Powered By Blogger

5 Şubat 2018 Pazartesi

ÜÇ ARKADAŞ (1971)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo Duygu Sağıroğlu Memduh Ün
Hikaye Aydın G. Aarakon
Fotoğraf Direktörü: Çetin Tunca
Eser: Turgut Ören
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Uğur Film / Memduh Ün

Müzik: Metin Bükey, Okuyan: Mediha Şen, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican Afşar, Prodüksiyon Şefi: Sabri Aslankara, Rejisör Asistan: Namık Karakılıç, Kamera Asistanı: Mustafa Kuzu, Işık Şefi: Erol Batıbeki, Aslan Yıldız, Ömer Ekmekçi, Set Ekibi: Kadir Özel, Mustafa Köyük, Necmettin Çoban, Ar Direktör: Duygu Sağıroğlu,

Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Gül Peri), Kadir İnanır (Murat), Müşfik Kenter (Artin), Halit Akçatepe (Mustafa Mıstık), Mürüvvet Sim (Deli Hürmet), Tufan Giray (Kenan), Kayhan Yıldızoğlu (Murat), Altan Günbay (Osman Büyükbulut), Renan Fosforoğlu, Memduh Ün, Ekrem Dümer, Doğan Tamer, Kenan Karagöz, Yusuf Çağatay, Orhan Çoban

KONU: Parklarda çengelli iğne satarak geçimini sağlayan, gözleri görmeyen bir kız, üç arkadaş tarafından tesadüfen yardım görür ve evlerine sığınır. Genç kızın gözlerinin açılması ihtimali büyük paralara kalmaktadır. Film bu paranın aranmasıyla birlikte gelişir. (Üç Arkadaş'ın ilk çekimi 1958 yılında yapılmıştır).

► ilk "Üç Arkadaş"ın Türk sinemasındaki yerini kim bilmez, bu filmin sinemacılarla sinema yazarları arasındaki "pembe devir"in en ılık günlerinde sinemamıza getirdiği umutları kim hatırlamaz? Bütün eski defterlerin tekrar tekrar elden geçtiği bir devirde, Ün, ünlü filminin yeni bir versiyonunu yine kendi çekmiş, birincisinden tam 14 yıl sonra... "Üç Arkadaş'ta o gün bugündür Türk sinemasının kazandıkları ile, saplandığı kalıplaşmaların tam bir bileşimi yer alıyor: Kuşkusuz daha sağlam bir teknik, daha akıcı bir sinema dili, eski filmin tüm oyuncularının (Muhterem Nur’dan unutulmaz Salih Tozan'a) yeri kalbimizde baki olmakla birlikte yenisinde de kusursuz bir oyun: Hülya Koçyiğit'ten en Ama günümüzün kötü alışkanlıkları da: yine göz alıcı tuvaletler içinde sahnede söylenen şarkılar, yerli-yersiz kavga sahneleri, yer yer dozu kaçan bir santimantalizm... Fransız şiirli-gerçekçiliğinin en parlak günlerinin havasını taşıyan birinci filmin anısına, sinema tarihindeki yerine ve önemine pek bir şey eklemeyen bir "Üç Arkadaş" bu, rahatlıkla izlenmesine ve mevsimin ilgiye değer yerli filmlerinden biri sayılmasına rağmen ... “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 78 ”

Memduh Ün Anlatıyor:
Üç Arkadaş'a kadar olan yönetmenlik yaşantımda, bir filmimi ikinci kez hiç çekmemiştim. İşte her şeyin bir ilki oluyor. Akün Filmin sahibi İrfan Ünal sürükledi beni, bu kötü serüvene. O günlerde dosttuk İrfan Ünal'la. yazıhanelerimiz karşı karşıya olduğu için sık sık bir araya gelir konuşurduk. İrfan aynı zamanda lale sinemasının da ortaklarındandı. Yerli film oynardı Lale'de O günlerde vizyona giren filmler iki ayrı blok halinde gösteriliyordu. Biz bunların her birine 'kombin' diyorduk. Yani bir tarafta Lale sinemasına bağlı olan toplam on sinema, öbür tarafta da Lüks ve ona bağlı olan dokuz on sinema yer alıyordu. Lale konbininin yöneticisi rfan Ünal'dı. Lale ve ona bağlı sinemalar daha çok Hülya Koçyiğit'li, Türkan Şoray'lı, Filiz Akın'lı salon filmleri, Lüks sinemasına bağlı sinemalar ise daha çok, avantür filmleri gösteriyordu. Lale ve Lüks kombinlerinin yapımcıları farklıydı. Ben daha çok serüven ve köy filmi çektiğim için Lüks ayağında yer alıyordum. Tabii hasılatlar Lale ayağındaki sinemalarda daha yüksek oluyordu.

Bir gün İrfan Ünal. Memduh ağabey, senin filmlerin çok sert, Arkadaşı yeniden çek, başrolde de büyük star Hülya Koçyiğit'i oynat bizim tarafa alalım seni dedi. Olmaz dedim, çünkü o heyecanı yeniden duyamam. Bu kez renkli olacak, yeni oyuncularla çekeceksin senaryoda boşluklar varsa onları da kaparsın, seneler geçti üzerinden, bunlar büyük ticari potansiyel diye devam etti. Ben her ne kadar olmaz dedimse de İrfan teklifini daha sonra defalarca yineleyerek beni filmi çekmeye ikna etti. Ben bu filmi sadece maddi getirisini düşünerek çektim.
Üç Arkadaş'ı tekrar izlediğimde, senaryosu ilkine göre biraz daha iyi geldi. Ama birinci filmdeki sihri ve siyah beyazın getirdiği atmosferi çok aradım. Bunu renkli filmde kesinlikle sağlayamamışım. Birinci çekimdeki heyecanı uyamadığım ve yeni bir yorum getiremediğim için de zaman zaman aynı açılardan, aynı şekilde çekmişim planları.

Filmin çekim süresi 30 gündü. Ticari başarısı ilkine göre sönüktü, büyük şehirlerde 7, kırsal alanlarda 6 civarındaydı.

Filmi Anadoluhisarı'nda çektim. Köşkün haricisi, dahilisi Anadoluhisarı'ndaydı. Köşk harap durumdaydı ve sahibi, köşkün sadece bir köşesinde yaşıyordu. Filmin ana mekanı Anadoluhisarı görsel bir yer, ama Ortaköy'den daha görsel bir semt değil. Ortaköy meydanı, o güzel camisi, iskelesi, ortadaki platformu ve sahilde sıralanan kahveleriyle çok daha zengin.

Kameraman çetin Tunca çok uyumlu, çok başarılı bir fotoğraf direktörü, mükemmel de bir insandı. Filmde iyi anlaştık. verimli bir iş birliği içindeydik. Bu filmde çok etkili bir atmosfer yakalayamamamın suçunu ona değil, kendime yüklüyorum. Ben her şeye müdahale ederim çünkü. Kullandığım objektiflerden de rahatsız oldum bu filmde.


Daha büyük fuayeli objektifler kullanarak, geri planları pek netleştirmeyerek, renkli bir dünya getirebilmek için uğraşmışız; camlara renkli kağıtlar koymuşuz Oysa arka planlar hafif flu kalsa daha başka, daha şiirsel bir dünya olabilirmiş diye düşünüyorum şu anda. “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor”, Kabalcı Yayınları, Ağusotos 2009 - İstanbul ” 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder