Powered By Blogger

30 Ocak 2018 Salı

BİZİMKİLER (1971)

“Hüdaverdi Pırtık” 

Senaryo ve Yönetmen: Lale Oraloğlu
Eser: Sezgin Burak
Foto Direktörü: Mass Difala
Yapım: Kıvanç ve Oraloğlu Film

Reji asistanı: Erdal Boratap, Kamera Asistanı: Umur Özlüer, Laboratuar: Metin Eren, Hasan Örnek, Abdullah Akdeniz, Selahattin Kaya, Senkron-Montaj: Turgut İnangiray, Mehmet Özdemir, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Renk Uzmanı: Mengü Yeğin, Ses Mühendisi: Nevzat Pesen, Prodüksiyon Amiri: N. Güleçöz, Ar Direktör: Ehat Alinçe, Set Amiri: K. Kongur, Işık Direktörü: Halit Aysan, Prodüktör: Gürdal Onur, Bülent Engin, (Saner Film Stüdyosunda hazırlanmış, Süperfon’da seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Sezgin Burak (Hüdaverdi), Haldun Dormen, Önder Tekin, Ercan Yazgan (Pırtık), İhsan Yüce, Can Dirim, Pekcan Koşar, Öcal San, Suna Pekuysal, Yüksel Gözen, Mehmet Yıldırım, Benan Öz, Teoman Aksoy, Süreyya Gür,


Konu: " Çağımız kültürünü, "resimli roman kültürü" ismini verdirecek kadar simgeleyen, gazetelerin en çok okunan köşelerinden birini meydana getiren, Amerikalıların "comics" dediği resimli romanları küçümsememek gerekir... Zira bu romanlar, özellikle tutulanları, o toplumun çeşitli özelliklerinin aynası olarak alınabilir. Öylesine çeşitli ki bunlar: bir aile mizahını sürdürenler, İngiliz mizahına uygun (ve genellikle yazısız) olanlar, "entelektüel" olmayı amaçlayanlar (Hoş Memo gibi) hayal-bilimsel özellikleriyle çağımızın teknolojik gelişmesini yansıtanlar (Dişi Bond, Garth, Johnny Hazard), vs. vs... Sezgin Burak'ın "Bizimkiler"i, tamamen yerli malı malzemesi, tipleri bizden ve genellikle Türkçe’nin kıvraklığına, iki anlamlılığına dayanan esprileri ile olsun, aktüaliteyi izlemesi, günlük sorunlara değinmesi ve örneğin bütün bir mahalle halkının birbirini tanıması, yardımlaşması gibi Türk toplumuna özgü, Batı'da artık pek kalmamış özellikleri yansıtması ile olsun, başarılı bir resimli roman... Böylesine popüler olmuş bir seriyi sinemaya getirmenin kolaylığı da var, güçlükleri de. Lale hanım, kolaylıklardan gereğince yararlanmış: başarılı bir "tipleme" ile filmin zaten hazır olan ticari başarısını herhalde pekiştirecek... Ama güçlüklerin hiç birinin hakkından gelememiş. Bir espriler zinciri olan filme, sinemasal anlamda hiçbir hareket ve canlılık kazandıramamış. Ayrıca teknik bakımdan hoş görülmesi zor hatalarla dolu laboratuar işlemleri aceleye gelmiş bir film: kamera çalışması, fotoğrafları böylesine kötü, seslendirmesi, dublajı böylesine bozuk, montajı böylesine dikkatsiz yapılmış bir filme Türk sinemasında son yıllarda rastlamamıştık. Tutulmuş bir seriyi perdeye aktarırken seyircilerin hepsinin çocuk olmayacağını da herhalde düşünmek gerekirdi...(Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf 90) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder