Powered By Blogger

28 Aralık 2022 Çarşamba

 

 

İKİ ÇİZGİ (2008)


 Senaryo ve Yönetmen: Selim Evcı, Görüntü Yönetmeni: Meryem Yavuz,  Müzik: Samet Evci, Yapım: Evci Film/Selim Evci Sanat Yönetmeni: Emir Şahinoğlu, Yönetmen Yardımcısı: Metin Koca, Işık Şefi: Necmettin Akdeniz, Hatip Karabudak, Çekim Sesleri: İsmail Karadaş, Ses Tasarım: Selim Evci, Ses Kayıt Ast: M. Cem Öztüfekçi, Final Miks: Ulaş Ağçe, Yapım Tasarımı: Mediha Didem Türman, Kurgu: Selim Evci, Ses Kayıt Asistanı: M. Cem Öztüfekçi, Işık: Evci Film, Işık Asistanı: Erdem Oğuz, Kamera Asistanı: Kerem Arıca, Asistan: Begüm Moloz, Set Fotoğrafları: Zeka Sağlam, Yapım Sorumlusu: Emre Önel, Laboratuar sorumlusu: Yusuf Özbek, Kopya Baskı: Mustafa Koç, Ersan Gümüş, Ayhan Kısa, Film Yıkama: İlhan Özkan, Aydın Yeniçeri, Sinan Kılıç, Süleyman Göktaş, Cengiz Koç, Kenan Gürişan, Hüseyin Sargın, Serkan Yiğitkoç, Renk Düzeltme: Yusuf Özbek, Burcu Doğanby, (Sinefekt Laboratuarlarında hazırlanmış ve İmaj Stüdyo’larında seslendirilmiştir.)

 Oyuncular: Kaan Keskin, (Mert) Gülçin Santırcıoğlu (Selin), Perihan Kurtoğlu (Oyuncu), Erdem Sakalıbüyük (Otel Müşterisi), Yakup Yavru (Çiftçi), Mehmet Aslan (Oyuncu), Özgül Koşar, Zeynep Aydın (1. Kız), Özgül Koşar (2. Kız), Yakup Yavru (Ç:iftçi), Murat Şeker (benzinm getiren adam), Ayşegül Yorgun (Çiçekçi), Mustafa Akkan (otopark görevlisi), Mutlu Baysal (alarm görevlisi), Serkan Kars (alarm görevlisi), Cemil Hazar (fotoğrafçı), Zekiye Akkol (hayat kadını), Metin Koca (hırsız), Lorna Babikyan (dans eden kız), Erdem Çaklır (baba), Safa Keklik (Kız Çocuğu), Umurhan Alıcı (cam silen çocuk), Samet Evci (Solist), Orkut Atalay (Bas), Mete Keskin (gitar), Ata Erdem Şimşek (Davul),

 Konu: İki Çizgi, günümüz İstanbul’unda yaşanan genç bir erkekle bir kadının ilişkisi üzerine bir hikaye anlatıyor. Mert ve Selin birlikte yaşamaktadırlar. Mert, zamanını fotoğraf çekerek geçirirken Selin bir şirkette çalışmaktadır. İkili, tatile çıkmaya karar verir ama yolculukları planladıkları gibi gerçekleşmez.

 # Selim Evci'nin ilk uzun metrajlı filmi İki Çizgi'yle ilgili sıklıkla dile getirilen unsur, Nuri Bilge Ceylan'ın İklimler'ine (2006) benziyor ollması. Bunda filmin üslubunun, Evci'nin oldukça başarılı bir şekilde kullandığı uzun ve durağan planların, çarpıcı görsellerinin, çoğunlukla sessizlikler üzerinden ilerlemesinin payı yadsınamaz. Ancak, film bu şekilde sık sık İklimlere göz kırpmasına, benzer bir dil kullanmasına karşın derdinin İklimler' den farklı bir şey anlatmak olduğunun altını çizmeyi de ihmal etmiyor. İki Çizgi'nin ana karakterlerini oluşturan çift (Selin ile Mert) arabalarıyla Kuzey Ege' de yolculuk yapmaktadır ve arabada da klasik müzik çalmaktadır.

Bu haliyle gerçekten de neredeyse birebir İkiimIer' den alınmış gibi görünen (ve işitilen) bir sahne bu. Ancak bir süre sonra Mert, Selin'in tercihi olan bu müziğe homurdanır ve değiştirmesini talep eder. Bunun üzerine de filmde aynı İklimler görüntüsünün üzerine rock müzik düşmeye başlar. Aynı şeyi görmemize rağmen, başka bir şey duymaya başlarız: Filmin anlatmak istediği, duymamızı istediği farklı bir mesele vardır. Bu meselenin ne olduğuna da yine aynı sahneden yola çıkarak varabiliriz. Sorun Mert'in bu sahnedeki "zavallı" denebilecek güç gösterisinde, iktidar kanıtlama kaygısında yatmaktadır. Eğer İklimler erkek iktidarıyla ilgiliyse, İki Çizgi erkek iktidarsızlığıyla ilgili bir film. Daha doğrusu, her iki film de eril iktidar ve onun imkansızlığı üzerine, ama İklimler bu meseleyi iktidar edinme/kanıtlama çabası içinde kadınları harcayan, ezen bir erkek üzerinden irdelerken, İki Çizgi henüz bu "strateji"yi akıl edememiş bir karakteri konu edinmiş. İki Çizgi'nin Mert'i belli ki "büyüyünce" ikimler'in İsa'sına dönüşecek. Şimdilikse günlerini fotoğraf çekmekle ama daha çok karşı apartmandaki kızları gözetlemekle geçiren biri. Selin ise bir şirkette önemli bir pozisyonda çalışan, tiyatro oynayan, çok iyi piyano çalan, kitap okuyan, kısacası her şeyiyle Mert' den "daha" birisi. Filmle ilgili yazılıp söylenenler hep "iletişimsizlik" üzerinde dursa da bu ilişkideki sorunun iletişimsizlikten çok iktidar mücadelesi olduğu da tüm bu durumlarda ortaya çıkıyor. Mert, Selin'in her şeyi doğru ve daha iyi yapıyor olması karşısında ezilen ve uzun bir süre de bu konuda hiçbir şey yapamayan birisi olarak tasvir ediliyor; filmin sonunda "nihayet" kontrolü eline aldığındaysa film fazlasıyla tehlikeli bir alana giriyor. Mert, kendini küçük, yetersiz, beceriksiz hissetmesinin nedeni olarak gördüğü Selin'e neredeyse tecavüz ederek gücünü, üstünlüğünü, erkekliğini ispat ediyor (öyle sanıyor) ve film de bundan hemen sonra açık bir sonIa  bitiyor. Bu şekilde açık uçlu filmler genellikle muğlak görünmekle birlikte yine de sundukları belli biriki ihtimal vardır ve hangisini seçeceğiniz sizin kendinizle hesaplaşmanıza kalır. Evci her ne kadar "doğru ya da yanlış diye işaret etmeden veya çözüm önermeden, günümüz modern kadın ve erkeğine ayna tutmaya çalışan bir film çektiğini iddia etse de, filmin sunduğu ihtimaller pek de masumane görünmüyor. Selin'le Mert'in bu sahnenin hemen sonrasındaki finalde hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam etmesi, hatta her ikisinin de yüzlerinde memnun bir ifade taşıması "aslında kadının da istediği buymuşu bir ihtimal olarak akıllara getiriyor ki, bu zihniyetin tehlikelerini hatırlatmaya gerek bile yok. Filmin fragmanında da özellikle iki diyaloğa yer verilmiş: Birinde, Selin'le Mert hedefledikleri bir yere ulaşmaya çalışırken Selin "on beş kilometre var ama biraz yoldan sapmamız lazım" diyor. Sonra da, filmin finalinde yer alan ve tecavüzle sonuçlanan fahişe fantezisini oluşturdukları konuşmalara yer veriliyor. Bu durumda tecavüzü, bu ikilinin mutluluğa ulaşmak için yaptıkları ufak bir yoldan sapış olarak mı görmemiz gerekiyor? Daha iyimser olan ihtimalse bu sahnenin tamamının bir fantezi olduğu, tecavüzün de Selin'le Mert'in oynadıkları oyunun parçası olduğu. Ancak, bu ihtimali öne çıkaracak yeterince güçlü bir işaret olmadığından her şey izleyicinin iyi niyetine kalıyor. İki Çizgi, ancak tüm bunlar düşünülürse iyi niyetli ya da aykırı okumalarla açılım sağlayabilecek gibi görünüyor. Başta da belirttiğimiz gibi Evci'nin sinema dilini kullanmadaki yetisi Nuri Bilgi Ceylan'la karşılaştırılabilecek ölçüde etkileyici (hatta Antonioni ile bile karşılaştırıldığı söyleniyor) ancak söylediklerine kulak verdiğimizde işittiklerimiz artık hiç duymak istemediğimiz sözler. (Gözde Onaran) “Altyazı Aylık Sinema Dergisi "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder