Powered By Blogger

28 Nisan 2015 Salı

AYSEL BATAKLI DAMIN KIZI “Bir Köy Hikayesi” (1934)



Yönetmen: Muhsin Ertuğrul
Yazan: Hasan Cemil
Çekenler Cezmi Ar, Remzi Ar
Yapım Klang Film / Tobis 

Beste: Cemil Reşit Rey,  Müzikleri çalan: Konservatuar orkestrası, Dekorlar: Edip ve Nikola Peroff, Kostüm: Naciye Bölükbaşı, Müzik: Cemal Reşit Rey, Ses Mühendisi: Wilhelm Morhenn, Ses Sistemi: Tobis-Klang Film, Kurgu: Muhsin Ertuğrul , Figürasyon: Köylüler, mahkeme kalabalığı, meyhane kalabalığı, zeybek oynayan delikanlılar vd.

Çekim Yeri: İstanbul, Bursa Çalıköyü, Uludağ) 

İlk Göstertim: Ocak 1934 İstanbul

Mümtaz Osman (Nazım Hikmet Ran) "Selma Lagerlöf'ün Tösen’in Stormyrtorpet adlı büyük hikayesinden çıkanlmış Hasan Cemil Çambel'in uyarlaasından"

Oyuncular: Cahide Sonku (Aysel), Talat Artemel (Ali), Feriha Tevfik Negüz (Gülsüm), Sait Köknar (Ali'nin babası), Behzat Butak (Gülsüm'ün babası), Mahmut Moralı Satılmışzade), İ. Galip Arcan (Yargıç), Nafia Arcan (Emeti Hatun), Naciye (Gülsüm'ün annesi), Müfit Kiper (yanaşma), Hadi Hün (Ali'nin arkadaşı), Hazım Körmükçü (Ali'nin arkadaşı), Sami Ayanoğlu (jandarma çavuşu), Ergun Köknar (Aysel'in çocuğu)

 Konu: Bataklı Dam'dan Aysel, kasabada, Satılmışzadelerin yanında çalışırken evin erkeğinden hamile kalır. Köyünde çocuğunu doğurur. Çocuğu için nafaka almak amacıyla mahkemeye başvurur. Satılmışzade çocuğun kendisinden olduğunu kabul etmez.

Aysel'in mahkemedeki tutumu, orada' bulunanlar, özellikle Çamlıbel köyünden Ali'nin üzerinde olumlu etki bırakır. Bu yüzden köyüne kadar gidip onu görerek, umutsuz kıza kendi ailesinin yanında yatalak annesine yardımcı olmak üzere iş teklif eder.

Ali'lerin yanında çalışmakta olan Aysel, bir gün çeşme başında Satılmızşade'ye rastlar; eski efendisi kendisine laf atarken Ali çıkagelir; başlayan bir tartışma yanda bırakılır ve eve dönerler. 

Ali'nin nişanlısı Gülsüm, böylesine dile düşmüş bir kızın Ali'lerin evinde bulunmasına razı olmaz; bunun üzerine kıza yol verirler. Ali bir süre kendisini zevk ve eğlenceye kaptırır ve düğününden iki gün önce kasabanın meyhanesinde arkadaşlarıyla içerken Satılmışzade'nin de katıldığı bir kavga da bulunur. Bu kavganın sonunda Satılmızşade'nin, beynine bir çakının ucu saplanmış olduğu halde öldüğü görülür. Ali pek hatırlayamamakla birlikte bu kavga sonucundan kendini sorumlu bulmaktadır. Kendi çakısının ucunun da kırık olduğunu görünce bu fikri kuvvetlenir ve çakısını evlerinin yöresindeki bataklığa atar. Babası onu görür ve Ali ayrıldıktan sonra, oraya giderek çakıyı bulur, saklar.

Ertesi gün nikah vardır. Baba oğul araba sürüp kız evine giderlerken, yolda Aysel'e rastlarlar. Kız, Ali'yi kutlar. Bundan duygulanan Ali, babasına bir adam öldürdüğünü, ama suçundan iyice emin olmadığını söyler. Babası bu açıklamadan ferahlar, durumu kız evine duyurmanın gerektiğini söyler. Gülsümlerde konu açılır; Gülsüm'ün babası bu durumda nikahın yapılamayacağını söyler. Gülsüm de davranışıyla buna katıldığını belli eder.

Ali ertesi gün gider, Aysel'i bulur ve ona olup bitenleri anlatır. Onu sevdiğini söyler; hapisten çıkıncaya kadar kendisini bekleyip bekleyemeyeceğini sorar. Aysel hiçbir cevap vermez. Birkaç gün önce ondan ödünç aldığı çakının ucunu iş görürken kendisinin kırdığını da Ali'ye söylemez. Doğruca Gülsüm'e giderek, Ali'nin suçsuz olduğunu, eğer onu seviyorsa gidip hapisten çıkıncaya kadar kendisini bekleyeceğini söylemesini salık verir.

Gülsüm gider, Ali'yle görüşür, Fakat Ali artık gerçekten sevdiğinin Aysel olduğunu ona açıklar. Bunun üzerine Gülsüm, Ay- sel'in de onu sevdiğini bildiğini söyler. Sonunda gerçek suçlu bulunur; Ali de Aysel'e kavuşur.

(*) Selma Lagerlöf'ün bir uzun hikayesinden'? alınan konuyu, daha önce 1917 yılında ünlü İsveçli yönetmen Victor Sjöström filme almıştır. Bataklı Damın Kızı'nın senaryosu gerçek bir açıklık ve basitlik örneğidir. Kitap 290 sahne halinde, 'sahne be sahne' izlenmiştir. Sjöström ayrıntılı, diyaloglu sahnelerden kaçınmış, bunların sadece 90 adedini ele almıştır. 

Bataklı Damın Kızı İsveç'te köylü sınıfının durumuna dikkatleri çekti; Sjöström'ün başarısının sebebi, kır sahnelerini, o sıralarda son derecede dokunaklı hale getirilmiş bulunan bir sadakatle ele almış bulunmasında yatar. Meyhanedeki kavga, filmin ard planlarında hareket eden ikinci derecedeki kişiliklerin sayısı, ara yazılarının derli topluluğu, insanın inançsızlığını giderir ve seyirciden yana şahsi yaklaşımı sağlar.

Filmin en önemli çalışması senaryo çalışmasıydı. Tiyatro oyunu ile film senaryosunun arasındaki en önemli ayrıntılardan birini belirtircesine oyun metninin üç bölümde (perdede) geliştirilmesine karşılık, senaryo, ilk kez iki bölüm üzerinden düzenlenmişti.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder