10 Ekim 2015 Cumartesi

DİKMEN YILDIZI (1962)

Senaryo ve Yönetmen: Asaf Tengiz (Aka Gündüz’ün aynı isimli romanndan)
Kamera: Hayrettin Işık
Yapım: Nil Film / Seyit Borteçin


Oyuncular: Türkan Şoray, Önder Somer, Salih Tozan, Mümtaz Ener, Ömer San


 Bir karış karı, keskin ayazı tenha sokaklar ile berrak bir kış sabahı. Böyle günlerde Ankara, dünyanın en güzel şehri olur en meşhur şehri olduğu gibi. Girintili, çıkıntılı mesafelerde tek tük, varlıklar kıpırdıyor. Eşeğine o bitmez tükenmez lahanalardan iki küfe yükletmiş ve sağrısına bir hindi sarkıt-mış bahçeci, pazara geliyor. Burnu, kulakları kıpkırmızı bir polis, "Karaoğlan" köşesinde, eldivensiz ellerini hohluyor. (Kitabın İçinden)


" Romanda; gizli görev verilen Tayyareci Yüzbaşı Murat'ın ölüm haberi yayınlanır. Nişanlısı 'Yıldız, akli dengesini kaybeder. Nişanlısını ve iki çocuklarından birini kayın-pederinin öldürttüğünü sanmaktadır. Kucaağında canının kurtarmaya çalıştığı ikizlerinden diğeri dediği bir taş bebekle dolaşır. Bir süre hava değişimi için Anadolu'ya giden, bunun sonucu olarak saplantısından kurtulan Yıldız artık nişanlısının şehit olduğunu düşünmektedir; Anadolu kadınının çileli yaşamını görmesi tamamen iyileşmesini sağlar. Bu arada Kurtuluş Savaşı sonuçlanmıştır. İzmir'de Başkumandan tarafından kabul edilirler. Mustafa Kemal'in onlara bir sürprizi vardır: şehit olduğu sanılan artık binbaşı olmuş Murat'tır bu sürpriz.


Tengiz'in filmi de aynı yolu izler, görevi gizlenen nişanlıının ölüm haberi, geçirilen şok sonucu yitirilen akli denge, evlenmeden edinildiği ileri sürülen bebek, mutlu sona ulaşırken, romanda ki Başkomutan motififilmde yer almaz. Kurrtuluş Savaşı fonunda geçen fakat savaşın yer almadığı roman/film, cephe gerisinde yaşanan, öldüğü sanılarak şoka girilen sonra şehit olduğu kabul edilen nişanlıya duyulan aşk, meşak-katli Anadolu kadınının yaşamın gerçekleri karşısında ki dayanıklılığı, uzakta sürüp gi-den savaşın gerisindeki olaylardır. “Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye”

DERDİMDEN ANLAYAN YOK (1962)

Yönetmen : Kenan Pars
Senaryo: Afif Yesari
Kamera: Ali Uğur
Yapım : Mask Film / Kenan Pars
Şarkıları Okuyan: Sevim Şengül, Abdullah Yüce,


Oyuncular: Muhterem Nur, Kenan Pars, Ahmet Tarık Tekçe, Afif Yesari, Senih Okran, Necdet Tosun, Aysel Tanju, Küçük Yıldız: Esin Nur

DAMAT BEYEFENDİ (1962)

Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Sadık Şendil

Kamera: Rafet Şiriner
Yapım: Şan Film / Baki Üsküdarlı


Oyuncular: Salih Tozan, Oya Tarı, Meral Sayın, Gazanfer Özcan, Suna Pekuysal, Birsen Kaplangı, Funda Gelişen, Ersun Kazançel


Konu: Mirasını kardeşine bırakmamak için genç bir kızla evlenen yaşlı adamın öyküsü.

DAİMA KALBİMDESİN (1962)

Yönetmen: Nejat Saydam
Senaryo : Özdemir Birsel, İlhan Engin Nejat Saydam
Kamera: Turgut Ören
Müzik Metin Bükey
Yapım: Birsel Film / Nüzhet ve Özdemir Birsel


Yönetmen yardımcısı: Oksal Pekmezoğlu, Kameraman: Mustafa Yılmaz, Negatif Kurgu: Hikmet Kuyucu, Laboratuar: Cemil Orhon, Süleyman Koyuncu, Bayram Güzel, Dekor: Sohban Koloğlu, Ses Kayıt: Marko Buduris, Senkron: Metin Miroğlu, Prodüksiyon Amiri: Arif Eriş, Set: Aydın Çarkın, Satı Tutar, Atalay Saraç, (Ses Film Stüdyosunda seslendirilmiş ve Ören film stüdyosunda hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Tamer Yiğit (Cevat), Belgin Doruk (Handan), Sadri Alışık (Tahir), Reha Yurdakul (Orhan), Rıza Tüzün (baba), Nuray Uslu (Ayşe), Ahmet Tarık Tekçe (kahya), Avni Dilligil (Hasan), Vahi Öz (Hüsmen Ağa), Dursune Şirin (Dadı), İbrahim Delideniz (Avukat, Rıza Tözüm, Fıuat İmer, Sadi Mutlu (Cevat’ın çocukluğu), Nigün Kasapbaşoğlu (Handan’ın çocukluğu), Atilla Engin, Rıza Tüzün (Handan’ın babası)


Konu: Handan sevgilisi kimsesiz bir çocuk olan Cevat'ı babasının eve kabul ettiği, gözlerinin onun gözleri ile birleşerek ömür boyu sürecek bir dostluk ve sevginin başlangıcı olarak defterine not düşmüş. Handan'ın ağabeyi Orhan ise Cevat'ı bir türlüsevmemiş, çocuk aklı ile hep ondan kurtulma çareleri aramış, onun evden ve çiftlikten gitmesi için iftira dahil her şeyi denemiş. Yağmurlu bir gece'de bir kaza sonucu baba ölünce Orhan çiftliğin idaresini eline alıp, kendi gibi merhametsiz bir kahya bulur. İlk iş olarak Cevat'ı okuldan alıp çiftliğe yanaşma yaparlar. Handan'ı da Cevat ile konuşmaktan men eder, buna rağmen iki çocuk çiftliğe yakın bir nehir boyunda sık sık buluşurlar. Yıllar geçer büyürler. Bütün yasak şeylere duyulan arzu gibi Cevat'a olan sevgini engelleyemez. Handan'ı Paris'e yatılı okula gönderir. Dört yıl kalır. Dönüşte tren yolculuğunda çiftliklerinin hudud komşusu Tarık ile tanışırlar. Onları Orhan karşılar beraberce çiftliğe dönerler. Tarık av sporuna meraklı bir gençtir. Orhan ile beraber ava çıkmaktadırlar. Bunu bahane ederek Handan ile arkadaşilıklarının devam etmesi için sık sık çiftliğe gelmektedir. Nihayet Handan'ı Orhan'dan ister. Kadın ve kumar düşkünü Orhan borç içindedir. Çiftliğe icra gelmiştir. Bir kurtarıcı gibi Tarık'a sarılır, ne olursa olsun onları evlendirecektir. Tarık ile konuşur, borcu ödemese Handan'ı rüyasında bile göremeyeceğini söyer. Tarık kabul eder, iş Handan'ı razı etmeğe kalmıştır.


Diğer taraftan Cevat ile Handan'da çocukluklarındaki gibi gene nehir boyunda buluşup aşklarını ve bağlılıklarını devam ettirmekte, birbirlerini delice sevmektedirler. Bu arada Orhan Kahyanının şehirde olduğu bir gece kızı Ayşe'ye tecavüz eder ve hamile bırakır. Ayşe ise Cevat'ı karşılıksız bir aşkla sevmektedir. Cevat'tan karşılık göremeyen Ayşe Orhan'ın kuracağı tuzağa istemeye istemeye razı olur. Kendisinin Cevat'tan hamile kaldığını söyler. Handan ise bunalımlar ve çaresizlikler içindedir. Tarık ile evlenmeye razı olur evlenirler...

DAĞLAR BULUTLU EFEM

Senaryo ve Yönetmen: Semih Evin “*”
Operatör: Orhan Çağman
Yapım: Aktunç Film / Şevket Aktunç


Oyuncular: Eşref Kolçak, Evrim Fer, Hüseyin baradan, Saime Bekbay, Atıf Kaptan, Hulusi Kentmen, Avni Dilligil, Mehmet Özekit


►Yöresel bir olay yaratan efelik üzerine yapılan filmler, ya gerçekte yaşanmışbir efenin yaşamöyküsünü ya da bir yaşantıya dayanmamakla beraber tarihsel birfona oturtulan veya oturtulamayan öyküleri anlatırlar. Bir kısım efe filmiise yabancı kökenli serüven filmlerinden uyarlanmıştır. Tıpkı bu filmde olduğu gibi.

_____________________________


“*” John Taintor Foote’nin (1881-1950) yazdığı ve Garret Fort’un (1900-1945) sinemaya uyarladığı, 8 Kasım 1940 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde vizyona giren ve Rouben Mamoulian’ ın (1897-1987) rejisiyle sinemaya aktarılan; başlıca rolleri Tyrone Power (1914-1958), Linda Darnell (1923-1965) ve Basil Rathbone’nin (1892-1967)paylaştığı “The Mark of Zorro” (Zoro’nun İşareti) isimli filmden uyarlama)

ÇÖPÇATAN (1962)

Yönetmen: Türker İnanoğlu
Senaryo: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: Yılmaz Gürbüz
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Erler Film / Türker İnanoğlu
Şarkılar: Sinan Subaşı,


Oyuncular: Eşref Kolçak, Fatma Girik, Öztürk Serengil, Kadir Savun, Suphi Kaner, Necdet Tosun, Mualla Sürer, Mahmure Handan, Nuri Genç, hakkı Haktan, Özdemir Akın, Asım Nipton, Hüseyin Zan, Refik Üfler, Taliha Saltı, Enver Dönmez, Zeki Sezer,Merih Meral, Çocuk Yıldız: Parla Şenol,


KONU: Ayla (Parla Şenol) babası Osman (Kadir Savun) ile birlikte yaşayan, yaramazlıklarıyla yakın çevresini canından bezdirmiş sevimli bir yumurcaktır. Bir gün babasının arkadaşı Orhan’ın (Eşref Kolçak) sevgilisi Leyla (Fatma Girik) ziyarete geldiğinde Ayla Osman’ın bütün çapkınlıklarını anlatarak iki sevgilinin ayrılmalarına neden olur. Ama, Orhan’ın gerçekten çok sevdiği Leyla’dan ayrıldığı için çektiği acıları görünce onları barıştırmaya karar verir. Babası ile bir sürü plan yaparlar, ama hiçbirisi işe yaramaz. İnatçı Leyla, zengin bir işadamı sandığı Turgut (Öztürk Serengil) ile evlenmeye karar verir. Turgut aslında parasız bir esrar kaçakçısıdır. Leyla ile de parası için evlenecektir. Bu arada küçük Ayla’nın babası aniden ölür. Orhan ve arkadaşları Ayla’ya sahip çıkarlar, onu mutlu edebilmek için her yolu denerler. Bir gün Leyla sokakta Ayla’yı görür, babasının öldüğünü öğrenir ve onu yanına alır. Birlikte yaşamaya başlarlar. Ayla Turgut’u hiç sevmemiştir. Leyla’nın da gönü hala Orhan’dadır. Ama nişanlandığı için geri adım atamamaktadır. Turgut ve arkadaşlarının geleceğe yönelik olarak Leyla’nın paraları konusundaki planlarını duyan Ayla, Turgut’u tüm bildiklerini herkese söylemekle tehdit eder. Turgut nikah günü bir sorun yaşamamak için Ayla’yı kaçırtır. Leyla’ya da küçük kızın Orhan’a gittiğini söyler. Bu sırada ele avuca sığmaz küçük yaramaz, bir yolunu bulup Orhan’a haber gönderir. Orhan ve arkadaşları Ayla’yı kurtarırlar. Hep birlikte hızla evlendirme memurluğunun yolunu tutan kafadarlar son dakikada nikaha yetişirler. Gerçek kimliğinin ortaya çıkmasıyla telaşa kapılan Turgut kaçmaya çalışır. Fakat kendi adamlarının içine sızmış olan gizli narkotik polisi Turgut’u tutuklar ve hapse gönderir. Leyla ile Orhan birbirlerinden kopamayacaklarını anlamıştır. Barışır ve nişanlanırlarken sevimli yaramaz Ayla de bir kenarda mutlu ve muzip bir ifadeyle gülümsemektedir…”Burçak Evren, “Fatma Girik, İki Ünlü Kadın”

ÇİĞDEM (1962)

Yönetmen: Natuk Baytan
Senaryo: Alaeddin İldeniz
Kamera: Vedat Akdikmen
Yapım: İldeniz Film / Alaeddin İldeniz


Oyuncular: Muhterem Nur, Erol Taş, Baki Tamer, Diclehan Baban, Necdet Tosun, Küçük Yıldız: Çiğdem


Konu: Kaçırılan Kızla onu kurtarmaya çalı-şan babanın öyküsü

ÇİFTE KUMRULAR (1962)

Yönetmen: Metin Erksan
Senaryo: İlhan Engin
Kamera: Mikeal Rafaelyan

Müzik: Fecri Ebcioğlu
Yapım: As Film / Muzaffer Arslan


Oyuncular: Muhterem Nur, Ekrem Bora, Ahmet Tarık Tekçe, Sami Hazinses, Hulusi Kentmen, Necdet Tosun, Avni Dilligil, Vural Engin, Çocuk Oyuncu: Nilüfer Koçyiğit, (d: 1951)


 O. Henry'nin bir eserinden !lhan Engin'in senaryolaştırdığı "Çifte Kumrular"da fidye almak üzere kaçırılan bir çocuğun komik hikayesi anlatılır. İki adam, fidye almak için zengin bir ailenin dokuz yaşındaki biraz fazla haşarı kızlarını kaçırır. Bu iki adam çocuğun ailesine telefon edip, "Eğer çocuğunuzu canlı olarak görmek istiyorsanız, vereceğimiz adrese şu kadar para gönderin" derler ve olanlar olur. Kızın babası çocuk hırsızlarını adeta minnet, teşekkür sözleriyle karşılar. Baba çocuğunu kaçıranlara "Aman, benden uzak tutun da, ne yaparsanız yapın, isterseniz öldürün" diyerek bu iki adamı, dokuz yaşındaki bu haşarı kızla ne yapacaklarını şaşırmış bir halde ortada bırakıverir.

"Çifte Kumrular" Ayşecik'i meşhur etmiş As Filmin, Ayşecik'in başka bir film şirketiyle anlaşması üzerine çektiği bir çocuk filmidir. Ayşecik'e rakip olarak bu filmde, o dönemin çocuk oyuncularından olan Nilüfer Koçyiğit'i oynatırlar. Metin Erkksan, prodüktöre "Çifte Kumrular"ın Ayşecik filmleri gibi olamayacağını söyler ve filmin sonunda da bu görüşünde haklı olduğu ortaya çıkar:


Ayşecikler dramdı. Büyüklerden daha büyük konuşan, çok bilmiş bir çocuk tipiydi Ayşecik. 'Çifte Kumrular'daki çocuk böyle değildi. Haşarı, yaramaz bir çocuktu. Dolayısıyla, Nilüfer'in çok kabiliyetli bir çocuk oyuncu olmasına rağmen, bu filmin Ayşeciklde rakip olması düşünülemezdi. “Metin Erksan Sineması, “Birsen Altıner, syf, 50 ”

ÇİFTE NİKAH (1962)

Senaryo ve Yönetmen: Hulki Saner
Kamera: Kosta Psaros
Yapım: Erman Film / Hürrem Erman


Oyuncular: Ayhan Işık, Leyla Sayar, Serpil Gül, İzzet Günay


Filmin adı ''Çifte Nikah''tı. Yönetmeni ise Hulki Saner. O günleri hiç unutmuyor İzzet Günay. Filmin çekildiği yeri bile hatırlıyor... Bir söyleşisinde ''Şimdi Erler Film''in olduğu Nişantaşı''ndaki Kodaman Sokak''ta Ant Film Platosu vardı'' diyor. ''Orada çekiliyordu film''.


Nasıl unutsun ki, o film yüzünden burnu kırılmıştı ünlü sanatçının. Peki nasıl mı? Sadri Alışık kırmıştı. Tabii ki bir kaza olmuştu, yanlışlıkla vurmuştu.
Filmin bir bölümünde Sadri Alışık''la İzzet Günay''ın kavga sahnesi vardı. Sadri Baba yumruk atacaktı İzzet Günay''a. Günay''ın, yumruk savrulduğu anda kafasını geriye doğru çekmesi gerekiyordu. Ancak biraz geç kalmıştı bu hareketi yapmakta. Ve şiddetli bir yumruk yemişti Sadri Alışık''tan. Derken burnundan boşanan kan ve kırılan burun kemiği. Hemen hastaneye kaldırılıyordu ve ilk müdahale yapılıyordu. O günden sonra İzzet Günay ne zaman burnunu sıvazlasa aklına Sadri Alışık geliyor.

ÇIKAR YOL (1962)

Yönetmen: Semih Evin
Senaryo: Necati Deliorman
Kamera: Orhan Çağman
Yapım: Şan Film / Baki Üsküdarlı


Oyuncular: Eşref Kolçak, Evrim Fer, Atilla Ergün, Kemal Deliorman, Necdet Tosun 


Başı belaya giren bir şöförün kendini temize çıkarma öyküsü

ÇAM SAKIZI (1962)

Yönetmen:Nevzat Pesen
Senaryo: Suavi Sualp
Kamera: Manasi Filmeridis
Yapım: Pesen Film / Nevzat Pesen


Oyuncular: Neriman Köksal (Çamsakızı/Gül), Orhan Gürşiray (Tamyol Murat/Kartal), Ahmet Tarık Tekçe (Ahmet kaptan), Müm-taz Ener, Hulusi Kentmen, Sedat Demİr (Ali Şipşak), İbrahim Delideniz (Rıza), Suna Pekuysa (Suna), Osman Zıt, Zafer Önen (Haldun), Faik Coşkun (Faik baba), Talia Saltı (udi), Selahattin İçsel (Tahsin)


Konu: Bir klüp kaptanın mücadele öyküsü

CİLALI İBO RÜYALAR ALEMİNDE (1962)

Yönetmen: Osman F. Seden
Senaryo: Bülent Oran “*”

Kamera: Necati İltaç, Kenan Kurt
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden


Oyuncular: Feridun Karakaya, Serpil Gül, Ahmet Tarık Tekçe, Aysel Tanju, Nubar Terziyan, Faik Coşkun


Konu: Rüyasında çeşitli kimliklere bürünen (Kovboy, Tarzan gibi) İbo'nun güldürülü öyküsü


Not: Film Danny Kaye’in (1913-1987) oynadığı 1947 yılı “Secret Life of Walter Mitty”i simli bir filmin yerli uyarlamasıdır. Bu Amerikan yapımı filmde Virginia Mayo v(1920– 2005) ve Boris Karloff (1887-1969) gibi oyuncularda rol almışlardır.





CEHENNEME ÇEVRİLEN CENNET (1962)

Yönetmen: Nuri Akıncı
Senaryo: Vecdi Yarman
Kamera: Cezmi Ar
Müzik: Necati Başara
Yapım: Pan Film / Nuri Akıncı


Oyuncular: Semih Sergen, Evrim Fer, Erol Taş, Vahi Öz, Danyal Topatan, Nilgün Esen, Aysel Tanju, Ferhan Tanseli


Konu: Çevresindeki düzeni kollamaya ve korumaya çalışanların öyküsü.

CEHENNEM YOLCULARI (1962)

Senaryo ve Yönetmen: Burhan Bolan
Kamera: Ali Uğur
Yapım: Eren Film / Burhan Bolan


Oyuncular: Kenan Pars, Semra Sar, Afif Yesari, Gül Ruh (1962 Dans Kraliçesi), Hayri Esen, Osman Alyanak, Mustafa Dağhan, Mualla Sürer, Faik Coşkun, Behice İmer, Şunis Bayraktar


Konu: Zengin bir adamla evlenip ortalıktan kaybolan fakat sonra eski sevgilisi şoförle karşılaşan bir kadının öyküsü.

CANEVİNDEN VURDULAR (1962)

Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Sadık Şendil
Kameraman: Rafet Şiriner
Yapım: Erol Film / Barazettin Erol 


Oyuncular: Mahir Özerdem, Pervin Par, Hayati Hamzaoğlu, Erol Taş, Kenan Büke, Mahmure Handan, Eşref Vural, Salih Tozan


Konu: Kız kardeşlerini sevdiği delikanlıya vermek istemeyen iki gencin öyküsü.

CENGİZ HAN’IN HAZİNELERİ “Karaoğlan” (1962)

Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Suat Yalaz (Abdullah Ziya Kozanoğlu'nun aynı isimli romanından)
Kamera: Çetin Gürtop
Müzik: Yalçın Tura
Yapım:Yerli Film / Atıf Yılmaz, Orhan Günşiray


Reji Ast: Çetin İnanç, Türküler: Ruhi Su Sanat Yönetmeni: Niyazi

oyuncular: Orhan Günşİray, Fatma Girik. Öztürk Serengil, Aysel Tanju, Atıf Kaptan, Sami Hazinses, Nuri Altınok, Mümtaz Ener, Tülay Akatlar, Atilla Tokatlı, Ece Han, Hüse-yin Salıcı, Öztürk Serengil, Aysel Tanju, Sami Hazinses, Tülay Akatlar, Ruhi Su, Nahire Kaşay, Tanju Gençkurt, Yusuf Çağatay, Ahmet Turgutlu, Bülent Aktaş, Cevdet Balıkçı, Ayşe Nur, Feryal Altınbaş, Alev Kaşay, Enver Koçyiğit, Abdurrahman Öztürk, Zeki Taycı, Osman Altay, Mehmet Öztürk, Reşit Çıldam, Gülten Ceylan


Konu: Hanların Hanı Cengiz Han'ın oğlu çağatay Han (Mümtaz Ener) babasının mezarıyla ona ait olan hazinenin yerini bulana güzelller güzeli kızı Tolunay'ı (Tülay Akatlar) vereceğini vaat eder. Bu arada Karaoğlan (Orhan Günşıray) adlı bir çoban da sırf inat ollsun diye bu işe soyunup me-zarla hazinenin peşine takılır. Bu arayış sırasında Kubilay Han (Öztürk Serengil) ve adamları bu işin peşinde koşanlara zorluk çıkarmaya başlar. Ama Karaoğğlan bu zorluklardan hiç yılmadan hazinenin izini sürmeye deevam eder. Bu yolculuğu sıra-sında Sümbül (Fatma Girik) addII bir kızla tanışır ve daha önce de beraber olduğu Çakır'la (Saami Hazinses) ayrılmaz bir üçlü olurlar.


Çöllerdeki uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Karaoğlan meezarı bulur. Bu kez de Bahadır Otsukharcı (Nuri Altıok) çıkar karrşısına. Onunla istemeden dövüşür ama sonradan onun düşşmanı değil babası olduğunu anlar. Karaoğlan'ın dönüş yolculuuğu da tehlikelerle kuşatılmış olur. Ama her bir güçlüğü yenerek müjdesiniÇağatay Han'a ulaştırmayı başarır.


► Ölen Cengiz Han (ve hazineleri) bilinmeyen bir yere gömülür. Çoban Memiş'in Ka-raoğlan diye anılan adsız oğlu, oba gençlerinin sürekli alayları karşısında, Cengiz Han'ın hazinesini bulacağını ve güzeller güzeli torunu Tolunay'ı da alacağını söyler, hazineyi bulma yarışına diğer yarışmacılarla katılır. Otsokarcı hazinenin aranmasına karşıdır. Yarışmacılar doğa ile (Gobi çölü kum fırtınası) mücadele ederken birbirlerini de engellemeye çalışırlar.
Karaoğlan yanına at uşağı olarak kaz gagası Çalık’ı da almıştır. yolda yanlarına Çavdar Tarlası adını verdiği Sünbül ve Ateş Parçası da katılır. Çölde, Karaoğlan'ın sürekli çatıştığı Hülagü'nün zehirlediği kuyudan su içen Ateş Parçası ölür, sonunda Otüğen ormanına ulaşırlar; Karaoğlan, mezarı ve hazineyi bulur, Otsokarcı hazineyi beklemektedir, çatışırlar, Karaoğlan yenilir, Otsokarcı'nın babası olduğunu öğrenir artık bir adı vardır. Hülagü'nün yaptığı kötülüklerin hesabı sorulur. Karaoğlan Tolunay'ı hak etmiştir ama Çavdar Tarlası'nı seçer. Kazanoğlu'nun romanı ile Yalaz'ın çizgiromanı detayda farklılıklar gösterirler, Yalaz, Karaoğlan tipini değişikliğe uğratarak kendi yazdığı/çizdiği çizgi roman da sürdürür. (Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye” syf; 113)

CAFER ÇOCUK HIRSIZI (1982)

Senaryo ve Yönetmen: Hulki Saner (O. Henry'nin "Çocuk Hırsızları" isimli öyküsünden)
Kamera: Kosta Psaros
Yapım: Bronz Film / Hulki Saner


Oyuncular: Serpil Gül, Suphi Kaner,. Kadir Savun, Özdemir Han, Mualla Sürer, Diler Saraç, Cevat Kurtuluş, Çocuk Yıldız: Cin Ali,


Konu: Sokak satıcıları Cinali"den korkmaktadırlar. Cinali 8-9 yaşlarında yaramaz bir çocuktur. Ailesi Cinali ile ilgilenmemektedir. Cinali""nin küçük bir kardeşi vardır, annesi ve babası ona ilgi göstermedikleri için kıskanmaktadır. Cafer ve Sefer bir gazinoda garson olarak çalışmaktadırlar. Fakat Cafer"in sakarlıkları yüzünden işten kovulurlar. Cafer"in Pervin isminde bir sevgilisi vardır. Annesinden ister işsiz olduğu için vermez. Cafer ile Sefer çocuk kaçırmaya karar verirler. Uygun çocuğu bulmak için parka giderler, Cinali de oradadır, bunların saflığından amaçlarını anlar onlara oyun yaparak kendisini kaçırmalarına ikna eder. Cinali, Cafer ve Sefer"e oyunlar oynayarak onları kaçırdıklarına pişman eder. Eğer kendi dediklerini yapmazlarsa kendilerini Polise vereceğini söylerler. Babasına mektup yazdırıp fidye istetir. Babası paketin içine bir mektup koyarak söylenilen adrese bırakır. Cafer kadın kılığına girer aile şeklinde gezerler, Pervin"den ayrılırlar. Pervin kasap Rıza ile ni-şanlanır. Sokak satıcıları usanmalarına rağmen Cinali"nin yokluğunu ararlar. Cafer ve Sefer Cinali"yi denize götürürler. Cinali"nin babası el ilanları bastırarak çocuğunu bulana ve getirene 100 bin lira vereceğini söyler. Cafer ile Sefer Cinali"yi eve dönmeye razı edemezler. Ödülü duyan çete Murtaza ve adamları Cinali"nin peşine düşerler. Cafer"lerin kaldığı yeri öğrenirler, yanlarına gelirler, çocuğu ararlar, Cinali gizlice kaçar. Murtaza"nın adamları Cafer ve Sefer"i bağlarlar. Cinali mahalleye giderek durumu arkadaşlarına anlatır ve arkadaşlarını alıp gizlice içeri girerler. Çocuklar uygun bir anda saldırırlar, adamları etkisiz hale getirirler. Polislerde gelmiştir. Murtaza ve adamlarını götürüler. Evde herkes mutludur, Cinali babasına Cafer ve Sefer"e 10 bin lira vermesini ister yalnız bir şartı vardır, onlarda evde kalıp onunla oynayacaklardır. Bunu duyan Cafer ve Sefer kaçarlar Cinali de peşlerin-den gider." (www.digiturkwebtv.com.tr)

BOŞ VER DOKTOR (1962)

Senaryo ve Yönetmen:Faruk Kenç
Foto Direktörü: Kazım Koşkan
Yapım: Şan Film / Baki Üsküdarlı


Oyuncular: Eşref Kolçak, Gülgün Ok, Öztürk Serengil, Kenan Büke, Şelmin Sel, Hüseyin Baradan, Vahi Öz, Nubar Terziyan

BİZ DE ARKADAŞ MIYIZ? (1962)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Erdoğan Tünaş (Özdemir Hazar’ın bir öyküsünden)
Foto Direktörü: Memduh Yükman
Yapım: Melek Film / Şahan Haki


Oyuncular: Göksel Arsoy, Türkan Şoray, Peri Han, Öztürk Serengil, Hulusi Kentmen, Nubar Terziyan, Meral Sayın, Handan Adalı, Sami Hazinses, Necdet Tosun, Uğur Kıvılcım


Konu: Üvey annesinin iftirası yüzünden babası tarafından evden kovularak ve edindiği iki gariban arkadaşı ile sokaklarda avarelik ederken rastladığı kıza aşık olup, babasını da bir kazada kurtardığı için itimatlarını kazanan ve sevdiği kızın babası babasının arkadaşı çıkan ve sonunda mutluluğu bulan bir gencin öyküsü.

BİR MİLYONLUK MACERA (1962)

Yönetmen: Nişan Hançer
Senaryo: Safa Önal
Kamera: Enver Burçkin

Yapım: Sibel Film / Müfit İlkiz

Oyuncular: Efgan Efekan, Nilgün Esen, Sevda Nur, Salih Tozan, Suphi kaner, Hüseyin Baradan, Sibel İlkiz, Kadri Ögelman, Enver Burçkin


Konu: Piyangodan büyük ikramiyenin kendisine çıkmasını hayal eden iki adamın öyküsü.

BİLLUR KÖŞK (1962)

Yönetmen Muzaffer Arslan
Senaryo Bülent Oran
Görüntü Yönetmeni Ali Uğur
Yapım As Film/Muzaffer Arslan


oyuncular: Türkan Şoray, Göksel Arsoy, Behzat Butak,Şaziye Moral , Aysel Tanju ,Nezahat Tanyeri , Mehmet Bahadır , Ay-şegül Devrim, Sami Hazinses , Behzat Haki

BİR HAYDUT SEVDİM (1962)

Senaryo Ve Yönetmen: Danyal Topatan
Kamera: Hüsamettin Eryılmaz
Yapım: Dost Film / Mümtaz Alpaslan


Oyuncular: Mümtaz Alpaslan, Ece Han, Kadir Savun, Danyal Topatan, Suphi Kaner, Öztürk Serengil, Hüseyin Baradan, Semih Sezerli, Diclehan Baban, Necdet Tosun, Murat Tok, Yüksel Gök, Eşref Vural, Danslar: Yüksel Şenkaya


Konu: Üç kağıtçı, dolandırıcı bir adama aşık olan ağa kızının aşkı.

BEŞ KARDEŞTİLER (1962)

Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Sadık Şendil (İlhan Engin’in bir eserinden)
Kamera: Mikeal Rafaelyan
Müzik: Yalçın Tura
Yapım: Efe Film / Ertem Eğilmez
Reji Ast: Çetin İnanç,


Oyuncular: Eşref Kolçak, Muhterem Nur, Ekrem Bora, Ahmet Mekin, Erol Taş, Hayati Hamzaoğlu, Ayfer Feray, Aliye Rona, Meral Sayın, Suzan Avcı, Hüseyin Baradan, Tunç Başaran, Reha Yurdakul, Danyal Topatan, Hayal Tayyuk

BEŞ HİKAYE (1962)

Senaryo ve Yönetmen Nuri Akıncı
Görüntü Yönetmeni Cezmi Ar
Yapım: Akar Film/Nuri Akıncı


Oyuncular: Önder Somer , Merih Meral , Aysel Gürel, 1.Bölüm / Ahmet Sert 2. Bölüm (Bill), Barbaros Erbeşler 2.Bölüm (Jack), Nevin Aypar ,3.Bölüm (Anne), Mu-zaffer Yenen , 3.Bölüm (Baba), Hulusi Kentmen 3.Bölüm ( İyilik Meleği Hırsız), Ferhan Tanseli , Parla Şenol ,5.Bölüm/ Birsen Menekşeli , Neşe Yulaç, Efgan Efekan , Salih Tozan


 Konu: Yeşilçam'da ilk dönem siyah-beyaz yerli kovboy filmidir. Filmin senaristi ve yönetmeni Nuri Akıncı, filminde mızraklı, oklu, başı tüylü Kızılderilileri unutmamıştır. Bu filmde aynı kızı seven iki arkadaş, Kızılderililer'in saldırısına uğrar ve biri arkadaşının mutluluğu için kendisini feda eder.

BENİ ANNEME GÖTÜR (1962)

Yönetmen: Kemal Kan
Kamera: Nejat Okçugil
Yapım: Çan Film/ZekiÇan


Oyuncular: Hümaşah Hiçan, Erdoğan Çakıcı, Sabiha İzer, Sevda Nuray, Kemal Kan, Nurhan Günay, Küçük Oyuncu: Nur Erkut

BELKİ BİR SABAH GELECEKSİN (1962)

Yönetmen: Türker İnanoğlu
Senaryo: Ural Ozon “*”
Kamera: Yılmaz Gürbüz
Yapım: Erler Film/Türker İnanoğlu


Oyuncular: MuhteremNur, Işın Kaan, Kenan Pars, Kadir Savun, Merih Meral, Mualla Sürer, Necdet Tosun
_______________________________________


“*” Agah Özgüç’ün “Türk Filmleri Sözlüğü” kitabında bu isim olmasına karşın, Türker İnanoğlu’nun “5555 Afişle Türk Sineması” Kitabında yer alan film afişinde Senaryonun Safa Önal’a ait olduğu belirtilmekt

BELALI TORUN (1962)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Vedat Türkali
Hikaye: Şükran Eğilmez
Kamera: Mustafa Yılmaz
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Yapım: Uğur Film /n Memduh Ün


Sanat Yönetmeni: Semih Sezerli, Sohban Koloğlu,


Oyuncular: Ayhan Işık, Fatma Girik, Hulusi Kentmen, Bedia Muvahhit, Tolga Tigin, Hayri Caner, Semih Sezerli, Diler Saraç, Meriç Başaran, Haydar Karaer, Ahmet Turgutlu, Muazzez Arçay, Dursune Şirin, Münevver Girik, Hayri Caner, Haydar Karaer, Mehmet Al,i Akpınar, Niyazi Er, Osman Zıt, Jale Öz, Ayla Can, Zehra Kansu, Suat Özsu


Konu: Büyük babasının erkek torun istemesi üzerine kılık değiştiren genç kızın yeni girdiği ortamda karşılaştığı durumlar komedi boyutlarında ele alınıp; kılık değiştirme nedeniyle ortaya çıkan beklenmedik durumlar çatışmalar yanında aşka da yine beylik çelişkiler getirecektir. Kız torun erkek kılığında dedesi karşısına çıktıktan sonra farklı biriymiş gibi gerçek kişiliği ile de dedesi ile görüşüp kendini sevdirir; aşık olduğu adam tarafından erkek kılığında ki oyunu anlaşılıp, oyun kendisi tarafından devam ettirilince 'gizli kişilik komedisi' alışılmış gelişmelerle sürer. Sonunda aşk kazanır, dede kız torunu bağrına basar. (Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye” sy: 165)

BATTI BALIK (1962)

Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Murat Aşkın (Kemal Tahir’in bir eserinden)
Kamera: Çetin Gürtop
Müzik: Yalçın Tura
Yapım: Efe Film / Ertem Eğilmez
Reji Ast: Çetin İnanç,


Oyuncular: Fikret Hakan, Filiz Hakan, Ayfer Feray, Turgut Boralı, Erol Günaydın, Ayten Ürkmez, Ali Şen, Osman Alyanak, Abdullah Ataç, Erol Keskin, Günfer Feray, Emel Çeviren, Ayla Tanju


Konu: Oldukça yoksul bir delikanlı, bir gazetenin açtığı yarışmada Erdek'te milyonerlere layık bir tatil kazanır. Tatilini geçirdiği yere, kendisini yoksul tanıtan oldukça bir zengin kız da gelir. Ve aralarında garip bir ilişki başlar. Kendisini yoksul diye tanıtan kızın aslında çok zengin olması bir dizi olayların çıkmasına neden olur. iki gencin arasındaki sınıfsal ve ekonomik farklılık birbirlerini sevmeye pek engel olamaz. . (Burçak Evren, "Filiz Akın", Dünya Kitle İletişimi Vakfı, 2010)

BARDAKTAKİ ADAM (1961)

Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Selma Madenci
Kamera: Mengü Yeğin
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Yapım:  Matay Film / Selma Madenci


Oyuncular: Eşref Kolçak, Türkan Şoray, Öztürk Serengil, Altan Erbulak, Gönül Bayhan, Necdet Çağlar, Füsun Pekcan

BARBUT SÜLEYMAN (1962)

Yönetmen: Sami Ayanoğlu
Senaryo: İzzet Cankurtaran
Kamera: Ali Uğur

Müzik: Nida Tüfekçi
Yapım: Çığ Film
Şarkılar: Neriman Altındağ Tüfekçi,


Oyuncular: Efgan Efekan, Evrim Fer, Sami Ayanoğlu, Reha Yurdakul, Hüseyin Baradan, Parla Şenol, Öztürk Serengil, Senih Okran, Erol Taş, Nedret Güvenç

AYŞECİK YAVRU MELEK (1962)

Yönetmen: Osman F. Seden
Senaryo: Hamdi Değirmencioğlu
Foto Direktörü: Kriton İliadis
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden


Işık Direktörü: Necati İltaç; Prodüktör: Yüksel Tanık,


Oyuncular: Zeynep Değirmendoğlu (Ayşe), Sadri Alışık (Kenan “Ayşe’nin babası”), Nedret Güvenç (Nazlı “Hala”), Cavidan Dora (Handan), Cahide Sonku (babaanne), Evrim Fer (Nurten öğretmen), Memduh Ün (Ferit “Ayşe’nin amcası”), Hulusi Kentmen (Osman “Özel kolej sahibi”), Nubar Terziyan (Doktor Şeref), Necdet Tosun (Bayram), Erdoğan Tünaş (Hürrem “Handan’ın kardeşi”), Mualla Sürer (aşçı kadın), Saadettin Erbil (Cemil “Nazlı’nın kocası”), Madelet Tibet (dadı), Ayşe Şehrazat (Handan’ın kızı), Esin Nur (Ayşe’nin arkadaşı), Nur Erkut (hademenin kızı), Tem Güçizin (Nazlı’nın Oğlu), Mehtap AnIl (1. Hizmetçi), Ayla ÇÖzalp (2. Hizmetçi), Adnan İrkut (noter)


Konu: Gençliğinde Kenan'ı (Sadri Alışık) çok sevmiş olan Handan (Cavidan Dora), ondan yüz bulamayınca ağabeyi Ferit (Memduh Ün) ile evlenir ve Kenan'ın sevdiklerinden intikam almaya yemin eder. Kocasını kaybettikten sonra da, dostu Hürrem'le (Erdoğan Tünaş) birlikte Kenan'ın mirasının peşine düşerler. Kenan, hastalanıp yatağa düşünce, bunu fırsat bilen Handan, Kenan'ın kızı Ayşe'yi (Zeynep Değirmencioğlu) evin hizmetçisi gibi kullanır. Ayşe'nin halası Nazlı (Nedret Güvenç) ne yapsa da çocuğu bu durumdan kurtaramaz. Sonunda öğretmeni Nurten'e (Evrim Fer) giderek her şeyi anlatır, yardım etmesini ister. Ayşe'nin düştüğü bu duruma çok üzülen Nurten, Kenan'a giderek Ayşe'yi eziyetten kurtarmak ve evden kaçırıp saklamak için izin alır ve Kenan'ı da hastaneye yatması için ikna eder. Bu arada Handan, Hürrem'le birlikte, Kenan öldüğü taktirde mirasın Ayşe'ye kalmaması için çocuğu öldürme planları kurar. Nazlı, bu planları gizlice öğrenir. O gece, Nurten'in gelip Ayşe'yi almasını beklemeden, çocuğun üzerine kilitlenen kapıyı Zorla açar ve çocuğu kaçırır. Birlikte ıssız bir köşke sığınırlar. Hürrem de peşlerine düşer. Nazlı, Ayşe'yi emniyetli bir yere bırakıp buradan ayrılmamamsını, polise gideceğini söyler ve koşarak uzaklaşır. Ancak, Hürrem'in köşke girerek kendisine yaklaştığını gören Ayşe, tavan arasına kaçar. Burada, Hürrem ile Ayşe arasında bir kovalamaca yaşanır. Sonunda Hürrem çocuğu yakalar. Tam boğacakken polis yetişir, çıkan çatışmada Hürrem vurulur. Finalde, Kenan iyileşerek tekrar hayata döner ve Ayşe'nin öğretmeni Nurten ile evlenir. “Gülşah Nezaket Marşlı, a.g.e., syf: 160”

9 Ekim 2015 Cuma

AYŞECİK ATEŞ PARÇASI (1962)

Yönetmen: Hulki Saner
Senaryo: Hamdi Değirmencioğlu
Görüntü Yönetmeni: Kosta Psaros
Yapım: Bronz Film /( Hulki Saner


Oyuncular: Zeynep Değirmencioğlu (Ayşecik), Tijen Par, Önder Somer, Hulusi Kentmen, Suphi Kaner, Ece Han, Mualla Sürer 

Erkek kıyafetine sokulan küçük bir kız çocuğuyla, zengin dedesinin maceralı öyküsü.


Eleştiri:


Yıldız Dergisi’nin 19 Aralık 1960 tarihli 8.sayısında bir eleştirmen, sinema yazarlarının yerli ve yabancı filmleri değerlendirirken çifte standart kullandığını iddia edip, günlük gazetelerde film hakkında çıkan olumsuz yazılara değinmektedir. Bu konuda imzasız bir yazıda şöyle söylenmekte:


"Meğerse, 'Ayşecik Ateş Parçası' tamamiyle Türkiye gerçeklerine aykırı ve küçük çocuklara da ahlaksızlığı öğreten bir filmmiş. Ne kadar garip!... Her hafta Beyoğlu'nun şöhretli sinema salonlalarında beyaz perdeleri kaplayan Masistler, adi westernler çocuklarımız için zararlı olmuyor da, 'Ayşecik' filmi yapıldı mı, bütün Türkiye’yi bir felaket kaplıyor. Üstelik bu film Türkiye’nin acı gerçeklerini ortaya koysa da.


► İlk köy filmi. Melodramatik öğelerle harmanlanmış ve sonraki yıllarda bir türün "prototipini oluşturarak benzerleri, kopyaları yapıldı. Türün sonrakilerinde sık sık gördüğümüz çeşmebaşı dedikodularını içeren sahneler ilk kez bu filmde yer aldı. İlkleri oluşturmasının yanısıra filmin başlıca bir özelliği de köy kızı Aysel rolündeki Cahide Sonku' yu yıldızlaştırması ve başına taktığı yemenisiyle de halk arasında bir "moda” yaratmasıydı. Haldun Taner e göre filmin en etkili sahnesi Cahide Sonku'nun finalde kağnı arabasının peşinden yürüyüşüydü. "Bir yürüyüş bundanşiirli, bir genç kız bundan güzel olamaz”diye yazar. Konu, yanında çalıştığı evin erkeği tarafından iğfal edilip hamile bırakılan boynu bükük bir köylü kızının dramını anlatır. Filmin diğer tiplemeleri yatalak anne, kötü bir adam, sevenlerin aralarına giren nişanlı bir kız ve sonunda Aysel'e kavuşan çileli bir aşık... Klasik ve mutlu bir "son”

ATI ALAN ÜSÜDAR'I GEÇTİ (1962)

Yönetmen: Hicri Akbaşlı
Senaryo: Azmi Kütüval (Waletr Lang’ın “Kentucky” “*” isimli filminden uyarlama
Görüntü Yönetmeni: Rafet Şiriner
Yapım: Sadık Film / Hicri Akbaşlı


Oyuncular: Attila Dinçer, Birsen Menekşeli, Semra Ece, Suphi Kaner, Ahmet Tarık Tekçe, Senih Okran, Fikret Ushan, Atıf Kaptan, Celal Ersöz ve Türkiye’nin bir numaralı cokeyi: Kazım Yıldız

_____________________________________

 “*” Walter Lang 1896 – 1972 yıllarında yaşamış Amerikalı ( yazar, senarist, aktör, yönetmen) bir sinema adamı. Ancak 1938 yılı Yapımı olan “Kentucky filminin uyarlaması Filmin yöenetmenliğini yapan kişi bu değildir. Bu filmi 1938 yılında “David Butler” adında bir yönetmen çekmiş olup baş rollerini Loretta Young, Richard Greene, Walter Brennan, oynamışlardır.. (y.ö) www.imdb.com

AŞK YARIŞI (1962)


Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Fuat Özlüer
Foto Direktörü: Kriton İliadis
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden
(Kemal Film platosunda hazırlanmış, Ören Film Stüdyosunda Seslendirilmiştir)



Kamera Ast: Ali Kan, Sesleri Alan: Marko Buduris, Laboratuvar: Cemil Orhon, Montaj: Zafer Davutoğlu, Senkron: Metin Miroğlu, Negatif Montaj: Hikmet Kuyucu, Ar Direktör: Saim N. Bige, Set Amiri: Hasan Nurdan, Işık Şefi: İlhan Aslım, Işık Asistanları: Fikret Güryalçın, Doğan Yaman, Prodüksiyon Ast: Cemil Paskap, Prodüksiyon Mümessili: Adnan İrkut, Prodüksiyon Amiri: Yüksel tanık, Prodüksiyon Ekibi: Cemil Paskap, Rafet Ateş, Muzaffer Durusu

Oyuncular: Fikret Hakan (Fikret), Türkan Şoray (öğretmen), Efgan Efekan (Nihat), Semra Sar, Hulusi Kentmen, Hüseyin Peyda, Hüseyin Baradan, Mualla Sürer, Hüseyin kaşif, Uğur Kıvılcım, Meriç Başaran, Tevhid Bilge, Hüseyin Kâşif, Hamdi Şarlıgil, İlhan Hemşehri, Orhan Aykanat, Yavuz Karakaş, Zeki Tüney, Nezihe Güler, Talia Saltı, Memduh Alpar, Adnan İrkut, İlhan Aslım, Araksi Hebo, Ayşe Dolar, Mine Soley, Talât Gürtunca, Atakan Burgaz, Türkay Ovat, Ayhan Erkal, Rıza Şenışık, Ahmet Çetin


KONU: Aşk Yarışı genç ve güzel bir öğretmenin (Türkan Şoray) kalbini kazanmak isteyen Fikret (Fikret Hakan) adlı bir futboIcuyla, Nihat (Efgan Efekan) adlı bir mimarın birbirleriyle kıyasıya girdiği aşk yarışını anlatır. Yöneticilerin komplosuyla tuzağa düşürülen Fikret, sevgilisinin gözünden düşüp takım da oynayamayacak hale gelir. Fakat Nihat onu temize çıkararak dostluğunu gösterir. Şaşkına dönen öğretmen de bu iki gençten birinde karar kılar.


AŞK MERDİVENİ (1962)

Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın
Görüntü Yönetmeni: Gani Turanlı
Yapım: Artist Film /n Recep Ekicigil


Oyuncular: Göksel Arsoy, Filiz Akın, Efgan Efekan, Neşe Yulaç, Ahmet Tarık Tekçe, Suphi Kaner, Hüseyin baradan, Sadettin Erbil, Tunca Aksoy


“Aşkın en güzelini, maceranın heyecanını, ve arkadaşlığın en temizini, ancak bu filmde bulacaksınız”. (Film afişinden)

ATEŞLİ KAN (1962)

Yönetmen: Semih Evin
Senaryo: Temel Karamahmut
Filmi Çeken: Vedat Akdikmen
Yapım (Film Amili): Aktunç Film / Şevket Aktunç


Oyuncular: Gönül Yazar, Özden Çelik, Aysel Tanju, Hüseyin Baradan, Sevim Emre, Reha Yurdakul, Ersun Kazançel, Tuncer Necmioğlu, Cem Kabaağaç


Konu: Göçerler arasında geçen aşk ve macera öyküsü

AŞKA KİNİM VAR (1962)

Yönetmen: Semih Evin
Senaryo:Temel Karamahmut
Filmi Çeken: Vedat Akdikmen
Yapım (Film Amili): Aktunç Film / Şevket Aktunç


Dekor: Sohban Koloğlu, Işık: Mehmet Çakar (Ender Film), Rejisör Asistanı: Nurettin Alpan, Senkron, Montaj: Metin Miroğlu, Sesleri Alan: Marko Buduris, Prodüksiyon Amiri: Mustafa Doğan, (Özen Fişlm Stüdyosunda Hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Orhan Günşıray (Turan), Leyla Sayar (Handan), Salih Tozan (Baba İlyas), Şaziye Moral (Turan’ın annesi), Sadettin Erbil (Sedat), Ersun Kazançel, Faik Coşkun (Ahmet/ Gamsız baba), Özer San (Bülent), Lale Kalkavan, Kadri Ögelman (Tosun Bey), Nevzat Ekmekçi, Serpil Akay. Osman Türkoğlu, Ayten Güvenç, Serpil Birol, Bedri Çavuşoğlu, Lale Kalkavan, Dansöz: Sevda Nur,


Konu: Erkeklerden kaçan bir kadının öyküsü” anlatılıyor

AŞKA KARŞI GELİNMEZ (1962)

Senaryo ve Yönetmen: Hulki Saner
Görüntü Yönetmeni: Kosta Psaros
Yapım: Sanat Film / Hulki Saner


Oyuncular: Belgin Doruk, Göksel Arsoy, Handan Adalı, Atıf Kaptan, Lebibe Şakın, Özdenmir Han, Diler Saraç, Dursune Şirin,


Zengin bir kızla evlendirilmek istenen delikanlı, bütün baskılara rağmen sevdiği kız olan fakir sevgilisine kavuşur ve film mutlu son ile biter

AŞK YARIŞI (1962)

Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Fuat Özlüer
Foto Direktörü: Kriton İliadis
Müzik: Metin Bükey 

Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden
(Kemal Film platosunda hazırlanmış, Ören Film Stüdyosunda Seslendiril-miştir.)


Kamera Ast: Ali Kan, Sesleri Alan: Marko Buduris, Laboratuvar: Cemil Orhon, Montaj: Zafer Davutoğlu, Senkron: Metin Miroğlu, Negatif Montaj: Hikmet Kuyucu, Montaj: Zafer Davutoğlu, Ar Direktör: Saim N. Bige, Set Amiri: Hasan Nurdan, Işık Şefi: İlhan Aslım, Işık Asistanları: Fikret Güryalçın, Doğan Yaman, Prodüksiyon Ast: Cemil Paskap, Prodüksiyon Mümessili: Adnan İrkut, Prodüksiyon Amiri: Yüksel tanık, Prodüksiyon Ekibi: Cemil Paskap, Rafet Ateş, Muzaffer Durusu,


Oyuncular: Fikret Hakan (Fikret), Türkan Şoray (öğretmen), Efgan Efekan (Nihat), Semra Sar, Hulusi Kentmen, Hüseyin Peyda, Hüseyin Baradan, Mualla Sürer, Hüseyin kaşif, Uğur Kıvılcım, Meriç Başaran, Tevhid Bilge, Hüseyin Kâşif, Hamdi Şarlıgil, İlhan Hemşehri, Orhan Aykanat, Yavuz Karakaş, Zeki Tüney, Nezihe Güler, Talia Saltı, Mem-duh Alpar, Adnan İrkut, İlhan Aslım, Araksi Hebo, Ayşe Dolar, Mine Soley, Talât Gürtunca, Atakan Burgaz, Türkay Ovat, Ayhan Erkal, Rıza Şenışık, Ahmet Çetin,


KONU: Aşk Yarışı genç ve güzel bir öğret-menin (Türkan Şoray) kalbini kazanmak isteyen Fikret (Fikret Hakan) adlı bir futboIcuyla, Nihat (Efgan Efekan) adlı bir mimarın birbirleriyle kıyasıya girdiği aşk yarışını anlatır. Yöneticilerin komplosuyla tuzağa düşürülen Fikret, sevgilisinin gözünden düşüp takım da oynayamayacak hale gelir. Fakat Nihat onu temize çıkararak dostluğunu gösterir. Şaşkına dönen öğretmen de bu iki gençten birinde karar kılar.

AŞK ORADA BAŞLADI (1962)

Senaryo ve Yönetmen: Semih Evin
Görüntü Yönetmeni: Orhan Çağman
Yapım: Şan Film /n Baki Üsküdarlı


Oyuncular: Fikret Hakan, Gülgün Ok, Atıf Kaptan, Necdet Tosun, Merih Meral, Salih Tozan, Oktay Menteş


Konu: Hırsız bir erkeği evine koca olarak götüren şımarık bir milyoner kızının öyküsü.

AŞK MERDİVENİ (1962)

Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın
Görüntü Yönetmeni: Gani Turanlı
Yapım: Artist Film / Recep Ekicigil


Oyuncular: Göksel Arsoy, Filiz Akın, Efgan Efekan, Neşe Yulaç, Ahmet Tarık Tekçe, Suphi Kaner, Hüseyin baradan, Sadettin Erbil, Tunca Aksoy


“Aşkın en güzelini, maceranın heyecanı-nı, ve arkadaşlığın en temizini, ancak bu filmde bulacaksınız”. (Film afişinden)

AŞK GÜZELDİR (1962)

Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Sadık Şendil
Yapım: Kurt Film / Mehmet Arancı


Oyuncular: Leyla Sayar, Yılmaz Duru, Salih Tozan, Atıf kaptan, Vahi Öz, Öztürk Serengil, Suna Pekuysal, Hayati Gelişen

Konu: Zengin bir ailenin kızıyla bir şoförün aşk öyküsü

AŞK BEKLİYOR (1962)

Yönetmen: Ümit Utku
Senaryo: Kerime Nadir,
Görüntü Yönetmeni: Kazım Koşkan
Yapım: Kervan Film / Ümit Utku


Oyuncular: Eşref Kolkaç, Muhterem Nur, Nebahat Çehre, Aysel Tanju, Suphi Kaner, Nilgün Utku, Benan Öz, Atıf Kaptan, Hayati Hamzaoğlu, Fikret Uçak, Mahmure Han-dan, Gülen Kıpkaç, Hayri Gülnar, Aydın Demir


Konu: Yoksul bir genç kızın aşkı

ARAMIZA KAN GİRDİ (1962)

Yönetmen Tarık Dursun K.
Senaryo Cengiz Tuncer
Görüntü Yönetmeni: Orhan Kapkı, Halit Aysan
Yapım Erman Film / Hürrem Erman


Oyuncular: Ahmet Mekin (Mekin), Semra Sar (Necla), Kenan Pars (Galip), Kadir Savun (Kadir baba), Aysel Tanju (Betül), Ayfer Koray (Ayfer), Hayati hamzaoğlu (Hayri), Suphi kaner (Suphi), Suzan Avcı (Suzan), Atıf Kaptan (Avukat Ulvi), Senih Orkan (Senih), Hüseyin baradan (kapıcı), Mine Soley (hemşire), Mehmet Ali Akpınar (Ulvi’nin adamı), Ertuğrul Bilda (Ulvi’nin adamı), Zeki Tüney (Hayri’nin adamı), Sevil Sev

Konu: Necla öylesine güzel ki, gece yarısı o ıssız yerde ne aradığı şimdilik pek önemli olmuyor. Ama polisin "Tımarhaneden kaç-mış bir deli kız arıyoruz. Uzun boylu, sarışın, güzelce bir şeymiş" demesinden durum biraz da olsa anlaşılır. Daha sonra yollarını kesen arabadaki üç kişi Mekin'i fena şekilde dövüp Necla'yı kaçırıyorlar. (Film ilerledikçe kavgadaki yeteneklerine tanık olacağımız genç adam, onlar geldiğinde genç kızı öpmekle meşguldü. Dayak yemesinin ne-deni bu olsa gerek.) Hastanede ziyaretine gelen (Mekin bu sırada hemşireyi öpüyordu) Komiser Kadir'den genç kızın öldüğünü ve tanınmaz bir halde olduğunu öğrenir.


"Araya kan girdi, bu işin peşini bırakmayacağım."


Hastaneden eve gelince ortalığı alt üst edilmiş olarak bulur. Evde biri vardır. Onun açıklamalarından olay biraz daha aydınlanır ; "Ben geldiğimde evi bu halde buldum. Adım Senih. Necla'nın kardeşiyim. (Ama, abisi gibi. Zaten biraz sonra, genç kız için ‘kardeşim’ diyor.) Necla öldürülmedi, yaşıyor. Öldü diye gösterip işi daha da karıştır-mak istiyorlar..Necla vasıtasıyla beni bulacaklarını hesaplıyorlardı..İki milyonluk bir hesap meselesi. Ne bahasına olursa olsun bunu ele geçirmek istiyorlar. En iyi çare Necla'ydı. İstemeyerek de olsa bu işe karıştınız bir kere. Paranın saklı olduğu yerin anahtarı Necla'nın odasında. Onu alıp buraya getirmenizi istiyorum. Evinizi yokladılar. Yeniden geleceklerini sanmam. İzin verirseniz burada kalayım." Fakat, anahtarı göremeden haydutlar tarafından öldürülecektir.


Necla’nın evi. Arkadaşı Suzan tüm eşyaları toplayıp götürmüş. Mekin, evin kamburkapıcısından [‘Mazimdeki Kadın’ (1969) filminde Murat’ın Meyhaneci Dayı’yı konuşturduğu ‘banknot’ yöntemiyle] adresini öğrenir ; “Gökdil Sokak, Numara 75.” Bir kaç sahne sonra, bu afeti de kolları arasına alıyor.
Sonuçta Necla’ya nasıl ulaşabileceğini öğrenir ; Model olarak çalıştığı Ege Reklam. Burada, onu değil ama Galip’i, Betül’ü ve en az Necla kadar güzel Ayfer’i bulur. Taksideki sarılmalar dışında, Ayfer’in evinde 3 dakika 10 saniye öpüşüyorlar. Genç kız onu, sarışın bir sanatçıdan (ağız hareketleri uymasa da) Ella Fitzgerald’ın sesiyle ‘I Love You Madly’ (1951) (Duke Ellington) şarkısını dinlediğimiz kulübe götürür. Müşteriler arasında bulunan Avukat Ulvi, Neclaların aile avukatıymış.


Mekin, herkesin peşinde olduğu anahtarı en olmayacak yerde, öldürülen güzel Suzan’ın midesinde (çetenin eline geçmesin diye yutmuş) bulur.
Necla ile birlikte yaşadıkları tehlikeli pek çok olaydan sonra (onu korurken öldürülecek olan) Betül ve Ulvi’ye (aslında bize) şunları söylüyor ; "Sürüyle adam öldü. Dereler gibi kan aktı. Hep o menhus, kirli, pis işleriniz yüzünden.. Buradan Avrupa'ya sahte para kaçırıyorsunuz. İstanbul'da şebekenizi kurmuşsunuz. Kamufle işinde reklam ajansını kullanıyorsunuz. Fakat son iki milyonluk işte Senih paraların üstüne yatıp ortadan kayboldu. Senih'i ele geçirmek için zavallı kar-deşi Necla'yı kaçırıp deli diye bir kliniğe sakladınız. Oysa kızın hiç bir şeyden haberi yoktu. Öldü numarasını da ‘belki Senih ortaya çıkar’ diye tertiplediniz. Bu işte yardakçı-larınız Hayri ve Galip'ti. Çetenin başı da seninle Ulvi. Fakat 'bir tek' noktayı unuttu-nuz; İnterpol'ü (o, ‘Enterpol’ diyor) ve beni."


Necla'yı öperken film biter. Bu sırada (sağlığında epeyce öptüğü) Betül ikisinin ayaklarının dibinde cansız yatıyordu. ( Murat Çelenligil – sinematürk veri tabanı)

ALLAH SEVİNİZ DEDİ (1962)

Senaryo ve Yönetmen: Nejat Saydam (İlhan Engin’in aynı isimli romanından)
Görüntü Yönetmeni: Şevket Kıymaz
Yapım: As Film /n Muzaffer Aslan


Oyuncular: Ayhan Işık, Türkan Şoray, Salih Tozan, Hüseyin Baradan, Fatma Andaç, Şaziye Moral, Aliye Rona


Konu: İstemediği bir erkekle evlenmemek için Arabistan’dan İstanbul’a kaçan bir prensesin öyküsü

AKASYALAR AÇARKEN (1962)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Bülent Oran, Sadık Şendil

Görüntü Yönetmeni: Memduh Yükman
Yapım: Göksel Film / Göksel Arsoy


Oyuncular: Göksel Arsoy, Filiz Akın, Güliztan Güzey, Salih Tozan, Hüseyin Baradan, Suna Pekuysal, Agah Hün, Semih Sezerli, Sami Hazinses, Ahmet Tarık Tekçe, Asım Nipton, Necdet Tosun


Konu: Kimya laboratuarında çalışan genç ve yakışıklı Yüksel (Göksel Arsoy) bir deney sırasındaki atlamada yaralanır ve hastaneye kaldırılır. Patlama sırasında yüzü yanan Yüksel görme yeteneğini yitirerek kör olur. Hastanede kendisiyle orta yaşlarda baş hemşire olduğunu söyleyen Lale Hanım (Gülistan Güzey) ilgilenir. Aslında Lale ha-nım hastanenin sahibi olan doktor Agah Bey'in eşidir. Hastalara yardım olsun diye hemşirelik yapar. Lale Hanım ile doktor eşinin evliliği pek yolunda gitmez. Doktur eşinin yorucu iş temposu nedeniyle kendisini hep yalnız ve mutsuz hisseder. Tek daya-nağı ise aynı evde birlikte yaşadığı kızkardeşidir Filiz (Filiz Akın). Genç ve alımlı olan Filiz Güzel Sanatlar akademisi'nin heykel bölümünde okur. Başarılı bir öğrenci olduğu için İtalya'da bir burs kazanır ve arkadaşı Suna (Su na Pekuysal) italya gider. Birkaç ameliyat yapılmasına karşılık Yüksel'in gözleri açılmaz. Bu arada hastane masrafları da birikmeye başlar. Aynı labaratuarda birlikte çalıştıkları Salih Usta'nın (Salih Tozan) bütçesi bunları karşılamaya yetmediği için çevresinden yardım istemek zorunda kalır. Ama tüm istekleri yanıtsız kalır. Bu arada kendisini başhemşire olarak tanıtan Lale ile Yüksel arasında duygusal bir yakınlaşma başlar.


Kısa sürede bu ilişki hastane çevresinde duyulur ve eşi doktor Agah'ın da kulağına gider. Doktor Agah eşine bunun gerçek olup olmadığını sorarsa da tatmin edici bir yanıt alamaz. Ama eşinin genç adama aşık olduğundan emindir. Bir süre sonra hastaların meleği olarak isimlendirilen Lale hanımeşinden ayrılır, mücevherlerini ve evini satarak Yüksel'in hastane masraflarını karşılamaya çalışır. Son yapılan ameliyat da başarılı olamayınca Yüksel yine Lale hanımın maddi desteğiyle ameliyat olmak için italya'ya gönderilir. Ve oradaki ameliyat sonucu gözleri açılır. Yüksel italya'da rastlantı sonucu bir restoranda Lale hanımın kardeşi Filiz'-le tanışır. Kısa sürede arkadaş, daha sonra sevgili olurlar. Ne Yüksel, Filiz'in geçmişini, ne de Filiz Yüksel'inkini bilir. Türkiye döndüklerinde onları acı bir sürpriz bekler. Sevdiği adam için her bir şeyini feda eden Lale hanım bunun karşılığını göremeyince büyük bir düş kırıklığına uğrayarak iki sevgilinin yaşamlarından çıkmak ister. Ve tek seçeneğini de bu olduğunu inanır. (Burçak Evren, "Filiz Akın", Dünya Kitle İletişimi Vakfı, 2010)


· Henüz 19 yaşında olan Filiz Akın’ın ilk filmi olan “Akasyalar Açarken” ile şöhreti yaka-lamış ve yıldız-oyuncu olmuştur bile.
Memduh Ün’ün anlatımıyla:
“Sadık Şendil'in yazdığı senaryoyu yeterli görmediği için Göksel senaryoyu bir kez de Bülent Oran'a verdi. Ben değişiklik yapma-dan aynen çekmiş olmalıyım Bülent'ten geleni. Tabii ki Göksel'in isteğiyle. Şimdi sey-rettiğimde, öyle saçma sapan sahneler gördüm ki tüylerim diken diken oldu Konu yerli film için çok elverişli aslında. Dramatik yapı çok sağlam o yöne ağırlık verilmiş olsa kendi türünde eli yüzü düzgün bir film olur-muş.


Filmde Göksel iki kız kardeşe aşık oluyor, körken ablaya, gözleri açıldıktan sonra da küçük kız kardeşe. Ama aşk çok şematik anlatılmış, GÜlistan Güzey fedakarlıklarda bulunan ablayı canlandırıyor. Göksel'in gözlerinin açılması için büyük özverilerde bulunuyor, Roma’da ameliyat ettiriyor. Aşkı nedeniyle çok sevdiği, yıllardır bağlı olduğu kocasından ayrılıyor. Göksel Roma'da büyük rastlantıyla Gülistan’ın kız kardeşiyle tanışıp, aralarında bir aşk başlayınca da koyu ve sağlam bir melodrama dönüşüyor öykü ve ablanın intiharıyla son buluyor.Senaryoda bazı sahneler İtalya'da geçiyor, ama maddi sorunlar nedeniyle İtalya'ya gidilemediği için lstanbul'da çekilen Filiz Akın'ın sahneleri çok sahte ve eğreti duruyordu. Hatta Suna Pekuysal'ın opera dinlerken uyuya kaldığı planlarda tüylerim diken diken oldu Ayrıca hastanede şaklabanlık yapan üç hastanın sahnelerini de bugün kurgu masasına geçsem çöp sepetine gonderidim.


Her filmde diyalogları temizler, yalınlaştırırdım, ama bu filmde yapmamışım. Çok şaşırdım filmi izlerken. Ağdalı cümlelerin filme ticari başarı katacağını mı düşündüm acaba, bilmiyorum. “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor” Kabalcı yayınevi Ağustıs 2009


AĞLAMA SEVGİLİM (1962)

Senaryo ve Yönetmen: Sırrı Gültekin
Görüntü Yönetmeni: Rafet Şiriner
Yapım: Ozon Film/ Necil Ozon


Oyuncular: Muhterem Nur, Yılmaz Duru, Atıf Kaptan, Suzan Avcı, Mualla Sürer, Ersun Kazançel


Konu: Eroinman kız babası olan zengin bir adamla, fakir bir balıkçının kızı ile olan aşkları

ACI VE TATLI (1962)

Yönetmen: Haşim Turyan
Senaryo: Namık Kemal Şenay
Görüntü Yönetmeni: Fevzi Eryılmaz
Müzik: Zeki Duygulu
Yapım: Yıldırım Film / Mehmet Şahin


Oyuncular: Kenan Pars, Semra Sar, Diclehan Baban, Salih Tozan, Tahsin Yıldırım, Suphi Kaner, Necdet Tosun, Faik Coşkun, Dinçer Arıkan, Danslar: Sedef Türkay

ACI HAYAT (1962)

Senaryo ve Yönetmen: Metin Erksan
Görüntü Yönetmeni: Ali Uğur
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Yapım: Sine Film / Muzaffer Arslan,
(Acar Film Stüdyosunda hazırlnmıştır)


Kurgu: Özdemir Arıtan, Sanat Yönetmeni: Semih Sezerli, Işık Şefi: Fehmi Eryılmaz, Ses Kayıt: Tuncer Ayhdınoğlu, Negatif Kurgu: Ali Berkan, Laboratuar: Mihail Skarpedis, Set Amiri: Fethi Oğuz, Set Ekibi: Mustafa Buvan, Nejat Buvan, Haydar Doğan,


“Aşkların en büyüğü, ıstırapların en korkuncu, kaderin en acısı, Yıllarca Unutulmayacak bir Film”


Oyuncular: Ayhan Işık, Türkan Şoray, Ekrem Bora, Nebahat Çehre, Hüseyin Baradan, Handan Adalı, Asım Nipton, Memduh Alpar, Osman Türkoğlu, Faik Coşkun, Ahmet Turgutlu, Baran Kutluk, Hamit Türker, Demir Şahmercan, Araski Hebo, Adnan Uygur, Edit Laleşen, Sami Acun, Gülten Ceylan, Talia Saltı, Muadelet Tibet, Fatma Ceylan


Konu: Bir kuaför salonunda çalışan Nermin (Türkan Şoray) ve kaynakçı Mehmet'in (Ayhan Işık), maddi imkansızlıklar yüzünden bir türlü evlenemediği, nihayet araya zengin bir çocuğun (Ekrem Bora) da girdiği "Acı Hayat", hikayesi itibarıyla tipik bir melodram gibi gözükebilir. Ancak Metin Erksan'ın yönetmenliği filmi standart bir tür sineması örneğinin çok üzerine çeker. "Acı Hayat", Türkan Şoray'ın yüzünün tüm ekranı kapladığı bir yakın plan çekimle başlar, ardından da Ayhan Işık'inki gelir. Daha sonraysa iki sevgiliyi İstanbul'u fona yerleştiren bir planda görürüz. "Acı Hayat"ı aynı döneme ait türdeşlerinden ayıran önemli bir özellik burada ortaya çıkar. Erksan'ın filmi o yılların çoğu stüdyoda çekilen, 'plastik' melodramlarından değildir. Bilakis şehri önemli bir anlatım aracı olarak kullanır, kamerasını sık sık sokağa çıkartır. 


Nermin ve Mehmet'in gecekondu mahallelerinden, yeni inşa edilen apartmanlara uzanan ev arama süreci yoğun bir gerçekçilik duygusu taşır. Türkan Şoray ve Ayhan Işık'ın üzerlerinde pardösüleri, uzun uzun yürüdükleri bu sahneler Türk sinema tarihinin unutulmaz imgeleri arasına girmiştir.
Öte yandan "Acı Hayat" başkarakterlerinin maddi yokluğunu sadece acıklı bir unsur olarak kullanmaz. Film, şehrin değişen sosyal yapısına, sınıflar arasındaki ayrımın giderek bir uçuruma dönüşmesine ve bunların sebep olduğu çarpık kentleşmeye dik-kat çeker. Biraz önce bahsettiğimiz gerçekçilik duygusu, tam da bu yüzden "Acı Hayat"ta önemli bir rol üstlenir. Filmin Nermin ve Mehmet karakterlerinin dünyasına ilişkin yaklaşımı böyleyken, Ekrem Bora ve Nebahat Çehre'nin canlandırdıkları zengin aile çocukları da, çoğu Yeşilçam melodramından farklı şekilde, klasik anlamda 'kötü' olarak tasarlanmamıştır. Hatta bir sahnede Ekrem Bora'nın canlandırdığı Ender şöyle der; "Sen kötü yazılmış romanların tesirinde-sin. O romanlarda zengin erkeklerin fakir kızları sevmesi hep kötü gösterilir. Olmaz öyle şey!" Erksan'ın filmi klasik melodramın dışında kalan bu gibi özelliklerine rağmen, seyirciyle kurduğu ilişki açısından türün değme örneklerini aratmayacak bir başarı ve etki yakalamıştır. "Acı Hayat"ın anlattığı hikaye veya onun farklı varyasyonları çeşitli filmlere, hatta yıllar sonra aynı adı taşıyan bir televizyon dizisine bile model olmuştur. Ancak bu takipçilerin tümü 1962 yapımı filmin gölgesinde kalmıştır. Şehir kadar iç mekanların da müthiş bir başarıyla kullanıldığı, yıldız oyun-cularının yüzlerinde unutulmaz ifadeler yakalayan, çok iyi bir görüntü yönetimine sahip "Acı Hayat'ın ses bandına da zaman zaman caz parçaları eşlik eder. Dolayısıyla Erksan'ın melodram türüne yaklaşımı sadece içerik değil, biçim açısından da son derece özenli ve moderndir. "Acı Hayat'ın benzerlerinden farkını da burada aramak gerekir. (Sinema, en iyi 100 film)


► Yabancı film seyircisinin de ilgisini çekip Şan Sineması'nda yapılan galada kürk mantolu kadınların da izlediği bir film. Köy filmlerinden büyük kentlere geçiş yapan Metin Erksan’ın dönemi içinde hasılat rekor-ları kıran "kara sevda” filmi denemesi. 55 iş gününde tamamlanan ve Ali Uğur' un gö-rüntüleriyle şiirsel bir atmosfer taşıyan film, bir tutkunun yanı sıra sınıfsal çelişkileri de beraberinde getiriyor. Ve günümüze kadar yapılan "aşk filmleri” içinde en iyilerinden. Ayhan Işık, piyango milyarderi olan fakir bir tersane kaynakçısını, Türkan Şoray, kuaför-de çalışan kızı, Ekrem Bora şımarık ve züppe bir zengin çocuğunu, Nebahat Çehre de kız kardeşini oynuyor. Şımarık genç, kaynakçının evlenmek üzere olduğu manikür-cü kızı iğfal eder. Kaynakçı zengin olduktan sonra sevgilisini ayartan beyzadenin kız kardeşini iğfal edip intikamını alır. 


Ama gerçekte yalnızca ilk göz ağrısını sevecektir...

1. Antalya Altın Portakal Film Şenliği'nde (1963).
► Türkan Şoray “En İyi Kadın Oyuncu”
► Ali Uğur da "en iyi görüntü yönetmeni”


 Metin Erksan'ın "Acı Hayat" filmi de "Toplumsal gerçekçilik" akımının içinde görülmüştür. Yönetmen "Acı Hayat"ta gerçek dünyayı, gerçekçi bir görüşle verdiği bir aşk filmi yapmıştır. Zenginlikle fakirliği, acı hayatla tatlı hayatı, gerçek aşkla ihaneti bir tutku çemberi içinde bu filmde vermiştir.
Kaynakçı ustası Mehmet ile manikürcü Nermin evlenmek isterler. Evlenmek barınabilecekleri, kafalarını sokabilecekleri bir ev bulmakla eş anlamlıdır. Ekonomik imkansızlıklar yüzünden istedikleri gibi bir ev bulamazlar. Bu iki fakir gencin arasına zengin Polanski'nin 'Sudaki Bıçak' filmini çevrildiği yıl seyredememiştim. Yıllar sonra televizyonda izleme fırsatı buldum. Siinema eleştirmenleri tarafından filmin, biçimsel ve içeriksel açı-dan olduğu kadar işitsel açıdan da göklere çıkarıldığını okumuştum. Filmi seyrettim ve çok primitif buldum. İIk fillmini yapan bir rejisörün gençlik filmi diye tanımlanacak bir film. Her neyse...


O filmin müziklerini de çok methetmişlerdi. Polanski'yle aynı yıl çektiğimiz 'Acı Hayat'ta kullandığım saksofon 'Sudaki Bıçak'ta da vardı. Üstelik, her ikimiz de Omette Colemann'ı seçmişiz. Bütün eleştirmenler o filmin müziğini konuştu ama, hiç kimse 'Acı Hayat'ın müziğinin farkına varmadı. Polanski, saksofonu Polonya'da kullanıyor, ben ise alaturkanın ağırlıklı olduğu Türkiye'de kullanıyoorum. Yine de hiç sözü edilmiyor. Üstelik ben prodüktörün ve Fecri Ebcioğlu'nun tüm karşı çıkmalarına direnerek Ornette Colemann'ı koydum. Fecri, 'Öyleyse ben filmin müziğine adımı koymam' dedi. 'Sen bilirsin Fecri' dedim. Filmi seyrettikten sonra ismini koymaya karar verdi. Filmin müziğiyle Fecri'nin hiç alakası yoktur. “Metin Erksan Sineması, “Birsen Altıner, syf, 51 ”

ZEYNO

Senaryo ve Yönetmen Semih Evin
Kamera Vedat Akdikmen
Yapım Roket Film / Semih Evin


Oyuncular: Meral Körmükçü, Saltuk Kaplangı, Ahmet Tarık Tekçe, Necdet Tosun, Handan Adalı, Mualla Sürer, Mustafa Dağhan, Nevzat Ekmekçi, Faik Coşkun, Nuri Genç, Betül Cici

ZAVALLI NECDET (1961)

Senaryo ve Yönetmen Nevzat Pesen
Eser Saffet Nezihi

Foto Direktörü Mikael Filmeridis
Yapım Pesen Film / Nevzat Pesen

(Acar Film stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Göksel Arsoy (Necdet), Belgin Doruk (Meliha), Nuray Uslu (Müzehher), Suna Pekuysal (Suna), Nezahat Tanyeri (Makbule), Şahin Tek, Atilla Sun, Sedat De-mir, Nezihe Güler (Dadı), Memduh Alpar (Doktor), Eyüp Sabri (Meliha’nın babası), Küçük Yıldız: Nida Sun


Konu: Necdet. İstanbul Teknik’i bitirmiş bir mühendis. annesi Makbule ve Suna ile beraber. Şişli’de, Orhanların evinde yaşı-yorlar. Babası ‘içki yüzünden’ ölmüş. Bir arkadaşı da Meliha Nesrin. Abisi Saffet, babası ve annesi ile beraber oturuyor. Saffet, Suna ile evlenmek üzere. Meliha da Necdet’in hovardalıklarına çok kızgın. Bu nedenle, işin sonunu pek düşünmeden delikanlının müteahhit arkadaşı Şemsi’nin evlilik önerisini kabul eder. Kahramanımız eski huylarını çoktan bırakmış ama bu duru-mu genç kıza bir türlü anlatamıyor.


Aşk nedeniyle ayılıp bayıldıkça adı sinir hastasına çıkıyor. Suna ve Meliha’nın evlendikleri gece bile herkes, yapacak başka şey yokmuş gibi, delikanlının ‘sinir tedavisi’ için kafa yoruyordu. Suna sorunun çözümünü bulmuş ; “.


.Abimin hastalığının en iyi ilacı müzik nameleridir.” Sonraki sahnede Meliha ve Turan’ı, sabah sabah, ellerinde keman ve mızıka Necdet’i, hem de yatak odasında, ‘tedavi’ ederken görüyoruz. Çaldıkları parçalar; ‘Ramona’ (1927) (Mabel Wayne) ve ‘Around the World’ (1956) (Victor Young) Bu sırada odada İbrahim yok ve Meliha, sonradan, Necdet’le arasına girme-sin diye İbrahim’den olan çocuğunu düşü-rüyor. Arkadaşına ihanet etmek istemeyen Necdet, Tarabya’ya Cingöz’ün yanına gider. Suat ve Necip’ten farklı olarak, ‘tutkularına kapılıp’, o yağmurlu gecedebirbirlerinin olurlar. Delikanlıyı çok seven bir kişi daha var. Halasının kızı Müzehher. Kalp hastası. Necdet, annesinin ısrarına dayana-mayıp onunla nişanlanır. Kıskançlıktan ne yaptığını bilemez durumdaki Meliha, genç kıza çok kötü davranmaktadır. Necdet’e nişanlısından ayrılmasını söyler. Nedeni, ‘o meşum geceden beri karnında taşıdığı canlı hatıra’ymış. Durumu anlayan Müzehher’in kalbi daha fazla dayanamaz.

Meliha, kocasından boşanıp ona geleceğini söylediğinde Necdet çözümü yaşamına son vermekte bulur. Müzehher’in yanına gömülür. Meliha da kızını doğururken ölüyor. Yan yana üç mezar.

YUMURCAK (1961)

Senaryo ve Yönetmen Aydın Arakon
Fotoğraf Direktörü Şadan Kâmil
Yapım Acar Film / Murat Köseoğlu


Operatör Asistan: Melih Sertesen, Reji Asistanı: Mesude Özkılıç, Mithat Sertesen, Dekorları Çizen: Aydın Arakon, Aksesuar: Nazım Akbulut, Sahne Müdürü: Melih Üstüngör, Dekorları Yapan: Bilal Uysal, Işıkçı: Bahaettin Acınur, Ahmet Ateş, Kenan Eryılmaz, Laboratuvar: Mihal İskarpetis, Recai Karındaş, Mahmut Babacan, Negatif Montaj: Ali Berkan, Montaj ve Senkron: Mehmet Bozkuş, Sesleri Alan: Lâmi Kâmil, Dublaj Rejisörü: Hayri Esen, (Acar Film stüdyosunda çevrilmiş ve seslendirilmiştir),


Oyuncular: Silviya Penses (Yumurcak), Muzaffer Tema (Doğan), Münir Özkul (Fikret), Kemal Bekir (Selçuk), Hayri Esen (Abdullah/Nurullah), Atıf Avcı (Polis Komise-ri), Aynur Coşar (Suna), Muammer Gözalan, Türkoğlu (Hayrettin), İclal Genç (Fiktret’in annesi), Bedros Çiçekyan (Gazeteci),, Muammer Gözalan (Gazete Md. Refik)


Konu: İki gazeteciyle, erkek kılığında dola-şan bir çete reisi kızın öyküsü.

8 Ekim 2015 Perşembe

YILANLARIN ÖCÜ (1961)

Yönetmen Metin Erksan
Senaryo Metin Erksan, Fikret Uçak
Eser Fakir Baykurt
Kamera Mengü Yeğin
Müzik: Yalçın Tursavul
Yapım Be-Ya Film / Nusret İkbal 


Oyuncular: Fikret Hakan, Nurhan Nur, Aliye Rona, Kadir Savun, Erol Taş, Ali Şen, Fikret Uçak, Şadiye Arcıman, Hakkı Haktan


KONU : Daha çekimleri başlar başlamaz olaylara yol açan, sansüre takılan, gösterildiği sinemalar "Kahrolsun komünistler!" sloganı atan gruplarca basılan, ancak dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in Çankaya Köşkü'ndeki özel gösterimden sonra "Filmi çok beğendim. Memleketin bize kapalı kalmış gerçekleri çok güzel aksettirilmiş. Köylerimiz hakikaten böyledir. Hatta gerçek buradakinden çok daha acıdır" deyip onay vermesinden sonra biraz olsun rahata kavuşan "Yılanların Öcü", Fakir Baykurt'un aynı adlı romanından uyarlanan bir köy dramı. Erksan'ın olay ve karakterleri sinemaya aktarırken yorum hakkını özgürce kullanmış olduğunu da belirtelim. Yaşlı anası Irazca, karısı Haçça ve üç çocuğuyla küçücük toprağını ekerek yaşamını sağlayan yoksul köylü Kara Bayram'ın huzuru, tam evinin önündeki arsanın muhtar tarafından Haceli'ye satılmasıyla kaçar.


Ev önüne ev yapmak olacak iş değildir. O güne dek aralarında herhangi bir sorun olmayan iki aile arasında büyük bir çatışma çıkar ve çaresiz kalan Irazca Ana, haklarını aramak için vilayetin yolunu tutar.

1963'te Rekin Teksoy'la yaptığı bir röportaj-da "Cesaret meselesini ele aldım. Müşkülle-rimizin çözülmesini istiyorsak, baskının her türlüsüne aldırmayıp, umutsuzluğu bir yana bırakıp, yasaların tanıdığı hakları sonuna kadar kullanmamız gerektiğini belirtmek amacı güttüm" diyen Metin Erksan, 27 Ma-yıs'la Türkiye'nin içine girdiği yeni döneme ve hak arama mücadelesine işaret eder "Yılanların Öcü"nde. Sinemamızda ele alı-nan köy hikayelerindeki 'pembe gerçekçilik' dönemi sona ermiş 'sert ve eleştirel gerçeklik' dönemine adım atılmıştır.


Erol Taş'm canlandırdığı Haceli karakterini romanda çizilenin aksine biraz yumuşatan, muhtarı da idare-i maslahatçı bir tip olarak ele alan Erksan, küçük mülkiyet sorunu çer-çevesinde gelişen öyküde klasik iyi-kötü mücadelesinin dışına çıkar, Irazca Ana'yı da Haceli'yi de romana göre daha denge-li, karşılıklı bencillikleri ve mülkiyet düşkünlük-leri içinde kullanır.
Tarık Dursun K.'mn "Her şeyden önce bir iyi niyet gösterisidir ve bu iyi niyet gösterisinin sinemamızın geleceği bakımından önemi büyüktür" dediği "Yılanların Öcü", değerini öncelikle Erksan'ın yalın sinema dilinden ve oyunculuk performanslarından alan. Yalçın Tura'nın müziklerine de çok şey borçlu olan bir filmdir. Tüm oyuncular çok iyidir ama Aliye Rona hiç kuşku yok ki kariyerinin zirve-sindedir. 1985'te Şerif Gören yönetiminde ikinci bir çevrim yapıldığını da belirtmeden geçmeyelim. (TA.) Sinema En İyi 100 Film


► Sansürde uzun süre takılıp kaldı. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Çankaya Köşkü'ndeki özel gösteride sanatçıları kutladıktan sonra film sansürden çıkabildi. Ancak film, Ankara Sinemalarında vizyona girdiği gün olaylar çıktı. Özellikle de Ulus sinemasındaromanın yazarı Fakir Baykurt sahneye çıkınca, alkışlarla "yuuuh!" sesleri birbirine karıştı. Sinemanın koltuklan kırıldı. Afişler yırtıldı ve olaylar sinemanın dışına kadar taştı. Bu ara kalabalık bir grup "Kahrolsun komünistler", "Gürsel'i istismara kalkışanlara karşıyız", sloganlanyla Kızılay'dan Zafer Anıtı'na doğ-ru yürüdü. Polis olaya müdahale etti ve ilk gece 24 kişi tutuklandı. (Bkz: Yılanların Öcü Ankara Olayları; Sinema d., S. 77, Mayıs 1962)


ÖDÜL:


►“Yılanların Öcü” Kartaca Sinema Günü'nde (Tunus)
"Şeref Madalyası" aldı.
►(1966) Ve sinema yazarları seçiminde,
►"Yılanların Öcü"1961 - 62 mevsiminin "En Başarılı Filmi
►Metin Erksan "En Başarılı Yönetmen",
►Aliye Rona "En Başarılı Kadın Oyuncu"
► Erol Taş "En Başarılı Erkek Oyuncu".


Seçici Kurul üyeleri: Giovanni Scognamillo (Akşam), Semih Tuğrul (Hür Vatan), çetin A. Özkırım (Yeni Sabah), Tarık Kakınç (Vatan), Cüneyt Şeref (Tercüman), Hayri Caner (Son Havadis), Agah Özgüç (Sinema), Erdoğan Tokatlı (Sine - Film), Rekin Teksoy (Ataç - Bkz.: Sinema d., S. 86, Temmuz 1962]


► Film sansür kurulunca yasaklandı. Bu karar zerine dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, filmi Çankaya köşkünde özel olarak izlemiş ve “Bu filmi yapmakla vatana, millete hizmet ettiniz, sağolun varolun, yurt gerçeklerini az bile göstermişsiniz” diyerek Metin Erksan’ı kutlamıştır. Buna rağmen sansür kurulu, yasak kararından vaz geçememişti. Anvak CHP konu ile ilgili olarak Meclise bir soru önergesi vermesinden bir ay sonra sansür kurulu yasak kararını kaldır-mıştır. (“Artun Yeres “Sakıncalı 100 Film”)


► “Metin Erksan “Gecelerin Ötesi”nden kısa bir süre sonra yine “Toplumsal gerçekçilik” akımının içine sokulan “Yılanların Öcü”nü çeker. Fakir Baykurt, romanı yayımlandığı zaman büyük tepkiler almıştı Metin Erksan da filmini yaptığı zaman benzer tepkilerle karşılaştı Film, bir köylünün evinin önüne başka bir ev yaptırmaya kalkı-şan köylülerle önüne ev yapılmaya çalışılan evin sahipleri-nin mücadelesini anlatmaktadır. Kara Bayram annesi Irazca, karısı Haçce ve çocuklarıyla birlikle toprağını ekerek geçinen kendi halinde bir köylüdür. Evlerinin Önündeki köyün ortak topra-ğını muhtar köy kurulunun kararıyla, köy kurulunun üyelerinden biri olan Hacelfye satar. Evlerinin önüne ev yaptırmak istemeyen Bayranun ailesi ile Haceli'nin ailesi arasında çıkan sürtüşme Irazca'nın; ''Yılanlar yılanken öçlerini yerde komadılar. Biz insan olduğumuz halde düşmanımızın karşısında boynu bükük, pısmıs duruyoruz. Yazıklar olsun bize. insan haysiyetine yakışmaz bu. Şikâyetimizi yapacağız" sözleriyle olayı kaymakama götürmesiyle çözülür.


Metin Erksan'ın sinemasında mülkiyet olgusu oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Yönet-men, "Susuz Yaz" ve Kuyu’yu çekmeden önce bu olguyu ilk kez "Yılanların Öcü" filminde işlemiştir. Bu film ayrıca Âsık Veysel'in Hayatından 10 yıl sonra yönetmeni ciddi anlamda sansürle karşı karşıya getirmiştir: "Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi RomanÖdülünü kazanan 'Yılanların Öcü'nü okuduğum zaman, isminden de etkilenerek bu romanı filme çekmeye karar verdim. Çünkü, bu filmin eninde sonunda sansürle bir çatışmaya gireceğini biliyordum. Romanın ve filmin adında olduğu gibi sansürden öcümü alacaktım" diyen Metin Erksan, film çekildikten sonra filmi sansüre götürür. Sansür kurulu, "Ne yurtiçinde, ne de yurtdışında film oynayamaz" der:


O akşam biz filmi rahmetli Cemal Gürsel !e gösterdik. Cemal Gürsel filmi gördü, çok beğendi ve bizi tebrik etti. Türk vatanına hizmet ettiniz dedi. Hemen arkasından da şöyle devam etti. “Yahu Metin Bey! Ben senin adını gazetelerde hep gerçekçi rejisör, gerçekçi rejisör diye okuyorum Seni böyle övüyorlar. Ama bana kalırsa bu filmde biraz gerçeğin dışına çıkmışsın" Neden dedim. Eeee, bütün tipler ense kulak yerinde, şişman. Bu kadar besili mi Türk köylüsü. Biraz zayıf adam seçseydiniz ya diye cevap verdi. Sonra, söyledik biz. 'Paşa hazretleri, siz bizi lecviz ettiniz, beğendiniz, övdünüz ama, sansür bu filmi men etti' dedik. O zaman kıyamet koptu. 'Kimdir bu adamlar? Onlara telefon edin, bu filme müsa-ade edilsin' falan dedi. Biz "Yılanların Öcü"nü Cemal Paşanın emri olmasına rağmen çok zor gösterime sokabildik. Ankara'da aylarca büyük mücadele verdik. Ankara milletvekili veya senatörü, iki isim hatırlıyorum; ibrahim Saffet Omay ve Sabit Kocabeyoglu. Bu ikisi meclise takrir verdiler; LIki Meclis birleşip filmi seyretsin ve karar versin' dediler. Meclis kabul etti. Sinema makinesini aldık, perdeyi kuruyoruz. Bunun üzerine izin çıktı. Çok büyük bir olaydı, olmasını çok islerdim, sinema tarihinde, bir politik meclisin seyredip karar verdiği film olmak şerefini ve onurunu taşıyacaktı.
Metin Erksan, 1961 Anayasasına göre değerlendirilen bu filmin topyekün yasaklanması üzerine filmi Cumhurbaşkanı Cemal GürseFe gösterdikleri geceyle ilgili anılarım şimdi gülerek anlatıyor:


Paşa filmi Çankaya'daki sinema salonunun en önündeki sıralarından birinden izliyor. Film boyuncu rakı içti. Önündeki masada kavun, beyaz peynir ve ince ince doğranmış sala-talık vardı. Arkadaki sıralarda kuvvet komutanları, onların esleri oturuyor.


Biz daha arkalarda oturuyoruz. Bizim arkamızda da yaverler ve aileleri oturuyor. Ben Nusret'e, 'Paşa, filmi bitirsin, bak ne da-yaklar yiyeceğiz. Köşkün altında mahzen var. Bizi oraya indirecekler, gerisini sen düşün' diyorum. Film bittikten sonra Paşa sana diyecek ki, 'Nusret İkbal sen misin? Ulan deyyus, biz senin baban Hüseyin Ik-bal'le briç oynardık. Baban temiz biradamdı, sen ne zaman komünist oldun vatan haini herif... Ulan bunu iyi dövün. Ardından Fakir Baykurt'a dönecek, 'Ulan senin adın niye Zengin değil de Fakir?' diye soracak. Filmin Ankara temsillcisi emekli bir albaydı. Ona sıra gelince, 'Haa, sen albaysın hem de ...

 Ulan askerden vatan haini çıkmaz, sen nasıl çıkktın? Bunu daha iyi dövün' diyecek. Herkes dayağı yedikten sonra sıra bana gelecek 'Ha, Metin Erksan ha

 ... Ense kulak yerinde, bu iyi ... Çünkü yiyeceğin dayağın haddi hesabı yok. Doğrusu senin yerinde olmak istemezdim.' Ben bu ve buna benzer sözlerle film boyunca ekibi tedirgin ettim. Film bitti, bütün ekip son derece gergin, kimseden ses seda yok. .. Benim laflanm sonucunda heykel gibi kıpırdamadan başlarına gelecekleri bekliyorlar. Paşa ayağa kalktı. 'Filmciler lütfen böyle gelsin' dedi. Ben dedim ki, 'Galiba dayak burada olaacak, Paşa bizi mahzene indirmeyecek.' Paşa'nın ilk lafı şu olldu; 'Vatana hizmet ettiniz.' Bütün ekipte bir boşalma oldu, derin bir oh çektiler. Paşa, o gece programını değiştirdi ve bizimle çay içti. Film hakkında belki bir saate yakın konuştu. Ben bir ara izin isteyerek, Ankara'daki Merkez Film Kontrol Komisyonunun bugün film hakkında 'Oynanamaz' karan verdiğini söyledim. 'Ne biçim adam bunlar' diye baağırdı ve Nasır Zeytinoğlu'nu çağırdı, 'Sansüre telefon et, fillme müsaade etsinler' dedi. Nasır Zeytinoğlu orada tarihi ceevabını verdi ve 'Ben filmi seyretmedim Paşam' dedi. Ben yılllarca bunu açıklamadım. Cemal Gürsel, bu laf üzerine hiç bir şey diyemedi. Bu olaydan bir ay sonra biz büyük mücadeleler sonunda filmi gösterime sokabildik. “Birsen Altıner, “Metin Erksan Sineması” syf, 42