17 Nisan 2018 Salı

BİR AŞK MASALI (1978)


"FERHAT İLE ŞİRİN"

Senaryo ve Yönetmen: Ajdar İbrahimov
Yazan: Yılmaz Duru (Nazım Hikmet’in Ferhat ile Şirin Oyunundan)
Kameraman: Kostantin Petriçenko
Yapım: Duru Film/Yılmaz Duru, Sabah Duru (Türk-Rus Ortak yapımı)

Besteci ve Orkestra Şefi: Murat Kajlayev, Yönetmen Yardımcıları: Y.Kryuçkov, M. Tumanişvilli, Reji Asistanları: G.Babiçeva, A. Panov, Besteci ve Orkestra Şefi: Murat Kajlayav, Ses Uzmanı: Oiga Burkova, Montaj Operatörleri: E. Şevedov, S. Şemahov, Montajcı: S. Dorofeeva, Makyaj Ressamı: V. Boçarova, Fotoğrafçı Ressamı: V. Uvarov, Işık Şefi: G. Gaylüs, Ressamlar: Boris Nemeçek, Boris Blank, Vladimir Kirs, Kostümlerin Ressamı: Olga Kruçenina, Kostümleri Diken: Fatma Başak, Orijinal Müzik: Murad Kazhlayev, Ses: Olga Burkova, Prodüksiyon: Boris Blank, Vladimir Kirs, Boris Nemechek, İdareci Grubu: T.Kudrina, V. Koçethov, E. Ponomaryov, Baş Danışman: A. Babayev, Trük Çekimleri: G. Ayzenberg, Redaktör: E. Lebedeva, Müzik Direktörü: M. Blane Operatör Ressam: E. Malikov, Teknik Elemanlar: Sine-Sen teknisyenleri, Filmin Müdürü: Zinoviy Grizik, Kameraman: Kostantin Petriçenko

Oyuncular: Türkan Şoray (Mehmene Banu), Alla Sigalova (Şirin), Faruk Peker (Ferhat), Yılmaz Duru, Armen Djigarhanyan, Vladimir Samoylov, Anatoliy Papanov, Vseyolod Sanayev, Adil İskenderov, İrina Miroşhniçenko, Arçil Gomiaşvili, Yardımcı Oyuncular: Seyhan Duru, A.Devletov, N.Amanov, B.Çişsteva, T.Rustamova, A. Ahmedov, N. Lihaçeva, T. İsmailova, G.Ovezova, O.Uyalikova, A. Berdiyeva, M.Skubak, H.Niyazova, B. Sadıkov, K. Kyarizev, B.Mulaeev,

Konu: Ferhat, nakkaşlık yapan, Şirin’e sevdalı yiğit bir delikanlıdır. Saraylar süs-ler, fırçasından dökülen zarafetin Şirin’e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir.

Amasya Sultanı Mehmene Banu’ya, kız kardeşi Şirin için, dünürcü gönderir Ferhat. Sultan; Şirin’i vermek istemediği için olmayacak bir iş ister delikanlıdan. “ Şehir'e suyu getir, Şirin'i vereyim” der, demesine de su, Şahinkayası denen uzak mı uzak bir yerdedir.

Ferhat'ın gönlündeki Şirin aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kaya-ların böğrüne böğrüne. Kayalar yarılır, yol verir suya. Zaman geçtikçe açılan kayalardan gelen suyun sesi işitilir sanki şehirde.

Mehmene Banu, bakar ki kız kardeşi elden gidecek, sinsice planlar kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhat’a. Su kanallarını takip edip, külüngün sesini dinleyerek Ferhat’a ulaşır. Ferhat’ın dağları delen külüngünün sesi cadıyı korkutur korkutmasına da, acı acı güler sonra da. “Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin'in öldü. Bak sana helvasını getirdim” der.
Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner. “Şirin yoksa dünyada yaşamak bana haramdır” der. Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir başının üzerine bütün ağırlığıyla oturur. Ferhat'ın başı döner, dünyası yıkılmıştır zaten “ŞİRİN !” seslenişleri yankılanır kayalarda.

Ferhat'ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar ki Ferhat cansız yatıyor. Atar kendini kayalıklardan aşağıya. Cansız vücudu uzanır Ferhat'ın yanına Su gelmiştir, akar bütün coşkusuyla, ama iki seven genç yoktur artık bu dünyada. İkisini de gömerler yan yana. Her mevsim iki mezarda da birer gül bitermiş, sevenlerin anısına, ama iki mezar arasında bir de kara çalı çıkarmış. iki sevgiliyi, iki gülü ayırmak için. “tr.wikisource.org/wiki/Ferhat_ile_sirin_Efsanesi”

* Doğu halk masallarının en güzellerinden biri olan "Ferhat İle Şirin’i büyük usta Nazım da yorumlamıştı. Masaldaki emek ve emeğe verilen değer yanını ön plana çıkararak, güçlendirerek... Yıllar önce bir konuştuğumuzda bana, "Türk olasın da kahraman olmayasın" diyen dost Ejder İbrahimov, uzun bir çaba sonucu sinemalaştırdı Nazım'ı... Ekber Babayev'in danışmanlık yaptığı, Arif Melikov'un bale müziğini kullanan film, tarihteki ilk Türk/ Sovyet ortak yapımı olarak çekildi. "Ferhat ile Şirin" İbrahimov'un coşkun hayal gücünü bol bol kullandığı, çoğu zaman denetleyemediği kolay anlatılmaz bir film... Bir üslup bütünlüğü, bir sinemasal tutarlılık yok filmde... En büyük kusuru da bu... Ama neler neler yok ki... İbrahimov, belli ki 2 şeye aşık olmuş, onları ön plana çıkarmış.Türkan Şoray ve Topkapı Sarayı...

Osmanlı dış mekanlarıyla Slav iç mekanlarının, Melikov'un müziğiyle Mehter yürüyüşünün, Seher Şeniz'in göbek dansıyla Bolşoy Balesi dansçılarının, yani birçok uymaz şeyin birbirine karıştığı bir masal - filmden, özellikle bu iki şey akılda kalıyor: 

Uluslararası çapta bir yıldız olduğunu hem güzelliğiyle, hem oyunuyla kanıtlayan Şoray ve kubbeleri, bahçeleri, fayansları, nakışları ile Topkapı Sarayı... "Bir Aşk Masalı"nı, Doğu ile Batının, gerçekle masalın, gerçekçilikle stilizasyonun, akılla hayal gücünün garip biçimde birbirine karıştığı bu filmi görün... Bir başyapıt değil, belki kalıcı bir film bile değil. Ama çeşitli uyumsuz öğelerden kendine özgü bir estetik ortaya çıkaran ve insanda belli bazı tatlar bırakan bir film... (Atilla Dorsay “12 Eylül Yılları ve Sinemamız” syf, 257)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder