10 Mart 2018 Cumartesi

KIZGIN TOPRAK (1973)


Senaryo ve Yönetmen: Feyzi Tuna (Osman Şahin'in Musallim ile Kuşde adlı öyküsünden)
Diylog: Tarık Dursun Kakınç
Foto Direktörü: Kaya Ererez
Müzik: Yalçın Tura
Yapım: Kadri Film / Kadri Yurdatap

Oyuncular: Fatma Girik, Tamer Yiğit, Hayati Hamzaoğlu, Hikmet Taşdemir, Talat Gözbak, Tahsin Koray, Sabahat Işık, Giray Alpan, Kudret Karadağ, Orhan Çoban,

Konu: Sultan (Fatma Girik) ile Şirvan (Tamer Yiğit) yarı feodal ilişkilerin egemen olduğu Güney Anadolu'da küçük toprak sahibi mutlu bir çifttir. Toprağın kendilerine verdiği kadarıyla mutlu olup geçimlerini sürdürmeyi yeğlerler. Ama kimi zaman toprak, kuraklığın hüküm sürdüğü dönemlerde azını da vermez onlara. Toprağı ekip biçmekle yaşamlarını sürdürememenin tüm güçlüklerini yaşayan çift sonunda azgın Fırat üzerinde bir sal yapıp geçinme derdi ne düşerler. Şirvan önceleri bunu kabullenmese de Sultan'ın ısrarı üzerine bu işe girer. Bir süre sonra ekonomik durumlarını düzeltir gibi olurlar. Ama bu işten Cello Ağa (Hayati Hamzaoğlu) pek hoşnut kalmaz. Kendi salına karşı bir ırgatın salı hem ekonomik çıkarlarına hem de onuruna dokunur ve adamlarına emir vererek Şirvan'ın salını imha eder. Şirvan bu kötülüğün kimden geldiğini bilir ama, tanığı yoktur, Çaresiz kalır. Kısasa kısas yöntemini uygulayarak o da ağanın buğday ambarını ateşe verir. Ağa güçlüdür ve üstelik tanıkları da vardır. Şirvan'ı şikayet ederek onun hapse girmesine neden olur. Ama Cello Ağa'nın kini ve hırsı bununla da kalmaz, daha da öteye gider; hapisteki Şirvan'ın ham karısını kaçırarak kirletir. O yörelere göre namusu elden giden Sultan'ın tek bir seçeneği vardır: O da kendini asmak. Kabullenir ama kendi cezasını kendinin vermesi için Şirvan'ın hapisten çıkmasını bekler. Beklediği gün gelir Şirvan hapisten çıkıp gerçeği öğrenince ağa ve adamlarıyla bir ödeşmeye girer. O, karısını kirletenlerden öcünü alırken, karısı kendi mezarını kendi kazmaya başlar. Erkeğinin, sevdiği adamın, Şirvan’ın gelip de kendisini öldürmesi için. Şirvan gri döner. Ama ağır yaralıdır. Karısını mezarını kazarken bulur. Hiç istemese de töreler böyle buyurur: Karısını öldürecek namusunu temizleyecektir. Tetiği çeker ve sevdiğini kendi elleriyle kazdığı mezarının başında öldürür, Ama onu yalnız bırakmaz. Yaşarken ulaşamadıkları birlikteliğe ölümde kavuşurlar. “Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”

► Osman Şahin gibi bir yazarın, Türk sinemasının özellikle köy filmlerine yeniden eğildiği şu günlerde sinemaya kaynak olması, beklenebilirdi. Bu işi, yönetmen Feyzi Tuna, uzun bir hazırlık döneminden sonra gerçekleştirmiş bulunuyor. Şahin'in "Musallim ile Kuşde" adlı öyküsünden alınma "Kızgın Toprak", okuduğumda, beni de etkilemiş, çarpmış, uzun süre aklımdan çıkmamış bir öyküydü. Şahin, kendine özgü, kısa, özlü, gözleme dayanan şiddet ve acımasızlık yüklü anlatımıyla, hasipten dönen Musallim'le Cello ağanın adamları tarafından kirletilmiş bulduğu Kuşde'rin, trajik sonlarını anlatıyordu. Aslında öykü, Kuşde'nin intikam almağa giden erkeğinin dönüp de kendisin "ilk kurşununa adak etmesi" için beklerken, kendi mezarını kazmasıyla biter... Hikayede gerekli dramatik gücü ve etkiyi sağlayan bu son, sinema için yeterli sayılmayabilir. Bunun için Tuna—Necmioğlu ikilisinin, Musallim ile Kuşde'yi Şahin ile Sultan yaparken, öykünün sonunu da, sinemanın seslendiği çok daha geniş seyirci kitlesinin beklediği biçimde, intikamın rahatlattığı , ölümün şiddeti, kanın kırmızısı ile somutlaştırarak noktalamaları, bağışlanabilir.

Feyzi Tuna'nın "Kızgın Toprak"ta başarılı olduğu yerler var, başarısız olduğu yerler var. Şahin'in öyküsündeki dramatik özü bir ölçüde dağıtıyor. Şahin'in kısa ve çevreden soyutlanmış öyküsünü bir toplumsal tabana oturtmak iyin köyün, köylülerin gösterilmesi, aslında gerekli... Ancak Tuna, gerçek kişileri kullanmış, ama bunları filmin dramatik yapısı içine, inandrıcı biçimde oturtamamış ... Buna karşılık, filmin olumlu yanları da pek yok ... Tuna, ilk 15 dakikada, yok olan bir sinemayı gerçekleştirmeyi, seyirciyi nefesini tutarak perdeye bağlamayı başarıyor. Bu arada, Tuna, öykünün ana anekdotu, vurucu esprisi olan, "kendi mezarını kazan kadın" imajını daha bir güçlendirmek için, Türk sinemasında yanılmıyorsam ilk kez yapılan bir şeyi yapıyor, Aynı bölümü, filmin bir başında, bir sonunda olmak üzere iki kez kullanıyor. Bu yöntem, başarıya ulaşıyor, "Kızgın Toprak"ta Osman Şahin öykülerinin ana öğelerinden biri olan yerel dili arayanlar ise, bulamayacakIar. Tarık Dursun'un hazırladığı konuşmalar, sinemanın, hikayeden çok geniş bir seyirciye seslendiğini düşünerek olsa gerek, Şahin'in o çok yerel konuşma biçimini korumuyor. "Kızgın Toprak" için gerek Feyzi Tuna’nın meslek yaşamında bir aşama, gerekse yılın en ilginç yedi filmlerinden biri denebilir ... Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları”

► ilk kez "iyi" sayılabilecek bir filmle karşımızda Feyzi Tuna ... Kaya Ererez iyi niyetli görüntüler saptamış. Fatma Girik oyunuyla filme bir şeyler katmaya çalışmış. Tüm bunlara karşın "özgün", "tutarlı", "içten" gerçek bir sinema ürünü olamamış "Kızgın Toprak". Geride kalan yalnızca altı iyice çizien, sıkıntı verici trajik olaylardır. Bir yığın kandır. (Bkz.: Oğuz Makal, Klzgın Toprak, Gerçek Sinema, Sayl; 4, Ocak 1974) “Agah Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü”

ÖDÜL:
► Asya ve Afrika ülkeleri Film Festivali'nde (Taşkent) Fatma Girik'e Kadınlar Komitesi Özel Ödülü




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder