir hal alması ise filmin en büyük talihsizliği. Havadan yapılan çekimlerle bir Yeni Zelanda atmosferi yakalama çabası Türkiye ve Azerbaycan coğrafyasının sınırları içinde kalırken, Mehmet Ada Öztekin’in dizi yönetmenliği günlerinden kalma uzun bakışma sahneleri ise izleyicinin sabrını zorluyor. Sonuç itibariyle, Azerbaycanlı yazar Elçin Efendiyev’in ünlü romanından uyarlanan “Mahmut ile Meryem”, iki dost ülke; Türkiye ve Azerbaycan’ın dostluklarını yüksek bütçeli bir sinema filmi ile perçinlerken, izleyiciye de Holywoodvari bir aşk masalı vadediyor. Yine de yönetmen Mehmet Ada Öztekin sinemaya biraz daha ısınırsa ve elbette daha iyi senaryolarla karşılaşırsa Türkiye sinema sektöründeki önemli bir boşluğu dolduracak işler ortaya koyabilecek gibi görünüyor. (www.eksisinema.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder