Powered By Blogger

15 Mart 2020 Pazar

BİR YUDUM SEVGİ (1984)


Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Latife Tekin, Atıf Yılmaz, Fehmi Yaşar
Görüntü Yönetmeni: Çetin Tunca
Yapım: Yeşilçam Film/Atıf Yılmaz,
Delta Film/Ömer Kavur

Öykü: Latife Tekin, Set Ekibi: İsmail Kündem, Yılmaz Sengelli, Erda Sümer, Yönetmen Yardımcıları: Korkut Akın, Füsun Demirel, Mustafa Akşar, Kameraman: Necdet Taşçıoğlu, Yapım Görevlisi: Sadık Deveci, Ahmet Akdoğan, Kurgu, Eşlme: Nevzat Dişiaçık, Negatif Kurgu: Ömer Aksu, Ses Montaj ve Miksaj: Özkan Aktaş, Asistan: Eyüp Yıldız, Müzik: Yalçın Tura, Sanat Yönetmeni: Gülsün Karamustafa, Teknik Yönetmen: Zafer Par, (Fono Film Laboratuvarında hazırlanmıştır )

Oyuncular: Kadir İnanır, Hale Soygazi, Meral Çetinkaya, Macit Koper, Dursun Ali Sağıroğlu, Osman Alyanak, Muadelet Tibet, Ülkü Ülker, Tuncay Akça, Ayşegül Uygurer, Füsun Demirel, Serra Yılmaz, Gülsen Girginkoç, Ece Örge, Nurettin Şen, Cihat Tamer, Levend Yılmaz, Oğuz Fırıldak, Neslihan Kuru, Ali Erkazan, Jale Karadağ, Ece Örge, Nilgün Kahraman, Cengiz Tünay, Osman Çağlar, Yaşar Şener, Hikmet Gül, Levent Yılmaz, Deniz Olguntürk, İsmail Zeybek, Tuncer Sevi, Ahmet Balıkçı, Oğuz Fırıldak, Reşit Çıldam, Muzaffer Civan, Nuri Tuğ, Kamer Sadık, Hakkı Kıvanç, Ahmet Ültalay, Cemal Orman, Ahmet Kostarika, Gülnur Akay, Çocuk Yıldızlar: Alper Şenbecerir, Ergun Özer, Neslihan Kuru, Ayşe Yılmaz,

Konu: Film büyük kentin kenar semtlerinden birinde yaşayan dört çocuklu Aygül'ün yaşamını ele alır. Aygül işsiz ayyaş ve ailesiyle ilgilenmeyen kocası Cuma ile iletişimsel ve cinsel sorunlar yaşamaktadır. Kocasının değişmesinden umudunu kesen Aygül, çareyi fabrikada çalışan Cemal 'in önerisiyle ile işçi olmakta bulur. Cemal'de ailesinin zorlamasıyla evlendiği teyze kızı Nezaket ile mutsuz bir evlilik yaşamaktadır. Nezaket'in kent ortamına ayak uyduramaması ve Cemal tarafından güzel bulunmaması, Cemal'in cinselliği başka kadınlarda yaşamasına neden olmaktadır. kaynağı gibi görülmektedir. Aslında mutsuzluğun temelinde ekonomik özürlüklerini kazanmış, kendilerini tanıyan ve kişiliklerini geliştiren bireyler olmaları engellenmiş insanların varlığı yatmaktadır. Cemal istemeyerek evlendirilmiştir. Kocası ile aynı kaderi paylaşan Nezaket de yaşanan iletişimsizliğin çaresini büyü-cülerde arayacak kadar aciz ve bilinç-sizdir.. Cuma ise ayyaşlığı, ilgisizliği ve pısırıklığı ile adeta insanlığa yabancılaşmıştır. Sonuçta, Aygül ile Cemal sevgiye dayalı bir birlikteliğin başlangıcını yapacak cesareti gösterirler. Onları engellemek isteyen çevre ve Nezaket ise aynı yaşama devam etmek zorundadırlar. Değişimi olanaklı kılan da yine ekonomik özgürlüğü kazanmış olmaktır. “Soner derse, “Türk Sinemasında Aşk”

ÖDÜLLERİ:

22. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (22 – 29 Eylül 1985)
► "En başarılı film"
► Atıf Yılmaz "en başarılı yönetmen",
► "En başarılı müzik" Yalçın Tura, "
► En başarılı kadın oyuncu" Hale Soygazi
Yen başarılı yardımcı erkek oyuncu" Macit Koper

Jüri Üyeleri: Lütfi Ö. Akad, Rekin Teksoy, Selda Alkor, Müşfik Kenter, Metin Deniz, Süreyya Duru, Halim Horasan, Nejat Gökçe, İhsan Yüceözsoy, Alpaslan Öner, Mevlüde Aydın, Süleyman Akyüz.

Sinema Yazarlarının "1984-1985 mevsiminin en başarılı filmleri soruşturmasında
► 2. sırayı aldı.
► En başarılı yönetmen Atıf Yılmaz, "
► En başarılı müzik dalında ise Yalçın Tura

Uluslararası İstanbul Sinema Günleri'nde (1986) "
► En iyi film" seçildi.

* "Bir Yudum Sevgi", gecekondu varoşlarındaki mezarlıklarda oynayan çocukların görüntüsüyle açılıyor. Biri bir mezardan çıkardığı bir kuru kafayla top gibi oynamaya başlıyor. Bu sahne, filmin üslubunun ipucunu veriyor: "Bir Yudum Sevgi", katıksız gerçekliğin bir ölçüde fantezi, bir ölçüde de gülmeceyle iç içe verileceği bir filmdir... Bunu izleyen çok ilginç bir bölümde ise, "mahallenin yos-masının yoksul gecekondu semti kadınlarına kocalarını nasıl "diri" tutmayı öğrettiğini izliyoruz. Bu sahne de filmin özünün işaretini veriyor: "Bir Yudum Sevgi", Türk toplumunda, daha özel olarak da ge-cekondu semtlerinde kırsal kökenli kesimlerin "cinsellik" sorununu işleyecek bir filmdir...

"Bir Yudum Sevgi", vaktini kahvede ve içkide geçiren, işsiz güçsüz ve ailesine hayırsız Cuma'nın (Macit Koper) dört çocuğunu büyütmeye çalışan mutsuz ve doyumsuz karısı Aygül'ün üstüne kurulu bir öyküyü anlatıyor. Aygül (Hale Soygazi), sonunda çareyi fabrikada çalışan Cemal'in önerisiyle aynı fabrikada işe girmede buluyor. Cemal (Kadir İnanır), köyden gelen ve aile içi bir anlaşma sonucu zorla kendisine verilen teyze kızı Nezaket'le-{Meral Çetinkaya) evlidir. Ama bu gecekondu yöresindeki "kent" yaşamına bile ayak uyduramamış çirkin ve içine dönük karısıyla mutlu olması söz konusu değildir. Nezaket'le anası yaşanan iletişimsizliği ayrılığı düzeltmesi için sürekli büyücülere ve hocalara başvururlar. Ara sıra Aygül'ün evini basıp kocasının yakısını bırakmasını isterler. 

Büyücülerin evine ve kocasına bağlayamadığı Cemal'le. fabrikada çalışmaya başladıktan sonra Cuma' dan ayrılan Aygül arasında cinsel istek duyma ile başlayan yakınlaşma kısa sürede aşka dönüşür. iki sevgili, Cemal'in de bir çocuğu dahil toplam beş çocukla, çevrenin baskılarına göğüs gererek mutluluğa ulaşmaya çalışırlar. Gerçekte yaşanmış bir olaydan sinemaya aktarılan Bir Yudum Sevgi, geçiş dönemi yaşayan insanların sorunlarını ve ilişkilerini anlatan başarılı bir çalışmadır. Bu filmde de toplumsal gerçekliğe uygun düşen ve mutluluğun yaşanmasını engelleyen kültürel ve psikolojik engeller bulunmaktadır. Cemal ve Aygül sevgiye dayalı bir evlilik kuramamışlardır. Birlikteliğin kurulmasında sevginin olmaması, daha sonra da bireylerin sevgi ortamı yaratma çabalarına girişmemelerine ya da gelişmeleri oluruna bırakıp durumu aynen kabullenmelerine neden olmaktadır. Hem Cuma hem de Nezaket filmde mutsuzluğun sürekli "büyücü" kapısı aşındırıp kocayı eve ve karısına bağlamanın çarelerini ararlar. Cemal'le Aygül arasında semtte başlayıp fabrikada gelişen ilişki, önce kaçınılmaz, kar-şı koyulmaz bir cinsel isteğe, zaman içinde ise gerçek bir sevgiye dönüşecek, iki sevgili toplam beş çocuğun ve tüm çevrenin yarattığı güçlüklere karşın, mutluluğa erişmeye savaşacaklardır...

İkisi de evli, ikisi de çocuklu iki insanın ilişkisi, aşkı... Çok bilinen bir konu mu dediniz? Ne denli yanıldığınızı ancak "Bir Yudum Sevgi"yi gördükten sonra anlayacaksınız. Çünkü film, gerçekten de birçok filmde ele alınmış olan konu-suna karşın, çevresine ve kişilerine taptaze biçimde yaklaşmayı biliyor. Latife Tekin'in dört dörtlük öyküsünde ve bun-dan yapılan, ağırlığını yine Tekin'in taşıdığı senaryoda, Tekin'in "Sevgili Arsız Ölüm" romanındaki yazar kişiliğinden beklene bilecek olan fantezi öğesi, yapıtın tümüne egemen olmamakla birlikte yine de yer yer belirgin... Sık sık yinelenen "kuru kafa" olayı, yangın yerinde sığınmış duran bir ayı, çeşitli büyü motifleri ve uygulamaları, öyküye yer yer bir tür fanteziyi (fantastik sınırlarında gezinen bir fanteziyi) katıyor. Bir diğer öğe, kuşkusuz alay, gülmece veya "ironi" öğesi... Gülmecenin yumuşaklığı, zaten filmin tüm yapısına sinmiş... Sayısız filmde en melodrama dönük biçimde işlenen tüm olaylar men. ("kadın" ve "namus" kavramlarının yol açtığı, açabileceği tüm kavgalar, çatışmalar, cinayetler, kıyımlar) bu filmde "yumuşak iniş"le geçiştiriliyor, ölümcül sonuçlara yol açmadan, yaşamda çoğu kez olduğu gibi insanca çözümleniyor. Ama bu "insanca çözümlenme" bile kuşkusuz birçok çatışmayı, çelişkiyi içeriyor. 

Bu genel yaklaşım içinde ise, bazı bölümlerin içerdiği gülmece öğesi, büsbütün öne çıkıyor. "Büyü" uygulamaları örneğin: Cemal'in "okunmuş" ayranı bir türlü içmediği sahne veya yine Cemal'in çırılçıplak soyunup "tütsü"nün üstünden bilmem kaç kez atladığı sahne gibi. (Bu sahne, ayrıca sinemamızda hiç görülmemiş bir gülmece / erotizm karışımı içeriyor: Erotizm, çıplaklığı görülmeyen Cemal'e bakan kadın / kız yüzlerinin görünümünden veriliyor). Tüm "namus kavgaları", Aygül'ün ablasını "karate yaparak" korumaya çalışan kardeşi, veresiyeden bunalmış semt bakkalı gibi bölümler, filmin dokusun sinmiş bu gülmeye örnek.Ama filmin asıl önemli yanı, kuşkusuz cinselliğe getirdiği açık, dürüst, ödünsüz yaklaşım... Atıf Yılmaz, "sevgi üstüne çeşitlemeler" diye özetlenen son birkaç filminde genelde cinsellikten soyutlanmış bir sevgiyi sunmuştu. (Belki "Mine"nin dışında). Bu filmde ise cinsellik, yaşamda tuttuğu yeri tutuyor, yani nerdeyse baş köşeyi. Her türlü olumsuz koşul altında, amansız bir çevre baskısı altında bile cinsellik bir fidan gibi yeşerir ve yasasını uygular diyor yönetmen. Üstelik sonradan gerçek bir aşka da dönüşebilir, mutluluğa giden kapıyı da açabilir. Filmin bazı bölümlerinde içerdiği yoğun erotizm, bu açıdan filmin özüne, bildirisine son derece denk düşen konumuyla, Yılmaz'ın bu tür sahneleri bayağılaştırmadan çekmedeki ustalığını bir kez daha kanıtlıyor. Diğer yandan, temelde kuşkusuz bir "kadın filmi" olan "Bir Yudum Sevgi"nin odak noktasını oluşturan Aygül tipi, sinemamız için yeni, değişik yürekli bir tipleme... Ne yıllar yılı seyircimize yutturulan, "sütten de beyaz", namus timsali "bakire" imajı bu, ne de "günahkâr fahişe" tipi... İkisinin arasında, ayaklan yere basan, cinselliğini de insanlığının bir parçası olarak yaşamak zorunda olan ve yaşayan kadın, kırsal yaşamdan sanayi toplumuna geçişin sancılarını töresel planda yaşayan, yürekli çıkışı ve kararıyla kendi çözümünü kendisi bulan günümüzün bunalımlı Türk toplumunun kadını...

"Bir Yudum Sevgi", Atıf Yılmaz'in bu kez konuda, finalde veya oyuncu yönetiminde hiçbir ödün vermeden gerçekleştirdiği, hiç bir temel kusur veya yanlış taşımayan, ilginç ve toplumumuz için yaşamsal öğeler içeren bir konunun kusursuz biçimde anlatılması...

Hale Soygazi, sinemadan beş yıldır uzak kalmış olması hayret uyandıran olağanüstü bir oyuncu. Kadir İnanır, bu filmde yıllardır bizim tanık olduğumuz en iyi oyununu veriyor. Alabildiğine doğal, alabildiğine yalın, Melih Gülgen veya Şerif Gören'in bazı filmlerindeki kalıp davranışlardan tümüyle sıyrılmış. Tüm oyuncular da, Çetin Tunca'nın, ne yazık ki İstanbul'da yerli film gösteren sinemaların projeksiyon koşullarınca katledilen görüntüleri de birinci sınıf... Ama özel bir övgüyü, filmin, iyimser atmosferine son derece yakışan kıvrak müziğiyle yıllanmış sanatçı Yalçın Tura'ya yapmak isterim... "Bir Yudum Sevgi", sinemamızın bir olgun-luk çağı ürünü... (Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız” syf, 42)

* Filmin kişileri arasında belli bir dengesiz lik göze çarpıyor. Önce Hale Soygazi ile Kadir İnanır'ın canlandırdıkları insanlar diğerlerinden çok fazla öne çıkıyorlar. O çevre insanları arasında hemen fark edilen iki insan onlar, oysa diğerleri, aralarında belli bir görsel bütünlük gösteriyorlar. Ayrıca gerek Soygazi'nin kıcası (M. Koper), gerek İnanır'ın karısı (M. Çetinkaya) aşırı ölçüde, onlara göre uygun olmayan ve olumsuz şekilde çizilmişler. Bu olamazlık çok abartılmış. Kimi kişiler ise gereksiz yere karikatürize edilmiş. Macit Koper kendisine verilen tipi iyi oynuyor, ama bize göre biraz yanlış bir tip seçilmiş. Meral Çetinkaya'nın tipi de öyle, üstelik Çetinkaya'nın abartılı oyunu inandırıcılığı iyice azalıyor. (Engin Ayça, Video Sinema, S.: 5, Kasım 1985)

* Filmdeki karakterlerden Aygül kimlik arayışı içinde. Lümpenlikten işçiliğe geçiyor. Ama yine bir erkekle beraber oluyor ve çocuklar arttıkça ekonomik sıkıntı artıyor. mutsuzluk başlıyor. Bugün için buna engel olmanın, bunu önlemenin imkanı yok. Eşiyle de mutsuzdu önce ama eşiyle yaşadığı farklı bir mutsuzluktu tabii. Aygül'ün kocası Cuma kente uyum sağlayamamış bir adam, yani kırsal kesimde kalsaydı belki mutlu olabilecekti. Aygül'le dört tane çocuk yapmışlar ama iyi bir beraberlik kuramamışlar. Aygül kente daha kolay uyum sağlayabilecek bir kişilik ama kocasıyla uyum "sağlayamamış. Kocası işsiz, hayatı götüremeyen bir tip. Buradaki sorun uyumsuzluk sorunu. Bunun yanı sıra filmde Kadir İnanır’ın oynadığı Cemal karakterine gelince; Bu tip feodal kalıntıları olan erkek tipi, yani erkekliği ön planda olan bir erkek. Kadı-na bakışı da o. Aygül onu da değiştiriyor. Yani, bir açıdan erkeği de yüceltiyor, geliştiriyor, insanlık tarafını ön plana çıkarabiliyor. Kadına önceleri cinsel bir varlık, dişi olarak bakıyordu sadece. Kadın onun bu yönünü de değiştiriyor. (Atıf Yılmaz) “Emine Demiray, “Adı Atıf Yılmaz” syf, 74 ”

* Geç kalmış bir doyumu, başka bir erkeğin koynunda, beceriksiz fahişe iniltileriyle yakalamaya çabalayan dört çocuk anası Aygül, kendisine onca mutluluk tattıran erkeğinin "...benden başka birisi oldu mu?.." gibilerden sorusuna, . anlaşılmaz bir namus anlayışı ile kaçıp giderek yanıt verir. Gecekondu güzeli Aygül'ün, düşünüp de yapamadıklarının, ya da yapıp da düşünemediklerinin bu yanıtta belirginleşen çelişkisi, aynı za-manda Bir Yudum Sevgi'nin de tüm çelişkilerini ortaya koyan düğüm noktasıdır.

Sevgili Arsız ölüm 'ün yazan Latife Tekin-'in, efsunlu büyülü senaryosundan yolu çıkan Atıf Yılmaz, son filmi Bir Yudum Sevgi 'de, yine bildiği, daha önce işlediği kadın motifi üstüne yaslanarak bir bakıma kendi sinemasını gecekondu fantezisi içinde yinelemiş.

Bir Yudum Sevgi'nin Aygül'ü de Mine gibi kendisiyle ve çevresiyle hesaplaşma noktasına gelen orta yaşlardaki bir kadının açmazlarını, sevgi sözcüğü adı altında çözüme ulaştırıyor. Gerçekten de ihmalkâr bir kocanın çevresine peşkeş çektiği Mine örneği, Aygül de kocadan yana pek şanslı değildir. İssiz, ayyaş, üstelik ilgisiz bir koca, Aygül önce fabrika kapısını, sonra da bir başka erkeğin kollarını açmasına yardımcı olur. Aygül'ü böylesine bir değişimin içine iten tek neden, bilinçli bir seçim değil de, yalnızca yoksullukla pekiştirilen bir çaresizliktir.

Aygül denli Cemal'i de değişime iten, evindeki mutsuzluktur. İstenmeyen bir kadınla evlenmek zorunda kalan Cemal, bir çocuktan sonra gece kaçamaklarıyla başka evlerde kendisini bekleyen deneyimli kadınlarla tek düze yaşamını sürdürmeyi yeğler, Ta ki Aygül’le karşılaşıncaya dek. Derken, gecekonduları yaşam pratiği ile bağdaşmayan çelişkiler zincirlemesi başlar. Mahalledeki göstermelik namus anlayışı, fabrika bahçesinde Love Story’e dönü-şerek —filmde gösterilmez ama— nikâh dairesinde sonuçlanır. Mutsuz bir evliliğin yapay bir değişime zorladığı Aygül, bağımlılıktan kurtulmanın kadehini, bu kez, bir başka erkeğin evinde, bir başka bağımlılığa kaldırır. Çünkü Atıf Yılmaz'ın . filmlerinde (özellikle son ikisinde) kadın için bir başka seçenek yoktur toplumumuzda. Ya kullanacak, ya da bir başka erkeğin kollarında bağımlılığın tadına varacaktır. Tek başına direnmek, kendisini ve çevresini yenmek için savaşıma girişmek Atıf Yılmaz'ın (ve tüm Yeşilçam filmcilerinin) kadınları için düşten de öte bir şeydir çünkü. Aygül için fabrika kapısı, bir değişimin simgesi, toplumumuzda kadının da tek başına yaşayacağının bir belirlisi değil de, ancak, bir başka erkekle tanışmanın mekânıdır. 

Mine'de olduğu gibi Bir Yudum Sevgi'de de, kahramanların dışında kalan tüm insanlar kötüdür. Mine'ye ağzı sulanarak bakan erkekler, Aygül’ün yatak odasına dek girerler. Kadınlar ise erkekler denli boyutsuz ve eğreti çizilmişlerdir. Mine "imi dedikoducu ve şamatacı kadın güruhunun yerini, Bir Yudum Sevgi de çoğu hayat kadını ya da ona eğitimli bir kimlikle karşımıza çıkan kadınlar alır. Kaşını aldırırken oynaşan kadınların durumunu gecekondu yöresine özgü bir cinsel doyum ola-rak tanımlamak ne denli olası?

Bir hayat kadınının çoluk çocuk tüm mahalle halkına sevişme dersleri vermesine ne demeli! Böylesine çelişkili kadın tiplemeleri içinde kocayı evde tutmak İçin büyüler peşinde koşan gelin kayna-na ikilisinin durumunu ise Atıf Yılmaz'a özgü ironi anlayışına bağlamak gerekir.

Kahramanların dışında, herkes, çevrenin en uç noktalarındaki insanlardır. Kahramanlar ise o çevreden soyutlanmışçasına yapay bir öykünün prens ve prensesleri olarak belirlenir. Bunların eylemleri gibi, davranış ve yaşam biçimleri de çelişkiler içeren yanlış ve abartılarla karsımıza getirilir. İşlevsel olmaktan çok, erotik görünümü ön plana alan sevişme sahnelerinde olduğu gibi., Kuskusuz ne Aygül bir Erika, ne de Atıf Yılmaz bir Mazursky. Bu nedenle kadın ağırlıklı filmlerimizde gerçekçi boyutlar aramamız yersiz. Bir Yudum Sevgi'nin de usla bir yönetmenin elinden çıkmasına rağmen, bu gerçeklikten tümüyle soyutlandığını söylemek mümkün.

Gecekondu yörelerimizde de olsa bir kadının yaşamı, çelişkileri, çevresi ve kendisiyle olan savaşımı, beylik Yeşilçam kalıplarından sıyrılarak görüntülenip anlatılamaz mı? Toplumumuzda yıkımın nedeni olarak gösterilen erkekler, aynı zamanda kadın için kurtuluşun da birer sonuç noktası mıdır? Aygüller için iki erkeğin yatak odalarının dışında bir seçenek yok mudur, ya da olamaz mı? Ne var ki Bir Yudum Sevgi böylesine sorulara yanıt vermekten çok uzak bir çizgide gelişip sonuçlanıyor.

Bir Yudum Sevgi'nin tiplerine ve olaylarına yansıyan güdük, kısır ve gerçeklikten soyutlanmış yapısını görsel malzemesinde de görmek mümkün. Gerçekten de gecekondu yörelerinin kültür dokusunun, duvarlara asılmış allı morlu makine haklarıyla mezar taşlarında aranması da, ayrıntı zenginliğinin ötesinde görsel bir yoksulluk olarak tanımlanması gerekir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder