Powered By Blogger

18 Şubat 2018 Pazar

MURAT İLE NAZLI (1972)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Duygu Sarıoğlu
Kamera: Gani Turanlı
Yapım: Uğur Film/Memduh Ün

Kurgu: Özdemir Arıtan, Renklendirme: Recai Karataş, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican Afşar, Işık Şefi: Erol Batıbeki, Ömer Benerli,
(Acar Film renkli Laboratuarında hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Fatma Girik, Cüneyt Arkın, Aytaç Arman, Reha Yurdakul, Aynur Aydan, Yeşim Tan, Kazım kartal, Kenan Karagöz, Muzaffer Onan, Yusuf Çağatay, Erol Alkaya, Kezban Karagöz, Muzaffer Civan, Metin Pişkin

Konu: Çavuşoğlu ve Hıdıroğlu aileleri arasında uzun zamandır süren bir kan davası vardır. Yıllarca birçok can alınmıştır. Çavuşoğulları'ndan Murat (C. Arkın) çocukken ayrıldığı köye yıllar sonra, fırtınalı ve karlı bir günde doktor olarak geri döner. Kan davasından haberi olmadan Hıdır Ağa'nın (R.Yurdakul) kız Nazlı'ya (F. Girik) aşık olur. Fakat gerçek ortaya çıkınca Nazlı da ondan kaçar. Murat'ın tek amacı; bu anlamsız kavgaya son vermek ve Nazlı'ya kavuşmaktır. Ama hep engeller vardır. En başta amcaoğlu ve kan davası sürdüren Rüstem (K. Kartal) olmak üzere herkes Murat'ın bu fikri karşısında dikilirler. iki sevgili bu iş için uğraş verirler ve aşklarını da sürdürürler. Nazlı Murat'tan hamiledir ve gerçeği ondan saklar. Rüstem Hıdır Ağa'yı öldürür. Fakat yanlarında kalan Nermin'in (A. Aydan) Hıdır Ağa'ya verdiği söze uyması ve "babanı Murat öldürdü" demesi Nazlı için ağır bir darbe olur. Nazlı kısa süre sonra Doğan adını verdiği oğlu ve Nermin ile İstanbul'a yerleşir. Murat bütün olanlardan habersizdir. Yıllar sonra Doğan'da (A.Arman) doktor olmak üzeredir ve Leyla (Y.Tan) adlı bir kızı sevmektedir. Fakat Leyla'nın babası, kızını, babası belirsiz birine vermek istemez. Nazlı ve Nermin, yıllarca sakladıkları sırrı dökerler ama Nermin'in verdiği söze uyarak. Bu kez de oğlan, babasına kinlenir. Dr. Murat ise o sırada Burdur'da meydana gelen depremde çalışmaktadır. Okul tatilinde Doğan'da gönüllü olarak oraya gider. Orada herkesin çok sevdiği Dr. Murat'la tanışır. Murat gerçekleri açıklamaz. Oğlu olduğunu yıllar sonra öğrenir ama söylemez. Doğan İstanbul'a dönünce arkadaşına telefon açıp Leyla'yı oğluna ister. Doğan habersizdir. Nişan günü eve geldiğinde gerçeği öğrenecek hatta onu vurmaya kalkacaktır. Bunu yapamaz ama Nazlı, Murat'ı vurur. Nermin gerçeği açıklayınca Murat'a koşarlar ama ... Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik” ”

Memduh Ün Anlatıyor:
Süreyya Duru'nun 1966 yılında yapmış olduğu, çok hasılat getirmiş bir film olan Cüneyt Arkın'ın oynadığı Damgalı Adam filminin renkli olarak ikinci çevrimi bu. Filme konu olan roman Norveçli bir yazarındı. Gemicilikle ilgiliydi. Düşman ailelerin kızı ve oğlu arasında geçiyordu olaylar. Bitmez tükenmez Romeo Jülyet çeşitlemelerinden biriydi. Erkek kızla yatıyor, sonra gemisiyle uzun seferlere çıkıyor, seneler geçiyor, ama dönmüyordu; hamile kalan kadın terk edildiğine inanıyor, doğurduğu oğlan çocuğunu babasına düşman yetiştiriyordu. Delikanlı yıllar geçtikçe o kadar kinleniyordu ki, babasını bulduğu zaman öldürmeyi hayal ediyordu kafasında.

Filmi bugün yeniden izlediğimde, iç içe iki film duygusu verdi bana. Birinci yandaki üslup, ikinci yanda tamamen kayboluyor, Senaryo cidden kötü; zaman aşamaları, yadırgatacak kadar sert, tempo da ikinci yarıda düşüyor.Final sahnesini biraz kestiğimi hatırlıyorum. Cüneyt kendisini oğluna vurdurtmak için senin anan oynaktı diyordu; çıkartmıştım bunu kopyalardan. Geriye dönüşler de çok gerekli gelmedi bana şimdi izlerken. Aytaç Arman'ın nişanlısıyla dans ederken, özellikle de Fatma'nın kendini hayal ettiği geriye dönüş çok kötüydü. Oysa Aytaç ile kız dönerken dans edenler Fatma ile Cüneyt haline gelip sonra tekrar Aytaç ile Yeşim Tan'a dönüşse çok daha iyi olurmuş.


Fatma'yla Cüneyt'in arasındaki aşkın bir olgunlaşma zamanı da iyi çözülememiş. Filmi 30 gün civarında çektim. Yağmur ve fırtınalı sahnelerden bazılarını, Büyükdere'deki Bilezikçi çiftliğinde görüntüledim derelerin, dağların, taşların gözüktüğü sahneleriyse Antalya'da. Dahili sahnelerin bir bölümü dekorda, bir bölümü de Orhan Günşiray'ın kayınvalidesinin Yeniköy'deki Filmi çok zor koşullarda tamamladık. Hava açıktı belki, ama soğuk bayağı ısırıyordu. Fatma'nın öldürülme korkusuyla kaçtığı ve dereyi, zorlukla geçip kıyıya çıktığı sahnede soğuktan elleri tutmaz olmuştu. Morarmış ve uyuşmuştu, ama inatla hala iyi oynayamadığını, yeniden .ekmemizi istiyordu. İyi oynadın desek de dinlemedi bizi, o kıyamette bir daha girdi dereye. Çekim sonrasında Fatma'yı nasıl ısıttığımızı hatırlamıyorum. “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor” Vadullah Taş ” 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder