Powered By Blogger

17 Nisan 2020 Cuma

DÜTTÜRÜ DÜNYA (1988)


Yönetmen : Zeki Ökten
Senaryo: Umur Bugay
Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı
Müzik: Tarık Öcal
Kurgu: Erol Şahin
Yapım: Şeref Film/Şeref Gür

Yönetmen Yardımcıları: Melâhat Cengiz, Zeki Demirkubuz, Mehmet Ulukan, Adnan Acar, Kamera Asistanı: Levent Oran, Ses Çekimi: Gökhan Şıracı, Miksaj: Erkan Aktaş, Renk Düzenleme  Laboratuar: Adnan Şahin, Negatif Baskı: Zekeriya Şahin, Kurgu: Nevzat Dişiaçık, Işık Ekibi: Mehmet Uluyol, Sebahattin Gayretli, Set Teknisyenleri: İsmail Kündem, Enver Kündem, Tuncer Şahin, Yapım Sorumlusu: Veli Salman, Yapım Görevlisi: Orhan Emek,
(Fono film stüdtolarında hazırlanmıştır).

Oyuncular: Kemal Sunal, Jale Aylanç, Ayberk Çölok, Cezmi Baskın, Erdal Gülver, Şebnem Erkekli, Güzin Çorağan, Yaşar Akın, Nurhan Özenen, Birsen Dürülü, Zaim Güvenç, Asuman Çiğiltepe, Begüm Acar, Sema Kölegen, H. İbrahim Kalaycı, Yaşar Karakulak, Koray Ergun, Ali çakır, Bahtiyar Aytaç, Hakkı Gültekin, Esma Yüce, Şule Mutlu, Recep Yener, Nail Korkmaz, Üzeyir İptaş, Muzaffer Yıldız, Abdurrahman Köroğlu, Nihat Ağrılı, Öztürk Tosun, İsmail Kündem, Adnan Acar, Oben Cansu (Vedet Oryantal), Konuk Oyuncular: Orhan Çağman, Erol Demiröz, Selçuk Uluergüven , İhsan Yüce

Konu: .Ankara’nın sisli kömürlü  kokulu, çamurlu gecekondu semtlerinin birinde yasayan Dütdüt Mehmet. Hayatını geceleri pavyonda klarnet çalarak kazanmaktadır. Akşamları gittiği pavyondan, sabahın erken saatlerinde döner. Mehmet’ın. karısı, lisede Okuyan kızı. zeka özürlü oğlu ve küçük kızıyla yaşadığı bu ev. sahibi olan İş bitirici memur kayınbiraderi tarafından müteahhide verilmiştir ve bir an önce boşaltılması gerekmektedir. Mehmet bir taraftan ev aramaya, bir taraftan para biriktirmeye çalışır. Ama asıl umudu bir gün kaset yapacağına inandığı besteleridir. Bu arada evin boşaltılmasını isteyen kayınbiraderi Mehmet'e yardım etmek istediğini, onun için bir iş bulduğunu söyler. Aslında Mehmet bu adama güvenmemekledir ama çaresizdir. İşi kabul eder. Kızılay'da bir çakmak tamir tezgahının başında duracaktır. Gece gündüz çalışmak zor olsa da dişini sıkar. Ama bir sabah geldiğinde tezgahın başında başka bir adam görür. kovulmuştur. Bu seter inşaat işi bulur. Bir süre sonra oradan da kovulur. Artık Mehmet'in yapabileceği bir şey yoktur. Yönetmen Zeki Ökten, Sinema yazarı Burçak Evren'in deyimiyle '"Düşman'da yakaladığı, yenik insan aracılığıyla toplumu gözlemlemek yöntemini bu kez de başarıyla uygular" ve duyarlık dozu yüksek bir başyapıta dönüştürür. Pehlivan Recep rolündeki emektar tiyatro ve sinema oyuncusu Ayberk Çölok'un pavyonda bir sandalyeyle güreş tutması ise yalnızca "Düttürû Dünya"nın en unutulmaz sahnesini oluşturmakla kalmayıp, sinema tarihimizdeki, hatta dünya sinema tarihindeki en benzersiz sahnelerden biri olma özelliğini taşımaktadır. İnşaat işçilerinin kolaya ekmek doğramasından hapisteki oğlunu ziyaret etmek için yollara düşen komşu teyzeye, karısı evden kaçan bekçiye kadar incelikli bir Özal'lı yıllar eleştirisine de girişen "Düttürürü Dünya". Kemal Sunal'a 2. Ankara Film Şenliğinde En İyi Ürkek Oyuncu ödülü getirmişti. Film boyunca yüzü pek gülmeyen, yalnızca bazen acı acı tebessüm eden Sunal'ın oyunculuğu mükemmeldir gerçekten de. Usla işi. ağlatıcı bir finale sahip filmde Ökten’in asistanlığını Zeki Demirkubuz’un yaptığını da belirtelim. (En iyi 100 Türk filmi– Sinema)

ÖDÜL:
2. Ankara Film Şenliği'nde (1989)
►Kemal Sunal "En iyi oyuncu "
1989 yılı Sinema Yazarlarının geleneksel seçimleri sonucun da
►"Düttürü Dünya", "en iyi üç film"den biri seçildi.

v    Düttüd'e alışılmışın dışında bir Kemal Sunal’ı izliyoruz. Sunal'ın Femandelvari donuk gülünçlüğü Dütdüd’ün kişiliği ile dört dörtlük bir doğallık ve kesişme sağlıyor. Bu da filmi, çoğu Kemal Sunal filmlerindeki "gülünç film" olma özelliğinden çıkarıp sıra dışı, ilginç, duyarlı bir yapıta dönüştürüyor. (Erdal çetin, Milliyet g., 29 Eylül 1988)

v    Yönetmenin başarısı bir pavyon klarnetçisinin öyküsünde evrenselliği yakalamış olması. Umur Bugay'ın senaryosunun kendisine sunduğu insan malzemesini, titiz bir çalışma ile sinematografik bir bütünlüğe kavuşturan Ökten, özellikle "Düşman" filminde yakaladığı yenik insan aracılığıyla toplumu gözlemlemek yöntemi, "Düttürü Dünya"da başarıyla uyguluyor. (Yavuzer Çetinkaya, Milliyet Sanat d., s.201, 1 Ekim 1988)

v    'Düttürü Dünya", Ökten'in pek sevdiği tarzda, bir öykünün kıvrımları ayrıntıları, yan tipleri, küçük gelişimleri aracılığıyla toplumca yaşanan günden, özellikle ekonomik çöküşten ve kitlesel çaresizlikten genişçe bir panorama çizmeyi amaçlıyor. Tıpkı geçmişte söz gelimi "Düşman", "Faize Hücum", "Pehlivan", "Yoksul" vb. filmlerde olduğu gibi... Bunun İçin nispeten değişik bir çevre, bir pavyon seçilmiş ve "pavyon hayatı", kaytan bıyıklı, kavgacı lümpen müşterileri, hacıağaları, sesi olmayan şarkıcıları, balık eti dansözleri, fedaileri, bıkkın suratlı çalgıcıları (pardon, filmin bir verinde "Dütdüt'ün uyardığı gibi, "müzisyenleri") ile, oldukça İnandırıcı biçimde canlandırılmış. Bu arada, yan tipler ve motifler aracılığıyla, devlet dairelerini saran rüşvetten "siyasî" tutuklamalara çeşitli olgulara da değiniliyor.
Film, sonuç olarak birden çok kuş vuran, Ökten'in amaçladığına yakın bir toplumsal yelpazeye yayılan, ilginç ve düzeyli bir çalışma. Yine de insanın İçinde belli bir doyumsuzluk giderek belli bir burukluk bırakıyor..

Ayberk Çölok'un. olağanüstü "eski pehlivan" gardropçusu, Güzin Çorağan'ın birkaç çizgiyle çok başarılı biçimde yaratılmış pavyon "kadını, Selçuk Uluergüven'in yine çok canlı pavyon sahibi vb. tiplerden gelmiyor bu burukluk yalnızca... Aralarında Ökten'inkiler de bulunan 1970'lerİn/Sû başlarının kimi filmlerini, onların havasını ve aynı zamanda sınırlarını anımsatıyor. "Düttürü Dünya", çizdiği toplumsal panoramanın günümüzden olmasına karşın, biraz geride kalmış, tozlanmış bir sinema izlenimi bırakıyor. Hele senaryonun ve onan uzantısı olan filmin, yer yer, anlattığı şeylerin Önemine, içerdiği duygusallığa "hayran", tüm bunların fazlasıyla bilincine de "narsislik" bir tavra bürünmesi!., Allah'tan, filmin finali, alabildiğine denetlenmiş, usta işi denecek kadar ekonomik biçimde geliyor... Ve toplumca itildiğimiz kolektif çılgınlık, filmin ne yazık ki tümüyle içermeyi başaramadığı ince bir ironiyle somutlaşıveriyor Bu kadarı bile, Zeki Ökten sineması içinde büyük bir aşama değilse de, günümüzün yoz sinemasal görünümü içinde az şey değil. Kuşkusuz, Kemal Sunal'ın tiplemesinin dışındaki zengin kompozisyonunu da bu ilginç filmin en olumlu öğeleri arasında düşünmek gerekir. “Atilla Dorsay. a.g.e. ”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder