Powered By Blogger

23 Ekim 2015 Cuma

ÖP ANNENİN ELİNİ (1964)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Atıf Yılmaz
Foto Direktörü: Mustafa Yılmaz
Yapım: Uğur Film / Memduh Ün


Ar Direktör: Fethi Oğuz, 1. Asistan: Tunç Başaran, 2. Asistan: Cevat Şahiner, Set Direktör: Nuri İnal, Asistanları: Haydar Doğan, Ali Kıraç, Montaj: Özdemir Arıtan, Senkron: Arif Özalp, Taner Oğuz,, Negatif Kurgu: Ali Berkan, Osman Bilen, Işık Direktörü; Erol Batıbeki, Operatör Asistanı: Cemal Yılmaz, Laboratuvar: Mihal Skarpetis, Seslendiren: Tuncer Aydınoğlu, Prodüksiyon Amiri: Adnan Uygur,


Oyuncular: Ayhan Işık (Tarık Bac), Fatma Girik (Aynur Akay). Hulusi Kentmen,(Büyükbaba Cemalettin Bac) Nejat Çetinok (Teoman Bac), Aziz Basmacı (Lütfullah Yağyakar), Necdet Tosun (nikah şahidi), Zuhal Tan (Gönül), Yaşar Şener (Kemençeci), Asım Nipton, Memduh Alpar (İşadamı), Atıf Tuna. Hüseyin Baradan (nikah şahidi), Haydar Karaer, Selahattin İçsel (Saz Heyeti), Faruk Panter, Vahi Öz (bekçi), Recep Yurdaşen, Yaşar Şener, Tunç Başaran, Muzaffer Yenen, Savaş Tuğ, Faruk Panter, Araksi Hebo, Nezihe Güler (Anne), Taliha Sallı, Gülten Ceylan (hizmetçi), Gülgün Erdem


Konu: Büyük bir şirketin patronu olan Tarık bey (A. IŞık), eski sekreteri ve gözdesi Gönül (Z. Tan) ile tüm bağlarını kopardıktan sonra yeni bir sekreter aramaya başlar. Gazete ilanına ilk başvuran Aynur (F. Girik) adında genç bir kızdır. Aynur tecrübesizliğine rağmen çok yetenekli bir kızdır. Onu daha çok Tarık beyin babası Cemalettin bey (H. Kentmen) ve oğlu Teoman (N. Çetinok) çok beğenmişlerdir. Hatta Teoman onunla arkadaşlık etmeyi bile planlamıştır. Şirket, bir Japon şirketi ile ortaklaşa büyük bir işe girmiştir. Fakat henüz bir anlaşma sağIanamamıştır.


Bu ortaklığın peşinde rakipleri Salim beyde (A. Tuna) vardır. Amacı yapılan sözleşmeyi ele geçirmektir. Bunun içinde Tarık bey ile bir gönül ilişkisi içine girmiş olan eski sekreteri Gönül kullanılacaktır. Fakat Aynur bunun farkına varınca engel olacaktır. Tarık bey, Gönül'e sert davranan Aynur'u işten çıkarır. Fakat Cemalettin bey ve Teoman Aynur'dan yana olacaktır. Aslında Tarık bey'de Aynur'u sevmiştir ama bunu belli edeme-mektedir. Sonunda Cemalettin bey Aynur ile sahte bir nikah yaparak evlenir. Bu bir oyundur. Çünkü işten kovulan Aynur artık ailenin annesi olarak içlerindedir. Tarık bey bu duruma deli olmaya başlar. Sonunda Aynur'u sevdiğini kendisi de kabul etmiştir. “Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”

Memduh Ün Anlatıyor: 

 “…Ağaçlar Ayakta Ölür'ün çekimleri sırasında Yıldız Kenter'le sette sinema üzerine sık sık laflardık. Senaryo sıkıntısı çektiğimizden yakınırdım hep. Bir gün, Kenterler'de oynadıkları bir oyunun metnini getirdi, Çöl Faresi'ydi adı. Okuduğumda. Fatma'yla Ayhan için dört dörtük olduğunu düşündüm Senaryoyu Vedat Türkali yazacaktı. Ama Hoca, senaryoyu bir türlü yazamadı. Galiba başka bir şirketle anlaşması vardı. Yetiştiremeyeceğini anlayınca Atıf Yılmaz'a rica ettim, senaryoyu o yazdı. Ayrıca başka bir işim nedeniyle sette olamadığım bir gün, gelip, filmin dahili sahnelerinin bir bölümünü çektiğimiz Yalova Termal otelde Fatma ile Ayhan'ın bir gece sahnesini yönetmişti.

Bence bu film çekmiş olduğum en iyi komedi. Komedi anlayışı ölçülü. Filmde en çok rahatsız olduğum şeylerden biri Ayhan Işık'ın gece eve sarhoş gelişiydi. Ayhan'ın oyunu, Hüseyin Baradan'ın abartıları beni son derecede rahatsız etti, yeniden izlediğimde. Ayhan görüntüsüyle, oyunuyla, iyi kullanıldığı zaman ekranda çok iyi sonuç veren oyunculardan biriydi. Büyük bir yıldızdı. Ama sarhoşu oynarken ipin ucunu kaçırmış, çok abartmış, ben de nedense denetleyememişim. Yönetmen ben olduğuma göre, suçu üzerime alıyorum. Bu sahnenin dışında Ayhan Işık'ı seyrederken, ayağı yere sağlam basan bir adam duygusu doğuyor içimde. Altmışların başında moda olan, ama bugün bizi rahatsız edecek kadar ince bıyıkları, tek kusuru diyebilirim. Fatma filmde Türkmenistanlı bir kızı oynadığından kaşları havadaydı, bu da beni çok rahatsız etti. Japonlar işin içine karıştığı için biz böyle bir makyaja başvurmuşuz, ama Fatma açısından hiç de iyi olmamış, oyuncumuzu çirkinleştirmiş. Belli sahnelerde kaşları o hale getirseydik, yani Ayhan'ın bürosuna iş aramaya geldiği zaman normal olsaydı da, japonlarla yapılan konuşmalar sırasında kaşları havaya dikilseydi, çok daha iyi olurdu diye düşündüm filmi yeniden izlerken. Saçı da rahatsız etti aslında, peruktu ve iyi değildi. 


Taksim'deki Çin lokantasına yemeğe çok gittiğim için oranın iki sahibiyle aramızda bir iletişim oluşmuştu. Çekik gözlü oldukları için japon rollerini onlara oynattım. Uzun yıllardır İstanbul'da oldukları için Türkçe biliyorlardı, sette anlaşması çok kolay oldu. Onlar için de tatlı bir anı olmuştur bu filmde yer almak. Filmdeki Memduh Alpar'ın japonca konuşmalarını da onlar düzenlemiştiler. Dublaja da gelip her şeyi denetlemiş ve düzgün olmasını sağlamışlar-dı. Fatma'nın okuduğu japonca şiir ise oyunun özgün metninden alınmaydı. Filmin ticari başarısı bayağı iyiydi 10 üzerinden 8 oldu, 27 - 28 iş gününde çekmiştik. Hulusi Kentmen her oynadığı filmde olduğu gibi çok sıcak, çok başanlıydı. Burada role şahane uymuştu.Nejat Çetinok'u da beğendim, o da iyiydi. Vahi Öz de mükemmeldi. Aziz Basmacı, bildiğim sevimli, kemik Aziz Basmacıydı. Ama filmi seyrettiğimde bir Türk filmi gibi gelmedi bana. Mümkün olduğu kadar yabancı bir oyunu yerlileştirmeye çalışmışız, ama yine de yabancı kalmış, tam bizden olmamış…”Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor” Kabalcı yayınları Ağustos 2009 ”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder