Powered By Blogger

7 Kasım 2015 Cumartesi

ÜÇÜNÜZÜ DE MIHLARIM (1965)

Yönetmen: Bilge Olgaç
Senaryo:Yücel Uçanoğlu
Görüntü Yönetmeni:Feridun Kete
Yapım:Kazankaya Film / Hasan Kazankaya


Oyuncular: Yılmaz Güney (Mehmet), Pervin Par (Elif), Hayati Hamzaoğlu (Hasan), Aliye Rona (Ayşe), Tuncel Kurtiz (Hüseyin), Sevinç Pekin, Atilla Yurdeşen (Ahmet), Hikmet Olgun


Konu: Mehmet Yılmaz (Yılmaz Güney), ailesinin geçmişiyle ilgili kanlı olayı bilemez, hatırlayamaz. Çünkü o kundaktayken babası öldürülmüştür. Baba katili, aynı kasabadan Bektaş adında biridir. Kan davalı bir ailenin çocuğu olarak babasız büyüyen Mehmet, anası Ayşe'nin (Aliye Rona) baskısı altındadır. Anası sürekli beynini yıkar. Babasının kanı yerde kalmamalıdır. Ve bir gün küçük Mehmet, anasının baskısıyla camiden dönen Bektaş’ın karşısına dikilir. Elindeki tüfeğin tüm kurşunlarını üzerine boşaltır.


14 yıl hapiste yatan Mehmet cezasını tamamlayıp özgürlüğüne kavuşur. Olayın üzerinden yıllar geçmesine karşılık, iki aile arasındaki gerginlik, Mehmet'in hapisten çıkışıyla daha da alevlenir. Bektaş'ın üç oğlu Hasan (Hayati Hamzaoğlu), Hüseyin (Tuncel Kurtiz) ve Ahmet (Atilla Yurdesin), kasabaya adım attığında Mehmet'i öldüreceklerdir. Üç kardeş silahlanıp, kasabaya gelmekte olan bir otobüsün yolunu keserler. Mehmet yoktur.


Kasabaya, gizlice bir başka yoldan giren Mehmet, birlikte büyüdüğü ve çocuklukları söğüt gölgeleri altında geçen Elif’i (Pervin Par) ziyaret eder. Elif, kan davalı ailenin kızıdır, Mehmet, barış yanlısıdır.
Elif’e ağabeyleriyle barışmak istediğini söyler. Ne var ki Elif de ağaları, ağabeyleri gibi babasının öcünü almaya and içmiştir. Barış yolu kapalıdır. Ve boynunu bükerek, çekip gider...


Mehmet'i arayan üç kardeş anasının evini basarlar. Mehmet, dövüşmek istemediği için arka taraftan kaçar. Hasan, Ayşe anayı tehdit eder. Mehmet, yakınlardaki bir komşu köye giderek izini kaybettirir. Bir çiftlikte çalışmaya başlar. Mehmet'i bulamayan Hasan, bu kez Ayşe kadını çarşı ortasında döver. Haberi alan Mehmet, kasabaya gelir, içi kinle doludur.


Bektaşoğulları'nın evine geldiğinde Elif uyumaktadır. Onu yatağından kaldırıp atıyla dağlara kaçırır. Bir mağaraya gizlenmişlerdir. Elif, bu gergin beraberlik içinde yavaş yavaş ona ısınır. İlk kez önce insan, sonra da kadın olduğunun bilincine varmıştır. Kan davasına da karşıdır, Mehmet'in konuşmaları ve yönlendirmeleriyle değişmiştir. Gece gündüz elinde silahla beklemekten yorgun düşen Mehmet uyurken, Elif kaçar. Amacı kardeşlerini bulup onları bu kan davasından vazgeçirmektir. Çiftliğe geldiğinde ağabeylerine her şeyi anlatır, Mehmet'i sevdiğini söyler. Hasan iyice kudurur, Elif’i döverek kovar. Hasan bu kez dere kenarında çamaşır yıkayan Ayşe kadına saldırır. Yaşlı kadına tecavüz eder. Dağları, bayırları tırmanarak deli gibi sevdiği erkeğine koşan Elif ise Ayşe'nin yürek paralayan çığlıklarını duymuştur. Elif'i ağlarken bulan Mehmet, ardından anasının ağaçta sallanan cesediyle karşılaşır. Anası kendini asmıştır.
Mehmet dönüşü olmayan bir yoldadır. Anasının yemenisi boynunda, silahı elinde düşmanlarını bir dağ yamacında kıstırır. Ahmet'i, sonra Hüseyin'i vurur. Sıra asıl kanlısı Hasan'dadır. On kurşunladığında Elif koşarak gelmiştir. Göz göze geldiklerinde Mehmet yere düşer. “Agâh Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”


► 1965 yılı avantür filmlerinin revaçta olduğu bir yıldır. Uzun süredir asistanlık yapmakta olan Bilge Olgaç’ın ilk filmidir bu film. Filmin konusu kan davasını işleyen zor bir avantür filmdir. Ne var ki bu film yönetmenin değil oyuncunun filmi olmuştur.


En ilginç olay; filmin çekiminden hemen sonra Yılmaz Güney’in Kulüp 12 de tartıştığı üç kişiyi bıçakla yaralaması, hesapta olmayan bir sansasyonu da beraberinde getiri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder