Powered By Blogger

22 Ocak 2016 Cuma

ÖRÜMCEK ADAM (1966)

(TÜRK JAMES BOND’U x33)
Senaryo ve Yönetmen: Cevat Okçugil
Foto Direktörü: Necat Okçugil
Yapım: Seher Film /  Mehmet Çaydamar


Oyuncular: Yılmaz Gündüz, Neriman Köksal, Baki Tamer, Faruk Panter, Talat Gözbak, Tevhit Bilge, Kudret Karadağ, Orhan Alkan, Vasıf Okçugil


Konu: Polise ve bağımlı olduğu şebekeye ikili oynayan örümcek adamın macerası 


► Levent Cantek: Türk sinemasında çoğunluğu İtalyan kökenli olan birçok çizgi romanın uyarlaması yapılmıştır. Trash, pulp, B-movie ya da son yıllardaki yaygın adıyla “Fantastik Türk sineması”nın sıklıkla başvurduğu kaynaklardan biridir çizgi romanlar


Türk sinemasında çoğunluğu İtalyan kökenli olan birçok çizgi romanın uyarlaması yapılmıştır. Trash, pulp, B-movie ya da son yıllardaki yaygın adıyla “Fantastik Türk sinemasının sıklıkla başvurduğu kaynaklardan biridir çizgi romanlar. Bugün, önemli bir ilgi bulan, yarı eğlencelik ve hatta sarkastik bir tavırla izlenen – koleksiyon değeri taşıyan tür, 1966 yılından başlayarak altı-yedi yıl, yoğun bir üretim dönemi yaşamıştır. Yine bu dönemde üretilmiş, 1966-67 sezonunda gösterime çıkmış Örümcek Adam adlı bir filmden söz edeceğim. Filmin kopyası bulunamadığı için, film hakkında fazla bir bilgi yok elimizde. Aynı dönem yayımlanan bir sinemamagazin dergisinden alınmış tek bir resim karesi gördüm – ki aynı resim Giovanni Scognamillo ile Metin Demirhan-’ın birlikte hazırladıkları “Fantastik Türk Sineması” kitabında kullanıldı. Resimde görülen Örümcek Adam’ın kostümü, bilinen Marvel Comics’in Örümcek Adam-Spiderman’in kostümüne benzemiyordu. “Yanlış” –ya da bilerek farklı- yorumlanmış bir Örümcek Adam olup olmadığını merak ettim. Filmin konusu hakkında Agah Özgüç, ünlü film sözlüğünde kısaca şunları yazmış:


 “Polise ve bağımlı olduğu şebekeye ikili oynayan Örümcek Adam’ın macerası”. Konu olarak da benzemediği böylelikle ortaya çıkıyordu. Aynı Özgüç, 1966 yılında, Akşam Gazetesi’nde yazdığı bir eleştirisinde, filmin yönetmeni Cevat Okçugil’in “korku, dehşet dolu, ‘geceleri okunmaz’ romanlardan, ‘geceleri seyredilmez’ filmler çıkartan” bir yönetmen olduğunu belirtmiş. Hatta, Türk sinemasına “iskelet adamları, jartiyerli kadınları, yarasaları, örümcekleri” onun getir-diğini ekleyerek, yarattığı dalgaya “Ustura Filmler” adını vermiş. Bu, film hakkında bir farklılık olduğuna dair şüphelerimi daha da artırdı. Cevat ve kardeşi Nejat Okçugil, türün ilk filmlerinin üreticileri. Yapımcı, yönetmen, senarist ya da yardımcı yönetmen, vs. mutlaka bu filmlerin içerisinde yer alıyorlar. Her ikisi de altmışlı yılların başında Amerikanın önemli televizyon kuruluşlarında eğitim alıp çalışmışlar – Yetmişli yılların ortasında da yeniden Amerika’ya dönüp temelli olarak oraya yerleşmişler. Film ile ilgili olarak Okçugil Kardeşleri aradığımda, butürden bilgilerle karşılaşınca, doğrusu üzülmüştüm. Bahsi geçen Örümcek Adam filminin konusu ve temel aldığı ya da esinlendiği kaynak hakkında doğrudan bilgi alabilme imkanım kalmamıştı. İlk olarak Marvel’in Örümcek Adam’ının bu filme kaynaklık edebileceğini düşündüm. Kostüm ve konu benzemese de esinlenme mümkün olabilirdi. Örümcek Adam, ilk kez 1962 yılında yayımlanmaya başlar, bir başka ifadeyle Okçugil kardeşler Amerika’da eğitimlerini sürdürdükleri sırada. Aynı ürünlerin Altmışlı yıllarda özellikle Beyoğlu’ndaki kitapçılarda satıldığını da belirtelim. Esinlenme için, Türkçe bir yayın ise o dönem yoktur (Örümcek Adam, başlangıcından ancak yirmi yıl sonra, önce gazetelerde bant, sonra da bilinen dizisiyle albüm-dergi olarak görülecektir). Ancak Okçugil kardeşlerin ilgileri -ve İngilizce bilmeleri- nedeniyle bu Örümcek Adam’dan haberdar olmaları yüksek bir ihtimaldir. Öte yandan, Örümcek Adam’ı film olarak seyrettikleri farz edilemez. Çünkü, böyle bir fim de o tarihlerde yoktur. PBS, 1971-76 yılları arasında 30’ar dakikalık bir televizyon dizisi, CBS, 1978-79’da 60’ar dakikalık 12 televizyon filmi hazırlamış (Bu seriden kimi bölümler, Seksenli yıllarda sinemalarda gösterime girmişti). Hasılı kelam, Örümcek Adam’ı konu alan film, 1966 tarihine göre henüz çevrilmemiştir. Geriye sinema alanından iki mecra daha kalıyordu. İlki olan Amerikan yapımı seriyallerin üretimi ellilerde bitmişti; Türkiye’de film üretimi göre-ce az olduğu için kopyaların halen gösterimde olduğu düşünülebilir. Ancak 1965 tarihinden itibaren üretilen film sayısında patlama olmuş, yaz aylarında yapılan ikinci gösterimler bile – birinci vizyon filmlerin çokluğu nedeniyle sınırlanmıştır.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder