Powered By Blogger

25 Nisan 2020 Cumartesi

POLIZEİ (1988)


Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Hüseyin Kuzu
Kameraman: Erdal Kahraman
Müzik: Timur Selçuk
Yapım: Penra Film/Turgay Aksoy, Şerif Gören

Oyuncular: Kemal Sunal, Babet Jutte, Yalçın Güzelce, Atilla Cansever, Kaya Gürel, Nuri Sezer, Matthias Drawe, Nilüfer Usku, Levent Beceren, Cladia Hackermesser

Konu: Ali Ekber (Kemal Sunal), Berlinde çöpçülük yapmaktadır. Geceleri de bir Türk tiyatrosunun temizlik işini üstlenmiştir. Bir gece, herkes gittikten sonra, kostümlerin arasında bulduğu bir Alman polis üniformasını alıp evine götürür. Ertesi gün, bıyığını kesip bir de gözlük takarak polis kıyafetiyle sokağa çıkar ve dolaşmaya başlar. Dükkanları teftiş eder. Kahvelerde, önceleri kendisini tanıyıp alay eden arkadaşlarını korkutur. Daha öncelerinden tanıyıp da yüz bulamadığı Alman barmen kızıyla dostluğunu ilerletir. Ve sonunda da polisliği bırakarak tekrar çöpçülüğe devam eder.


Ödül:

1988 yılı Sinema Yazarları Seçiminde “ En İyi 3 filmden biri ve Erdal Kahraman “En İyi Görüntü Yönetmeni”

v    Şerif Gören'in Almanya'da çektiği film, bu sanatçımızın "gurbette" film yapan yönetmenlerimiz arasına katılmasını ve üstelik bu alanda son derece başarılı bir örnek vermesini simgeliyor. Gerçekten de bir yılı aşkın süredir Berlin'de olan Gören için "Polizei", ilginç bir etap... Hem Gören sinemasının tipik özelliklerini taşıyan hem de bunlara "dışarıda", Almanya'da, Berlin'de olmanın ve bir başka toplumu, bu başka toplumun Türklerle olan ilişkilerini ve çelişkilerini gözlemlemenin getirdiği yeni bir havayla donatılmış bir film "Polizei."
Gören'in son döneminin değişmez senaryocusu Hüseyin Kuzu, bizlere perdedeki en tipik Özelliklerinden sıyrılmış bir Kemal Sunal'ı getiriyor. Sunal, bu filmde Berlin'de yaşayan onbinlerce Türk'ten biri, çöpçülükle yaşamını kazanan Ali Ekber'dir... Çok küçük, ama anlamlı ayrıntılarla dolu bir gözlem, Ali Ekber'in oradaki Türk gettosu ile veya çevredeki Almanlarla olan ilişkilerini gözler önüne serer... Ekber'in milimetrik bir nizam anlayışı olan Alman polisle, parazit yaşayıp giden zampara dostu Filinta ile, tav olduğu san Alman kızıyla, kendi ailesiyle, Türk esnafla vs. olan ilişkileri iki toplumun arasındaki kültür ve değer farkları konusunda sayısız incelemeden daha çok şey söylüyor. Filmin sonunda Ali Ekber'in oyun gereği girdiği polis kılığını benimseyip Kreuzberg sokaklarında Alman polis kimliğiyle gezmesi, biraz fazla uzatılmış bir 'gag niteliği alır gibi olurken, Kuzu/Gören ikilisi çok ekonomik, yalın bir finalle, filmlerini çok hoş biçimde noktalıyorlar.

Polizei", düzeyli, seyri hoş, yer yer ince gözlemlerle dolu bir film.. Tümüyle Almanya'da çevrilmesi, Türk filmlerine özgü teknik yanlış ve eksiklikleri sıfıra indirgemiş. Sade bir güldürü filmi çerçevesinde TürkAlman ilişkilerine oldukça sağlam bir yaklaşım getiren film, yılın bizce en hoş sürprizlerinden biri... Almanya, Şerif Gören'e yaramış... Filmde Gören filmlerinde sık sık görülen abartma, uzatma, gereğinden çok tekrar gibi kusurlar hemen hiç yok... Gören'in son derece akıcı ve işlek sineması, Alman ve Berlin gerçeğine ilişkin kimi ipuçlarını ustaca kavrarken, sanırım Almanlara da kendileri üstüne bazı şeyler öğretecek... “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

v    Alman Akademik Mübadele Hizmeti'nin konuğu olarak, bir yıl kadar Berlin'de yaşayan ve sinema araştırmaları yapan Şerif Gören, dönüşünden önce çektiği bu film için, tüm ekibini Türkiye'den götürmüştür. Filmdeki aksaklıklarla ilgili olarak Senarist Hüseyin Kuzu şu açıklamayı yapmaktadır .
v     
"Bu Türk parasıyla Almanya'da film çekmenin dezavantajı. Yani oradaki bütün mekanları biz, kurduğumuz arkadaşlıklarla ücretsiz bulduk. O insanlar, orada gönüllü olarak oynadılar, film öylece çekildi. Yoksa buradan götürülen 125 milyon lirayla Almanya'da film çekilemezdi."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder